Yıpratma

20 Ağustos 2022
Okuyucu

Ukrayna-Rusya Savaşı için bu dönemin uygulanan yöntemlerinin bir adını koyalım, ben buna “Yıpratma Stratejisi” diyorum, gördüğüm kadarıyla bazı ABD’li meslektaşlarım “Korozyon Stratejisi” adını takmışlar. İnceleyelim.

Son olarak ABD Savunma Bakanlığı, Ukrayna’ya ek 775 milyon dolarlık silah göndereceğini açıkladı. İçeriği belli; roket, top, drone, zırhlı araç ve diğer zırh delici ve akıllı mühimmat çeşitleri… Bu durumda destek sürüyor. Verilenler milyar dolarlarla ölçülür. Dünyada ekonomik kriz var, tahıldan enerjiye, tedarik zincirlerinden enflasyona, ancak ABD aralıksız Ukrayna’ya desteğinin sürdürüyor, hatta verdiklerine bakılırsa savaşı devam ettirmesi için gerekenleri kapsar şekilde.

Rusya askerini Donbas ve Kırım bölgelerinde destekliyor. Yaklaşık bir aydır cephe hattında durum stabil gibi; taraflarda fazla ilerleme olmuyor. Peki burada askeri açıdan ABD ne tür bir strateji uyguluyor? Öyle görünüyor ki ABD, Rusları yıpratmaya yönelik süreçleri işletiyor. Bunun kapsamında neler var?

  • Küresel propaganda (küresel medya gücü),
  • Ekonomik ve politik tecrit (yaptırımlar, genişletilmiş CAATSA uygulamaları),
  • Ukrayna ordusunun savaşı devam ettirmesine ihtiyaç duyduğu komuta-kontrol, istihbarat ve gerekli askeri silah ve vasıtaların zamanında verilmesi, gerekli eğitimlerin zamanında yapılması,
  • NATO ile Doğu Avrupa cephesinde Rusya’nın ilerlemesini kesecek şekilde önlemlerin alınması.

Yıpratma (Korozyon) Strateji’nin operatif ve taktiksel ölçekteki izdüşümü nasıl gerçekleşmekte?

  • Ukrayna temas hattının değişik yerlerinden taktiksel taarruzlarla Rus birliklerinin teksifini bozuyor ve her defasında daha fazla kayıp vermesini sağlıyor.
  • Ukrayna saldırılarını arttırdıkça; Rusya’nın asker ve silah kaybı artıyor, lojistik hatları dağılıyor, hava ve deniz üslerinde kayıp veriyor, temas hattı gerisindeki derinliğe etkinlik sağlama imkanı yavaşlıyor, siklet merkezi oluşturamıyorlar.

ABD’nin Yıpratma Stratejisi için küresel gıda ve enerji güvenliği ile tedarik zincirlerinin bozulması konuları kendi uhdesinde yönlendirilmektedir. ABD’ye başta Birleşik Krallık olmak üzere diğer bazı G7, AB ve NATO ülkeleri kayıtsız destek vermektedir.

Ancak savaşlın gerçekleştiği alan Ukrayna topraklarıdır ve burada işler Ukrayna için pek de iç açıcı gelişmemektedir. Her geçen gün ülkede kaynaklar tükenmekte, kentlerin altyapısı dahil yıkım aşırı derecede artmaktadır.

Rusya’nın, ABD destekli sürdürülen bu Yıpratma Stratejisi’ne karşılık verdiği alan genel bakışla, Ukrayna sathındaki askeri taarruzlarla söz konusu olmaktadır. ABD yıpratma yöntemin karşılığı olarak Rus yıpratma yönteminde ceza Ukrayna’ya kesilmektedir. Son günlerde özellikle görüldüğü gibi Kharkiv gibi büyük kentlerde taş taş üstünde kalmıyor, sivil kayıplar artıyor, Avrupa’nın en büyüğü Zaporizhia nükleer santrali gibi alanlarda küresel riskler oluşturuluyor…

Öyle görülüyor ki; ABD ve buna dair taktiksel durumu kavramış Ukrayna ordusu cephe hattı üzerinde sürekli yıpratma taarruzları yapmayı sürdürür ise aynı ölçekte Rusya da Ukrayna kentlerinde yıkımı sürdürecek ve zarar hanesine yine Ukrayna ülkesi yazılacak.

Bu durumda ABD’nin Yıpratma Stratejisi ne işe yaramış oluyor. Bu konuya Uzun Savaş Doktrini ile bakın; savaş uzadıkça Rusya yıpranıyor, tabii bu arada Ukrayna da ama önemlisi küresel olumsuz veya yönlendirilen bir durum oluşuyor. Küresel ekonomiyi, enerjiyi, gıdayı, tedarik zincirlerini de katarak bu durum dahilinde sürenin uzamasına koşut ortaya çıkan tabloyu daha önce isimlendirmiştim; “Post-Ukrayna’nın Yeni-Normalleşme şartlarının oluşturulması” hadisesi çıkıyor ortaya.

İşte daha savaş başlamadan yazmaya ve anlatmaya çalıştığım tablo budur; ABD küresel bir planla bu savaş alanında yıpratma süreçlerini Tam Spektrumlu Savaş yöntemiyle sürdürüyor. Süre Uzun Savaş olarak tarif edilir ise Atlantik’ten Pasifik’e etkiye ve yayılma alanına dahildir.

(Arada bu tabirleri hatırlatıyorum ki, maalesef ülkemizde kötü bir adet oldu, uzmanlar olayların gerçekleşmesini müteakip sanki bütün bunlar biliniyormuşçasına pişkin bir anlatım üslubuyla sunuluyor, halbuki asıl hüner durum ve sonuçlar görülmeden açıklanmalıdır, kavramlar ve ilkeler vaaz edilmelidir.)

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Rusya’nın Yeni Deniz Doktrini Üzerine

DİĞER YAZI

Yunanistan ile Kritik Dönem

Güvenlik 'ın son yazıları

53 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
87 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
144 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
189 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
214 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme