Derin Yapılar

3 Temmuz 2020
Okuyucu

Duyarız, derin devlet, derin yapı, güç, güçlü yapı, şahıs… Peki, derin devleti veya derin yapıları gözümüzde canlandırabiliyor muyuz? Özgün bir yazı okuyacaksınız, bu kapsamda yazılmış tek metindir.

Görselden bakınız, üstte görünür kısım, derindeki kökler, hudutlar, üstte ve derinde geçişkenlikler, irtibatlar var. İşte derin yapılar en basit böyle resmedilebilir. Aklınızdan geliştirebilirsiniz.

Tıpkı ormanlar gibi… Bazı alanlarda ağaçlar geniş, güçlü ve verici. Bazı alanlarda dar ama güçlü, belki kendi halinde. Bazı görünür yerlerde hudutlar aşılır, belki gölge eder, belki meyve verir. Bazı derindeki kökler başka ormanın ağaçlarından beslenir.

Hemen her ağacın derinde bir kökü var. Ama diğerlerine göre ne kadar derinde ve fonksiyonu ne durumda?

Bu konunun gündeme getirilmesinin sebebi güç ile ilgilidir. Kim daha güçlü, gücünü nasıl kullanıyor, diğerleri nasıl etkileniyor? Güç dediğimiz ise madden ve manen karşımıza çıkar.

ABD derin devleti diye bir söylem vardır? Söyleyin bana bu güçlü yapı (kök) veya yapıları (kökleri) somut tarif edebilecek misiniz? Pentagon mu? CIA mı? Wall Street mi? Bazı köklü aileler mi? ABD Başkanı mı? Fed Başkanı mı?

Gelin konuyu teorisinden başlayarak bir seviyeye kadar açıklayalım.

Güçlünün Yapısı

Güç (power) öncelikle politik, ekonomik, sosyal, askeri, bilgi, liderlik, coğrafi, kaynaklar bakımından ele alınır. Biri, birkaçı, hepsi olabilir. Birinden diğerine güç farkını düşündüğünüzde bu bileşenlerin ölçüsünü mukayese etmeniz gerekir. Buna güç mukayesesi denir.

Bu kadarla kalınmaz. Geçmişi, derinliği, birikimi, bağlantıları, şebekesi (network), kapasitesi, çeşitliliği, gizliliği, toplumu (cemaati), dayanışma ruhu, fikri, pratiği gibi konular yukarıdaki sıraladığımız her bir bileşen için derinliği ifade etmekte incelenir.

Gün yüzüne çıkan kısmıyla ise karşımıza daha somut olan şirketler, finans sistemleri, silahlı güçler, politikacılar, hükümetler, dini yapılar, toplum önderleri, sivil toplum kuruluşları, sistemler, temel ihtiyaçlara karşılık gelen unsurlar (enerji, gıda, sağlık, barınma, eğitim, eğlence) bulunmaktadır. İfade ettiğim gibi biri, birkaçı veya hepsi.

Peki güçlü olmak için temel gösterge nedir? Hükmetme iradesi. Hükmetmenin devamlılığı, iradenin kayıtsız yerine getirilmesi. Demek ki konu sadece para olmanın ötesinde, maddi gücü çoktan açmış bir bakış açısıdır bu. Para bir yere kadar etkindir.

Bugün küresel çapta Jeff Bezos en çok para kazanan iş insanı. Ama gücünün sınırları var. Para bazı işlere yetmiyor. Jeff’in hükmetme derecesi sınırlı, kendi alanında. Örneğin bir ABD başkanını yerinden edebilecek kadar güçlü değil. Olsa olsa birkaç sığ ülke devlet başkanını (isterse, izin verilirse) satın alabilecek güce sahip, hepsi bu. Ama ona daha derin olanlar görev verirler, git şunu yap derler. İrade başkasındadır. Peki bunlar kimler?

Tarih önemlidir. Ama okumasını bilmek gerekir. Örneğin ABD tarihini dikkatlice okuyun. Yarın 4 Temmuz, hatırlamış olalım. Kuruluş 1776 olarak işaret edilir. Peki, ABD’nin kurucuları kimler? İrade kimdeydi? Yeni kıtanın yerlilerinin yerine yeni bir toplum kuran Avrupa’dan (ve sonra diğer kıtalardan) göç etmiş insanları orada toplayanlar kimlerdi? O tarihlerde gemi biletleri bedava mı satılıyordu? İşte buradan başlayın okumanıza.

Sonra şunu hatırlatayım, Londra Borsası 3 Mart 1801’de kuruldu, ABD’de New York Borsası 8 Mart 1817’de. (Türkiye’nin 1985 olduğunu da ifade etmek isterim.) ABD iç savaşı 1861-65 arasında gerçekleşti. İşte bütün bunları gerçekleştirenler Avrupa’nın (başta İngiltere olmak üzere Hollanda, Fransa, İtalya, Almanya, vs.) derin güçleriydi. Sonra zenginlik ve güç önemli kısmıyla Amerika kıtasına taşındı. ABD’de Fed (Federal Reserve) 1913 yılında kuruldu, iş insanları, bankerler tarafından. Bu ABD Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını kazandı. Bugün New York Finans Merkezi küresel işlemin %56.2’lik kısmını, Londra Finans Merkezi ise %33.7’lik kısmını.

Güç, Güneş Batmayan İmparatorluk İngiltere’den (United Kingdom) ABD’ye geçmeden önce nasıl gelişti? Bazı kavramlar ve tarihlerle hatırlayalım: Birinci Elizabeth (1558–1603) İmparatorluk’un temellerini attı. 1620’de Thomas Mun Merkantilizm’i açıkladı. Altın Standardı (yaklaşık Sterlin ile eşit) 1867’de kabul edildi. İmparatorluk sınırları 1860 yılında 24.5 milyon m2 iken, 1909’da 32.5 milyon m2 oldu ve yeryüzünde doğrudan 444 milyon insana hükmediliyordu. Karl Kautsky 1880’de Kapitalizmin Yeni Evresi fikrini ortaya attı. Demek ki bundan böyle dünya çapında sadece devlet değil, bu itibarla kapitalistler, bizatihi güçlü aileler işin tamamen içindeydi. Treitschke 1887’de ‘Sömürgecilik ölüm kalım meselesidir’ dedi. Kimdi bu sömürgeleri kuranlar, servetlerine servet katanlar, hatta yeni kıtaları keşfedenler? Kaşifler mi, onları gönderen iş insanları, kapitalistler mi? J.A.Hobson 1902’de Emperyalizm kavramını ortaya attı. Dünya bundan sonra bu kavramı kullandı ama aslında emperyalizmin içinde ve baskısında olduğunun da farkına vardı. Kimdi bu emperyalistler? Sadece İngiliz İmparatorluğu demek yeterli mi? Birinci Dünya Savaşı’na girilirken, 1914 yılında İngiltere dünya sermaye stokunun yarısının sahibiydi. Bunu unutmayın!

Bunun hemen bir yıl öncesinde bir yatırım hamlesi var. 1913 yılında İngiliz iş insanlarının yatırım dağılımı şöyle oldu: %6 Britanya, %45 ABD ve diğer beyaz yerleşkeler, %20 Latin Amerika, %16 Asya, %13 Afrika. Öyleyse Dünya Savaşı başlamadan önce sermayedarların (ki dünyanın yarısına sahipler) bir kısmı parasını (ki yüzde 45) alıyor nereye götürüyor? Sonra Sermaye ABD’de ve ABD en güçlü ülke! Kim bu paralarını alıp yeni kıtaya taşıyan aileler? 1913 yılında Fed’in kurulması tesadüf mü?

Bu tarihsel çıkarımı size derin yapıların kökeninin anlaşılmasına yaraması açısından verdim. Bugün ABD güçlü diyoruz ama derinlerdeki yapılar, yani kökler bakın nasıl gelişiyor. Bugün Çin devreye giriyor. O halde aynı sermaye, Avrupa’dan ABD’ye, hem Avrupa ve hem de ABD olarak (Atlantik Gücü) gelişen köklü yapılar ise bugün küreselleşme alanında hükümran (egemen) olmanın mücadelesini veriyorlar.

Elbette isimler, kurumlar, topluluklar tek tek sayılabilir. Ama bu yazıda daha ziyade konunun ne şekilde anlaşılması gerektiğini ortaya koymakla yetiniyorum. Güç farklılıklarını, mukayesesini ve bunlarla bugünkü kargaşanın geri planında olanları gözümüzde canlandırmamız daha kolay olabilir diye düşünüyorum.

Örneğin, bir Libya meselesinde Hafter’in arkasında kimler var diye düşünürseniz, sadece devletleri, petrol şirketlerini veya bankerleri aramayın derim. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron kimdir diye düşündünüz mü hiç, onun okul parasını kim ödedi, ilk işvereni kimdi, kimle evlendirildi diye? Özel konular bunlar bize ne diyebilirsiniz. Ama 1977 doğumlu genç Macron bugün NATO’yu da, Libya’yı da, Avrupa Birliği’ni de radikal ve popülist fikirleriyle etkiliyor. Macron ve ABD Başkanı Donald Trump arasında ciddi tartışmalar ve sataşmalar gerçekleşiyor. Her türlü konuyu Macron veya Trump’a indirgeyerek tartışmak ne sonuç verir sizce?

Suudi Arabistan’ı, BAE’ni, Mısır’ı, Suriye’yi, Yemen’i değerlendirirken arka planı iyi okumanızı istiyorum. Bunlar Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) sektöründe olanlar. Aynı anda başka yerlerde de gelişmeler olacak!

Hong Kong’da Çin Komünist Partisi ile halk sokaklarda karşı karşıya geliyorlarsa arkasında hangi güçlerin olabileceğini düşünün isterim. Yakın zaman sonra görülecektir, bugüne kadar gelişimi sağlanan Tibet ve Uygur bölgeleri, Himalayalardan Hint Okyanusu bölgesine kadar, geniş bir coğrafyada görülecek kargaşanın geri planında sadece Pentagon veya CIA var, demeyin diye bunları açıklıyorum. Bütün bunları göz önüne alıp hesap yapan silah endüstrisi ve bölgedeki devletler aşırı silahlanıyorlar, silah satışları oluyor. Hatta Güney Çin Denizi çok ısıtıldı. Buradan çıkacak kargaşanın arka planını da iyi değerlendirmenizi istiyorum.

3 Kasım 2020 ABD Başkanlık seçimi çok önemli oldu, değil mi? Kimler geriyor bütün bu gelişmeleri? Mesele COVID-19 mu, George Floyd mu, işsizlik mi?.. Bütün bunları sıralayınca iyi bir açıklama yapılmış oluyor mu?

Bakınca cahilce konuşanları görüyoruz. ‘Pentagon, CIA, Siyonistler, Evangelistler…’ Sanki hepsi bu kadar! Bunlar sadece derin yapıların çok az bir kısmında karşılığı bulunabilecek noktalardır. Bu gibi konuşmaları yapanlar aslında piyondur. Hem güç kaynağı bu kadar olsaydı, ABD seçimlerini de açıklamak kolay olurdu, Çin’deki sermaye birikiminin geri planında olanları da. Asıl durum bu değil ki, daha karmaşık ve derinde.

Tavsiye ederim, önce çizdiğim resme baksınlar, sonra biraz gerçek kitap okusunlar. Gerçek kitaplar, tarihten, politikadan, ekonomiden, bilim ve teknolojiden başlansın, sonra uluslararası ilişkilere gelinsin. Burada bir komploya gerek yok ki! Her şey açık aslında. Ancak burada derin yapıların imkan ve kabiliyetleri ile niyetleri hakkında cari bilgi toplamak zordur. Örneğin İkinci Dünya Savaşı sonrasında Güney Kore’yi ayağa kaldıran sermaye gücünün finans piyasalarındaki paylarını hukuken öğrenmeniz mümkün olamayabilir. Yapabileceğiniz şu olur, sağlam ipuçlarından yola çıkarak bazı doğru sorular sorarsınız ve doğru cevaplarla değerlendirme yaparsınız.

Yine tavsiye ederim, sığ bilgi sahibi olanların dan dun konuşmalarına imkan vermeyiniz. Yoksa siz de piyonlar safına girmiş olursunuz.

Güçlü olabilmek için ne yapılması gerektiği bellidir. Her güç bileşeni konusunda kökleşmek için sabırla çalışmak gerekir. Zaman önemlidir, istikrarla kapasite ve birikim artırılmalıdır. Sürekli değişen sistemlere sahip olmakla herhangi bir alanda kökleşmek mümkün değildir. Güçlüyseniz köklerinizi kontrol edebilirsiniz. Resimdeki gibi, ağaç da meyve de orman da köklerinin derinliği de sizin olabiliyor mu, kontrol, irade sizde mi, bir bakın.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

saglam-demokrasi
ÖNCEKİ YAZI

Sağlam Demokrasi

yumusak-guc-ustadindan-hafif-dokunuslar
DİĞER YAZI

Yumuşak Güç Üstadından Hafif Dokunuşlar

Politika 'ın son yazıları

59 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
101 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
77 views

Modern Rekabet

Burada modern rekabetin küreselleşmesi öyküsünü kendi içindeki kavramlarını tartışarak, Rusya ve Çin örnekleri üzerinden otoriter yönetimlerin eleştirisini yaparak açıklayacağım. Kavramsal olarak "modern rekabet" anlayışını bu şekilde açıklama imkanı bulacağım. Sonlara doğru kapitalizmin yozlaşmasını açıklayacağım. Bu kısımda da Anglo-Sakson yapıyı ve Kıta Avrupa'sını işaret edeceğim. Burada anlaşılması gereken şu olacak: Demokrasi ve insanlığın gelişimi kimsenin insafına kalmamalı, rekabetin yapılma amacı değer üretmek esaslı olmalı.
72 views

Seçimler ve Beka

31 Mart Yerel Seçimleri gerçekleştirildi ve Türk demokrasisi kazandı diyoruz. Ben ise size bu seçimleri örnekleyerek bir "beka seçimi" ne demek oluyor, bunu açıklayacağım. Buradan hareketle yapılması gerekenleri de gözden geçirmiş olacağım.
95 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme