iranda-isid-teroru
İran’da IŞİD Terörü

İran’da IŞİD Terörü

8 Haziran 2017
Okuyucu

Çarşamba günü terör kendini Tahran’da gösterdi. Aralarında yaklaşık 15 km olan Parlamento binası ve Ayetullah Humeyni türbesinde gerçekleşen eş zamanlı saldırı sonucunda 13 ölü ve 42 yaralı olduğu, ayrıca saldırıyı gerçekleştiren 4 teröristin öldürüldüğü bildirildi. Bir üçüncü saldırının da önlendiği görüldü. Saldırıların hemen ardında IŞİD terör eylemini üstlenen açıklamalar yaptı.

Olaydan sonra Donald Trump’tan bir yazılı açıklama geldi ve “Terörü destekleyenler bunun hedefi olacaklar,” dedi. Bu açıklamada Trump ölenlerin ailelerine taziyelerini sundu.

Buna karşılık Cumhuriyet Muhafızları yaptığı açıklamada bu işin arkasındakilerin Amerikalılar ve Suudiler olduğunu işaret etti. Katar’ın terörü destekleyen ülke ilanı edilip Arap ülkeleri tarafından diplomatik tecrit uygulanmasının hemen ardından bu eyleminin gerçekleşmesini dikkat çekici bulan Cumhuriyet Muhafızları yetkilileri, özellikle Şii-Sünni gerginliğinin Suudiler tarafından körüklediğini gündeme getirmektedirler. Geçen aylarda İran’a sızan ve Sünni azınlığa yönelik Farsça propaganda yapan yabancıların olduğunu tespit ettiklerini söyleyen İranlı güvenlik yetkilileri bu tür olayların devam edebileceğinden endişeliler.

Bu arada bahsedilmeyen bir olay da Rakka operasyonunun başlamış olmasıdır. Katar olayından hemen önce bu konu da dünya gündeminde ilk sıraları almıştı. Hepsi birleştirilirse Ortadoğu’da yeni bir savaş döneminin başlatıldığı ve etkilerinin çok değişik şekillerde meydana gelebileceği değerlendirilebilir. Bundan etkilenler olacak ve taraf seçerken çok dikkatli olunması gerekecektir, hatta tarafgir olmamak daha uygun gibi görülmektedir.

İran Dışişleri Bakanı terör saldırısının hemen ardından acilen Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı ile görüşmelerde bulunmuşlardır. Bölge güçlerinin Katar krizi, Şii-Sünni gerilimi ve IŞİD terörü ile ilgili ortak hareket etmeleri bağlamında bu görüşme dikkatlerden kaçmamıştır. Daha önceki tarihlerde Ankara Tahran’a bazı ikazlarda bulunmuştu. Meseleler belliydi: Mezhep çatışmasının tehlikeleri, Suudi-İran anlaşmazlıklarının bölgeye getireceği zararlar, Suriye’de Esad’ın desteklenmemesi, Suriye ve Irak’taki terörü destekleyenlerin bu faaliyetlerinden derhal ellerini çekmesi gerektiği, Filistin ve Yemen sorunlarının çözülmesi, gibi.

Bilindiği gibi Barack Obama’nın Başkanlığı döneminde İran ile ABD bir anlaşma yapmıştı. İran’a yıllardır uygulanan ambargo tedricen kalkacaktı ve süreç başladı. Buna karşılık nükleer silah üretilmemesi, nükleer enerjide İran’ın uluslararası kurumlarca denetlenmesinin kabulü söz konusu olmuştu. Bu anlaşmadan dolayı bazı çevreler rahatsız olmuştu. En fazla endişe duyanların içinde Amerika ve İsrail’deki sertlik yanlıları idi. Nitekim Trump seçim kampanyaları esnasında İran ile yapılan bu anlaşmanın adil olmadığını vurgulamıştı.

Yine hatırlatmakta yarar görülen bir başka konu IŞİD’in taşeron bir terör örgütü olduğu konusudur. Hedef gösterilen yerlerde terör yapmaları dikkat çekici bulunmaktadır. Arkasındaki güçler meçhuldür!

Bu arada İran güvenlik yetkilileri geçen yıllarda Sünni cihatçı grupların bazı eylemlerinin önlendiğini, örneğin El-Kaide uzantılarının ülkelerine sızmalarının görüldüğü, buna karşı tedbirlik aldıkları hatırlatılmıştır.

İran’ın Irak ve Suriye savaşları, Suriye’de şu ana kadar Esad yönetimin ayakta kalması için İran’ın verdiği destek, hatta Rusya’nın bölgedeki politikaları ile eşgüdüm içinde hareket etmeleri söz konusu olmuştu. Hizbullah gibi bir örgütü destekledikleri ve bunun üzerinden bölgede bazı süreçleri etkiledikleri bilinen konulardır. Şimdi gelinen noktada terörle ilişkisi olan bir devletin yine başka bir terör örgütünün hedefi konumuna düşmesi şeklinde değerlendirilmesidir.

Olayla ilgili resmi ağızların dışındaki değerlendirmeler şöyle oldu: Katar olayının ardından Körfez gerildi. Gerginliğin Katar ile sınırlı kalmayacağı, sıradaki ülkenin İran olabileceği söylendi. İran terörizmle yakınlığı olan bir ülkeyken kendi kalbinde bir eylemle bu tip bir saldırıyla tanışmış oldu. Bu IŞİD’in İran’da ilk terör saldırısı, ama ardından başka saldırılar gelebilir. İran, sokakta adam başı istihbarat elemanı olan, Tahran’da yürüseniz en çok güvenlik görevlisine çarpacağınız bir yer. Demek ki eylemin hazırlanışı ve potansiyeli dikkat çeker mahiyettedir.

İran’daki saldırının seçilen hedefleri, saldırganların parlamentoya kadar ilerleyebilmeleri, eş zamanlı yapılması planlı bir iş olduğunu açıklıyor. Silah, lojistik, sızma, teröristin uyku dönemi, canlı bombaların harekete geçirilmeleri, gizlilik, iletişim usulleri gibi pek çok detayda çalışma olduğu görülen bu ciddi saldırı İran’ı oldukça tedirgin etmiştir. Kendi istihbarat yapılarını eleştirir düzeyde bir tedirginlik yaratmış görülmektedir.

Benzer detayda bir saldırı geçen yıl İstanbul, Ortaköy’de olmuştu. Uygur kökenli Özbek vatandaşı terörist bir gece kulübünde elinde silahla bir eylem yapıp çekip gitmişti. Dron ile bile keşif yaptığı hatırlanacaktır.

Burada dikkat çeken bir konu vardır. Orta Asya kökenli seçilmiş ajanlar bir ara IŞİD’in Ortadoğu’daki kamplarına dahil oluyorlar, kendilerini tescil ettiriyorlar, sonra eylem yapmak üzere tekrar uyku yerlerine dönüyorlar. Hedef ve zaman gösteriliyor, uyudukları yerden kalkarak eylemi sinsice yapıyorlar.

Bu bakışla, İran’da bu saldırı ilktir, ardından başkaları gelebilir. Özellikle İran’ın Afganistan, Pakistan sınırına yakın merkezlerinde olmak üzere azınlık nüfusun daha fazla olduğu yerlerde olabilir. Hatta teröristler de İran vatandaşı olabilir. Uyuyan hücreler bir bir uyanabilir. Karşı önlemler yeterli olmazsa İran içinde terör tırmanabilir. Görülecekler arasında çok farklı saldırı tipleri de olacaktır. Silah sokulamayan yerlerde terör kimyasal ve biyolojik ajanlarla gerçekleştirilebilir. Bu ise dünyada daha başka bir tehlike kapısının aralandığı anlamına gelecektir. Bu tür denemeler İran gibi yerlerde gerçekleştirildikten sonra teröristlerce başka ülkelerde de tehdit olmaları söz konusudur.

İran’ı zor günler bekliyor, denebilir. Nitekim Trump’ın ifadeleri de böyledir: “Terörü destekleyenler bunun hedefi olacaklar.”

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

savas-ve-baris-ikileminde-hos-geldin-2017
ÖNCEKİ YAZI

Savaş ve Barış İkileminde Hoş Geldin 2017

teror-algisindaki-degisim-ve-onlemler
DİĞER YAZI

Terör Algısındaki Değişim ve Önlemler

Güvenlik 'ın son yazıları

66 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
120 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
114 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
102 views

Küresel Stratejik Savunma 

Bu makalede, küresel savunma ve küresel strateji, savunma sanayiine olan ihtiyaç, bununla refah ve güvenlik yönleriyle kazanılacak avantaj, stratejik plan ve proje konuları ve KAAN projesinin değeri ortaya konacaktır. ABD, Rusya, Birleşik Krallık ve Türkiye örnekleri üzerinde duracağım.
137 views

Ukrayna-Rusya Savaşı ve Geleceği

İkinci yılı dolan, üçüncü yılının da hızlıca geçeceği öngörülen, hemen herkesi ilgilendiren önemli bir savaşı değerlendiriyorum. Bugünden yarına bakılırsa, gelişmeler Ukrayna aleyhine gibiyken, acaba ne yapılırsa durumda önemli bir değişiklik yaratılabilir? Yoksa bugünkü muğlaklık devam mı edecek? Cephede ve stratejik alandaki sorunlar nasıl gelişiyor? Putin, satranç hamlelerini ustaca yapabiliyor mu?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme