PKK Terör Örgütü ve Faşizm

9 Ekim 2022
Okuyucu

PKK terör örgütünün faşist bir örgüt olduğu konusunu her yönüyle irdelemek ve resmi noktalardan halkın gönlüne kadar uzanan mecralarda konunun bu yöndeki gerçek örnekleriyle anlatımlarını yapmak önemlidir. Özellikle Batı dünyası bu terör örgütü konusunu, tam da hafızalarına saplanmış hançer gibi, o çok iyi bildikleri faşizm zulmüyle birlikte değerlendirmek zorundalar; öyle söylendiği gibi, ortada demokrasi ve özgürlük yok.

Bir dönem ülkede sokaklar-arası silahlı çatışmalar yapılırdı, kahvehaneler makineliyle taranırdı, duvarlara yazılar yazılırdı, genç insanlar ölürdü… En fazla sarf edilen sözcükler arasında faşizm, komünizm, sosyalizm vardı. Bir taraf “Komünistler Moskova’ya” derken, diğer taraf “Kahrolsun faşizm” diye slogan atardı. O dönemlerden bugüne ne kaldı? Tereddütsüz PKK terör örgütü kaldı. Marksist-Leninist fikirle kurulan faşist bir terör örgütü.

Faşizm ne kadar bilinir? Kısaca açıklayayım. Faşizm bir örgütlenme ve yönetme biçimidir. Faşizmin kendi ideolojisi ve fikri tabanı yoktur, ancak başka ideolojileri ve fikirleri alır, onların üzerine geliştirdiği bir yönetim biçimi vardır, farklı bir siyaset etme biçimi olarak karşınıza çıkar. Bu siyaset yönteminde gayrimeşru olandan güçlenerek meşrulaşmaya dönüşen bir seyir izlenir. Nazi Almanyasında görüldüğü üzere elde edilen meşruiyetten katliamlar, soykırımlar, savaşlar ortaya çıkmaktadır.

Batı’da görülen uygulamalar belirleyicidir, faşizmde sosyal çatışma körüklenir ve işçi hareketleri baltalanır, çokçası ırk temelli bir iddia ile dünyaya meydan okunur. Ancak siyaset bilimi açısından bu tür iddialar ve yöntemler, aslen gericilik tarifine uyan şekilde gerçekleşir. Çelişki de buradadır; “ilericiyiz, yeni bir şey sunuyoruz, özgürlük ve demokrasi arayın,” denir ya, bu insanların aklında bir paradoks yaratmak içindir.

Aslolan şudur: Sermaye kimdeyse, en kısa yolu izleyerek ve bu amaçla halkı kışkırtarak veya baskılayarak, onu ilk sahibinden alıp kendi kullanımına sunmak. İşte bu yöntemde eğer çok temel bir konu olan etnik ayrım açıklaması konu ediliyorsa, bu elbette ki gericiliktir. Ancak bu gericilikten bir çıkar elde eden vardır, o sürekli örgüte “ilericilik söylemini tekrarla, propagandanı böyle yap” şeklinde yol gösterir.

Temel olarak faşizm üç fikri temel üzerine inşa edilir. Bunlardan birincisi, “Sağcı Faşizm” olarak açıklanabilir. Burada kapitalist elitler faşizmi kullanır. Bu teori solcuların teorisidir (Solcu Faşizm Teorisi de denir). İkincisi, “Solcu Faşizm” olarak uygulanmıştır. Marksistler faşizmi yöntem olarak uygular. Bu teori de sağcılara aittir (Sağcı Faşizm Teorisi de denir). En sonuncusu ise Dünya Savaşları’nın izleri ortadan kalkınca türetilmiş ancak daha çok sözel nitelikte yaygınlaşmış, “Diyalektik Faşizm” şeklinde bilinir.

Faşizm politikada sol veya sağ fark etmez, karşıtlık üretir. Bu karşıtlık Avrupa’da işçi sınıfı üzerinden geliştirilmiştir. Lev Troçki, Hitler’in zaferini şöyle yazdı: “Liderler ve kurumlar geri çekilebilir. Bireysel olarak kişiler saklanabilir. Ancak işçi sınıfının faşizm karşısında geri çekilecek ve saklanacak yeri olmayacaktır.”

Almanya’da, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi örneğinde de görüldüğü üzere, faşist hareketler ve partiler bir karşı-devrim mantığına dayalı geliştirilmiştir. Hitler, Nasyonal Sosyalizm retoriğini, bayrak ve sembollerini kullanmıştır, ama bunlar faşizm için ters meseleler değildir. Bu dönemde Almanya’da, Alman Sosyalist Partisi de vardı, Alman Komünist Partisi de.

Hitler’in, Mussolini’nin veya diğerlerinin olmadığı bir dünyadayız. Faşizm için farklı teoriler ve yaklaşımlar var. Soğuk Savaş’ta ABD’nin ülkemizde sağcı partiler ile Komünizmle Mücadele Dernekleri’ni kurdurduğu dönemi hatırlayın. Aynı dönemde SSCB de solcu partileri kurdurtuyordu. Bu dönemde ABD destekli kurulan Marksist-Leninist fikirdeki PKK terör örgütü neyi sağlayacak idi? En azından komünizmle mücadelenin gerekliliğini.

SSCB, sol tandanslı bir örgütü kendi haline bırakır mı? Moskova da PKK terör örgütünü kontrol etmek veya bunun üzerinden çıkar sağlamak, asıl hedefi olan ABD’yi izlemek istedi.

Terörist Abdullah Öcalan Suriye’den kaçana kadar Hafız Esad PKK terör örgütünü Türkiye karşıtlığıyla destekledi. Hatta (baba) Esad bir yandan ABD’ye diğer yandan Rusya’ya PKK terör örgütünün kullanımında aracılık etti.

İşte bu aparat (proxy, vekil) kullanım yöntemlerinin temelleri 1950’lerde atıldı, sonra çeşitli zamanlarda farklı anlatımlar içerisine girdi. Soğuk Savaş’tan sonra ise PKK terör örgütü şok büyük ölçüde bir ABD aparatı olan faşist terör örgütü haline dönüştü. Yakın zamanda ABD tarafından Irak ve Suriye’deki faaliyetlerinde, hatta İran ayağı da buna ilave edilebilir, bu aparat üzerinden projeler üretildi.

Bugün PKK terör örgütü esasen onu kurduran ABD’nin kontrolündedir, biraz da bölgede hedeflerinden bir kısmını ele geçirdiğinden (silah, insan ve uyuşturucu kaçakçılığı, yerelden vergi toplayabilmesi, petrol ticaretinden pay alabilmesi, Avrupa’dan destek görmesi, vs.) kendi başına hareket eder duruma gelmiş, diğer güçlerle pazarlık etmeye yeltenir halde gözükmektedir. Bugün Suriye’de başka isimlerle (örneğin SDG) önemli ölçüde maddi (yılda 350-700 milyon dolar arasında değişen) ve politik destek almaktadır. Terörist Abdi Şahin, ABD’li resmi kişilerle yan yanadır.

Faşizmin özellikleri içinde en belirgin şekliyle; karşıtlık ve meydan okuma dilini kullanmak, silahlanmak, kitlesel hareketi meydana getirmek, bir kesimin elindeki sermayeyi karşı taraf olarak hedef almak, zararlı politika yapmak, popülizmi kullanmak vardır, sistemli yıkıcılığı kullanır, sürekli etki alanını genişletmeyi hedefler, ırkçılık ve cinsiyet ayrımcılığını öne sürer.

Franco rejimini çalışan Amerikalı tarihçi Stanley G. Payne, Faşizmin özelliklerini şöyle listeler: Estetik yapıya vurgu (giyim, kuşam, hareketler, bayraklar, semboller), kitlesel seferberlik girişimi, şiddet kullanımı, geçliği (Franco için daha belirgin olan erkekler) yüceltme, otoriter komuta, mutlak liderlik.

PKK terör örgütünü gözden geçirin, ülkemizde bir Franco rejimi mi kurulmak isteniyor dersiniz. Ömürboyu hapse mahkum edilen çocuk katili terörist başı Abdullah Öcalan nasıl da lider gösteriliyor? Çünkü faşizmin kitabında mutlak liderlik vardır. HDP’nin salonlarında, Kandil’de mağaralarda, Irak’taki kongre dedikleri toplantılarda, Suriye’de SDG merkezlerinde, Avrupa’daki gösteri noktalarında sözde liderleri Öcalan posterleri kullanılıyor.

PKK terör örgütüne bakın, bu saydığımız özelliklerin tamamını kapsar. Marksist-Leninist ideolojiyi temel alarak kuruldu ve bu yönüyle sağcı teoriye göre yorumlandı, bu bir sol faşist örgüttür dendi.

Faşist PKK terör örgütü, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bölmek” şeklinde bir hedefe sahiptir. Terör dilini kullanarak, silahlı bir grubu besleyerek, Türk-Kürt ayrımına dayalı bir karşıtlık yaratır. PKK terör örgütü hedefine koyduğu devleti zayıflatmak, işlemez kılmak, elindeki kaynaklara ortak olmak, gibi faaliyetlerini, politika, silahlı eylem ve propaganda yöntemleriyle yapmaya odaklanır. Her fırsatta propaganda yolu ile Türkiye Cumhuriyeti’ni “faşist” göstererek kendine gelişme imkanı arar. Bakın teröristlerin videolarına, sürekli “faşist Türkiye” imajı çizmeye çalışır. Şu mantığa bakın, hiç olacak iş mi? Teröristlerin akıllarıyla ve propaganda sözleriyle ifade ediyorum, Türkiye gibi bir devlet hangi sermayenin kuklası olabilir ki? Özellikle bugünkü siyasi duruma bakın!

Halbuki kültürümüzde faşizm kavramını irdelediğinizde, bir yer veya kök bulmanız mümkün değildir. Avrupa’da sermaye gelişirken her türlü ideolojinin kullanabilceği bir hareketin faşizmle gelişimini görebilirsiniz. Buradan hareketle özellikle Güney Amerika’da ve bazı Asya coğrafyalarında da buna benzer hareketler vardır.

Ancak Türkiye’nin özgüne ilişkin değerlerde, örneğin “Milliyetçilik“ ifadesi bile Batı’daki “Ulusçuluk“ kavramından farklı açıklanır. Milliyetçilik, “biz“ anlayışıyla bir arada yaşama iradesi gösteren toplum halinde açıklandığında, etnik, mezhep ve cinsiyet temelli bir ayrım yapılmaz. Atatürk’ün de veciz ifadesiyle, “Bu ülkeyi kuranlara Türk Milleti denir“. Bu ülkeyi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kimler kurdu? Asırlardır bu coğrafyada yaşayanlar: Sırasıyla ve iç içe geçmiş biçimde, kâh Selçuklu Devleti oldular, kâh Osmalı, son olarak da Türkiye Cumhuriyeti. Hatta başka örnekle bakalım, tarihçiler söyleyeceklerdir, Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi, ki Kürt olduğu bilinir, Haçlılara karşı savaşırken bir etnik ayrımcılık içinde mi oldu?

Şunu söyleseniz siyaset bilimi açısından itiraz edilmez: Türkiye’de palingenetik milliyetçilik olabilir, ancak faşizm olmaz; Avrupa’da ise her ikisi de olabilir, oldu da. Bunun en bariz nedeni, Türkiye’de işçi sınıfı üzerinden örgütlü siyaset yapma kültürü ikinci derecededir, Avrupa’da her siyasi örgütlenme ve iktidar meselesinde işçi sınıfı hesabı en başta yapılır. Buradan çıkarımla terör örgütünün veya uzantıları olan siyasilerin, Türkiye’de hiç olmayacak yakıştırmalarda bulunması asla karşılık bulmaz.

Nereden çıktı bu PKK terör örgütü? Kürt halkını mı temsil ediyor, yoksa faşist yöntemlerle ülkeyi bölüp kendilerine veya onlara yol gösteren Batılı güçlere çıkar sağlayacak bir oluşumun mu peşindeler? Tanımlara bakıldığında açıkça görüldüğü üzere, PKK terör örgütü tam bir faşist örgüttür.

Nasyonal sosyalistler anti-kapitalizmi çevirdiler, anti-semitizm halinde uyguladılar; buradan işçi sınıfı istismarı ilerledi, Yahudi hukukçuların, esnafın, sanatçının, bilim insanının, sağlıkçıların, gazetecilerin üzerinde zulme dönüştü. Gelin Türkiye’ye, Marksizmi-Leninizmi çevirdiler, anti-Türk halinde uyguladılar, Türk-Kürt ayrımı yaptılar, seçim sandıklarında bile bunu görebilirsiniz, Türk partisi ve Kürt partisi ayrımı yaptılar, demokrasiyi katletmeye çalıştılar; Türkiye’nin öğretmenlerini, hemşirelerini, makine operatörlerini, kalkınma ve sosyal düzen için yapılan her ne varsa, onları engellemeyi, ortadan kaldırmayı, insanlara zulüm yapmayı sürdürdüler.

PKK terör örgütünün faşizminde mülksüzleştirme, resmi kayıtları silme, tapu ve nüfus idarelerini tahrip etme, yapma yapma, kendilerine belirledikleri alanda otorite kurma, kendinden olmayanları bölgeden kovma, işlerini ellerinden alma, çocuk kaçırma, gibi eylemler yaygın uygulanır.

Kandil’e veya başka yerlere gidip bakılabilir, hatta oradan gelip teslim olanlara sorulabilir. Neler söylüyorlar? Kendine has bir hukuk anlayışı var (faşizm bir yönetim şekli olduğuna göre haliyle hukuku da farklıdır), örneğin, örgütten ayrılmak istiyorum diyen çıkar ise önce ikna heyetleri devreye girer, olmazsa işkence yapmak normaldir, bu da olmazsa infaz yolu! Bu mu hukuk? Bunun gibi örnekler vardır, hatta genç kızların istismarı, çocuk yaştakilerin uyuşturucu bağımlısı yapılarak bir canlı bombaya dönüştürülmesi dahi örgütün konu edilen iğrençlikleri ve insanlık dışı faaliyetleri içerisindedir. Bu tarz ilkel yöntemler geliştiğinde ortaya çıkan aslında tam bir dikta yönetimidir. Faşizm kendi alanında bir diktatörlük tarzını uygulamaktadır.

PKK terör örgütünün Türkiye’deki uzantısı partilere bakın, sürekli Kandil’den talimat alırlar. Talimatlara uymayanlara ise çeşitli baskı yöntemleri uygulanır. Örneğin bir parti başkanının eşi üzerinde şantaj ile ülke siyasetine müdahalede bulunma biçimi, bilinen konular arasındadır.

Faşizmde derin sosyal ve siyasi sadizm vardır. Korkunun, terörün ve ölümlü eylemlerin, (Avrupa’da çokça görüldüğü üzere) hatta savaşların yüceltilmesi esas alınır. PKK terör örgütü silahlı, bombalı, tuzaklı, eylemlerine bakın, bir canlı bombayla kentlerin meydanlarında yüzlerce insan bir kerede can verdi, hem bazı eylemler Kürt nüfusun çoğunlukta olduğu yerlerde yapıldı. İşte size faşizm ve terör örgütü ilişkisi!

Politikada kapitalizmi, konformizmi, vulgar ve popüler siyaseti üslubunca hedef almak ve tartışmaya açmak başka bir şeydir. Bazı tartışmalı politik konuları faşist terör örgütü PKK’nın kendine malzeme yapmaya çalışması kolaydır; tahrike açık kesimler tarafından bu yöndeki propaganda etkili olabilmektedir. Politik yanlışları düzeltilme yeri demokraside sandıktır, meşruiyet zemininde bunun yöntemi bellidir; faşist eylemler ve propaganda yöntemleri değildir, zira bu tam bir gericiliktir. PKK terör örgütünün uzantısı teröristle paralel siyaset yapanlar vardır. Bunlar sözde ilericilik bahislerini gündeme getirerek ve bunun üzerinden kendine sandalye kapmayı hedefleyen siyasi hareketlerdir.

Son sözü şöylesi bir kritikle ifade edeyim: İlgililer, neden PKK terör örgütünün faşizm bağlantısı hakkında dünyaya sunacağınız bir araştırmanız yok? Eğer, Avrupalı veya Amerikalı araştırmacılar gelsinler ve bu çalışmayı yapsınlar diye bekliyorsanız, mümkün değil! Çünkü onlar tersini yaparlar, kendilerine çıkar sağlar biçimde çalışırlar, sonra senatolarına onaylatmak ve baskı kanallarını CAATSA yaptırımlarına çevirmek için tekliflerde bulunurlar. (Bunun tam da örneği var.)

PKK terör örgütü faşisttir ve Batı dünyası faşizmi en iyi bilen politik çevredir.

Bu yazıyı Diyarbakır Anneleri olmak bilinen ve Evlat Nöbeti bekleyen annelerin girişimlerine destek vermek adına yazdım. Batı bu annelerimizi kendi diliyle bilsin ve onlara kulak versin istedim, faşizm!

Politika 'ın son yazıları

27 views

Politikada Gri Kavramlar

Size politika amaçlı yapılan propaganda konusu içinde yer alan kavramsal bir temayı sunuyorum, grilik. Gri kavramların dış ve iç politika yansımalarına bakacağım. Özellikle ABD dış politikasında kendi çıkarına yaklaşımlar sergilemesi neticesinde görülen gri kavramlar konusunu işleyeceğim. Buna örnek olarak Filistin-İsrail, terörle mücadele, sözde soykırım tasarısı gibi konular da yer alacak.
107 views

Yerelde Yapısalcılık

Bir olaya bakış yöntemimde felsefe ve tarih olmaz ise ben bunu oldukça eksik görürüm. Hemen herkesin siyaset, seçim, belediye, vs. konuştuğu noktada ben, bu işte temel felsefe ve asıl stratejik açıklama nerede diye arıyorum. Dolayısıyla felsefi yaklaşım ve stratejik bakış tarzı siyaset üstüdür. Benim açıklamalarım bu noktada değerlidir; mevcut yapılanlar gibi değil, başka türlü tartışmaları kapsamaktadır. Açıkça yazayım: Kim kazanacak, iktidar veya muhalefet ne yapacak, türü ifadelerle değil; imar neye göre olmalı, altyapı ve üstyapı nasıl planlanmalı, ülke ekonomisine uyumluluk ne şekilde sağlanmalı, kanunlar ne içerikte olmalı, gibi piramidin üstündeki meseleler önemlidir.
157 views

Emperyalizm

Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
165 views

Doku Bozumu

Bu makale Ortadoğu'da kangren olan meseleleri stratejik düzlemde incelemektedir. Mevcut dokuyu bozan yapay düşünceler ile gerçekte olanlar arasındaki farkı bütün çıplaklığıyla dile getirmektedir. Halen bölgede savaş, çatışma, suç, terör, işgal, soykırım, gibi pek çok olumsuzluk yaşanmaktadır. Uluslararası sistem bu olup bitene çare bulamamaktadır. Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Libya, gibi ülkelerin halkları harap ve bitap düşmüş durumdadırlar.
227 views

Devlet-dışı Aktörler

Burada gayet karmaşık, iç içe geçen ve masum insanların istismarına dönük olayları ihtiva eden, bütün gayrimeşru faaliyetleri, politikaları, planları ve operasyonları, terörizmden tutunuz, vekalet savaşlarına, buradan iç savaşlara, gri bölge operasyonlarına, meşru görünse de esasen çıkara hizmet edenlere, meşru siyaset yapmak ve bunu geliştirmek varken, siyaset alanını anti-demokratik yöntemlerle daraltanlara kadar, birçok durumu kısaca da olsa açıklama imkânımız oldu. Meşruluk ile gayrimeşruluk arasındaki perdeyi görmek veya belirlemek çok çok önemlidir. Ben de sizler de hep birlikte bu dünyada birer aktörüz, tıpkı devletler, hükümetler, liderler, şirketler, gibi. Politika, insana has bir yetenek, işlev ve özelliktir. Meşruiyet dahilinde kalabilmek çok önemlidir. İnsanlar, istikrar, barış ve esenlik içinde yaşamayı, gelişmeyi, evlatlarını refah ve güven içinde yetiştirmeyi istemektedir.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme