abd-senatosunun-yaptirim-karari
ABD Senatosu'nun Yaptırım Kararı

ABD Senatosu’nun Yaptırım Kararı

18 Aralık 2019
Okuyucu

ABD’de Türkiye’ye S-400 yaptırımları uygulanmasını ve F-35 satışının yasaklanmasını içeren yasa tasarısının Temsilciler Meclisi’nden sonra Senato’dan da geçmesi üzerine Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan tepki geldi. Ayrıca yakın geçmişte bu tipte pek çok baskılar söz konusu edilmişti. Gelişmelere birlikte bakıldığında asıl amaç ne, ABD’nin kendi içinde mi bir sorun var, bir paradoks içindeler mi, konuyu etraflıca incelememiz gerekiyor.

ABD’nin tasarısında “hasmane unsurların” ifadesinin yer alması düşündürüdür. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, “Türkiye’ye düşman çevrelerin etkisiyle iç siyasi hesaplaşmaların peşinde koşan Kongre üyelerinin, ABD-Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesi vizyonuna zarar vermeye devam ettiği,” kaydedildi. Türkiye’nin aleyhindeki bu tasarruflara karşı gerekli tedbirleri alacaklarını belirten Bakanlık, tehdit ve yaptırım dilinin, “Türkiye’yi ulusal güvenliğini sağlamak için gerekli adımları kararlılıkla atmaktan vazgeçiremeyeceğini,” vurguladı.

Bakanlığın açıklamasında, “Bu yasa çerçevesinde ülkemizin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği F-35 programına katılımının haksız bir şekilde engellenmesi, S-400 tedariğimizle ilgili olarak ülkemize yaptırım çağrısının yinelenmesi, benzer şekilde yasada TürkAkım projesine de yer verilmesi, Kongre’nin egemen bir devlet olarak aldığımız kararlara karşı saygısızlığının ve akıl dışı hasmane tutumunun sürdüğünü göstermektedir,” ifadesine yer verildi.

Başka bir konu daha var, Güney Kıbrıs’la ilgili karar alan Senato haksız bir adım daha atmıştır. Senato’dan geçen Ulusal Savunma Yetkilendirme Tasarısı’nın (NDAA), Güney Kıbrıs’a 1987 yılından bu yana uygulanan silah ambargosunun koşullu olarak kaldırılmasını öngören bölümleri de Dışişleri Bakanlığı tarafından eleştirildi. Bakanlık açıklamasında bu adımın “Ada’daki çözüm çabalarına sekte vurmaktan ve tehlikeli bir tırmanışa yol açmaktan başka bir sonuç doğurmayacağı,” belirtildi.

ABD konu ile ilgili çalışmaları yakın zamanda değil, uzunca süredir masada tutmaktadır. ABD’de Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio ve Demokrat Senatör Bob Menendez, Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Kanunu tasarısını Nisan 2019’da Kongre’ye sundular. Bu tasarıda, Doğu Akdeniz’de İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında kurulan enerji ve güvenlik ortaklığına tam destek verilmesi öngörülüyordu. Bakın, Nisan ayından bu yana iki kanattan bu iki isim Türkiye aleyhine her türlü tasarı çalışmasında söz sahibi oldular.

Buradan başka bir hususu hatırladım, Barış Pınarları Harekatı zamanında (15 Ekim) Beyaz Saray’da acil kodlu bir toplantı yapılmıştı, konu Suriye idi. Ne olmuş olabilir? Söz konusu yaptırımlarda bir yöntem var, cezalandırmak istedikleri şahıslara ve kurumlara yönelik ABD’deki mal varlıklarına el koymak gibi. Bu şartta bile bir de baktık ki bu kişiler ve kurumlar iki başlık altındalar, Savunma ve Enerji Bakanlığı. Neden diye sormadan geçemiyor insan. Neden özellikle savunma ve enerji konuları? Böylesi bir olayda hadi diyelim Savunma ve İçişleri Bakanlıklarına ve Bakanlara yaptırım uygulanmasını düşündünüz, zira sebebi Suriye’ye askeri bir harekât yapılıyor, ABD’nin tanımlamakta güçlük içinde olduğunuz o terörle mücadele ediyor. Peki, Enerji Bakanlığı, Bakan, çalışanları, Doğu Akdeniz’de sondaj yapan gemicilerin bu işle alakası ne olabilir? İşte Amerika’nın olaya bakışı budur: Hidrokarbon yatakları ile ilgili bir plan söz konusudur. Bu plan sadece Suriye ile ilgili değildir. İlave olarak Doğu Akdeniz de vardır.

Son olarak Türkiye karşıtı Senato’nun aldığı kararlar alt alta konursa bir de bakıyorsunuz ki aynı yaklaşım söz konusudur, Doğu Akdeniz! Özellikle Güney Kıbrıs’ın silahlandırılmaya başlanması dikkat çekicidir.

Türkiye Geçitkale’ye İHA intikal ettirdi. Sondaj gemileri alanda çalışıyor. Libya ile antlaşma imzalandı. Suriye’de Rusya ile müşterek yürütülen faaliyetler var. Hatta Rusya ile yakın zaman sonra belki Libya konusunda da birlikte hareket edilmesi yönünde bir irade gösterilmesi söz konusu. Bütün bunlardan sonra ABD iki noktayı cezalandırmakla ilgili bir uygulama içine giriyor; birincisi Doğu Akdeniz’de meydanı Rusya’ya kaptıran politikaları yürüten Başkan Donald Trump’ı, ikincisi ise Rusya ile müşterek politikalarını geliştiren Türkiye’yi.

Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde, “Biz de İncirlik ve Kürecik‘i kapatırız,” dediler. Konuya şöyle bakalım: 1) ABD’nin Patriot sistemlerini vermemesi (ki NATO ve SEİA gereği bunu yapma hakkı yoktur aslında, zira antlaşmalarda savunmayı ve ilişkileri geliştirmesi maddeleri var) ve bu durumda Türkiye’nin Rusya’dan S-400 almasının faturasının Türkiye tarafına çıkartılmak istenmesi ne derece doğrudur? 2) ABD’nin Suriye’de Türkiye ile değil bir terör örgütü olan YPG ile ilişkide olması, buradan hareketle Türkiye’nin Güvenli Bölge için Rusya ile faaliyete girmesi konusunun faturasının Türkiye tarafına çıkartması doğru mudur? 3) Bir de buna Doğu Akdeniz konusu eklendi, Türkiye’nin kendi gemileriyle sondaj yapması ve Libya ile sınırlarını çizmesi konusuna karşılık ABD’nin ceza verecek türden bir karar almaya çalışması ne derecede akılcı? 4) Bir diğer soru, daha önce Filistin’de de görülmüştü, bugün hem Libya hem de Kıbrıs konusunda karşımızda ABD tarafı Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına ters tutumlar sergilemektedir. Kıbrıs’ta ve Libya’da BM faaliyetleri ile barış ve istikrarın ne şekilde geleceği yolu tarif edilmiş ve hatta tespit edilmiş birer yol haritası da vardır. Neden bunları çözen bir ABD kararı göremiyoruz da konuya egemenlik hakları ile müdahil olan Türkiye gibi ülkeler ABD çıkarlarının belirlediği sahalarda bir şekilde dışarıda tutulmak isteniyor?

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

amerikan-usleri-meselesi
ÖNCEKİ YAZI

Amerikan Üsleri Meselesi

milli-stratejiler-ve-politika
DİĞER YAZI

Milli Stratejiler ve Politika

Politika 'ın son yazıları

27 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
107 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
157 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
165 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme