abdnin-dogu-akdeniz-kanun-tasarisi
ABD'nin Doğu Akdeniz Kanun Tasarısı

ABD’nin Doğu Akdeniz Kanun Tasarısı

12 Nisan 2019
Okuyucu

Amerika Birleşik Devletleri’nde Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio ve Demokrat Senatör Bob Menendez “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Kanunu” tasarısını Kongre’ye sundu. Bu tasarıda, Doğu Akdeniz’de İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs arasında kurulan enerji ve güvenlik ortaklığına tam destek verilmesi öngörülüyor. Bu konunun detaylarına bakalım. Zira çok önemlidir. Sadece İsrail’in, ABD’nin ve Türkiye’nin değil, buradan hareketle diğer ülkelerin de Doğu Akdeniz’deki çabalarına dair belirgin bir sonuç çıkartalım. Nereye gidiliyor, neler olabilir? Bilmemiz gerekiyor!

Tasarı:

Tasarısı ABD’nin Doğu Akdeniz’deki uzun dönem stratejisini yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda 1987 yılından beri yürürlükte olan Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılması öngörüyor.

Senatör Menendez şöyle dedi: “Amerika Birleşik Devletleri’nin Yunanistan, Kıbrıs ve İsrail’le güçlü ve gelişen ilişkileri sayesinde Doğu Akdeniz’deki çıkarları önemli boyutlardadır. Bu ülkeler arasında son yıllarda enerji eksenli gelişen işbirlikleri daha geniş kapsamlı bölge güvenliği, ekonomi ve enerji ile ilgili işbirliklerine kapı aralamıştır. Birleşik Devletler’in bu işbirliğini derinleştirmek ve Doğu Akdeniz’i daha güvenli hale getirmek ve bu işbirliğini kullanmak için devreye girme zamanı gelmiştir. Bu tasarı barış, refah ve uluslarımızın güvenliği adında ortak çabalarla bu dostluk ilişkilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.”

“ABD’nin Kıbrıs’ta Türk ve Rum kesimlerine birlikte uyguladığı ambargoya rağmen adada 40 bin Türk askerinin bulunduğu ve bir kısım Amerikan menşeli silahların burada kullanıldığı,” vurgulanan tasarı hakkında Rubio da; “Güney Kıbrıs’a uygulanan silah ambargosunun kaldırılması ve Yunanistan’a askeri desteğin arttırılmasıyla bu tasarının bölgedeki kilit ortaklarımızın istikrarına daha kapsamlı bir yaklaşım sağlayacaktır,” dedi.

Rubio ve Menendez imzalı tasarıda öngörülen diğer düzenlemeler şöyle:

  • ABD, İsrail, Yunanistan ve (Güney) Kıbrıs arasındaki enerji işbirliğini arttırmak için “Birleşik Devletler-Doğu Akdeniz Enerji Merkezi”nin kuruluşuna onay verilmesi,
  • Yunanistan’a 3 milyon dolarlık askeri destek sağlanması,
  • Yunanistan ve (Güney) Kıbrıs’a ikişer milyon dolarlık askeri eğitim desteği sağlanması,
  • Beyaz Saray’dan Kongre’ye Doğu Akdeniz’deki ülkelerle kapsamlı enerji ve güvenlik işbirliği stratejisi ve bölgedeki Rusya ve diğer ülkelerin zararlı aktiviteleri hakkında rapor sunmasının talep edilmesi,

Tasarıya Destek:

Ayrıca Amerikalı Yahudi ve Yunan lobilerinden tasarıya yoğun destek sağlanacağı beklenmektedir. Amerikan Yahudi Komitesi (AJC) ve Helenik Amerikan Liderlik Konseyi (HALC) yaptıkları yazılı açıklamayla bu tasarıyı memnuniyetle karşıladıklarını duyurdular.

Aslında hesap kitap yapılmış, ne verileceği, programın ne olduğu, bütçesi vs. belli. Sadece bu husuta prosedür tamamlanmış olacak. bu demektir ki Doğu Akdeniz’de ABD varlığı kalıcı hal alıyor. Bu nedir?

Doğu Akdeniz’de Durum:

ABD bugüne kadar İncirlik dahil çevredeki askeri üslerde bulunan kuvvetleriyle ve 6. Filo ile Doğu Akdeniz’de güvenlik amaçlı ve caydırıcı rolünü sürdürmekteydi. Neden Güney Kıbrıs? Halen İngiltere’nin adada 2 askeri üssü bulunmaktadır. Yakın zamanda Fransa da Rumlardan yetki alarak bölgeye askeri birlik konuşlandırmıştır. Fransa sebep olarak Suriye meselesini göstermiştir. Aynı zamanda ABD de bölgede bir askeri üs kurma niyetini Rum tarafına beyan etmiştir. Bu konuda hazırlıklar sürmektedir. Bu durum devam ederken İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır ve Avrupa ortak gaz projelerinin çıkarılması ve işletilmesi hususunda çalışmalarına başlamıştır. ABD’nin bu tasarı ile bölgedeki bu koalisyona ve çabalara dahil olduğu belirgindir.

Bütün bunlar göstermektedir ki Türkiye’nin adadaki ve Akdeniz’in hukuki paylaşımı konusundaki tezleri karşı bir blokla engellenme noktasına getirilmiştir. Bu blok yukarıda sayılanlara ilave birkaç ülke ile belirginleşmiştir. Türkiye, Rusya ile birlikte hareket etmektedir. Rusya’nın Suriye’de üsleri vardır. Doğu Akdeniz’deki bu durum ileride Çin’in de devreye girmesiyle, özellikle Yeni İpek Yolu Projesi çerçevesinde, daha başka bir hal alacaktır. İsrail bütün çabası ile Çin’i kendi Hub’ı üzerinden Avrupa’ya bağlamak istemektedir. ABD ise böyle bir yolu kontrol etmek istemektedir. Türkiye Doğu Akdeniz’den kuzeye kaydırılmak istenmektedir. Haliyle sorun Kıbrıs meselesinin çözümüne kadar derinleşmektedir. Bu konuda ileride önemli stratejik tartışmalar çıkacaktır.

ABD’nin İsrail ile birlikte attığı adımların amaçlarını kısaca özetleyelim:

  • Doğu Akdeniz’i kontrol etmek,
  • Kudüs, Golan, Filistin meselelerinde yeni adımlar atmak, sorunu İsrail’in hedefleri doğrultusunda çözmek,
  • Suriye’de SDG’yi desteklemek, ülkeyi parçalı hale getirmek,
  • Suriye’den sonra sorun sahasını Ürdün sınırına ve Lübnan’a genişletmek,
  • Türkiye ve Rusya’nın bölgedeki imkanlarını daraltmak,
  • İran’da rejimi değiştirmek, Basra’dan Doğu Akdeniz’e enerji yolunu kontrol etmek.

Belirtilen bu adımlarda ABD ve İsrail belli ilerlemeler kaydetmiş görülüyor. Özellikle ABD tarafında Donald Trump yönetimi le alınan kararları bir hatırlayın! Dün itibarıyla gündeme gelen karar tasarısıyla zincirde bir halkayı daha bağlayarak ilerlemelerine devam edeceklerdir.

Türkiye:

Türkiye de aktif dış politik hamlelerini sergilemektedir. Daha yakın zamanda Rusya ile işbirliğini geliştirici adımlar atmıştır. Doğu Akdeniz’de ikinci arama gemisiyle daha sondaja başlayacaktır. Bunu engellemelere rağmen gerçekleştiriyor olmak, Türkiye için önemlidir, hatta tarihidir. Türkiye her defasında Doğu Akdeniz’de Türkiyesiz bir kalıcı çözümün olamayacağını vurgulaması dikkate değer bir husustur.

Son olarak şunu da söyliyeyim, bu “Doğu Akdeniz” tasarısı adı geçen iki ABD’li Senatörün “F-35 konulu kısıtlama” tasarısıyla bağlantılıdır. Durumu doğru noktadan okumak için bu bile yeterlidir kansındayım. F-35’ler Türkiye’nin de malıdır, bu tür engellemelerle hak gasp edilemez, hukuk işletilir. Hukuksuzluk nereye kadar gider bilinmez, ama Türkiye haktan ve hukuktan yana olmayı sürdürecektir.

Şöyle düşünüp bitirelim, ABD nasıl Kudüs ve Filistin gibi önemli konularda kendine göre tartışmalı ama fiili adımlar attı ise bu karar tasarılarıyla Türkiye’ye karşı da radikal hamleler yapma peşindedir. Durum ciddidir!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

turkiyenin-yeni-stratejisi
ÖNCEKİ YAZI

Türkiye’nin Yeni Stratejisi

diplomatik-misyonlarin-islevi-ve-assange-olayi
DİĞER YAZI

Diplomatik Misyonların İşlevi ve Assange Olayı

Politika 'ın son yazıları

22 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
35 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
46 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
48 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
80 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme