Akılda Kavramsallaşma

18 Mayıs 2020
Okuyucu

Konu temel eğitim ve öğretim sistemi. Öğretmenlerimize ve eğitim kurumlarımıza hatırlatmalarım var. Hatta velilere de bu kapsamda hatırlatmam olacak, basitçe. 

Öğretmen olsun, programları hazırlayan eğitim yöneticisi olsun, kelimeleri, kavramları, anlam ilişkilerini önce kendileri düşünmeliler, sistemleştirmeliler. Eğer bunları bilmeden öğrenci karşısına çıkarlar ise işler pek öğrencilerin lehine gelişmez. Bırakın bunu, toplumda başka düzensizlikler, sistemsizlikler olur. Örneğin trafik düzensizliği veya toplumsal olaylara duyarsızlık gibi.

Eğer bu kapsamda aileden, veliden bahsedersek, benzeri tablo geçerli, çocuklarına bir şeyler verilecekse; zamanı, yöntemi, içeriği önemlidir. Bu basitçe söyleyeceklerimin velilerin de işine yarayacak türden bir yaklaşım olduğu açık. Evladım bunu neden anlamıyorsun, dememek için!

Çok temeldeki bir konudan hareketle açıklayayım: Bilişsel düzey ve kavrama düzeyi.

Anlama ve akılda tutma farklı işler gibi düşünülebilir. Yapılan sınavların çoğunda seçilen sorularda akılda kalanlara dayalı bir sınama yöntemi olduğu bilinir. Bu da öğrencinin ezberini dikkate alan bir sistematiğin sorgulanması anlamına gelir.

Halbuki anlamak için uygulanacak yöntemde anlam dünyasında mevcut ögelerle birlikte olmak ve etkileşimi akıl içinde yaşamak, hiç değilse hissetmek gerekir. 

Hani şöyle düşünün, bir uzay ortamı içinde gezgenler var ve hareketler rastgele değil. Burada kavram ve sözcükler boşlukta bir kural üzere devinen gezegenler olurken, hareketlerin bir ilişkiyi açıklaması ise bütüncül anlamanın yansımasıdır. 

O halde önce konuya ilişkin kelime dağarcığında yer alan sözcüklerin ve anlamların alıştırmasının yapılmış olması veya başka ifadeyle, gezegenler hangi türden yapı malzemesiyle dolu, buna dayalı kurallar, vs. bilinmesi gerekmektedir.

Anadolu işgal edilmişti. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları Samsun ve Amasya’dan sonra Erzurum, Sivas Kongrelerini yaptılar. Ankara’da TBMM’yi kurdular. ‘Ya İstiklal Ya Ölüm!’ parolası ile düşmanı topraklardan atma kararı verdiler. (Örnektir.)

Yukarıda çok basit bir anlatım var. Bunu bizler, eğitim süreçlerinden geçmiş tecrübeliler olarak, hemen kapıyoruz; amaç, konu, vs. Ancak çocuklarda bu tür sözcüklerle bir araya gelmiş bir öykünün ne şekilde etki bırakacağını bilmeden sınava geçmemek gerekir.

Vatan, işgal, düşman, savaş, kurtuluş savaşı, lider, komutan, politika, coğrafya, halk, millet, devlet, kongre, meclis, istiklal, bağımsızlık, bağımlılık, başkaldırı, gibi sözcüklerin taze bir beyinde nasıl yankı bulacağını iyi düşünmek gerekir. Yukarıdaki basit metnin anlaşılmasında tümü kapsanmasa da geri planındaki yükleriyle beraber bu tür kavramlar var, dikkatinizi çekmiştir. Çocuğa, ne var canım, üç beş cümle, bunu ezberleyemedin mi, şeklinde yaklaşılır ise bu ifadelerin derin anlamının yer etmesi asla sağlanamaz. Tersine etki bile doğabilir. Vatanı sevmek, birlik olmak, bağımsızlık savaşı vermek… 

Bir metin içindeki, hikayedeki, olaydaki, tarifteki jargonun tartışılması bir hayli güçtür. Örnek metinde savaş, işgal türü sözcükler ve anlamlar var. Burada korku, endişe yüklü işaretler var; ülkelerin savaşla ele geçirilmesi, insanların bir bedel ödemek zorunda kalmaları gibi.

Bir kere kahramanlık veya kurtuluş anlamlarının bütünüyle beraber insanda yer etmesi yaşı ilköğretim değildir, ortaöğretimdir. Ezberleterek bir tohum ekilmesi düşüncesi tamamen yanlış sonuçlar verir, öğrencide kalıcı bir anlam yerleştirilemediği gibi, böylesi önemli konulara olan yaklaşımların tümüne bakılırsa, kişi başka şartlarda da benzer yolu izler, sınavdı işte, sınıfı geçtik gittik, ben onları biliyorum, bitti gitti gibisinden. 

Halbuki kişinin dağarcığında asla terk edilmeyecek türden sistemli bir düzenin yerleşmesi gerekmektedir. Yani yıldızların, gezegenlerin evrende boşuna dönmedikleri gibi. Birey, toplum, millet, vatan, dünya ilişkileri, vs.

Nasıl yapılmalıdır? Sırada beklemek, kuyruğa girmek, çarpışmak, özür dilemek, teşekkür etmek, karışıklıkta ne yapılacağını bilmek… Bunları oturtmadan diğer kavramlara ilişkin bir adım atmak yanlıştır.

Sanki uzayda galaksilerin nizamında yer almak gibi. Basit ama gerekli tutum ve davranışların öğrencide yerleşmesi her şeyin açıklamasıdır. İlköğretim süreçlerinde işte bu tür tutum ve davranışların kelimeleri ve anlamları yerleşene kadar üzerinde durulması gerekir, bu tür konu ve kapsamlar birbiriyle ilişkilendirilir. Sonra bu ilişkilendirilmiş kümeye dayalı ortaöğretimde, galaksilerin ve evrenin anlatımındaki gibi, gerekli olan veya kurala bağlı sistemlerin ve şeylerin bireyde ve toplumda kurumsal yapı haline gelmesi, örneğin devlet olabilmek, meclis kurabilmek gibi, o zaman anlamlar yerli yerine oturtulabilir, sözcük dağarcığına ilişkin yaklaşımla öğrencide kavrayış imkânı yaratılabilir. O zaman anlar öğrenci Anadolu müdafaasının şartlarını ve yapılanların ne anlam taşıdığını. Kişi önce anlar ve sonra düşünce yerleşir, kalıcı olur. 

Hatta tersi de! Kişinin eleştirisi, itirazı varsa gerçekleşir. Bu çok önemlidir. Eğitim ve öğretimin hedefi salt itaat değildir, idrakle ilgili tutum ve davranışların gelişmesidir. Bakın, gelişmekten söz ediyorum.

Eğitim ve öğretim konuları metot üzere yapılır. Pedagoji ve sosyal psikoloji bunun için bilinir. Bilginin akılda kavramsallaşması için yol bellidir. Aşama aşama gidilir. Toplama ve çıkarma bilinir, yerleşir, sonra çarpma ve bölme seviyesine gelinir. Zira akıl bu katmanlara çıkana dek zaman geçmelidir. Yıldızların halleri, büyük cüce gezegen gibi, sonra patlaması, dağılması, çarpışması ve yıldız tozu olması, tekrar toplanması, hepsi var ama sırasıyla. Nokta ve virgül bilinir, ama ünlem işareti, başka ifadeyle, bir nida hali sonra algılanır, tıpkı iki galaksinin çarpışması, karadeliklerin çekim alanına düşülmesi gibi…

Bu basit eğitim ve öğretim konusunu, verilen örnekten de hareketle, öğretmenlere ve velilere 19 Mayıs vesilesiyle hatırlatmak istedim, basit ama önemli biçimiyle. Yanlışımız varsa düzeltelim, öyle değil mi?

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

gonul-koprusu-sozcukleri
ÖNCEKİ YAZI

Gönül Köprüsü Sözcükleri

DİĞER YAZI

Analiz Nedir, Analist Kimdir?

Kültür 'ın son yazıları

370 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
367 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
562 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
512 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme