Düğüm Noktası: Sınav

13 Mart 2017
Okuyucu

Pazar günü ülke çapında sınav vardı. Şu meşhur ÖSYM (Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi) YGS (Yükseköğretime Geçiş Sınavı) yaptı. Yine sıkıntı ve gözyaşı… Senede bir olan bu sınav kâbusu her ne olursa olsun sorun yaratmaya devam ediyor. Bir kere insani değil… Gençlerden bazıları bu sene konan 15 dk. kuralı sebebiyle kapılar yüzüne kapandı ve dışarıda kaldı, sınav kağıdını bile göremedi.

İşe bakınız… ÖSYM kısa zaman önce FETÖ’ye çalışırdı. Evlatlarımız aptal yerine konurdu. Devlet, koca koca profesörler (ki bir kısmı akademisyen tilti alırlar ama aslında idari kadro elemanıdır) ve hukuk adamları görmezden gelirdi. Unutmadık değil mi? Sınavlar üzerinden çok oynandı. Bizler, sade vatandaşlar, ana babalar, “Bunun başka yolu yok mu da çocuklarımızı en temel hakkından alıkoyuyorsunuz?” diye sordukça, “Sus, bozguncu!” dendi.

Sınav insanları terbiye etme konusu değildir. Bu belli… Tanıma bakın; Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi. Kendi koyduğu kural ile ne ölçebiliyor ne seçebiliyor ne de yerleştirebiliyor, fonksiyonunu yerine getiremiyor. O zaman bak dünyaya, başka ülkeler bu işi nasıl yapıyor, öyle değil mi?

Onlar da biliyor ne olduğunu ama değiştirmiyorlar. İşlerinden olacaklar, bazıları o noktalara siyasi imkanlarla geldiklerinden siyasetten uzaklaşacaklar, belli ki güçleri ellerinden gidecek….

“ÖSYM’ye gerek var?” diyorsanız, “Üniversiteler işini yapamıyor, üniversiteleriniz uluslararası değil, onların üstünde bir otorite olmalı…” diyorsunuzdur. Otorite!.. Eğer konu makam mevki meselesi değil ise ne? Bu “yapay” işi düzeltmemek üniversiteleri baskılamak mı? Böyle bir siyasetiniz mi var?

Bakınız, stratejide bir tabir var; Choke Point. İngilizce bu söz Türkçede, “düğüm, boğum veya birleşme noktası” olarak karşılık bulabilir. Örneğin pek çok yerden gelen demiryolları bir düğüm noktasında birleşir. Askerler saldırı planı yaparken bütün demiryollarını hedef almazlar, bu düğüm noktasını köreltirler. Az gayretle çok etki yaratmış olurlar. Yani, bir yerde düğün noktası varsa burası istismar edilir. Tersi de doğrudur; bir yeri kontrol etmek için oraya bir düğüm atarsınız veya boğum yaparsınız, geçişi daraltırsınız, olur.

Sınav, bu alanı kontrol etmek isteyenler için de düğüm noktasıdır ve siyaseten olması istenir. Sebep; kontrol, tek elden müdahale vs. Halbuki bu siyaset ve savaş stratejisi olayı bir yana konsa ya… Bu iş ilim irfan ve hak hukuk işi diye görülse, o zaman çare başından belli: Üniversiteler kendi işlerini yapabilirler, hatta tüm dünyadaki eşiti kurumlar gibi.

Örneğin, çocuk ishal oldu diye bir yıl hakkını kaybedebilir mi, düşünsenize…

Demek ki ÖSYM bir Choke Point fonksiyonu görmektedir. Onlar ne olduklarını biliyorlar mı acaba?

İnsanların okuması ve meslek sahibi olması bir haktır. Bu hakkın talep edilmesi ve serbestçe kullanılması insana ait özgürlüklerin en baş göstergelerindendir. Sebebi her ne olursa olsun hiçbir suretle engellenemez. Peki, sınav prosedürleri kimi bağlar, hakları engeller nitelikte düzenlenmiş ise sorumlusu kimdir?

Geç kalmanın bedeli ne?
ÖSYM_YGS_SINAV

Bu mesele de pek çok konuda olduğu gibi iyi organize olabilme kabiliyeti ile ilgilidir. Eğer iyi organize olabilmiş bir kültür temel hak ve özgürlükleri eşitlik ilkesini sebep göstererek aslında kısıtlayıcı bir yolu öneriyorsa ve böylece temel hakları ihlal ediyorsa yapılması gereken bellidir.

Kanunlarla korunmuş bir kurumun işini yaparken engelleyici, kısıtlayıcı, hak gaspına sebep olucu biçimde çarpık bir prosedür ile işletilmesi bu çağda kabul edilecek bir şey değildir. Halk zanneder ki bu usuldür, kanunla belirlenmiştir, başka türlüsü düşünülemez! Ama öyle değildir. Gelişmiş ülkelerde de üniversite var, eleme var, yeteneğe göre belirleme var…

Halledemedik gittik bu işi. Demek ki amaç başka: “Kontrol bende olsun!” zihniyeti. Haydi hukukçular iş başına. “Her şey kanuni efendim!” demeyin. Millet adına inisiyatif alın biraz, meclisi zorlayın, kanunlarda düzenlemeler yapın. Siz de bir tür “düğüm noktası” olmayın!..

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

evet-mi-hayir-mi
ÖNCEKİ YAZI

Evet mi, Hayır mı?

kutuplasma
DİĞER YAZI

Kutuplaşma

Kültür 'ın son yazıları

304 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
303 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
461 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
447 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
1.9K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme