suriyede-kalici-cozum-bilmecesi
Suriye’de Kalıcı Çözüm Bilmecesi

Suriye’de Kalıcı Çözüm Bilmecesi

25 Şubat 2019
Okuyucu

Suriye’ye kalıcı barışın gelebilmesi için taraflar arasında yoğun diplomatik çabaların sürdüğü bugünlerde Türkiye’de en çok konuşulan, Suriye’de kaç ABD askeri kalacak, Güvenli Bölge nasıl olacak, gibi sorular olmaktadır. Diğer yandan Astana Süreci çerçevesinde Türkiye’nin Rusya ve İran ile işbirliği devam etmektedir. Yine tarafların gerçekleştirdiği diplomatik çabaların ötesindeki açıklamalarla barışa ulaşma temposunun yavaş bir ilerleme seyrinde olduğunu anlıyoruz. Bu noktadayken bile Suriye’de yeniden imarla ilgili konuları öne sürenler ve daha fazla konuşulmasını isteyenler mevcuttur.

ABD, 2015 yılında belirginleşen stratejisi ile küresel radikal terör örgütü DEAŞ’ın sağladığı meşruiyet imkanına bağlı olarak Suriye’de kendine göre hedefleriyle bir çözüm yolu üretti. Bu neydi? Suriye’ye barışı getirmek, Rusya’nın ve İran’ın yayılmacılığını dengelemek, İsrail’in güvenlik kaygılarını gidermek, Ortadoğu’da bulunma sebepleri olan Araplarla işbirliği halinde hareket etmek ve enerji kaynaklarını kontrol etmek ve küresel terörle mücadele etmek. Kuzey-Doğu Suriye’de geniş bir bölgede PYD/YPG’nin (terör örgütü PKK uzantılarının) kontrolünü ABD kendi elinde tutarak esasen bir nüfuz alanı yaratmış olacaktı ve bu hedeflerini böylelikle sağlayacaktı. Plan buydu ve uygulandı.

ABD’ye göre bugün durum ne? “Suriye’de DEAŞ çok büyük oranda bitti. Küresel terör konusunda ABD (SDG dahil) müttefikleriyle zafer elde etti. Bölgede kendi menfaatlerini sürdürmek açısından SDG belli bir seviyeye kavuşturuldu. Ayrıca bu yapı Cenevre’de yeni anayasayı yazacak komisyonun içinde yer alacak düzeydedir. Bu olursa Suriye barış görüşmeleri başlayabilir.”

İşte bütün bunların ortaya çıkardığı temel konu Türkiye’nin endişelerine sebep olan SDG ile ilgili olmaktadır. Sözümona Suriye Demokratik Güçleri (SDG) en başından bu yana var olan bir yapı değildir. Başta adı terör örgütü PKK idi, uzantıları PYD/YPG halinde Suriye’ydi, Irak’taki teröristler ile Suriye’dekiler takviye edildi, en sonunda bu birleşim yereldeki başka unsurlarla karıştırıldı ve adına SDG da dendi. Bir anlamda para aklamak gibi, burada terör örgütü aklama operasyonu yapıldı. Hakim güçler çözümü bir terör örgütü üzerinden geliştirmişti, ki o örgüt uzunca süredir Türkiye’ye karşı içte ve dışta faaliyet yürütmektedir. ABD ve Avrupa ülkelerinin istihbarat dokümanlarında bu husus sabittir.

Suriye’de çözüme odaklananlar açısından taraflar kimler? Birleşmiş Milletler, ABD, Avrupa (İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya başta), Körfez ve Arap Birliği Ülkeleri (Mısır, Suudi Arabistan, BAE, Umman başta), İsrail, İran, Rusya, Türkiye ve muhalifler. Suriye’de bir Arap Baharı sürecine gidilmesinin asıl sebebi olarak Esad Yönetimine muhalif unsurların varlığını taraf şeklinde tanınmaktadır. Yani kavgayı yapanlar Esad ve muhalifler; diğerleri barıştırmaya çalışanlar, mağdurlar, durumdan vazife çıkaranlar, çıkarcılar ve teröristlerdir.

Bunca yaşanandan sonra mesele Cenevre’de yeni anayasa yazım faaliyetine bağlanmak üzeredir. Anayasayı yazacaklar Suriyelilerdir. Yani belli oranlarda Esad yönetimindekiler ve muhalif temsilciler olacaktır. Bu faaliyet başlarken diğer yandan sahada çıkar gruplarının ve terör odaklarının baskılanması gerekmektedir. Bu baskılama işini kimler yapacak? Meşruiyeti olan BM, Suriyeliler (Esad ve muhalif  gruplar), Rusya ve Türkiye. DEAŞ bitince meşruiyeti ortadan kalkan ABD ve DEAŞ koalisyonuna katılan diğer ülkeler ise bugün; “SDG ile düzeni bozmaya kalkışanlara karşı bir baskı unsuruyuz,” diyorlar!

ABD kuzey ve doğu Suriye sektörlerinde 200’er olmak üzere toplam 400 asker bulunduracak ve yaklaşık 2.000 askerini de bölgeden çekecek. Şimdilik açıklamalar böyle. Bu askerler bölgede başlangıçta DEAŞ için bulunmaktaydılar ama evlerine dönerlerken SDG’yi oluşturup bırakıyorlar. O zaman 400 ABD askeri ne iş yapacak? (Yukarıda hedefleri sıralamış idik,) ABD menfaatlerini sağlamak için bayrak gösterecek, SDG ve bunlara verilen silahları koruyacak. Peki aynı konumda başka kimler var? DEAŞ ile mücadele için kurulan 30 ülkeden kalanlardan başta Avrupa, Körfez ve Arap Birliği Ülkeleri. Yani SDG’yi korumak maksadıyla ABD, Fransa, Suudi Arabistan, vs. ülkeler burada olacaklar!

Türkiye en başından buyana SDG’yi değil, gerçek Suriyeli Kürt temsilcileri savunuyor. Astana Süreci çerçevesinde devam eden İran, Rusya ve Türkiye arasındaki zirve toplantılarının somut bir ürünü var. Suriye’nin geleceği ve kalıcı barış için yeni anayasayı yazacak komisyon temsilcilerinin listelerini doğru hazırlamak önemli bir işlev. Listelerden ikisi hazırlandı son liste üzerine görüşmeler devam ediyor. Ancak dün Rusya DİB Sergey Lavrov’un verdiği bir demeçten, “Türkiye sapla samanı karıştırıyor,” dediği sözlerden anlaşılan şu: “SDG içinde PKK’lı olmayanlar da var, gel bunların üçüncü listeye yazılmasını kabul et. PKK’dan dolayı endişeni gidermek için gerekirse, Adana Mutabakatı kapsamında, Rus askeri polis gücü ile sınırını emniyete alalım. Güvenli Bölge kurulsun, sen de bunun içinde ol.”

Öyleyse bugünlerde üzerine yoğunlaşılan çabalar neler, sıralayalım: Komisyon temsilci listelerini tamamlamak, Güvenli Bölge üzerine karar vermek ve planları yapmak, Esad’a muhalif olan meşru unsurların dışındaki çıkar ve terör guruplarından kurtulmak, Türkiye’nin endişelerini gidermek.

Şunu söylemek de mümkün: Süreçte “yapıcıyım” diyenler esasen kendi nüfuzlarını artırarak masada çıkarlarına dönük sonuç elde etmenin peşinde olacaklardır. Sahada kendilerini çıkar ve terör gruplarını baskılamaktan sorumlu görenler ise (şimdiye kadar görüldüğü üzere) kendi tasarruflarında süreci etkileyecek (dolaylı veya doğrudan) “yıkıcı” eylemlerde bulanabileceklerdir!

Sonuçta Suriye bilmecesi hakkında cevap bekleyen çok sorunun olduğunu gördüğümüzü söyleyebiliriz. Tarihte her dönemde savaşlar ve barışlar bu tür güç mücadelesi içinde belli bir şekle getirilmiş idi. Bazıları kalıcı çözümler üretti, bazılarıysa yeni bir yıkıma kapı araladı. Bu defa da Doğu Akdeniz’de paylaşım konusu gündeme getirilmeden, bu hususlarda açık açık niyetler beyan edilmeden, tarafların insafına sığınarak sürdürülen ve adına yapıcı denen bu türden çabaların ne denli endişeler uyandırdığına hep birlikte şahit olmaktayız. Bütün bu işler Suriye halkını perişan etti. Bir diğer gerçek de en fazla mağdur olan Türkiye’nin durumu ile ilgilidir. Türk halkı hiç kimsenin insafına kalmadan bu konularda üzerine düşeni yapmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

lavrovun-ilginc-aciklamasi
ÖNCEKİ YAZI

Lavrov’un İlginç Açıklaması

hindistan-pakistan-gerilimi
DİĞER YAZI

Hindistan-Pakistan Gerilimi

Politika 'ın son yazıları

29 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
107 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
157 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
165 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme