sabir-metanet-dirayet
Sabır

Sabır, metanet, dirayet!..

12 Ocak 2016

Bugün 12 Ocak, sabah 7 sularında bir yazı için masaya oturdum. Ne yazacağıma karar vermek için düşündüm. Aklıma bir cümle geldi; “Dünya durdu mu?” diye. Bu cümleye göre hem düşünüp hem de bugünlerdeki “sükûnetin” anlatımını yazmaya başladım kendimce. Sıralıyordum, bırakıncaya dek. Şunları yazabilmiştim:

Türkiye’de sakin bir hafta sonu… Politikacılar işleri normal seyrinde görüyorlar. Partiler kongre kararları alıyor, iktidar anayasa dönemini başlatıyor, ekonomiden sorumlu bakanlar yeni dönemi anlatıyor; ne güzel her şey normal. Sanki olması gereken gibi…

Peki, Doğu Akdeniz’e onca savaş gemisi geldi, boşuna mı? Suriye ve çevresine o kadar asker ve silah yığıldı, boşuna mı? Rusya ile kriz yaşanmaya başlandı, boşuna mı? İran ve Suudiler kalkıştılar, boşuna mı? Barzani’nin bağımsızlık sözü, boşuna mı? Başika’da Türk birliği, boşuna mı? O kadar yüksek düzeyli diplomat ve asker ziyareti oldu, boşuna mı? Milyonlarca mülteci aç susuz ve soğuktan üşüyorken bu sessizlik niye? IŞİD yayıldığı alanda sıkıştırılmaya devam ediyor, değil mi? Ya hendekler? Bunlar da boşuna mı? Ama bir de şehitler olmasa, şu yürekler dağlanmasa…

Kim kimin yanında, kime kime karşı, saflar tutulmuş gibi ama bir hayli karışık:

  • Esad: Rusya, İran ve Hizbullah yanında. Muhaliflerle işi var. Muhaliflerin arkasında Amerika, Türkiye ve başta Suudiler olmak üzere Arap dünyası var. Esad’ın IŞİD’e karşı savaşıp savaşmadığı pek seçilemiyorsa da düşmanı olarak ilan etmiş durumda.
  • IŞİD: Herkese düşman gibi, ama taşeron. Amerika’ya, Kürt unsurlara, Suriyeli muhaliflere, Türkiye’ye, Arap milletlerine ve diğer müttefiklere düşman. İkinci derecede düşmanları da var; Esad, Rusya, Şiiler, dolayısıyla İran ve Hizbullah. Küresel terör örgütü ama Irak ve Suriye bölgesinde kendine bir yayılma alanı bulmuş, “Ben devletim,” diyor! IŞİD içinde dünyanın her yerinden militan var. Diyarbakır’da, Ankara’da, Suruç’ta, Paris’te, Amerika’da eylem yapıyor. Ama daha çok Türkiye’de eylem yapabiliyor.
  • PKK: Rusya, İran, uyuşturucu baronları arkasında. Bugün böyle, geçmişte arkasında kimler vardı, kimler!.. Karargahı Kandil’de. Amerika onları neden söküp atmaz? PKK Suriye’de PYD’yi destekliyor. Salih Müslim’in güçlerini savunmak için militan ve silah desteği veriyor. Türkiye’de hendeklerde.

Bir işim çıktı, masamdan kalktım. Yazı henüz bitmedi; nereye varacağı da tam belli değil. Saat 10’u geçiyor. Bir flaş haber: “Sultanahmet’te canlı bomba, 10 ölü, çok sayıda yaralı, çoğu Alman turist…” Sonra yazıya devam etmekten vazgeçtim. “Demek ki dünya durmamış, kötülükler devam ediyor…” dedim içimden. İzlemeye koyuldum, iç basın, dış basın… Cumhurbaşkanı açıkladı: “Suriye kökenli canlı bomba…” Bilgiler giderek kesinlik kazanacak. Şimdi tekrar klavyenin başındayım.

O kadar savaş aracı, asker, diplomatik trafik hiç boşuna olabilir mi? IŞİD veya PKK, terörü araç edinenler, işin daha kötüsü, insanların beline bomba sarıp kalabalıkların içine itenler hiç dur duraktan, insanlıktan anlarlar mı? Ya arka planda durup terörü taşeron diye tutanlar? Yazıklar olsun onlara, yazıklar olsun çıbanları kaşıyıp yara yapıncaya kadar plan peşinde koşanlara, akılsız insanları masumların üzerine salanlara.

Meğer kötüler durmazlarmış!..

Ne denebilir ki? Dünya hali mi diyeceğiz biz bu işe? Nasıl bir dünya hali kurgusu bu? Sebep çıkar mı? Bir hafta sonu soluklanması dahi haram edildi masum nefeslere. Boğazımıza dizildi ne varsa, yutkunmak zorlaştı sanki. Yazık!..

Elbette sabır, metanet, dirayet…

Yazı böyle bir konuya saptığı için üzgün…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

kamu-duzeni-ve-guvenligi-uzerine-bir-degerlendirme
ÖNCEKİ YAZI

Kamu Düzeni ve Güvenliği Üzerine Bir Değerlendirme

uzun-savas-2
DİĞER YAZI

Uzun Savaş

Güvenlik 'ın son yazıları

Savaşta Teknoloji Kullanımı

Birincisinden dördüncüsüne kadar her nesil savaş biçiminde gördüklerimiz, sert güçten makine kullanım becerisine doğru bir değişimi gösterdi. Bugün yeni nesil savaşlar uygulanırken, artık beşinci nesil savaşlar oluyor, burada teknolojinin sahadaki taktik uygulama becerisini hesaba katmamız gerektiği açık. Konu şu, savaşta durumu değiştirme inisiyatifiyle hareket eden teknolojiyi kullanım bilinci yüksek askerleri düşünüyoruz. Bunlar bize yeni bir tariflerin yapılmasını gerektiriyor: Gelişen teknolojiye göre askerin sahadaki uygulamasını tam uyumlu hale getirmek, hatta askerin bu yeteneğine başvurarak savaşı kazanmayı bilmek.

Etki Ajanlığı Yasası

Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme