kovid-sonrasi-gerginlik
Kovid Sonrası Gerginlik

Kovid Sonrası Gerginlik

14 Mayıs 2020
Okuyucu

Pasifik, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, ABD, Çin, Rusya, İran, İsrail, Filistin, Libya… Kovid sonrası acaba insanlık sağduyu ile hareket eder mi diye iyimser düşünenlere ilk gelen sinyaller doğrultusunda cevap, daha gergin bir dünya bizi bekliyor. Hemen son gelişmelere bakalım.

Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de konuşabileceğimiz her konunun merkezine koyduğumuz İsrail’de 3 seçim sonrasında nihayet bir hükümet kurulabiliyor. Binyamin Netanyahu ile Mavi-Beyaz İttifakı lideri Benny Gantz anlaştılar. Başbakan Netanyahu görevini bırakmadan bütün İsrail projelerini sürdürmeye devama edecek. İran ve Filistin meseleleri en sıcak olanları.

İsrail’de yeni hükümet henüz kurulurken ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ziyaretini gerçekleştiriyor. Pompeo COVID-19 pandemisi süresince hiç durmadı desem yeridir. Pompeo Afganistan’a güya Taliban ile görüşmeye diye gitti ama Çin heyeti ile önemli bir toplantı yaptı. Konuşulan konu Çin’e gözdağı vermek oldu, konu Wuhan Viroloji Laboratuvarı, ticaret, terör ve İran idi.

Şimdi de İsrail’e ziyaret gerçekleştiren Pompeo İran ve Filistin üzerine yapılan planları gözden geçiriyor. İran’da Kovid sonrası rejime daha fazla yüklenilecek ve rejim değişikliği yönündeki plana uygun adımlar sıklaştırılacak. Filistin ile alakalı bundan önce açıklanan Yüzyılın Anlaşması diye sunulan Filistin halkını, hakkını ve hukukunu yok saymaya ilişkin eylem planı belirginleştirilecek.

Pompeo’nun, “İsrail’in Çin ile iş birliği yapması, Washington’un Tel Aviv ile önemli projelerde çalışmasını tehlikeye atıyor,” demesi manidardır. Yeni döneminde Netanyahu’nun Çin ile işbirliğini azaltması beklenmektedir. ABD özellikle istihbarat alanında Çin hakkında müşterek çalışma alanı bulunabileceği üzerinde durmaktadır. Bu konu bölgesel ve teknolojik istihbarat konularıdır.

ABD ve İsrail yetkilileri yan yana gelince başka birçok mesele için de sözleşildiğini düşünmeden geçmemek gerekir. Zira bölge üzerinde çalışmaları olan Rusya ve Çin hakkında ABD’nin mutlaka karşı düşünceleri olacaktır. Özellikle ABD, Rusya’nın Suriye rejimini desteklemesine son vermesini beklemektedir. Bu ABD ve İsrail’e Doğu Akdeniz’deki Rus üslerinin kapatılması yolunu açacak önemli bir konudur.

ABD’nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook, eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), ekim ayında sona erecek İran’a yönelik uluslararası silah ambargosu yenilenmez ise nükleer anlaşmada yer alan ihlal durumunu göz önüne alacaklarını ve ABD’nin İran için yeni yaptırımlar mekanizmasını hayata geçireceklerini işaret etmesi, bir tehdit mahiyeti taşımaktadır. Bu durum BM daimi üyeleri Rusya ve Çin’e karşı dolaylı yolla bir gönderme olarak nitelendirilebilir.

Diğer konu ise Libya’dır. Rusya’nın gizli kapaklı Libya’da ipleri eline geçirmek adına sahada darbeci Halife Hafter’i desteklediği ortadadır. Daha yeni 1.200 kişilik Wagner Grubu lejyonerinin Hafter’i desteklemek için bölgeye gönderilmesi ve BM kararı olduğu halde uçaksavar silahları dahil Rus menşeili çok sayıda silah ve mühimmatın sahaya aktarılması dengeleri değiştirme arzusu ilgili bir çabadan kaynaklanmaktadır. Rusya’nın BM daimi temsilcisi Vasiliy Nebenzya’ya bu husus sorulduğunda, Rusya’nın Wagner ile ilgisi yok cevabını vermesi hiç de şaşırtıcı olmamıştır. Halbuki Rus derin yapılarının idaresini Putin’in aşçısı Yevgeny Prigozhin’e verdiği Wagner, ABD’nin de benzer bir yapısı olan Black Water ile denktir ve yetkililerce bundan bizim haberimiz yok denmesi beyhudedir.

Halen Libya’da Trablus’un batısı Vuttiye hava üssü civarında ve güney bölümündeki Tarhuna dolaylarında meşru Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH/GNA) bağlı güçlerin darbeci Hafter kuvvetlerine (LNA) karşı saldırıları başarıyla sürmektedir. Bu gelişen yeni duruma karşılık Hafter’e Rusya, BAE ve Mısır’dan destekler sürmektedir. Fransa Libya üzerinde etkili olmaya çalışmaktadır. İtalya bu durumdan huzursuzdur. Almanya BM çerçevesinde ilerleyen Berlin Konferansı sürecine uyulmasını hatırlatmaktadır.

ABD ve İsrail, Libya ve dolayısıyla Doğu Akdeniz hakkında yeni bir plan üzerine çalışmaktadırlar. Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’deki münhasır ekonomik bölgelerle ilgili ortak bir strateji için ilkeleri belirliyorlar. Burada Türkiye tezlerine yakın hareket etmek istediklerine dair sinyaller alınmaktadır. Hatta bazı konular için NATO dahi devreye konabilecektir.

Çin de kendini Libya’da gösteriyor. Özellikle Çin’in öteden beri ekonomik yönden Kuzey Afrika ülkelerine olan ilgisi bilinmektedir. Çin yatırımlarıyla bölgeye sızmış durumdadır ve ABD buna karşı önlem almanın peşindedir.

Çin demişken bir sıcak gelişmeyi hatırlayalım. ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham Başkan Trump’a koronavirüs salgını konusunda kendileriyle işbirliği yapmaması nedeniyle Çin’e yaptırım uygulama yetkisi veren tasarıyı sundu. Bu denek oluyor ki yürürlükte olan Ticaret Savaşı yaptırımlarına ilave olarak Trum ortamı daha da gerebilecek başka tedbirleri alabilecek ve şüphesiz bunların içinde güvenlikle ilgili konuları kapsayan bir dizi önlemler yer alacak.

Bütün bu sıraladığımız gelişmeler Pasifik’ten Doğu Akdeniz’e kadar Ortadoğu’yu da merkezine alacak biçimde ama esasen ABD ve İsrail birlikteliğiyle bundan sonra sürdürülebilecek hususları içermektedir. Bunlar Kovid sonrası daha gergin bir dünya için ipucu niteliği taşıyan göstergelerden birkaçıdır.

ABD’nin başından bu yana düşman ilan ettiği, dokümanlara kaydettiği bir karşı blok var, hatırlayalım, Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore. Bu blokla Pasifik’ten Doğu Akdeniz’e ABD kendi mücadelesini sürdürmekte kararlı. Kovid sonrasında Suriye, Doğu Akdeniz, Libya, İran ve Filistin sahalarında ABD ve İsrail birlikteliğiyle bazı somut hamlelerin görüleceğini beklemek gerekiyor. Buna karşılık da Rus, Çin ve İran hamleleri olacak.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

suriyede-cozum-icin-plan-gerekli
ÖNCEKİ YAZI

Suriye’de Çözüm İçin “Plan” Gerekli

hafteri-destekleyenler-ve-libya
DİĞER YAZI

Hafter’i Destekleyenler ve Libya

Güvenlik 'ın son yazıları

53 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
87 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
141 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme