Küresel Senkron Sorunu

4 Haziran 2021
Okuyucu

ABD ve karşısında dünya, Türkiye, politikalar ve ekonomiler, daha ne varsa, hepsi bir senkronizasyona tabiler. Rusya ve Çin gibi güçler ABD’nin bu senkronize etme politikalarına karşı olan taraftalar. “Eğer bu bir ayarlama ise neden ABD, Biden, Amerikan elitleri bunu yapıyor ki?” diyen bir başka dünya var. Gerilim artıyor… Bunu fark edebiliyoruz?

2021 yılı başından itibaren daha belirgin ortaya çıktı, buna “post-covid” dönemi de demek mümkün, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) farklı bir politika izliyor.

Amerika dışındaki kesimler, Türkiye’dekiler dahil, “Bir seçim oldu, Donald Trump vardı, o gitti, Joe Biden başa geldi, o bildiğimiz Amerika, o gider bu gelir, normaldir, ne var bunu anlamayacak?” Bir başka açıdan değerlendirenler, “Emperyalist Amerika her dönem (örneğin) Türkiye’ye karşıydı, bugün de saldırıyor, normaldir, ne var bunu anlamayacak?” diyorlar. Bu tip açıklamalar yapılıyor. Peki, bunları ifade edenler konunun detayını açıklayabiliyorlar mı? Bugün ne değişti?

Başından itibaren Biden için, “küreselcilerin temsilcisi” tanımı yapıldı. Elbette küreselleşme tanımını bilmeyen yok. Ancak, Dördüncü Sanayi Devrimi ile beraber ve post-covid’de küreselleşmenin politik uygulamasında bugünün senkronizasyon meselesini açıklamak başka bir iş olsa gerekir. Bu “bileşenler bütünü” tamı tamına anlaşılmadı ki bugün hem Biden’ın Çin ve Rusya ile sürdürdüğü rekabeti veya Türkiye gibi ülkelere karşı politikalarını doğru noktalarıyla tartışabilelim. 

Bu arada, Biden “müesses nizam” ile barışık hareket ediyor, not edelim. Ben de bir ironi yapayım: “Amerikan demokrasisi seçerse işte böyle seçer!” 

Mukayeseye referans olsun diye bir önceki “uluslararasıcı” ve Cumhuriyetçi ABD yönetiminin uygulamasını ortaya koyalım. Çok kısa: Trump, Amerika’nın meselelerini savaşla değil, ticari metotlarla çözüleceğine ve içeride iş imkânı yaratmanın yararına inanıyordu, küresel rekabeti öngörüyordu. Önemlisi, bu politikaları ile Rusya ve Çin’e alan açtı ve rekabette Amerika’yı öne geçirecek bir yöntem değildi yaptıkları, tam tersine sonuçlar vermekteydi. Üstelik dünyada otoriter ve popülist yönetimlerin yaygınlaşacağı bir ortam oluştu. Trump, bu ısrarıyla beraber içeride müesses nizamla ters düştü.

Biden yönetiminin tarzı ve yöntemi ne? Şimdiden gördüğümüz o “küreselci” politikaları sıralayalım:

  • Askeri olarak güçlü kalmaya devam etmek. 
  • Zorlayıcı biçimde yüksek bütçeli dönemi başlatmak.
  • ABD desteğiyle küresel politika alanında yapılacaklara ağırlık vermek. Buradaki stratejik bakış: “Amerikan Enternasyonalizmi” olarak açıklanan vizyonda “Batı Demokrasisi”ne bağlı tutumların güçlenmesini ve uluslararası kurumlarca tam anlamıyla “küreselci” bir yaklaşımın benimsemesini sağlamak. 
  • ABD’nin bu stratejisini müttefiklerle geliştirmek.
  • ABD ve onunla yürüyen küresel ve uluslararası kurumların çalışmalarını disipline etmek, bu maksatla dönüştürmek ve yönlendirmek. 
  • ABD için gerekli çıpa ülke sayısını artırmak. Bu çıpa ülkelerin, parlamenterleri, sivil toplumu, kamu ve özel sektör uzmanlarını ve gençleri bir araya getirerek yapılarını, daha güçlendirmek, böylelikle küresel bir ittifak haline gelmek. 
  • Diplomaside sertleşmek, hasım ülkelere otoriterlik açısından sert tavır göstermek, müsamahakarlık göstermemek, küresel sistemin otoriter rejim tanımlaması yaptığı yönetimleri doğrudan hedef göstermek ve onlarla mücadelenin merkezine bu argümanı koymak, bu tür ülkelere psikolojik baskı uygulamak. 
  • Medyayı aktif kullanmak, konvansiyonel ve sosyal medyada sıradan bilgilerle zaman kaybetmemek, tam tersine, bu mecraları küresel çıkarlar için formülleştirmek ve silah kullanır gibi kullanmak, bu mecrada aldatma yöntemlerini kullanmak.
  • Müesses nizam bağlısı organların, gizli servislerin, paravan kurumların küreselleşme kapsamındaki çabalarına imkân sağlamak.
  • Rusya’yı müttefikleriyle berber sert güç alanlarında baskılamak, bu ülkeyi kararda son noktaya ve savaşa en yakın noktaya kadar getirmek, işte bu baskı altında bir karar vermesini sağlamak.
  • Çin’e somut teklifte bulunmak, “liberal ekonomiyi liberal demokratikleşmeyle bütünleştirecek adımları atmazsanız hem Çin bölgesinde hem de küresel yatırımlarınızda Amerika ve müttefiklerini karşınızda bulacaksınız,” demek. Ancak bu arada uzayda, siber alanda, Dördüncü Sanayi Devrimi teknoloji ve gerekli projelerini hızlandırmak, buna bütçe ayırmak, öne geçmek.
  • Küresel Amerika olarak, küresel Kanada ile bütünleşmek, Pasifik’te ve Okyanusya’da ilgili ortak ülkelerle küreselleşme alanını tahkim etmek, küresel Avrupa için küresel İngiltere, Almanya, İtalya, Hollanda, Fransa, vs. ülkelerle ve güç yapılarıyla bağı belirginleştirmek, öncelikle Asya-Pasifik, Hint-Asya, Orta Doğu ve Afrika bölgelerinde bu bakışla nüfuz alanlarını geliştirmek.
  • Bütün bu politikalarda içeride ve dışarıda küreselci olmayan yapılarla çalışmayı bırakmak veya bunların her biri için plan yapmak.

Küresel güç ABD’nin Başkanı Biden yönetiminin Türkiye ölçeğinde politik izdüşümü nasıl? Bakın yaklaşık bir yıl oluyor Biden işbaşına geleli ve tamam, NATO zirvesinde kısa bir görüşme olacak ama aslında bugüne dek Beyaz Saray Türk diplomasisine mesafeli oldu. Bunun nedenleri açıktı. Türkiye de rahatsızlıklarını dile getirdi. bazılarını sıralayalım: Biden’ın Ermeni (sözde) soykırım tasarısını oylaması, S-400 ve F-35 meseleleri, ABD’nin FETÖ’ye, SDG’ye (YPG) verdiği desteği ve Suriye kuzeyine bir garnizon devletçik kurma projesini sürdürmesi… Bütün bu hususlar, bir önceki Demokrat Başkan Barack Obama zamanında Biden’ın Başkan Yardımcısı olduğu zaman başlatılan ABD politikalardır. Bunlar kadar önemli, Biden işbaşına gelmeden hemen önce, siyasi sürecin en başından itibaren çok iyi tanıdığı Recep Tayip Erdoğan’a karşı olduğunu açıkladı, Beyaz Saray’a geçer geçmez de Türkiye’ye yönelik psikolojik baskı uygulamaya başladı. Türkiye’den gelen diplomatik mesajları bile açmamaya, cevap vermek zorunda kalmamaya ve görüşmeleri geciktirmeye çalıştı. Bu net bir tavırdır.

Bölgesel güç Türkiye ne yaptı? Bir kere, “Dünya beşten büyüktür!” dedi. Diplomasi için sabır gösterdi. Kendi planladıklarını gerçekleştirmeye devam etti. Savunduğu konularda geri adım atmadı ve kararlı duruş sergiledi. Bu da bir tavır. 

İşte 14 Haziran’da Brüksel’de yapılacak görüşme bu anlayış ve şartlarla olacak. NATO değişti bile. Genel Sekreter Jean Stoltenberg yeni politikayı NATO 2030 olarak açıklayacak. 

Dördüncü Sanayi Devrimi ile beraber ve post-covid’de küreselleşmenin politik uygulamasında bugünün senkronizasyon meselesini bilerek siz söyleyin, Erdoğan ve Biden görüşmesinden ne beklemeliyiz? Ben söyleyeyim, “çalışacağız” denir. 

Güç mücadelesinde tarafların niyetleri gözden geçirilir, ama önemli adım sahaya aktarılabilen kapasitesi ve performansıdır asıl belirleyici olan. Bu durumda ilişkileri sadece Türkiye bağlamında düşünmezsek, küresel çapta bu merkezden bakarak, sahada olacaklar açısından görmek gerekir. Bundan dolayı her adımda değerlendirmeler yapılır. Ama değerlendirmeleri yapanlara ben buradan bir hatırlatma yapmak istedim, bugün olanın adı, küresel senkron sorunudur.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

29 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
39 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
51 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
56 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
85 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme