Hızlıca bir göz attım, neleri çözemeden veya anlayamadan geçtik gittik diye. Küresel çapta yaşanan olaylar zinciri sizin de merakınızı çekecektir. Gizemli çok olayı peşi sıra yağıyoruz ve cevapları alamadan geçiveriyoruz. Birlikte hatırlayalım mı?
Bir yerden başlayayım, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetini biraz da olsa anladık, ama dava dosyasını kapatamadık, halen cesedi soruyoruz, en azından bu bilinmezlik var ortada. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman dolaşmaya devam ediyor. Kral Abdülaziz ileri düzeyde alzheimer hastası olduğundan, Suudi Arabistan’da işler genç Selman’dan soruluyor.
Suudi Arabistan’ın Aramco tesislerine İran dronlarla taarruz etti dendi. Ama sonrası ne oldu? İran’a savaş açıldı mı yoksa!
Neyse ki petrol fiyatları bugünlerde 30 doların altında, sanki 1929 dünya ekonomik krizi seviyelerinin de altında. (ABD’de tarihinde ilk kez petrol fiyatı 1 doların altına indi.)
DAEŞ’in eski sözde lideri Ebu Bekir El Bağdadi (asıl adı Bedri) bir ara parlatılır gibi oldu, fotoğraf çektirdi, video yayımlattı, ama sonra bir de baktık ki Reyhanlı’ya 25 km mesafede Suriye İdlib’de bir çiftlik evindeymiş, ABD komandoları operasyon yaptı, köpek (!) de kullanıldı ve sonuçta kesin öldürüldü dendi. Bu olayın sonucunu Trump’ın artı hanesine yazdılar.
Bu yetmiyormuş gibi İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı ve müstakbel İran lideri, asıl Ortadoğu dizaynında kilit görevi olan şahsiyet Kasım Süleymani ABD tarafından Bağdat’ta drone taarruzu ile öldürüldü. Bu olayın da sonucunu Trump’ın artı hanesine yazdılar.
Suriye’de Beyaz Baretliler’i kurmuş, James Le Mesurier diye bir MI6 İngiliz ajanı, İstanbul’da evi ve ofisi var, kameraların önünde öldürüldü ve mahkeme takipsizlik dedi. Eşi Emma Wimmer’in Türkiye’den ayrılmasına çoktan izin verilmişti. Bu olay olduğunda Rus gizli servisi hedef tahtasına kondu, hatta ABD’den ve İngiltere’den bazı diplomatlar açıkça konuştular, Rusya hesap versin, dediler.
Bir de İngiltere’de çifte casus Rus Sergey Skripal ve onunla yaşayan kızı Yulia vardı, açık açık zehirlenme olayını hatırlayalım. Kamera görüntüleri var. Dönemin İngiltere Başbakanı Teresa May, ‘Rusya’ ile savaş halindeyiz,’ gibisinde sözler bile sarf etmişti o vakit. Bu tip casusluk olayları hep olur zaten, değil mi?
ABD’de Jeffrey Epstein diye bir adam vardı, cezaevinde ölü bulundu. Biz bunu pek anlayamadık, haliyle. Ama herkesle ilişkisi olan biriydi, Trump ve Clintonlarla bile. Şaibeli ölen Epstein’in ünlü sevgilisi ve Robert Maxwell’in kızı Chislaine Maxwell CIA tarafından Malta’da mı tutuluyor ne?
Ev hapsindeki Nissan’ın CIO’su Carlos Ghosn film gibi bir olayla kaçırıldı, hem İstanbul aktarmalı yolculukta. Konu neydi? Fransa ve Nissan ortaklığını anlayan var mı?
Bu arada aklıma FETÖ’cü ve Afrika’da altın ve pırlanta madenleri işletmesinde birileriyle ortakmış gibi kullanılan Akın İpek’in İstanbul’dan kaçırılması olayı geldi. Akın İpek’i kim koruyor?
Söz hazır FETÖ ile devam etsin öyleyse, ABD’den Fetullah Gülen istenmişti, verilecek mi?
Daha geçenlerde Moskova Lubyanka Meydanı’nda FSB (eski adı KGB) binasına çok yakın bir noktada anlamsız gibi görülen bir silahlı eylem oldu. Televizyonlarda naklen görüntüleri de yayımlandı. Neden?
Liva Fursan denen örgütü duyanınız var mı? Militanları Rusça biliyor, Suriye’de CIA tarafından kuruldu diyenler var. Hatta Lubyanka’daki olayı çifte pasaportlu (bir pasaportu İngiltere’ye ait) Yevgeny Manyurov yaptı diyorlar. Şu karmaşıklığa bakın! Nasıl diye sormayın… Hatta bu işleri Beyaz Baretliler’e bağlayanlar bile var. Ama bunlar gizli servis işleri, elbette anlayamayız. Biz somut olaylara bakalım!
Biraz eskilere gittim, KGB ajanlığından Rusya Devlet Başkanlığına getirilen Putin geldi aklıma. Irına Vedeneeva ile nasıl evlendi, kim önayak oldu? Sonra Putin Irına ile neden boşandı? Halen kız arkadaşı Alina Kabayeva ile ilişkisi nasıl gidiyor?
Sahi, eski ajan Putin şu Rus Oligark, Yukos’un sahibi Mihail Hodorkovsky’i neden tutuklatmıştı ve daha sonra salıvermişti? Bu olayı halen kimse açıklayamadı görülüyor. Bunu geçelim, biraz hikâye eskidi gibi.
Moskova’da Erdoğan ve Putin ateşkes kararını açıklayacaklarken, gerekli belgeleri imzalamadan Libya’nın gayrimeşru lideri Halife Hafter otel odasında çıktı, uçağa bindi gitti. Ona oradan ayrıl diyen kimdi? Acaba Lockheed Martin’in CIO’su Marillyn Hewson mu aradı, yoksa ABD Savunma Bakanı Mark Esper mi? Benzer iş Berlin’de de oldu herhalde… Peki neden? Hafter’i Putin desteklemiyor mu? Bu işler böyle mi olur?
Rus paralı asker şirketi Wagner’e bakalım. Wagner’in ödemesini Dubai yapıyor ve El Sisi’nin Mısır’ı hattı kullanılarak CIA’nın yetiştirdiği Libya’nın gayrimeşru lideri Halife Hafter destekleniyor. Wagner işlerinde FSB’den farklı konumda mı? Putin neden bu Libya-Wagner konusunu çözemiyor?
Wagner’in her olduğu yerde karşılığı da olmalı mı, örneğin ABD’nin paralı asker şirketi Black Water? Olmak zorunda değil. Black Water Ortadoğu’da, hatta yanı başımızda, Suriye’de var. Burası bir yana, Black Water’ın başkanı eski asker Eric Prince, Hong Kong’da Frontier Services Group’u neden kurdu? Hong Kong’da ‘sarı şemsiye’ gösterileriyle (buna ‘sarı şemsiye devrimi’ diyenler bile var) Çin ve Hong Kong arası nasıl açıldı? COVID-19 çıktı diye bu işler bitti sayılabilir mi?
Sarı şemsiye demişken Fransa’nın ‘sarı yelekliler’ olayını da hatırlamamız gerektiğine inanıyorum. Başkan Emmanule Macron ülke çapında yayılan bu ‘sarı yelek’ eylemlerine çare bulamamıştı. ABD Başkanı Donald Trump, ‘Sen git önce sarı yelekliler problemini çöz, NATO ile ilgili sözler söyleme,’ demişti. Hatırlarsınız, Macron’un ‘NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti,’ söylemi tartışma yaratmıştı.
Macron, daha çok gençken, 2001’de Londra otel toplantı salonlarında gezerken ne tür görevler alacağı belliydi!
‘Buckingham Sarayı’nda neler oluyor?’ dedirten haberler birden ciddileşmeye başladı. Önce BREXIT ile süreç gelgitlere bağlandı. Vatikan, Berlin, Paris ve New York ittifakı ile Anglikan, Londra arasındaki uçurum BREXIT’i getirdi. Bu arada iki başbakan gitti. Sonuçta Başbakanlığa Boris Johnson getirildi. BREXIT ile ilgili adımlar atıldı.
NATO’nun 70. yıl zirvesi Londra’da yapıldı. Kraliçe II. Elizabeth, Atlantik İttifakı misyonunu sarayında kabul etti. Emekliliğe hazırlanan Kraliçe’den sonra tahta Prens Charles geçecek. Sonra bir kazada ölen Prenses Diana’nın oğlu Harry’nin Meghan ile evlenmesi, hamile kalması ve sonra İngiltere’den Amerika kıtasına gitmeleri (kovuldukları söylendi) gündemde yer aldı. Şimdi de Prens Charles’ın ve Başbakan Boris Johnson’un COVID-19 sorunu ortaya çıktı, neyse iyiler.
Genç kuşakları kimler yetiştiriyor? Emlakçı Trump’ın kızı Ivanka ile mutlu bir şekilde yaşayan damadı yine emlakçılıktan dünyayı yönetenlere danışman olan Jared Kushner gelecekte yeni bir bir rol üslenecekler mi? Paris, Dubai, Riyad, Şangay ve hatta Moskova gibi merkezler kimden sorulacak?
Bu arada küresel finans merkezlerinin hacimleriyle ilgili bir istatistik vereyim, New York’un hacmi toplamın yüzde 56.2’si, Londra 33.7’si, gerisi parçalı olarak diğer merkezlerdedir (Dublin, Paris, Luxemburg, Dubai, Hong Kong, Singapur, diğer). Örneğin İstanbul bir finans merkezi olabilir mi, siz düşünün. Şuradan başlayın; neden olsun, nasıl olsun, neye karşılık olsun? Sorular çok.
Başka bir soru Libya ile ilgili olsun. Sizce Boris Johnson, Angela Merkel ve Recep Tayyip Erdoğan işbirliği ile Libya konusu ne yöne evrilir?
Bunun devamında Kıbrıs sorununun kalıcı çözümü konusunda bir ilerleme olabilir mi? Örneğin KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bize göre tamamen anlamsız çıkışlarla konuşmalar yapıyor. Neden? Akıncı’yı kim konuşturuyor, kime hizmet ediyor?
Suriye’de birden ABD ve bazı Avrupa ülkeleri Türk tezine yanaştı ve Rusya’nın desteklediği Esad rejiminin asıl sorun sahası olduğunu telaffuz eder oldu. Bu değişime nasıl bakıyoruz?
Hepsini birlikte okuyun, Suriye, Libya, Kıbrıs, Doğu Akdeniz havzasındaki enerji piyasası konusu ve bir de İstanbul’un statüsünü, neler beklersiniz, bu coğrafyada kimlerin ne hesapları vardır ve devamında bu konularda iç politikada taraflarca ne tür perspektifler savunulur?
Ne bu olanlar? İstihbarat dünyası mı, politika mı, yoksa güç mücadelesi mi? Sizin cevabınız ne? Örneğin Büyük Britanya’da gelişmeler belli gibi. Peki, Kasım 2020’de ABD Başkanlığı’na Donald Trump seçilmez ise çoğu sorunun cevabı alınabilecek mi? Vladimir Putin 2024’de görevi bırakınca yerine kim gelecek ve neler değişecek? Çin Komünist Partisi nasıl bakıyor bu olaylara? Küresel İpek Yolu kavgası sürecek mi mesela? Bütün bunlar olunca dünyada güç mücadelesi bitecek mi? Hayır. Asıl güç mücadelesinin kimler arasında sürdüğünü bilemezsek sadece liderlere, partilere ve politikalara bakarız…
Gürsel Tokmakoğlu