Biden’ın MENA Politikası

6 Ocak 2021

Joe Biden birer birer kabinesinde görev alacaklarının isimlerini açıklıyor. Son olarak Brett McGurk ismi ortaya çıkınca Türkiye’de konu dikkat çekici bulundu. Peki Biden’ın Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) politikası ne olacak, Türkiye bundan nasıl etkilenecek?

ABD’nin Orta Doğu politikası Barack Obama döneminde önemli bir evreye girmişti, Obama Doktrini adı altında Vekalet Savaşı başlatılmıştı. Obama’nın Başkan Yardımcısı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı John Carry idi. Obama zamanında İran ile nükleer anlaşma (2015) imzalanmıştı. McGurk, DAEŞ’le Mücadele Özel Temsilcisi idi. DAEŞ ile mücadelede kurulan Uluslararası Koalisyon konusunda da McGurk önemli bir görev üstlenmişti.

DAEŞ konusu çok tartışmalıdır. Zira DAEŞ’in boşalttığı alanlara (Irak ve Suriye’de) ABD’nin vekilleri yerleştirilmiştir. Bu konuda özellikle ABD’nin PKK/YPG’den devşirme Suriye Demokratik Güçleri (SDG) marifetiyle Türkiye sınırı boyunca bir garnizon devleti kurulması projesi bizi yakından ilgilendirmekteydi. Dolayısıyla McGurk ismini Türkiye buradan da tanımaktadır.

Obama’dan sonra Donald Trump döneminde Beyaz Saray’da önemli isimlere el çektirildi. Savunma Bakanı James Mattis emekli edildi. Yerine yine kovulacak bir isim, 2021 ABD Savunma bütçesini hazırlayan Mark Eksper getirildi. Aralık 2018’de Mattis ayrılırken McGurk’e de yol göründü. Trump, Suriye’de bu aptalca savaş bitsin, demekteydi. Onun tabiriyle, aptalca savaşı yapanların hepsine görevden el çektirilmesi sürecini yaşadık. McGurk Beyaz Saray’dan ayrılırken, ABD’nin Suriye politikası 180 derece değişti, demişti. Evet, Trump böyle istemişti, hatta İran ile nükleer anlaşmayı da tek taraflı bozmuştu. Yine önemli bir isim olan John Bolton’un görevine de Trump son vermişti.

Türkiye Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekatı’nın yaparken ABD, Suriye’den asker çekme kararı aldı. Bu kez de Türkiye-ABD politikalarının arasında Dışişleri Bakanı Mike Pompeo vardı. Eski CIA Başkanı Pompeo çok güçlüydü ve oyununu iyi oynadı, halen Trump kabinesinde.

Biden seçim kampanyalarında İran ile arasındaki nükleer konusunu halledeceğini söyledi, bir konu bu. ABD, Afrika Komutanlığı AFRICOM’a yeni bir görev verdi, Rusya ve Çin’in Afrika’da gelişmekte olan nüfuzunu azaltmak, ikinci konu da bu. Üçüncü konu, ABD’nin güya petrolü korumakla görevlendirdiği az sayıdaki ABD askeri ile desteklediği SDG’nin Suriye’yi bölme planlarının devam etmesi ve Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM’un bu işe angaje edilmiş olması.

Biden Başkan Yardımcısı olarak Obama zamanında ne yaptıysa kaldığı yerden Orta Doğu politikalarına Kuzey Afrikayı da ekleyerek devam edecek görünüyor ve kabinesine aldığı isimlerde Kerry ile istişare ederek, konuya vakıf isimleri seçiyor. Dışişleri Bakanı iken Kerry’nin özel kalemi olan Jon Finer’in Ulusal Güvenlik Danışmanı olacağı haberi var (NY Times). Bu isim yeni, birkaç hafta önce Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın Jake Sullivan olacağı açıklanmıştı. Sullivan, Obama döneminde Başkan Yardımcısı olarak görev yaparken, eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın da Genelkurmay Başkan Yardımcısı olarak görev almıştı. Bu durumda göreve atanacak ismi doğrulamamız gerekiyor. Aynı haberde, 2015 sürecinde İran ile nükleer anlaşmalarda müzakereci olan Wendy Sherman’ın Dışişleri Bakan Yardımcısı olacağı ifade ediliyor. Dışişleri Bakanı kim? Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı’nı yapmış olan Antony Blinken. Savunma Bakanı ismi de ilginç, CENTCOM’da komutanlık yapmış eski Genelkurmay Başkanlarından Lloyd Austin. McGurk ise MENA Masası Şefi olacak ve Orta Doğu ile Kuzey Afrika’daki işlerden sorumlu kişi. Hatırlayalım, McGurk George W. Bush döneminde Irak ve Afganistan harekatlarında özel danışmandı, Obam döneminde İran ile 2015 nükleer görüşmelerine de katılmıştı. Kerry boş durmuyor, o da iklimden sorumlu isim, sanırım bu önemli diplomat yardımıyla dünyayı kurtarabiliriz!

Bu durumda ne olacağı açık, öyle değil mi? Daha yakın bakarsak, Libya, Doğu Akdeniz, Suriye ve İran konularında ABD kendine göre aktif bir politika izleyecek, deneyimli isimlerle sahaya inecek, esasen Rusya ve Çin’in bu bölgedeki nüfuzunu azaltmaya yönelik bir plan içinde olacak.

Türkiye ile ilişkilerde ise Libya, Suriye, Doğu Akdeniz ve MENA’daki diğer alanlarda Türk-ABD çıkarları ölçüsünde Obama dönemi politikaları genişlemiş bir şekilde tartışmaya açılacak. Daha açık ifade edecek olursak, ABD, Türkiye’nin bölgede Rusya ve Çin ile müşterek politika gütmesinin önüne geçecek, kendi yanında olmasını isteyecek.

ABD’nin bu tutumuna bakarsak, bölgede Vekalet Savaşı, terörle oynama faaliyetlerine ve İran’da rejimi değiştirmeye yönelik başlatılan adımların sıklaştırılmasına devam edilecek, Orta Doğu’da CENTCOM’un faaliyetleri kesintisiz sürecek ve Kuzey Afrika’da AFRICOM’un etkinliği artırılacak, diyebiliriz.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Türkiye’nin Stratejisi: Bilinçli Dinamizm

DİĞER YAZI

ABD Senato Binası Neden İşgal Edildi?

Politika 'ın son yazıları

Stratejik Derinleşme

Politikada "stratejik derinleşme" terimini ifade etmekle, beraberinde neleri söylemiş oluyorum: Aktif, nötür (yeni-izolasyonizm) ve karma politikalar, politik seçenek olarak aynı anda yapılması gerekenler.

İran’ı Konuşmak

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve beraberindekiler için dün, bugün cenaze töreni yapılıyor ve yarın toprağa verilecekler. Peki bu durumda bizler İran'ı nasıl konuşmalıyız?

Reisi’nin Olayı

Dün öğle saatlerinde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Amirabdullahiyan'ın içinde olduğu bir helikopter, Azerbaycan sınırında İlham Aliyev ile açılışı yapılan barajların töreninden sonra dönüşte kötü hava şartlarında düştü ve sadece İran değil, herkes şokta. Enkazı Türkiye'den kalkan Akıncı İHA buldu. Ben bir havacı olarak burada kendi açımdan bazı hususlara değineceğim.

Rusya’nın Kharkiv Harekatı

Son günlerde Ukrayna-Rusya savaşında önemli bir gelişme var. Rusya için Kharkiv harekatı çok önemli bir koz olacak. Bu kez Rusya tarafı daha derli toplu harekat yapıyor, politikada daha akıllıca ifadeler seçiliyor. Zelensky ise endişeli görünüyor.

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme