ABD’den Türkiye’ye Yaptırım ve Devamı

13 Aralık 2020
Okuyucu

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi satın alması nedeniyle yaptırım öngören 2021 savunma bütçe yasa tasarısı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Senatosu’ndan da geçti. Yasa Senato’dan üçte ikiden fazla çoğunlukla geçtiği için Başkan Donald Trump’ın vetosu söz konusu olmayacak. 

ABD’nin 740 milyar dolarlık 2021 yılı savunma bütçesi için hazırlanan yasa tasarısı ABD Temsilciler Meclisi’nin ardından Senato’dan da bugün yapılan oylamada 13’e karşı 84 oyla kabul edildi. Böylece üçte ikiden fazla çoğunluk sayesinde, ABD Başkan Donald Trump yasayı veto etse de Senato tekrar toplanarak vetoyu etkisiz kılabilecek.

Tasarıda, Türkiye’ye Rusya’dan S-400 tipi hava savunma sistemi satın aldığı için yaptırım uygulanması öngörülüyor. Ulusal Savunma Yetkilendirilme Yasası’nda (NDAA) ABD’nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası (CAATSA) uyarınca S-400’ün satın alınmasında rol oynayan kişilere yaptırım uygulanması isteniyor.

Kısaltması CAATSA olarak bilinen 2017 tarihli yasa Avrupa ve Avrasya’da Rus Etkisini Azaltma amaçlı olarak çıkarılmıştır. Burada ABD “düşman” olarak gördüğü Rusya’ya karşı bir amaç gütmektedir.

Söz konusu tasarıda CAATSA’da yer alan 12 yaptırımdan beşinin belirlenecek kişiler için uygulanması gerektiğine dikkat çekiliyor (örneğin, Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir’in adı geçiyor). Buna göre de yaptırım uygulanacak kişilerin ABD’deki banka hesapları ve mal varlıklarının dondurulması, ABD’ye girişine yasak getirilmesi ve ABD’deki banka ve kuruluşlarla iş yapmasının yasaklanması söz konusu olacak.

Bu konu ile ilgili olarak ayrıca Türkiye’nin Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) F-35 uçaklarının alımı onusu iptal edilmişti. Türkiye 2006’da proje ortağı olarak Lockheed Martin’nin ürettiği F-35 Lightning II tedarik programına dahildi. Savunma Bakanlığı (Türk Hava Kuvvetleri) 100+20 uçak alımı için anlaşmıştı (12.5 milyar dolar).

Ayrıca (TAI, Ayesas, Alp Aviation, Fokker, Kale Inds. gibi) Türk Savunma Sanayii firmaları Lockheed Martin ile anlaşmalı olarak bu uçağın bazı parçalarının üreterimine dahildi. Lockheed Martin ilk planda 2.500 adet F-35 öğretecekti. Büyük ihtimalle Türk firmalarının sözleşmesi gereği bu programdaki taahhütleri devam edecektir. Bu kapsamdaki toplam iş hacmi 12 milyar dolardır.

Halen ABD’de Türk Hava Kuvvetleri’ne ait 6 adet F-35 bulunmaktaydı. ABD aldığı bir kararla bu uçakları ABD Hava Kuvvetleri’ne devretti. Türkiye’nin bugüne dek 1,4 milyar dolar ödemesi gerçekleşmişti.

Türkiye S-400 aldığı nedenle yaptırım uygulanması konusu Ağustos 2018’den beri gündemdeydi. Önce ABD Kongre Üyesi R. Turner Ankara’da temaslarda bulunmuş ve S-400 alınmaması konusunu iletmişti. Nisan 2019’da ise Cumhuriyetçi Marco Rubio ve Demokrat Bob Menendez isimili iki senatörün imzası ile CAASA yasası gereği Türkiye’ye yaptırım uygulanması istenmişti. Ayrıca bu tarihlerde gerçekleşen Türkiye’nin Suriye’deki Barış Pınarı Harekatı ve Doğu Akdeniz’de sondaj-sismik arama yapması konusu bu tasarıda yer bulmuştu. Aynı zamanda tasarıda Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan’a silah verilmesi konuları da yer almıştı.

Bütün bunlar gerçekleşti: Türkiye’ye CAATSA yaptırımları yasalaştı, Türkiye F-35 projesinden çıkarıldı, Rumlara ve Yunanlılara silah verilmesi tasarısı ise geçti (Rumların askeri eğitimleri de dahil). Bütün bu faaliyetlerde Dışişleri Bakanı Mike Pompeo özel çaba sarf etti. Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’yi görmezden gelen tavırlar içine girdiğini de bir niyet ifadesi olarak bu hususa ilave etmek gerekir.

Bu durumda Türkiye ve ABD arasındaki (1952’den bu yana süren) ortaklık ve müttefiklik konuları derinlemesine etkilenmiş gözükmektedir. Türkiye ve ABD açısından silah alımları 70-90 yıllık programlardır. F-35’lerin verilmemesi konusu sadece bir tip uçak ve kısa vadeli anlaşmazlık konusu şeklinde değil, çok uzun vadeli ve savunma politikaları yönüyle anlaşmazlık sürecinin başlaması şeklinde düşünülmelidir. Buna sebep olarak ABD yetkililerince Türkiye ile Rusya’nın yakınlaşması hususu öne sürülmektedir. Bu bir yol ayrımı mı sorusu her kesim için sorulan önemli bir soru olmaktadır.

Özellikle NATO Genel Sekreteri Jean Stoltenberg’in bu gidişatın asıl sebebini açıklama biçimi dikkat çekicidir. Stoltenberg, bugüne dek bu gelinen durumu anlamadan hareket etmiş olan ittifak içindeki sorumsuz politikacıları işaret eder konuşmalar yapmakta, hatta bu tarz uyarıları Avrupa Birliği (AB) ülkeleri için de tekrarlamaktadır.

Mevcut Başkan Donald Trump S-400 meselesinde başından beri ABD tarafının yanlış istikamette olduğunu ifade etti. Yaptırımlarla alakalı süreçleri elinden geldiğince erteledi. Onaylanan 2021 yılı savunma bütçesine de inanmadı. Yeni görevden aldığı Savunma Bakanı Mark Esper’in hazırladığı savunma bütçesinden rahatsız olduğunu Trump ifade etti. Hatta bu iş Çin’e yarar dedi. Ama Temsilciler Meclisi ve Senato Trump’a rağmen bütçeyi onayladı. Trump bütçeyi veto etse de bir şey değişmeyecek. Bu Ocak 2021’de koltuğa oturacak ABD Başkanı ile de alakalı değil gibi görünen bir konudur. Peki neyle alakalı? İşte ABD müesses nizamı dediğimiz sistem böyle bir şey!

Herkes sormakta, neler olacak, diye. Türkiye her bakımdan diyaloğa açıktır. Bundan önce Türkiye’ye Patriot füze savunma sistemlerini vermeyen ABD’yi (2016’da Obama döneminde de gündeme gelmişti) sorumlu olarak göstermekte, egemen bir devlet olarak kendi ülkesinin savunmasını yapmanın aksine düşünülmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. İttifaka dahil başka ülkeler (örneğin Yunanistan) için geçerli olan şartların Türkiye için de geçerli olmasını savunmaktadır. Bu durumda Türkiye’nin 20 Ocak 2021’de işbaşı yapacak Joe Biden yönetimine son bir kez daha durumu tekrar açıklayacağı beklenmektedir. Alınan tepkilere göre ABD ile Türkiye’nin ikili ilişkilerinin seyri gelişecektir. Örneğin İncirlik Üssü gibi konuların gündeme gelmesini bekleyen kesimler vardır. Başka anlaşmazlık konusu, ABD’nin SDG (terörist PKK/YPG) ile işbirliği halinde Fırat’ın doğusunda Suriye’yi bölen bir projeden vazgeçmemesi gösterilmektedir. Başka pek çok konu var…

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

22 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
37 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
40 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
75 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
119 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme