libya-ve-idlibde-ateskes
Libya ve İdlib'de Ateşkes

Libya ve İdlib’de Ateşkes

12 Ocak 2020
Okuyucu

Akdeniz bir barış denizi olur mu sorusunu daha birkaç gün önce sordum ve açıkladım. Umut var. En azından bu gece yarısı Suriye İdlib çatışmasızlık bölgesinde ve Libya’da ateşkes yürürlüğe girdi. Elbette Akdeniz çanağının kritik coğrafyalarında bulunan Arap Baharı sonrası gelişen sürede iç savaşa girişmiş bu iki önemli ülkesinde bir ateşkes olması tam anlamıyla tarihi bir olay. Mimarları ise Türkiye ile Rusya.

Önce Libya meselesine değinelim. Aralık sonlarında Türkiye’nin Doğu Akdeniz Stratejisi’ni incelerken şöyle demiştim: “Türkiye’nin Rusya ile temasları sürüyor. Rusya karşı grupta gibi, ama eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ikna edebilirse, Rusya Suriye’deki gibi Türkiye yanında hareket edebilir. Bu hususu 8 Ocak 2020’de öğreneceğiz.” Ayrıca değişik konuşmalarımda Rusya’nın tarafını değiştirip Türkiye ile birlikte hareket edeceğine inandığımı da ifade ettim. Bu fikrin temelinde ise Suriye’de yaşanan istikrarlı ve samimi bir sürecin işletilmesi vardı. Nitekim sonuç böyle gelişti, Putin Erdoğan ile birlikte hareket ederek Libya’da durumu kontrol altına alabilcek bir ivme yakaladılar.

Putin’i cesaretlendiren konu Türkiye’nin haklı bir yol izleyip inisiyatifi ele alarak Libya meşru tarafıyla anlaşmalar yapması oldu. Türkiye, Libya’nın meşru temsilcisi Milli Mutabakat Hükümeti (MMH) Başkanı Fayez el-Sarraj ile 27 Kasım 2019 tarihinde “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırmasına Dair Mutabakat Muhtırası” ve “Askeri ve Güvenlik Mutabakat Muhtırası” imzaladı. Bu anlaşmaların selameti için MMH Türkiye’den asker talep etti. Ocak 2020 başında TBMM bu yetkiyi onayladı. Türk askeri bir barış ve istikrar unsuru olarak Libya’ya gitmeye başladı.

8 Ocak günü Putin ve Erdoğan görüşmesi ise olumlu sonuç verdi, Suriye’de olduğu gibi Libya’da da birlikte hareket edilecekti. Putin Türk tarafına, “Tamam MMH ve başındaki Sarraj meşru ama ortada fiili bir konu var, bu Hafter etrafında toplanmış güçlerle alakalı, Hafter’i barış masasına oturtmaz isek Libya’da süreç kolay ilerlemez, hatta daha da karışabilir,” dedi. Görüş şöyleydi: Libya için her ne yapılacaksa bu bir ateşkes ortamında anayasal düzenlemelerle ve Berlin Konferansının çerçevesinde kendiliğinden ve doğal zeminde olmalıydı. işte Türk ve Rus tarafı bu anlayışta anlaştı.

Putin Rus menşeili paralı asker şirketi Wagner Group’u geri çekecekti ve ayrıca nüfuzu olan ülke başkanları ile diplomatik temaslarda bulunacaktı. Tam da bu esnada Erdoğan kendine yakın liderlerle görüşecekti. Hızla hareket ettiler ve bu arada her iki lider birkaç gün içinde bir düzine görüşme yaptı. Örneğin Putin BAE emiriyle görüştü. BAE resmen Hafter’e maddi destek vermekteydi. Türkiye AB, Almanya, İtalya, İngiltere ile görüştü. Tunus ve Cezayir barıştan yana oldu. Velhasıl önemli bir diplomatik kampanya yürürlüğe girmişti. Mısır dahi farklı düşünmek zorunda kaldı ve Hafter’e destek vermekten vaz geçme yönünde sinyaller verdi.

Suriye’de 7 Ocak günü Şam sokaklarında gezerek güç gösterisi yapan Putin ertesi gün İstanbul’da Türk Akım vanasını çevirirken şunu garanti ettiğini Erdoğan’a söyledi, İdlib’de yeni bir süreç başlayacaktı ve bu kez orada ateşkes uygulanacaktı. Zira 3 Ocak’ta Süleymani’nin ABD tarafından Bağdat’ta suikastle öldürülmesi sonrasında İran’ın bölgedeki etkisi azalmıştı. HTŞ dahil radikal terör örgütleri Süleymani’nin kontrolündeki vekillerden güç alamayacaklarını düşünmüşlerdi. Esad ise bu kez İdlib’de durumu kontrol etmek için daha başka bir yöntem kullanacağına dair Putin’e söz vermişti.

Bu açıdan bakılırsa şöyle söylenebilir, Libya ve Suriye’de her iki ateşkesin de 12 Ocak gece yarısı aynı anda uygulanmaya başlanması Türkiye ve Rusya’nın birlikte geliştirdiği çabanın bölgeye ağırlıklarını koymasının kanıtıydı. Suriye ve Libya’da ateşkes ile Doğu Akdeniz’de dengelerin yeniden kurulmasının ilk adımlarının atılması böylece cesaret verici bir biçimde gerçekleşiyor. Şimdi olması gereken bu ateşkeslerin bozulmadan gelişmesi ve barış adına temasların sürdürülmesidir. Libya konusu Berlin’de, Suriye ise Cenevre’de Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde çalışılan konulardır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

akdeniz-bir-baris-denizi-olur-mu
ÖNCEKİ YAZI

Akdeniz bir barış denizi olur mu?

berlin-konferansi-degerlendirmesi
DİĞER YAZI

Berlin Konferansı Değerlendirmesi

Politika 'ın son yazıları

31 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
42 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
45 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
124 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme