mahkemelesmek
Mahkemeleşmek

Mahkemeleşmek

2 Ekim 2015
Okuyucu

Yetililer, “Şu kadar iş makinesi yakıldı, şu işler sekteye uğratıldı, okullar ve ormanlar yakıldı, petrol boru hattı tahrip oldu…” diye beyanat veriyorlar. Muhabir ne yaptınız diye sorduğunda, “Yapma etme dedik,” cevabını duyuyoruz. Bu hassas konu için Türkiye’de bakan seviyesinde bir yakınma var!

Yetkililer tarafından devlete ve millete zarar verenler muhatap alınmış ki, “yapmayın, etmeyin,” deniyor ve teröristin insafından medet umuluyor! Bunu ben demedim…

Ama ben vergi mükellefi olarak merak ediyorum, yüreklerimizi sızlatan şehitlerimizi hiç söylemiyorum, yıllardır o bölge kalkınsın diye yapılmaya çalışılanlar ölçüsünde madden gidenlerin muhasebesinden zarar ne kadar acaba diye soruyorum?

Henüz bildiğim kadarıyla verdikleri zara-ziyan için PKK terör örgütüne değilse bile o hainlerle iltisaklı olanlara, temsil eden zümrelere veya politikacılara devletin-kamunun kayıpları için sembolik de olsa açılan hiç bir mahkeme yok, verdikleri zarar ziyan için.

Eğer bunların bir listesi tutuldu ise mahkemeler açılmalı, masaya bir fatura konmalı, hesap bilinmelidir. Hak ve hukuku masaya koymazsa Türkiye Cumhuriyeti kendini “gerçekçi” şekilde ifade edememiş olur. Eksik girişim sonunda Bağdat’tan döner!

En azından küresel veya bölgesel bir politik kazanım peşinde koşanlar neyle uğraşacaklarını bilsinler, önlerinde kabarık bir liste olmalı. Masum vatandaş adına söylersek, hem şehitler veriliyor hem de alın terinden kazanılanlara ait vergiler. Vatanını seven şüphesiz ne gerekiyorsa verecektir. Aziz Türk Milleti’nin büyüklüğü buradadır. Ama bilsinler; onlar değilse bile “yandı, bitti, kül oldu,” diyenler bilsinler.

Hem vergi mükellefine ita amiri işin muhasebesini veremiyor hem de “Ne yapalım ki?” türünden yakınmalarını aktarıyor. Vatandaş ita amiri için de üzülecek herhalde.

Hukukçular konuyu derinlemesine araştırabilir, bir yol bulabilir: Muhatap kim, nasıl bir mahkeme açılmalı ve konu AİHM dahil uluslararası mahkemelere nasıl taşınabilir? Hem konuyu görmezden gelenler ve dünya kamu oyu nezdinde, hem de müsebbiplerine karşı hak arayan bir millet olmak gerekir.

Örneğin, “Bunlar teröristtir,” demedikleri halde ülkede serbestçe siyaset yapanlara zarar-ziyan fatura edilmelidir. “Yaptığı siyaset buysa, haydi o vakit,” denmelidir.

Öyle ya! Özgürlüklerden bahsediliyor. Ben de özgürce verdiğim verginin karşılığını istiyorum.

Temel prensip: Hak ve hukuk yoksa özgürlük de yoktur!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

kazanim-stratejisi
ÖNCEKİ YAZI

Kazanım Stratejisi

sinir-ihlali-nasil-okunmali
DİĞER YAZI

Sınır İhlali Nasıl Okunmalı?

Güvenlik 'ın son yazıları

53 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
87 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
141 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme