Avustralya'daki yangınlar bir hayli olumsuz sonuç yarattı. İnsanlık ders almayacak mı? Kavramlar belli; küresel ısınma, sera etkisi, iklim değişikliği.
Her şeyin yasası var. Düzenekler hazırlanmış. Belli bir hukuksal düzen içinde kentlerimizi inşa etmekteyiz. Hak ve adalet gibi büyük laflarla duvarlar örmüşüz…
Bizler kapitalist-demokratik bir sistemle, başka toplumlarla her yönüyle entegre, daha çok kentlerde yaşam süren toplumlarız. Ancak baskın küresel yapının gereklerini yerine getirebiliyoruz. Giderek nüfus artıyor, kentler kalabalıklaşıyor, sanal değerlerin her şeyin önünde koşmasını isteyenlere dönüşüyoruz. Kentler bizi boğmadan, birer savaş alanı olmadan, yeterince zaman önce gerekli tedbirleri alabilecek miyiz? Bir adım daha ileri gidip sormak istiyorum: Bu sinir, kibir, vurdumduymazlık, çıkarcılık, biraz da düşüncesizlik daha da artarsa, mutlu olabilece miyiz?