İstihbarat Savaşı, Üstünlük Mücadelesi ve Ajanın Yeri

7 Ocak 2024
Okuyucu

Sizlere ajan nedir, devletler istihbarat savaşını hangi esaslar ve hassasiyetler çerçevesinde yürütür, istihbarat üstünlük mücadelesi nedir, bunları açıklayacağım. İstihbarat savaşı bir savaş türüdür, öylesine söylenen bir tabir değildir. İstihbarat üstünlük mücadelesi, istihbarat örgütlerinin kendi dünyalarındaki savaşıdır, diğer güç unsurlarıyla beraber bunu ciddi şekilde ele almak gerekir. Ve ajan (casus), öyle sıradan kullanılan bir sözcüğün ötesinde, uluslararası ilişkiler ve hukuk konularının kullanımı yanı sıra, istihbarat dünyasının gayet özel bir konusudur, doğru bilinmelidir.

Burada istihbaratı, intelligence olarak anlayalım isterim. Çünkü değişik kültür altyapılarında (kasıtlı olmasa bile) farklı düşünce sahibi olmak mümkündür. Orta Doğu, Çin, Rus, Anglo-Sakson, değişik kültürlerde, amaç kazanmak ise de toplumsal algı farklı olabilir.

Önce istihbarat savaşına ve istihbarat üstünlük mücadelesine bakalım. 

Devletlerin istihbarat örgütleri kendi dünyasındaki dengeler, usuller, hassasiyetler, gelenekler ve güçlükler içerisinde savaşırlar. Bunların, bir arada gizlice savaş yaptıkları gibi, hemen başka bir yerde değişik maksatlı görüşmeleri de söz konusu olabilir. Çünkü bu istihbarat dünyasının üstü örtülüdür ve her şeyi gizlidir. İstihbarat savaşının tarafları kamuoyunun bilmesi gereken türden sonuçlarla pek ilgilenmezler, kendi üstünlük mücadelesini verirler. İstihbarat savaşı devletlerin her şartta verdiği büyük bir mücadeledir.

İstihbaratta üstünlük mücadelesi meselesi bu şekliyle pek konuşulmaz. Ancak ülkeler güç mukayeselerini yaparlarken, kendi istihbarat üstünlüğüne, istihbarat servisinin ne zaman, nerede, neyi, ne şekilde ve ne ölçüde yapabileceğine bakarlar. Kamuoyu bu tür konularla ilgilidir, ama bunu yazan çizen tarafların hassasiyetleri gözetmesi gerekir.

Hatta kamuoyu nezdinde bir basit konuyu söyleyelim, kendi servisinizin çok üstün olduğunu yaymanız, düşmana korku salar ki bu da önemlidir, zira bu noktada caydırıcılık esas alınmaktadır.

Ajan nedir? Burada işaret ettiğim “devlet ajanı” olandır, uluorta ajan deyip geçmek değil! 

Ajan: Devleti ile yaşamsal ve iradi hakları üzerine anlaşma yapan, devletin varlığıyla bütünleşen; istihbarat sorumluluk, ilgi alanında ve bazen diğer alanlarda (gri alanlar, hatta bu bir ülke olmayabilir,) devleti tarafından kendine tevdi edilen görev çerçevesinde, belli bir amacı gerçekleştirmek adına yeni bir oluşum ve proje başlatan, bunu geliştiren veya kapatan, plan gereği ihtiyaç duyulan ikinci ve üçüncü taraflara ait kritik bilgileri karşı tarafa iz bırakmadan temin eden, sabotaj ve suikast türü eylemleri yapan veya yaptıran; çok özel koşullarda yetiştirilen, yetenekler kazandırılan ve özveriyle görev yapan; sahada inisiyatif kullanabilen, sonuca odaklı, çok değerli güç unsuru, ele geçirilmesi zor asker ve sinsi bir silahtır.

Ajan, savaş, gerginlik ve barış şartlarında görev yapar. İlan edilen bir savaşta ajanın durumu iki tarafça malumdur. Ancak barıştayken (veya gerginlik hallerinde) biri diğeri hakkında örtülü veya sinsi bir faaliyet yapıyor ise bu affedilir bir durum olmaktan ötedir, hatta savaş ilanına kadar gidebilecek sonuçlar doğurabilir. Yani nasıl ülkeler arasında egemenlik hakları ve hukuku ile angajman kuralları varsa, örneğin hava sahası ihlalinde yapılanlar belliyse, ajanlar için de bu hususlar geçerlidir.

Ajan, örtülü de olsa devletin çok gizli işlerini yapandır. Yakalandığında veya ifşa olduğunda durum doğrudan uluslararası ilişkiler ve hukuk bağlamında karşılık bulur. 

İstihbaratta iz bırakmamak, inkâr etmek, görünmemek, bu işin doğasında olan konulardır. Eğer başka bir devlet ajanı hakkında elinizde sağlam deliller oluştu ve tutuklama mümkün olduysa, bu uzun süreli çalışmalarla sürdürülecek, “ülke yararına en fazla fayda nasıl elde edilecek” ise bu yönde önemli kararları gerektirecek ve hassas biçimde işlem yapılacak bir alanı açar.

Eğer bir başka ülkenin ajanını ele geçirdiyseniz, öyle kritik ve değerli bir unsuru elinizdedir ki öyle hemen karar vermek diye bir şey söz konusu değildir. Ülkeler arasında casus takası bile çok gizli ve yıllar süren müzakereler sonunda ancak tarihte bir kaç kez gerçekleşebilir veya hiç mümkün olmaz; dediğim gibi, olsa olsa savaş sebebi olur.

Eğer bir savaş hali varsa (A ile B arasında), anlaşmayla sabit müttefiklik yoksa (3ncü taraf C), konu bir gerçek/devlet ajanı ölçeğinde şöyledir: A ve B, askeri-cephe dışında istihbarat savaşını, haliyle birbirlerinin topraklarında ve gerektiyse çok gizli olarak dünyanın her yerinde yapabilir. Örneğin, kilit lider, ajan, diplomat avı gibi meseleler de bu istihbarat savaşı içindeki faaliyetlerdir. Örneğin C, A veya B’nin istihbarat savaşı içinde bir alan oldu ise egemenlik hakkı gereği “gerçek istihbarat savaşı işlemi” yapar. Bu uzun süreli ve çok gizli bir çalışma girişimidir, beraberinde diplomatik süreçler de başlatılır.

Eğer C’nin savaşanlar ile arasında anlaşmayla sabit müttefiklik hali varsa, savaş ilanı dahi söz konusu olabilir.

Ajan devlet istihbarat servisine bağlıdır. Değişik sahalarda çoğunlukla yine atanan bir kilit memur ile irtibatlıdır. Toplanan bilgiler merkezdeki analist tarafından değerlendirilir. Eğer ajanın görevi bilgi toplamak ise kendine haber elemanları bulur. Ajanın görevi örtülü bir eylem ise yerinden veya bölgeden, bunu yapacak kişi veya taşeronları bulur, bunları kullanır.

Çıkar amaçlı, çift taraflı veya profesyonel ajanlar da vardır. Devletler bunlarla ya kendisi ya da bir ajanı vasıtasıyla çalışabilir.

Etki ajanı bahsi çokça konuşulur. Bunlar çeşitlidir. Hatta bazen etki ajanları kendi konumunu bile tam bilmeyebilir. Etki ajanları meşru (bilinen) sıfatlarıyla içimizdedir, yabancılarla meşru zeminlerde irtibat kurarlar, onların yararına sonuçlar doğurabilecek türden yönlendirmeleri yaparlar.

Buraya kadar çok basitçe ajanın önemini açıkladım. Hatta 5 Ocak günü İstihbarat Kültürü başlığıyla yayımladığım yazıyı da bu çerçevede okumanızı isterim.

Şimdi gelelim basındaki yazılanlar çerçevesinde ne düşünmemiz gerektiğine. Evvela bu alanda terimleri uluslararası hukuk çerçevesinde kullanmamız gerekmektedir. “Devlet aleyhine fiil işleyen, kullanılan, eleman, taşeron, vs.” terimler kullanılabilir. Ama eğer elinizde bir yabancı ajan (casus) varsa, artık durum çok farklıdır ve “elimdekinden azami ülke yararına nasıl sonuç elde edilir,” şeklinde bakılması icap eder. Eğer devlet elindekilerden, somut biçimde, yabancı bir servisin örtülü faaliyeti olduğuna ulaştıysa, bir yabancı devlet ajanını yakalayamasa bile, işte bu taktirde istihbarat savaşı başlamış demektir. Devlet, başka bir devletin istihbarat teşkilatı ile mütekabiliyet, mukabelede bulunma ve angajman usulleri gereği, bundan sonra ne yapacak, bununla ilgilenmemiz gerekecektir. Bakın bu bir istihbarat savaşı konusudur, devlet böylesi karşılık verme durumlarında yine örtülü (gizli) bir faaliyeti seçecektir. Zira istihbarat savaşı kendi mecrasında, kendi dünyasında yapılır!.. İstihbarat örgütleri ülke yararına sonuçlar doğuracağından örtülü biçimde kendi güç savaşını veya üstünlük mücadelesini gerçekleştirirler.

Unutmayalım, devlet işini bilir!..

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

İstihbarat Kültürü

DİĞER YAZI

Gri Bölge ve İstihbarat

Güvenlik 'ın son yazıları

161 views

Etki Ajanlığı Yasası

Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.
72 views

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.
66 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
102 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
144 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme