Ukrayna’daki Savaşta İşlevsel Medya

18 Ağustos 2023
Okuyucu

Ukrayna’daki savaşa başka bir açıdan bakacağız, Enformasyon Savaşı ve Siber Savaş olarak. Burada medyanın çok önem arz ettiği açık. Size İşlevsel Medya diye bir kavramı ifade edeceğim. Eksiklerimiz neler? İncelemeye değer bir konu.

Ukrayna’daki Savaşın Değerlendirmesi” başlıklı makaleyi 2 AĞUSTOS 2023 tarihinde yayımladım. Ayrıca, sürekli sosyal medyadan ve televizyon kanallarından savaşın gidişatına dair resmi ifade eden yayımlarım oldu. Ama bunların hiçbiri referans olmadı! Üstünden iki hafta geçti ve 17 Ağustos’ta The Washington Post’ta John Hudson ve Alex Horton imzalı, “U.S. intelligence says Ukraine will fail to meet offensive’s key goal” (ABD istihbaratı, Ukrayna’nın saldırının ana hedefine ulaşamayacağını söyledi) başlıklı makale yayımlandı, bugün herkes bu yazıyı okuyor ve tartışıyor. (Bkz: https://www.washingtonpost.com/national-security/2023/08/17/ukraine-counteroffensive-melitopol/ ) İşte size bir referans!

Bugün size ne yazayım diye düşündüm. Aslında daha önce bu yazacaklarımı dile getirdim, “biz neden referans olamıyoruz, en azından kendi entelektüelimiz içerisinde, neden Türkiye dünyaya benim uzmanım bu iddiayı getirdi…” diyerek sunamıyoruz? Neden? Kendimize güvenmiyor muyuz? “Ben ve benim gibi olan bütün arkadaşlarımız kendimize güveniyoruz, ilgililer kime bakıyor, eksik ne?” şeklinde haykırdım durdum. Şahsen bu noktada benim bir çıkarım yoktu, ülkemin entelektüel kapasitesi ve özgüveni için gerekli bir husustan bahsediyorum. Her alanda geliştik diyoruz, gelişmenin bu kısmını neden kabullenemiyoruz, yoksa kendimizle ilgili bir sorunumuz mu var?

Çok önemli gördüğüm için şu söyleyeceklerimi hem kendi bloğumda yazdım hem de ekranda telaffuz ettim. Ukrayna’daki savaş başlar başlamaz dedim ki; Türk İstihbaratı hemen dünyaya kendi tespitlerini Açık İstihbarat (OSINT) olarak neşretsin! Bu çağımızın gerekli bir konusu. Bunu Birleşik Krallık ve ABD istihbaratı, diğer yandan savaşan taraflar olarak Ukrayna ve Rus istihbaratı, hatta adı belli küresel çaplı düşünce kuruluşları gayet iyi yapıyorlar. Kendi resmi isimlerini kullanıyorlar. Medya bu ülke ve kurumların Açık İstihbarat malumatlarıyla dolu. Bu işin doğası gereği sunulanların bir bölümü ülke veya kurumun kendi çıkarlarına göre yönlendirilmiş yorumları içerir. Bizler, hem dünya hem de halkımız, onların sunduklarını, hafızalarımıza yerleştiriyor, referans alıyor, üstüne çalışmalar yapıyoruz. Sonra da “algı yönetimi” diyerek şikâyet ediyoruz. Oldu mu şimdi? “İstemeden Dezenformasyon” bile dedim buna ben. Yetmedi, “Objektiflik” ve “Gerçeklik Ötesi“diye yazdım.

Bir de yeni yetme arkadaşlarımız var, ama savaşı, polemolojiyi derinlemesine kavrayamamışlar. Konuşuyorlar, konuyla ilgili veya değil… Kavramlar doğru veya değil… Maalesef yanlış aktarımları çok oluyor. Buradan hareketle diyorum ki, bu yeni yetmelerin medya aracılığıyla dile getirdikleri de kendi kendine yapılan propaganda meselesidir. Haberciler bunları o an kullanıyor, ama o kadar! Medya geçiyor, çünkü dinamik yayın hayatı bunu gerektiriyor. Diğer yandan sözün veya iddianın sahibi “ben yanıldım” demiyor. Üstelik ben demiştim şeklinde ilerleyebilecek ortamı rahatlıkla bulabiliyor. Kimin işi bu “sürekli yanlış salgınını”denetlemek? Sanırım millette alıcısı oluyorsa, mesele kalmıyor! Ama bu duruma bir “yozlaşma” hali şeklinde de bakmak gerekmiyor mu?

İşte asıl mesele bu, bu asırda “popülist medyacılık” çok kolay ve ancak birilerinin işine yarar; ama asıl yapılması gereken “işlevsel medyacılık” konusudur. Bu sosyal medya ve konvansiyonel medya için geçerli bir husustur. The Washington Post’u görünce bir kez daha sizlere hatırlatmak istedim.

Ben bunu bıkmadan usanmadan tekrar edeceğim, zira benim için bir milli mesele! Soruyorum size, özellikle sosyal medya mecralarına, biz bu Enformasyon Savaşı ve Siber Savaş konularında ne noktadayız?

Merak ettiyseniz karşılaştırmalı okuyun, The Washington Post ile benim yazdıklarımı… ABD, Britanya ve diğerleri çeşitli kisvelerle sahada sayısız eleman bulunuyor, yapabildikleri ve ileri sürdükleri bilgilerin içeri bu. Size bilgilerimi örneğin International Study of War (ISW) zenginliğinde açıklama yapamıyorum, görseller sunamıyorum, çünkü kurum çalışması gerekiyor, onlar takımlarla çalışıyorlar. Ben sadece sözel ve kısaca ifade ediyorum.

Ukrayna cephesinde karşı taarruz konusu şöyle, söylemeden kapatmayayım: Ukrayna karşı taarruza 4 ay hazırlandı. Ukrayna’nın karşı saldırısı gecikmeli olarak baharda başladı. Eksikler zamanla giderilmeye çalışıldı ama yetersizdi. Kuvvet miktarı derin ve geniş siperlerin ve mayınların olduğu cephe için yeterli değildi ve hava desteği yoktu. Ukrayna karşı saldırısı başladığında bunu açıkladım, cephenin batı-güneyinde baraj vuruldu, doğal savunmaya geçildi, merkez-doğu-kuzeyde siper&mayın var. Buraya 3 kat kuvvet gerekir, Ukrayna buna sahip değil dedim. Bir arkadaşımız o eskide kaldı şeklinde söylediğimi gereksiz gördü. Askerlik bilim&sanatı kitabi olan kısmı var olmayanı, öyle akademik iddiayla olmaz bu işler! Bu siper savaşı, Birinci Dünya Savaşı modeliydi. Ruslar bunu istedi. ABD verdikleri roket ve top sistemleriyle bu 3 hat şeklindeki mevzi sistemlerini aşabiliğini düşündü, bu savaşta o da yanıldı. Asıl siklet merkezi vardı ama kuvvet dengesi buna göre değildi. Hedef noktası Melitopol’a ulaşılamadı. Ellerinde yeterli mühimmat ve istihbarat da vardı. Rus siperlerini geçemediler, kayıp verdiler, sadece mevzi üstünlükten söz edilebilir. Ve tekrar sonbahar, kış…

Yeni konular neler? F-16 uçakları, done saldırıları… Ama yeni geliştirilen sistemler var; mayınları yok edecek yeni tür ekipman ve mühimmat ve bu siperlere girerek avcılık yapacak robotlar. Bütün bunları sahada önümüzdeki yıl görebiliriz.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Stratejik Daralma

DİĞER YAZI

F-16 Sorun mu Çözüm mü?

Güvenlik 'ın son yazıları

10 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
64 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
95 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
152 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
196 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme