Gürsel Tokmakoğlu|
Okuyucu
|
İranlı yöneticilerle ABD’liler tam tersini iddia ediyorlar. Biz daha üstünüz diyorlar. ABD tam bir Kaotik Savaş tekniği uygulaması içinde. ABD’nin İran’a yönelik bir sonraki adımı görmek için bekleyenler giderek çoğalıyor. Bölge ve küresel çapta gerginlikler derinleşiyor. Ama şurası açık; İran neyle karşılaşacağını bilmiyor!
ABD 2017’de İran’ı hedef tahtasına koydu. Aynı zamanda Trump, ABD-İran arasındaki 2015 Nükleer Anlaşmasını bozdu. Ekonomik ağırlıklı yaptırımlar devreye kondu. Son üç yılda İran’da çok vilayette ayaklanma ve terör girişimi oldu. Hatta, üslenen IŞİD dendi ama her neyse, belli odaklar Parlamento binasına bile saldırarak terör eylemi gerçekleştirdi. Devrim Muhafızları terör listesine alındı. ABD ve İsrail Lübnan ve Suriye’deki İran milislerini terörist olarak damgaladı. ABD, İsrail ile daha önce cesaret edilmeyen adımları Trump ile attı. Kudüs, Golan tepeleri vs. Yakın zamanda Yüzyılın Anlaşması açıklanacak ve Filistin neredeyse yok sayılacak. ABD, Körfez İşbirliği Teşkilatı Ülkeleri ile İran’ın arasını iyice açtı. Şii-Sünni gerginliği hat safhaya ulaştı. Hatta ABD, bölgede mezhep temelli süren tüm çatışma ortamlarına, Yemen dahil, İran milislerinin karşısına IŞİD’in yerleşmesine imkan verdi. ABD Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne silah satışını onayladı. Son dönemde CENTCOM’a taktik nükleer silah kullanma yetkisi verdi. Bölgeye sürekli yeni deniz, kara ve hava kuvveti paketleyip intikal ettiriyor. Basra Körfezi’nde ABD donanması var. 5. Filo Körfez açıklarında. 6. Filo ise Akdeniz sularında. Avrupa ve ABD Güney Kıbrıs’a asker kaydırdı. Her ne ise ABD sürekli bir adım ileri atıyor. İran ise sözlü olarak ABD’yi “terörist, zayıf ülke vs.” şeklinde eleştiriyor ve tehdit ediyor. En son nükleer silah üretimiyle tehdit etti. “Ben tarihten gelen gücümle baskılara en dayanıklı milletim,” diyor. ABD ve İsrail, İran halkını büyük bir ayaklanmaya gidip rejimi devirmesini bekliyor. İran halkı baskılara dayanacak mı, yeni bir devrim mi yapacak?
Ama bütünüyle bakılırsa İran yarın neyle karşılaşacağını bilmiyor. Bir arayış içinde, tehdidi, yönünü ve şiddetini arıyor. Varsa zafiyet, orayı onarmak için sürekli tetikte duruyor. Bu durum aslında İran’ı yoruyor, halkı ise biraz daha provoke ediyor. İran silahlı kuvvetleri bakıyor, yığınak yapılmış haldeki ABD askeri güçleriyle İran ateş altına alınamaz diye düşünüyor. İran’daki Molla rejiminin devamcısı politikacılar halkın ekseriyeti kendilerini desteklediğini hesaplıyor. Suudiler veya diğer Körfez monarşileri İran’a saldırsa bunu başaramayacaklarını ve hatta sonunda kendilerinin de zararlı çıkacaklarını biliyor. Petrol fiyatları ve satışları yönüyle ABD’nin uzun süre kendilerine baskı kurmayacağını hesaplıyor. Çin ve Rusya ile ilişkilerinin kendilerini kurtarabileceğini düşünüyor. Hiçbir şey olmazsa, süresi kestirilemeyecek büyük bir terör savaşının kapağını ABD’nin aralamak istemeyeceğini, bunu göze alamayacağını işaret ediyor.
ABD’nin çok yönlü etkileme kabiliyeti ile İran’ı kaotik bir ortamda kendi içinde çökertmektir. İran bu Kaotik Savaş yöntemiyle nasıl baş edeceğini gerçekten bilmiyor ve endişeli. Bu tür bir savaşta geriden takip eden zararlı çıkabilir. İnisiyatif sahibi zaman, mekan ve kuvvetle istediği ölçekte oynayabilir. ABD ise şırıngadaki zehri azar azar vermeyi sürdürüyor, bakılırsa hep bir adım önde. İranlı yöneticiler, etkisi tam anlaşılamayan dozların bir süre sonra ülkedeki dayanak noktalarını felç edeceğini kabul etmiyorlar. ABD halen simetrik ve asimetrik savaş yöntemleriyle İran’ı baskılıyor. Siber Savaş ve Bilgi Harbi kabiliyetiyle etki gösteriyor. Ekonomik Savaş uygulamalarından tutunuz Psikolojik Savaş yöntemlerine kadar her şeyi yapıyor.
Aslında bütün bu kaotik durum bölgede ve küresel çapta gerginlik yaratıyor. Pek çok sorunun yarım yarım masada durmasının sebebiyle birçok ülkede şartlar giderek zorlaşıyor. Ama bu da bir savaş türü. Dünya bu tür savaşlara alışmalı…
