Savaş ve Barış İkileminde Hoş Geldin 2017

Yeni bir yıla girdik!.. 2016 yılında en çok sorulan soru, “Biz bir savaşta mıyız da bütün bunlar oluyor, bu bir dünya savaşı mı?” idi. Dilimin döndüğünce bunun adının Dünya Savaşı değil ama Uzun Savaş olduğunu, tüm dünyada radikal terör örgütlerinin devletlere ve milletlere açtığı bir savaş olması sebebiyle Dünya Savaşı denmesinde de bir mahsur olmadığını işaret ettim. Sanırım Reina saldırısı ile girdiğimiz 2017 sabahında bu hususu bir kez daha teyit etmiş olduk.

Şu işe bakın, Şişli de havai fişek, Reina’da Kaleş… Saat 01:15 sularında bir terörist elinde Kaleşnikof ile gelip İstanbul’un en güzide yerlerinden birinde, üstelik saldırı olacağı daha önceden bilindiği halde gerçekleşti. Maalesef 39 kişi hayatını kaybetti. 2017’ye nasıl bir umut ve beklenti ile gireceğimizi de bu menfur eylemle görmüş olduk.

Gece kulübü sahibi Mehmet Koçarslan bir gazeteye verdiği bilgide; “İçeri giren şerefsizler Kaleşnikoflarla taramışlar. Amerikan İstihbaratı bunun bilgisini vermişti. Bir hafta on gün süreyle buralarda deniz dahil güvenlik önlemleri alındı. Sonra ne oldu? Göz göre göre bu saldırı meydana geldi.”

Peki, 2016 yılının son haberleri ne idi, hatırlıyor muyuz? “Rusya ve Türkiye Suriye’deki ateşkes üzerine anlaştı… ABD, seçimlere siber saldırılarla müdahale edildiği gerekçesiyle 35 Rus diplomatını sınır dışı etti… Putin misilleme yapmayacağını, Trump’ın işbaşına geldikten sonraki tutumuna bakacağını söyledi… Bundan önce Ankara’da Rus Büyükelçisi ve Rusya’da üç Rus diplomat ve kamu görevlisi daha öldürüldü, Karadeniz’e bir Rus uçağı düştü…” Bütün bunlara bakanlar haklı olarak, “Soğuk Savaş geri mi döndü?” diye sormaya başladı.

Demek ki konuşulan konular şunlar: Barışta olduğumuz söylenecek, herkes işinde gücünde olacak, normal yaşam devam ediyor gibi görünecek, terör gece gündüz veya orası burası demeyecek kan akıtacak, sürekli propaganda ve bilgi harbi ile algı yönetimi yapılacak, casuslar ve siber güçler arkadan dolanacak…

Yıl dönerken durum ne idi? Türk askeri Suriye’nin El Bab kentini sarmış IŞİD terörüne karşı memleket için şehit oluyorken, memleket içinde yerli yabancı insanlar umutla yeni yılı karşılanmaktaydı.

Halka gidip sorsak 2017 yılından beklentin ne diye, kesin bir tek söz çıkar ağızlarından: Barış! Halk barış, huzur, esenlik dolu günler geçirmek istiyor, insanca yaşamak istiyor.

İyi de küresel teröre karşı savaş onu görmemekle, marjinalleştiren tedbirleri almakla mümkün, değil mi? Terörist kılık değiştirip dibinize gelecek, bir gün Paris’te, yarın İstanbul’da, size kötülüğün en kötüsünü yapacak ve sıradan, çalışıp kazanan ve eğlenmeyi hak ettiğini düşünen insanlar, “Buna aldırış etmiyorum, korkmuyorum,” diyecek. Bu ne tür bir haleti ruhiye!.. Böyle olmamızı istiyorlar. Bu neymiş? Asimetrik Savaş, Doğrusal Olmayan Savaş… Bunun New York, Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan tarihin en büyük terör saldırılarından biri olarak bilinen “11 Eylül” eyleminden önce adını bile koymuşlar, hem de 1997’lerde. Biz bugün, yani teorinin ortaya atılmasından 20 yıl sonra, öyle demek durumundayım, bu kahinlerin öngördüğü haleti ruhiye ile 2017 yılına girdik!

O halde siz söyleyin, savaş mı barış mı? Acaba 2018’e nasıl gireceğimizi de belirlemişler midir?..