İran ile ABD Anlaşır mı, Savaşır mı?

31 Ağustos 2022
Okuyucu

Başlık olarak işaret ettiğim bu sorunun cevabının alınmasına her güç kendinden çaba sarf ederek çıkarına bir noktaya çekmek isteyecektir. Kim bunlar? İran, ABD dışında, İsrail ve Rusya. Peki oyun alanı neresi? Irak ve Suriye. Nasıl mı? Bakınız şöyle gelişiyor olaylar.

Şu hatırlatmalardan söz etmek zorundayım: Temmuz (14-15 Temmuz) ayında Joe Biden’ın İsrail ve Suudi Arabistan ziyareti Orta Doğu’da dengeleri yeniden sarstı. Bu değişen durumu Biden’ın MENA Konsolidasyonu olarak işaret ettim. Kudüs ve Cidde Bildirgeleri, üzerinde fazlasıyla duracağımız anlaşmalardır. En azından ABD ve İsrail, stratejik olarak bir yol haritası çizmiş ve uygulamaya konmuştur. Somut hedef İran olarak söylenebilir. Hatta Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) ve bunun içinde Doğu Akdeniz bütünüyle çember içindedir.

Ağustos ayında İran, Irak ve Suriye ekseninde ilginç gelişmeler! İlk tepki, Ağustos başında Suriye Petrol Bakanlığı’ndan, ABD ve PKK/YPG’nin ülke petrolünün yüzde 83’ünü kaçırmakta, şeklinde bir açıklama geldi. Bu hususu sizlere “Hırsız ABD” şeklinde yansıttım. İsrail ve ABD arasında yeniden yapılması düşünülen İran Nükleer Anlaşması konusu bir tartışma yarattığı izlenimi verdi. Bu husus gündeme geldiğinde 27 Ağustos’ta yazdım, ABD’nin İran ile Nükleer Anlaşma Paradoksu şeklinde. Hemen peşinden (29-30 Ağustos’ta) yaşananlar bir hayli ilginçti, Irak karıştı ve bunu Bağdat’ta Şark Usulü Operasyon şeklinde size aktardım. Ayrıca bakınız: Suriye Merkezli Gelişmeler

Bu arada Suriye’de İran Devrim Muhafızları’na (IRGC) icra edilen ABD’nin bir operasyonu konusu var. Ancak bu operasyonu ABD hemen öncesinde Deyrizur’daki ABD tesislerine yapılan saldırılara misilleme olarak gerçekleştirdi. Peki kimdi bu ABD’ye saldıranlar? IRGC, ancak ABD buna nerede karşılık vermeliydi, Irak’ta mı yoksa Suriye’de mi? Yeni açıklandı ki aslında ABD’ye saldıranlar Irak’taki İran yanlısı milisler, ancak cezalandırılacaklar Suriye’dekiler olacak. İşte bu operasyonla ilgili detaylar 30 Ağustos’ta WSJ’de, ABD’li Yetkililer, Suriye Üssüne İHA Saldırısının Iraklı Milislerden Geldiğini Söyledi (Drone Attack on Syria Base Came From Iraqi Militants, U.S. Officials Say, Michael R. Gordon ve David S. Cloud, 30 Aug. 2022) şeklinde yazıldı. Ben de buraya kadar işaret ettiğim bütün bu olup biteni WSJ’nin makalesini analiz ederek anlayabileceğimi düşündüm.

ABD’li yetkililer, 15 Ağustos’ta Suriye’nin güneydoğusundaki bir ABD askeri üssüne saldıran İHA’nın Orta Irak’taki İran destekli milisler tarafından fırlatıldığını ve bu saldırının Bağdat’ın çalkantılı siyaset atmosferinin durulmasına çaba sarf eden Beyaz Saray için bir meydan okuma oluşturduğunu söylüyor. (ABD’nin Suriye’de toplam 900 askeri var, 10. Dağ Tümeni’nden olduğu bildiriliyor.)

ABD üssüne saldırı olur olmaz CENTCOM’dan bir subay durumu Twitter’dan fotoğraflarla ve harita çizimiyle yansıttı. İHA’nın atıldığı yer Irak, Babil, Tahran’la yakın bağları olan bir Şii milis grup Kataib Hizbullah tarafından kontrol edilen bir bölge. İHA, İran menşeili. İlginç nokta, bu Tweet hemen silindi ve Pentagon açıklama yaptı: Savunma Bakanlığı, bölgedeki operasyonel hassasiyetler nedeniyle tweet’in silinmesi talimatını verdi. 

Önceki tecrübelere bakılarak söylersek, burada ABD tarafından yapılması beklenen neydi? Misilleme olarak Irak’taki bu İHA’nın atıldığı yerin anında vurulması. Biden Yönetimi neye karar verdi? 24 Ağustos’ta Suriye’de İran destekli milislere yönelik hava saldırılarıyla misilleme yapılması. Böylelikle, Irak’ın çalkantılı siyasetine müdahale etmeden İran’ın bölgesel emellerini kontrol altına almayı amaçladılar.

Demek ki ABD, İran’ı vurmaktan kaçınmıyor, ancak Irak’taki siyasi durumun gerginliğinin farkında, hatta birkaç gün sonra Bağdat’ta neler yaşanabileceğinin bile farkında olma ihtimali var. Irak’ta yaklaşık 2,500 ABD askeri bulunmaktadır. ABD’li yetkililer, Bağdat’ta, Mukteda es-Sadr’ı İran destekli Şii partilerin bir sonraki koalisyonunun kurulması konusunda anlaşacaklarını hesap ediyor ve bu askeri gücün Irak’ta kriz çıksa bile yeteceğini düşünüyor. 

Peki biz 29-30 Ağustos’ta Bağdat’ta ne tür bir oyun gördük dersiniz? İran destekli bir oyun ile Irak’ın Merkezi Hükümeti’nde ipler Sadr’a verilmesiyle ilgili olabilir mi? İşte benim Bağdat’ta Şark Usulü Operasyon tanımlamam tam da yerinde olmuş!

Bağdat’ta olaylar oldu, Nuri el-Maliki ABD tarafından emniyetli bir noktaya çekildi, Sadr beklenmedik bir şekilde Tahran ile anlaştı. Neden böyle oldu? Arap milliyetçiliğiyle harmanladığı Şii olan Sadr, esasında İran yanlısı Şii grupların karşısındaydı, ancak bu kez sadece ABD’ye karşı hamle yapmak adına İran ile geçici bir anlaşmayı kabul etti. Dünyaya da bu anlaşmanın meşru sebepleri için bir düzmece siyasi ama can yakıcı olay gerçekleştirildi. Olan yine masum Iraklılara oldu tabii.

ABD’nin misillemesi: 24 Ağustos’ta ABD’nin F-15 ve F-16 savaş uçakları, Suriye’de İran destekli milisler tarafından kullanılan mühimmat ve lojistik sığınakları bombaladı. Milislerin Suriye’nin doğusundaki Amerikan mevzilerine roket atması üzerine, ABD’nin Apache taarruz helikopterleri, AC-130 uçakları ve M-777 obüsleri karşılık verir mahiyette kullanılıyor.

Bu durumda ABD Irak’ı kurtarmak isteyen bazı ince hamleler yapmaya çalışırken 29-30 Ağustos’ta Bağdat’taki olay aslında İran’ın karşı hamlesine dönüşmüş görünmektedir. Tabii buna Rusya’yı da eklersek, İran’dan Suriye’ye kadar bir Rusya ile İran gücünün bölgesel denklemde fiilen ABD’nin karşısına geçmeye başladığını işaret eder. Bu kez ABD, İran ile yapmak istediği Nükleer Anlaşma bağlamında eli daha da zora düşmüş görünmektedir. Nitekim ABD’nin İran ile Nükleer Anlaşma Paradoksu yazımda da vurguladığım gibi İsrail, bir İran-ABD anlaşmasını istememektedir. İsrail tam olarak İran’daki nükleer santrale ABD ile birlikte saldırının zamanın geldiğine inanmaktadır. O halde bir şüpheli durum daha ortaya çıkıyor, acaba ABD ile İran’ın arası açılsın ve dahası, Irak’ta ABD’nin beklediği şartlar daha da zora girsin diye Mossad’ın bir oyunu da devreye girmiş olabilir mi? Görüldüğü gibi durum bir hayli karmaşık. Bu karmaşıklığın sinyalini ise ABD’nin Savunma Bakanlığı işaret etmektedir ve WSJ bu tür bir makaleyi yayımlamaktadır.

Orta Doğu herkes için zordur, ABD için bile! Türkiye ABD’yi çok kere uyardı, güvenilir müttefiklerle git diye. Bakın birden şartlar ne tür çatışmaları doğuruveriyor. Hatta İsrail bile ABD niçin belli oranda bir rakip olabiliyor. Politik Merkez bu karmaşıklık içinde en isabetli analizlerle çalışmalarını sürdürecektir. Türkiye’de değil dünyada çok merkezin zor tahmin edebildiği konulara net açıklamalar getirmekte ve sonuçta isabetli olduğu görülmektedir. Bakın yine haklı çıktı ve ceride işler gibi her türlü detayı muhteviyatında barındırdı.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Yunanistan ile Kritik Dönem

DİĞER YAZI

Ege’de Angajman

Güvenlik 'ın son yazıları

56 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
216 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme