made-in-italy
“Made in Italy!”

“Made in Italy!”

28 Mayıs 2018
Okuyucu

İtalya’da ekonomik kriz büyüyor ve bu durum hükümeti sallar bir hal aldı. Hatırlanacaktır, Yunanistan da benzer bir kriz çıkarmış idi. Sorun sadece İtalya’nın popülist hükümetleri ile de sınırlı kalmadı, Avrupa Birliği demokrasileri bu tür yönetişim süreçlerine önlem alamıyor, asıl tartışma burada. Popülizmin sıkıntılarını daha dikkatli görelim; ne de olsa Türkiye de bir Akdeniz ülkesi.

Çoğu zaman İtalyan mallarına imreniriz, mermer, mobilya, tekstil, makine… Hatta Türkiye İtalya’nın fasoncusu diye de konuşuluyordu. İtalya ekonomisi büyük sıkıntı içinde. Dünyadaki birçok marka ürünün sahibi İtalya böyleyse, insan, “Türkiye işin neresinde?” diye sormadan geçemiyor. O halde biz önce İtalya’yı anlamalıyız, popülizmi ve AB sistemini anlamalıyız!..

Avrupa sorundan kurtulmuyor. Kendilerine sorarsanız sorunun kaynağının Brexit, Euro’daki kırılmalar, (tüm Avrupa’da) 2,5 milyon mülteci, vs. diyorlar. “Bizde sadece Suriye’den 3,5 milyondan fazla mülteci var, bir şey olmuyor, amma da kırılganmışsınız birader,” demeden geçemiyoruz.

İtalya’nın son hükümet ortaklığı ümidini “radikal-popülist” olarak markalıyorlar. İtalya’da ne zaman böyle olmadı ki? Ama İtalya tüm Avrupa Birliği’nin sorunu haline gelince bu söz önemseniveriyor. En başta Alman halkı, “biz popülizmi sevmeyiz,” diyor. Berlin’de sürekli gösteriler düzenleniyor. Göçmenlik, Müslümanlık ve AB karşıtlığı yapanlar gençleri sokağa çekiyor.

İtalya’nın yeni koalisyon umudu dikiş tutturamadı. Koalisyona dahil olması istenen partiden biri sağ popülist Kuzey Ligi, diğeri sol popülist Beş Yıldız Hareketi. Birbirlerine karşıtlar ama ülke yönetmek adına aynı masa etrafına oturmuşlar. İşte size “Made in Italy!” Ama olmadı zaten. Anlaşamadılar. Hatta dönüp Cumhurbaşkanlarını suçladılar, “Anayasal suç işliyor,” dediler. Sunulan kabinede Euro’ya karşı olan Paolo Savona’nın üstünü çizdi diye Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’yı suçlandı. Hatta dedikodular çıktı, Cumhurbaşkanı bir teknokrat hükümeti kurması için eski IMF Türkiye temsilcisi Carlo Cottarelli’yi görevlendirileceği konuşuluyor.

İtalyan hakına sorun, tam bir ironi. Ne diyecekler? “Parala, Purala…” Hatta sorun İtalya’da değil AB’de, özellikle de Almanya’da diyenler bile çıkacak.

Avrupa Birliği tek bir pazar, sadece mal değil hizmetler için de böyle. başka konuları da kolaylaştırır, polisiye işler, bilimsel araştırmalar, öğrenci değişimi, vb. Politik olarak riskli gösterilen serbest dolaşıma açık bir kıt’a. Ama tek önemli felaket alanı ortak para birimi Euro. İngiltere, “Avrupa Birliği’nden ayrılıyorum,” deyince çıldıran çok oldu. Hem bu İngiltere kendi para birimini kullanıyordu.

Fakat İtalya farklıdır, her şeye esnek ve rahat yaklaşır. Gidin İtalyan’a, “Birlikte iş yapalım,” deyin, Almanlar o tür bir işi AB kapsamında istemese bile onlar politikadan arınmış biçimde, “Hallederiz!” derler ve işi alırlar. O halde Avrupa’nın iş bitiricisine neler oluyor?

Hükümet borçlanmaktan kaçmıyor, borçlanma maliyetlerini dikkate almıyor. Daha önce Yunanistan’ın yaptığı gibi yanlış istatistikler yapıyor ve borçlarını saklamaya çalışıyor… Tam bir Akdeniz tipi davranış!..

Avrupa geneli ise bu tür vurdumduymazlıkları kabul etmiyor. Tek faiz oranı, tek merkez bankası, zayıf ve güçlü ülkelerin borçlanma maliyetlerinin birbirine bağlanması, böylece zayıf borçların kolaylıkla yönetilebilmesi… Politika bu ama sorun çıkıyor. Ceza kime kesilecek? Avrupa devlet borçlanmasına sınırlamalar getiriyor. Bu sınırlama politikaları dikiş tutmuyor. Neden? Birincisi, ulusal politikacılarla Brüksel bürokratları birbirlerine sürekli “Hayır!” diyorlar. Yani devletin yükü olan emekli maaşlarına, öğretmen maaşlarının artmasına ve altyapı harcamalarına; “Hayır!” İkincisi, keyfi bütçe uygulamalarına önlem alınamıyor. Bunlar kronikleşen ve disiplinli vatandaşlar olmadığı taktirde, kolay istismar edilebilen AB sorun sahalarıdır.

AB’de yapısal konular bir türlü dengelenemiyor. Avrupa Merkez Bankası, Alman devlet borcunu ve İtalyan hükümetinin borcunu eşit olarak ele almakta ve aksi takdirde daha riskli sayılacak olan İtalyan tahvillerine olan talebi artırmaktadır. Merkez Bankası, bir krizde İtalya’yı kurtaracağı varsayımını teşvik etti. Avrupa, İtalyan hükümeti ve bankacılık sistemi arasındaki doom döngüsünü kırmak zorunda kaldı. Böylece hükümet, bankacılık sisteminin çökmemesi için çaba sarf etti. Ancak bu sadece İtalya bankaları ile ilgili yapılacak bir operasyon olmamalıydı, tüm Avrupa bankaları birlikte hareket etmeliydi.  Merkezi Euro bölgesi yönetimi mevduat sigortasını dikkate almalıydı. Bankaların şüpheli ulusal tahviller yerine tutabilecekleri bir Euro bölgesi tahvili kullanabilmeliydi.

Hem politik disiplinin hem de piyasa disiplininin yokluğu işleri birden uçurumun kenarına getirebiliyor. Geleceği satın almanın faturası ağır olur. Özellikle kamu borçlanmaları önemlidir. İtalya veya Yunanistan örneği, memura ve emekliye daha iyi yaşam standardı sağlayacağım ve memnuniyet yaratacağım derken, popülist yaklaşımlarla politika yapılırken, aslında devlet geleceğin yüklerini tüm Euro bölgesine yıkmış oluyor. Alman memuru ile İtalyan memuru standart maaş alacak derken, bunun maliyeti ağır oluyor. Giderek kamu borçlarının GSYİH içindeki payı artıyor. Örneğin ilk Euro 1999 yılında piyasaya sürüldüğünde İtalya kamu borcunun GSYİH’ya oranı %105 iken bugün bir bakıyorsunuz %133 olmuş. İtalya’nın yeni seçilen popülistleri vergileri azaltmaya ve harcamaları artırmaya söz vermişler. İtalya Merkez Bankası sürekli borç batağına saplanmış. İyi de, bu durumda İtalyanlara kim borç vermiş oluyor? Almanlar. İşte bu muhafazakarlar arasında politik bir tartışma konusu yaratıyor.

İtalya kendini sorgulayadursun… Kısa vadede, Avrupa bu sorunu çözebilir. Tahvil satın alırlar olur biter. Asıl orta ve uzun vadede sorun var. İtalya’nın borç oranı artıyor. Eğer küresel bir kriz gelirse, Avrupa buna karşı deliği tıkayacak büyüklükte önlem alamayacaktır. Çünkü buna hazırlıklı değildir. Yunanistan nispeten daha küçük bir sepetti, bu öyle değil. Hem Yunanistan krizi küresel bollukta olmuştu. Şimdi ise küresel daralma var ve dolar giderek değerleniyor. Haziran’da FED faizleri artıracağı sinyalini verdi. Bu durumda Euro bölgesi dikkatli olmak zorunda. Eğer başka bir ters rüzgar daha eserse bu kez altından kalkılamayacak bir durum kapıya dayanabilecektir. İtalya popülist hükümetin işine son verebilir, onlar hükümet kurup dağıtmaya alışıklar; ama asıl sorun AB kapsamındadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

fed-haziranda-faiz-artiracak
ÖNCEKİ YAZI

FED Haziran’da Faiz Artıracak

yeni-bir-buyuk-mali-kriz-mi
DİĞER YAZI

“Yeni bir büyük mali kriz” mi?

Ekonomi 'ın son yazıları

353 views

Küresel Kapitalizmin Vizyonu İçinde

Keşifler, sanayi devrimleri, Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri, Fransız İhtilali, ulus devletler ve derken hızla bugünlere gelen insanın serüvenine çok farklı yaklaşımlarda bulunanlar var. Bugünden Sömürgeciliği, Emperyalizmi ve Orta Çağı yeniden hatırlatan yazarlar var. Her şey bir yana, her yaşanan gün, hatta saniye, 8 milyarlık dünya için çok değerli!
424 views

Kapitalizmin Kritiği

Güncel konulara ve kavramlara bakarak, kapitalizm gerçeğini, yaşananları, ülkelerin, politikacıların ve entelektüelin durumunu irdeleyelim. Gerçekleri, yanılmaları ve kritikleri gözden geçirelim.
496 views

BRICS Hakkında

Güney Afrika'da 22-24 Ağustos tarihlerinde BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) liderler zirvesi 15nci toplantısı gerçekleşiyor. Şimdi önemli soru ortak para birimi olacak mı? Bunu göreceğiz. Ancak böyle bir karar olsa nasıl mümkün olabilir, tarifini yapalım.
1.2K views

ABD’nin Jeo-politikası ve Küresel Ekonomideki Baskısı

Küresel ekonomik şartların aşırı derecede değişiklik göstermesinin mantıklı bir açıklaması olmalıdır. Rastgele gelişmelerin yaşanması şeklinde açıklamalar ve büyük ekonomilerin bunun üzerine politika üretmeleri pek kabul edilebilir değildir. 2008’de başlayan olumsuz dalga Covid-19'dan sonra, bugün Ukrayna’daki savaşın getirdiği olumsuz ekonomik şartları da geçti, gelişmeler salt politika deyip bakılamaz noktada, bugün Ukrayna'da bir savaş oluyorken, Hint-Pasifik’te hemen her an bir provokasyon ile şartlar gerginleştirilmektedir. Normal ekonomi yaklaşımlarıyla "normal, birbirini tetikliyor," şeklinde açıklanabilecek olumsuz ekonomik gelişmelerle, özellikle ABD kaynaklı jeopolitik ve jeostratejik girişimlerle, daha da derin sorunlar olmaya dönüştürülmektedir.
1K views

Global Inflation and Geopolitical Situation

Today we focused on the Ukraine issue. On the other hand, we have a big global problem, related to the economy. We do not talk about the relevance of these negative economic developments to the sanctions imposed on Russia, because the world wants this war to end. So who is making sacrifices or will make more, how will the atmosphere of Post-Ukraine develop?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme