Gürsel Tokmakoğlu|
Okuyucu
|
ABD’de 3 Kasım 2020’de Başkanlık seçiminde Demokratların adayı Joe Biden’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan aleyhine Aralık 2019’da bir televizyon kanalında yaptığı ama birkaç gün önce basına servis edilen konuşmasında konu ettikleri; 1) silahlanma, 2) demokrasiye ve iç politikaya müdahale, 3) terör başlıkları altında açıklanabilir. Kronolojik bir inceleme yapıldığında konuya ilişkin daha somut sonuçlar çıkarmak mümkün olmaktadır.
Barack Obama döneminde Başkan Yardımcılığı yapan Biden’ın yürüttüğü projeleri gözden geçirmek gerekiyor. “Obama Doktrini” adıyla bilinen daha çok Vekalet Savaşları ve “terör desteği ile bölgede siyasi değişimler” dönemi var. Bu dönemde Biden projeleri yürüten kişidir.
Obama terör yöntemini sadece Suriye için öngörmemekteydi, Çin ile Rusya’nın veya Çin ile Hindistan’ın arasını açmak adına değişik coğrafyalarda bu yöntemi uygulamayı da işaret ediyordu. Bunun işaretleri revize edilmiş haliyle Obama Doktrini (2015) olarak bilinen stratejinin “Özel Operasyonlar Konsepti” bölümünde yazılıdır.
Çok belirgin olarak Arap Baharı, Obama ve Biden dönemine rastlamaktadır. FETÖ’nün “15 Temmuz 2016” hain darbe girişimini “Türkiye’nin Baharı” olarak yorumlayanlar olmuştur. Obama Doktrini ile FETÖ özdeşleşen konulardır. FETÖ bütünüyle başından itibaren bir ABD projesidir. Ancak bu hazır proje Obama döneminde kendi doktrini ile geliştirilip uygulanmıştır. Küreselci neoliberal alanda politika yapan Obama ve Biden liderliğindeki ABD’nin Demokrat Kanatı, FETÖ ile başta Afrika ve Avrasya’da açılım sağlamış, sonra Güney Amerika dahil çok başka coğrafyalara yayılmıştır. Yumuşak Güç bağlamında (eğitim, ticaret, kültür, medya, örtülü faaliyet) gelişme içine girmişlerdir. FETÖ o dönemden itibaren yoğun biçimde Demokratların küreselci projelerine taşeronluk etmiştir.
Türkiye’de terörün zirve yaptığı dönem 2015-2016’dır. Örneğin sadece 2016 yılına bakalım. Akılda kalsın, yukarıda 28 terör olayı, 590 şehit/ölü ve 3.709 gazi/yaralı var. PKK terör örgütü, DHKP/C, FETÖ, DAEŞ ve başkaları.
DAEŞ kökleri 1999’a dayandırılarak anlatılan bir terör konusudur. Ancak DAEŞ’in “Irak Şam İslam Devleti” adı ile Irak ve Suriye’deki fonksiyonunun ortaya çıkmasının başlangıcı Nisan 2013’tür. Bundan sonra ABD askerini bölgeden çekiyor görünmüş ama aslında bunun yerine paralı askerleri, vekilleri ve yerel ortakları devreye koymuştur. Bunlar 2015 yılından itibaren Obama Doktrini konusu faaliyetlerdir. Dahası PKK/YPG terör örgütü SDG haline dönüşme projesi Obama ve Biden dönemi ile somutlaşmıştır. PKK/YPG’ye bütçe ayrılması 2014’de başlamıştır. Müteakiben Başkan Donald Trump bu proje (Savunma Bakanlığı, CIA vs. kurumlarca) uygulanırken görevde olmuştur.
Türkiye F-35 projesine George Bush döneminde, 2006-2007’de girdi. Obama döneminde proje devam etti. Ayrıca Obam döneminde Türkiye ABD’den Patriot hava savunma sistemi talebini yineledi, verilmedi.
Kronolojiye bakalım.
Biden’ın bu talihsiz konuşmasında söyledikleriyle kronolojik veriler tutarlılık göstermektedir. Kronolojiyi kabaca gözden geçirelim. 2001-2009: George Bush Dönemidir. Peşinden 2009-2017 Barack Obama Dönemi, Yardımcısı ise Joe Biden (Seçim Kasım 2008, Başlangıç 2009).
Benzer tarihlerde 2009-2014 arasında Türkiye’de Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı dönemidir. 2014-2016 arası, Türkiye’de Ahmet Davutoğlu Başbakanlığı dönemidir (Mayıs 2016’da istifası istendi). Ahmet Davutoğlu’nun şu an Genel BAşkanı olduğu bir Gelecek Partisi var.
3 Ocak 2009’da İsrail Gazze’yi karadan işgal etti. 29 Ocak 2009’da Recep Tayip Erdoğan’ın Davos’ta Şimon Perez’e “One Minute!” çıkışına tanık olduk. 2009, 7 Nisan 2009’da Barack Obama ilk yurtdışı resmi ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi.
Mayıs 2010’da CHP’de Genel Başkan değişimi oldu. Deniz Baykal’ın kaset olayı çıktı. Yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi. Halen Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanıdır.
31 Mayıs 2010’da Türkiye ve İsrail arasında Mavi Marmara olayı patlak verdi. Sonra İsrail Türkiye’de özür diledi ve tazminat ödedi. Ancak o tarihten bu yana Türk-İsrail ilişkileri soğuktur.
Ocak 2011, Arap Baharı başladı. 2011’de Obama Türkiye’yi “model ortak” ilan etti. Aynı yıl (2011) Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek devrildi. Yine peşinden Suriye savaşı başladı. Amerikan askerleri Irak’tan çekilmeye başladı, yerine vekiller devreye girdi. Bunun adı Obama Doktrini idi.
Mısır’da seçimle işbaşına gelen Muhammed Mursi (2012-2013) dönemi bir Temmuz 2013’de darbe ile yıkıldı, yerine 2014’de Abdulfettah es-Sisi geldi.
2012’de PKK ile MİT’in Oslo görüşmeleri meselesinin FETÖ tarafından deşifre edilmesi söz konusu oldu. Daha sonra 17-25 Aralık 2013’de Türkiye’de FETÖ’nün başlattığı kriz baş gösterdi.
2013’de Çin yeni İpek Yolu projesini ilan etti.
Temmuz 2013’de Esad rejimi Doğu Guta’da sarin gazı saldırısını gerçekleştirdi. 2013’de Suriye’nin Rakka kenti El Nusra’nın eline geçti, bu daha sonra DAEŞ olacaktı. 11 Haziran 2014’de DAEŞ Kerkük’teydi. 13 Haziran2014 tarihinde İran DAEŞ’e karşı cihat ilan etti. Suriye’de PKK/YPG’ye ABD bütçesinden para ayrılmaya 2014’de başlandı. Ağustos 2014, DAEŞ’e karşı ABD Koalisyon kurdu. Koalisyon güçleri Irak’ta DAEŞ’e harekata başladı, harekat Eylül’de Suriye’de sürdü. 15 Eylül 2014, Paris toplantısında Koalisyon genişledi ve ülkeler DAEŞ’e karşı “savaş kararı” aldı. 16 Eylül 2014’de DAEŞ Suriye’de Ayn El Arab’a girdi.
2014’de Rusya Kırım’ı işgal etti. 7 Temmuz 2014’de ise İsrail Gazze’ye 51 gün sürecek bir saldırı başlattı.
Temmuz 2015, İran-ABD arasında BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya ile birlikte (P5+1) İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesini üçte iki oranında azaltmasını öngören anlaşma imzalandı. Daha sonra Trump bu anlaşmayı yırttı attı.
24 Kasım 2015 tarihinde Suriye sınırında Rus uçağının bir Türk jeti tarafından düşürülmesi olayı gerçekleşti.
15 Temmuz 2016’da ise Türkiye’de FETÖ’nün menfur darbe girişimi olayı yaşandı.
19 Aralık 2016’da ise Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrei Karlov’un bir FETÖ’cü polis tarafında suikasta kurban edilmesi olayı oldu.
8 Kasım 2016’da Donald Trump ABD Başkanı seçildi (Ocak 2017’de görece başladı).
Trump azil sürecinden Şubat 2020’de aklandı. Biden bu konuşmayı yaptığında Trump sıkıntıda idi ve koltuğundan ayrılacak şeklinde başka beklentisi olanlar vardı. Temsilciler Meclisi Başkanı Demokrat Senatör Nancy Pelosi, Trump iktidarını baskılıyordu. Senaryo neydi? ABD Kasım 2020 seçimlerine kadar Trump’ın yardımcısı tarafından idare edilecekti ama bu dönemde Demokratlar ülkeyi geri planda yönetemeye başlayacaktı ve seçimleri de kolaylıkla kazanacaklardı. Biden’in hesabı da buna dayanıyordu. Önümüzdeki ABD başkanlık seçim 3 Kasım 2020’de gerçekleşecek. Ancak gerginlik sadece ABD’de değil, küresel çapta yaşanıyor.
Bütün bunlar bize şunu açıklamasın, “Her ABD seçim döneminde başkan adayları gelirler ve Türkiye aleyhine sözler söylerler, Yahudi, Yunan ve Ermeni Lobilerinden oy toplarlar, ama daha sonra gerçekçi politikalarını sürdürürler…” Böyle değil, bu kez duru farklı. Klasik dönem geride kaldı.
ABD’nin politikası Obama Doktrini gibi oldukça değişmeyecektir; demokrasiye ve iç işlere dolaylı yollarla müdahale, terörle ve vekillerle düzen kurma gibi. İspatı ne? ABD bütün bunları Türkiye’ye gelip gözlerimizin içine bakarak ve parlak sözler söylüyorken yaptı.
