tarihi-trump-kim-zirvesi
Tarihi Trump-Kim Zirvesi

Tarihi Trump-Kim Zirvesi

12 Haziran 2018
Okuyucu

ABD Başkanı Donald Trump (71) ve Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un (34) tarihi Singapur zirvesi gerçekleşti. Liderler anlaşma belgesine imza attılar ve “Belgenin içeriği önemli ve kapsamlı,” dediler. Trump, “Biz birşey vermedik,” dedi. Bu mutabakat bir barış anlaşması sürecini başlatıyor. Dünya bundan sonraki adımları izleyecek. Anlaşmayı bu çerçevede değerlendirelim.

“ANLAŞMA NEYİ İÇERİYOR?”

Bu ilk anlaşmadır. Temel ifade şöyle: Kalıcı ve istikrarlı bir barış rejimini kurmak.

Ortak bildiride ABD, “Güvenlik teminatı sağlamayı taahhüt etti.” Buna karşılık Kim, “Kore Yarımadası’nın nükleer enerjisi faaliyetlerini tamamlama konusundaki kararlılığını teyit etti.” ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo zirveye ilişkin ilerleme sürecini takip etmek adına en erken bir zamanda Kuzey Koreli bir yetkili tarafından yönetilen “müteakip görüşmeler” yapılacağını belirtti.

Aslında her iki ülke arasında barış için bir kapı aralama mutabakatı ve niyet bildirimidir. Bu niyet mutabakatının sonrasında karşılıklı atılan adımlar gözlenecek ve güven bu şekilde devam ederse ileriki aşamalara geçilecektir.

Görüşmelerin en önemli gündem maddesi “Kore Yarımadası’nın nükleer silahlardan arındırılması” oldu. ABD tarafı, Kuzey Kore’nin nükleer silah programını sona erdirmesini talep etti. Kuzey Kore tarafı en son 7 ay önce gerçekleşen nükleer deneme programının bundan sonra tekrarlanmayacağını, 3 adet nükleer test sahasının kapatılacağını işaret etmesi memnuniyet yaratmıştır. Ayrıca Kuzey Kore nükleer füze motorlarını imha edeceği garantisini verdi. Ancak Trump’ın da işaret ettiği gibi nükleerden arınma süreci uzun ve teknik bir konudur, dolayısıyla zaman alıcıdır. Bazı temel adımlar anlaşmada yer almış ve izlemeye açılmıştır. Anlaşılan her iki ülke arasında bu konu üzerine bazı raporlaşmalar olacaktır. Kuzey Kore nükleer cephaneliği boşaltma sürecini başlatmış görünmektedir.

Zirvenin bir diğer amacı ise Kore Yarımadası’nda barışı sağlamaktır. Bu nihai hedeftir. Detayında çok konular vardır. Bu bağlamda Kore Savaşı’nı resmen sona erdirecek bir anlaşma üzerinde uzlaşmaya varmak da zaman alacaktır.

Barış Anlaşması hakkında Kuzey Kore Amerikan askerlerinin Kore yarımadasından çekilmesini talep ediyor. Trump, Güney Kore’deki 50 bin Amerikan askerinin zaman içinde geri çekileceğine ve Güney Kore ile gerçekleştirilen müşterek askeri tatbikatların pahalı olduğu gerekçesiyle bundan böyle yapılmayacağını açıklamasına bakılırsa, ABD adımlarını zaman içinde netleştirecektir. Trump askeri tatbikatları “çok kışkırtıcı” bulduğunu söyledi.

Henüz ambargoların kalkması söz konusu değil, ama bu konuda çalışmalar başlatılacaktır. Anlaşılan şu: ABD dolaylı yolla ticareti başlatıyor. Başta Güney Kore üzerinden açılacak gümrük kapılarından Batı mal ve hizmetlerinin yavaş yavaş Kuzey’e gireceğini göreceğiz.

“KUZEY KORE’Yİ TANIYOR MUYUZ?”

Kuzey Kore zamanında dünyada Komünist Blok’un oluşturduğu bir ülke. Çin tarzı ve Çin destekli bir ülke ama bugün bu modelle yoluna devam edemez oldu. Ana hatları ile tanımak ister misiniz?

Soğuk Savaş sona erdiği 1989’da Kuzey Kore Çin’den iki kat düşük seviyedeki bir ekonomik kapasiteye sahipti. 1990’larda halk açlık seviyesinde idi. Ülkede eski Sovyet tipi dağıtım sistemi vardı. Kuzey Kore’de her türlü kural ve düzen devlet tarafından belirleniyor. Devlet halkın ihtiyaçlarını hesaplayıp zamanı gelince piyasaya sürülüyor ve dağıtıyor. Bu sistem özgürlükle ilgili olmadığı gibi insani seviyedeki bir tatmini de karşılamaktan çok uzak. Sistem eşitlikle de ilgili değil. Örneğin iç tüketime açık bir şirkette çalışan işçi aç kalmayacağı kadar kabul edilebilecek 3.000 won ücret alırken, ihracata açık Kuzey Kore şirketinde çalışan eşit donanımdaki bir işçi 30.000 won ücret alıyor. Eğer Kuzey Kore’de aynı seviyedeki işçi Çin şirketinde çalışıyorsa geliri 300.000 won. 1989’dan bu yana çok şey geri gitti. Bugün Çin’den 8 kat, Güney Kore’den 20 kat düşük seviyede bir ekonomisi var. Giderek Kuzey Kore halkı uyuşturucu bağımlısı oldu. Bu sürdürülebilir bir sistemi işaret etmemekte. Zira kapalı bir toplum. Kuzey Kore Çin sınırı ile dışarıya açılabiliyor. Çin’e taş kömürü ihraç eden bir ülke. Kazandığı parayı ise askeri harcamalara yatırıyor.

“TARİHSEL AÇIKLAMA”

Halen iki ülke arasında (ABD ve Kuzey Kore) bir ateşkes var, barış anlaşması yok. Kore Savaşı (1950-53) anlaşma ile bitmedi. Çin, Kore, ABD bu savaşın ana aktörleriydi, Rusya sıcak çatışmada yoktu ama etkiliydi. Kuzey Kore meselesi Soğuk Savaş zamanının “sıcak” bir olayı oldu. NATO işte bu sıcak dönemde kuruldu. İsteseydi ABD Soğuk Savaş bittiği gün, 1989’da gider “haydi anlaşalım” da derdi. Zira o dönem bilinen Komünist Blok (Çin, Rusya ve Kuzey Kore) çok zor durumda idi. Ama ABD bunu yapmak istemedi. Kuzey Kore’yi coğrafyada yerleşimini meşrulaştırmak adına Kuzey Kore faktörünü hep kullanmak istedi. ABD askeri Güney Kore, Japonya ve Tayvan’da konuşludur. Hatta bu ülkelerden savunma anlaşmaları gereği harcamaların bedelini de almaktadır. Askeri üsleri vardır. Zor olan barışı teminat altına alan konumundadır.

“TRUMP’IN STRATEJİSİ!”

Burada Obama ne yaptıysa tersini yapan bir Trump’tan bahsediyoruz. Çok eleştirilen bir lider. Hakkında “Ne de olsa iş adamı!” deniyor. Şunu unutmayalım, Kuzey Kore konusunda inisiyatif alan Trump oldu ve kendi tarzıyla süreci bir seviyeye çıkardı. Her ne kadar, “Bu süreç Kuzey Kore’de tutuklanan ve iade edildikten sonra Amerika’da ölen ABD’li Otto Warmbier ile başladı,” dense de yakınlaşmalar bu kadar kolay olmaz. Yıllardır Kuzey ve Güney halkları gözyaşı döküyor. Bunlara neden bakılmadı? Demek ki “zamanı gelmişti”.

Eğer süreç Obama düşüncesiyle yürünseydi Pasifik daha da gerilecekti, tam tersine başka bir coğrafyada, Ortadoğu’da işler bir nebze yoluna girecekti. Ama Trump hamleleri ve öncelikleri değiştirdi. Şu seçeneğe odaklandı: “Bilinen Ortadoğu’da sorun, Pasifik’ten dünyaya yeni bir kapı aralamak.” Bu gözle bakılırsa gerçekten stratejik bir hamle. Dünya bunun getirisini/götürüsünü izleyecek.

Liderlerin vücut diline bakılırsa Trump Kim’i kendi amacına uygun hale getirmiş ve uluslararası sisteme dahil ediyor görüntüsü veriyordu. Konuşmalar da öyle göstermekteydi. İnisiyatif baştan sona Trump’ta idi.

Halbuki savaştan bu yana ABD Pasifik’te varlığını bu Kuzey Kore tehdidinden dolayı sürdürdü. ABD Japonya, Güney Kore ve Tayvan ile esasen Çin’e yönelik temasını Kuzey Kore’nin varlığına dayandırdı. Ne oldu da bugün Kuzey Kore meselesinde bir değişiklik yapılması düşüncesi oldu? Çin, Güney Çin Denizi’ni kontrol ediyor, dolara en önemli tehdit olma potansiyeline sahip bir ülke. Avustralya’ya kadar Pasifik sürekli silahlanıyor. Son on beş yıla bakalım, küresel kapasite sırası ile Pasifik’te, uzak Asya’da, geniş olarak Asya’da, buradan Ortadoğu ve Afrika’da ticaret daha çok Çin lehine gelişmeye başladı. ABD elinde tuttuğu bu Kore faktörünü devreye koyarak dengeleri kendi lehine çevirmek istedi. Stratejisini değiştirdi; bundan önce bölgede Kuzey Kore gibi bir çıbanın olmasından yana idi, zamanının gelmesini bekledi, şimdi bunu anahtar olarak kullanarak Çin’e dur diyecek, silahlanma ve küresel ticareti kendi amacına göre yönlendirmeye çaba gösterecek. Kuzey Kore ile anlaşan bir ABD Çin’e bir noktadan daha temas etmiş olacak. Çin’in teknolojisi ile silahlanan Kuzey Kore’deki tehdit atmosferi dengelenecek ve özellikle Güney Kore ve Tayvan üzerindeki Çin baskısı azalmaya başlayacak. Esasında Kim Jong Un ve babası hep hakim güçler tarafında yönlendirildi, bugün de yönlendiriliyor. Bugüne kadar uygulanan ambargolar neden yapıldı? Bir amacı vardı ve Trump şimdi stratejisini değiştirerek bu coğrafyada inisiyatifi ele almanın gerekliliğini düşündü. Hepsi bu!..

“SONUÇ”

Bugün dünya tekrar “yeni bir tür Soğuk Savaş” sürecinden bahsediyor. Değişik kesimlerin beklentisi boşa mı çıktı? Neden böyle olsun ki? Çünkü bu kez Kore’de barışı konuşuyoruz. Bu bir başlangıç olacak. Ancak savaşın mı, barışın mı başlangıcı? Esasen dünya bunu görmeyi bekliyor. Her şeye rağmen Kuzey ve Güney Kore birleşirse en büyük kazanç bu olacak. Çünkü aileler ayrı yaşıyorlar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

fotografli-g7
ÖNCEKİ YAZI

Fotoğraflı G7

oy-vermenin-felsefesi
DİĞER YAZI

Oy Vermenin Felsefesi

Politika 'ın son yazıları

24 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
39 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
42 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
76 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
121 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme