ic-siyaset-sahnesi
İç Siyaset Sahnesi

İç Siyaset Sahnesi

23 Temmuz 2018
Okuyucu

Siyasetteki gelişmelere bakın, durum çok ciddi! Sanki bu milleti hafife alanlar var veya kasten bazı işler bu tür sonuçlar doğuruyor. Ne dersiniz? Bu yazıda özellikle CHP ve İYİ Parti hakkında son günlerde olanları değerlendirme fırsatı bulacağız.

Seçimden sonraki gün Sn. Muharrem İnce durumu değerlendirdi: “Ben İttifak içindeki diğer partilerin daha fazla oy alabileceğini hesaplamıştım. Alamadılar. Bundan dolayı ikinci tura kalamadık.” Bu açıklama önce Meral Akşener tarafından eleştirildi. Sonra millet dedi, “Nasıl bir hesap bu Fizikçi?” diye.

Sadece Sn. Muharrem İnce değil, adayların hemen hepsi 24 Haziran seçimlerinde çok iddialıydı. Son güne kadar milletin önüne çıktılar ve “Ben seçileceğim, buna inanıyorum,” dediler. İnanmak ne demek? Milletin önüne çıkabilmenin bir başka açıklaması bu mu?

İnanmak izafidir, bir de hesaplama konusu var. Hesap ciddi yapılmalıdır. Ciddiyetten yoksun bazı seçim hesapları ülkeye ve demokrasiye meşguliyet yaratır. “Bu ülke üzerinde birtakım hesap yapıldığı,” anlamına da gelir ki, bu durum millete dürüstçe başka açıklamaların da yapılmasını gerektirir. Neden aday oldun, hatta neden parti kurdun? Neden seçilemedin? Neler geçti başından? Kimlerle görüştün? Millete başka, kapalı kapılar arkasında başka hesaplar mı dönüyor?

Önce CHP konusunu biraz daha irdeleyelim, sonra tekrar İYİ Parti’ye döneriz.

CHP’de Milletvekili seçilemeyen bir aday şöyle dedi: “Muharrem İnce kendi milletvekili aday listesini getirdi ve bu nedenle bazılarının önünü tıkadı. Seçimden sonra çıktı, ‘parti içi demokrasiyi çözmezsek, Türkiye için nasıl demokrasiden söz ederiz,’ dedi. Bu İnce’nin çifte standardıdır!” Böyle mi oldu Sn. İnce?

Sn. Muharrem İnce’nin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na “Sizi onursal başkan yapalım,” önerisinde bulunması sonrasındaki süreçte, “Partim isterse ben varım!” demesi üzerine delegelerin imza toplaması süreci başlatıldı. Sn. Kılıçdaroğlu FETÖ’nün eski Genel Başkan Deniz Baykal’a yaptığı kaset kumpası (davası sürüyor) sonrası Genel Başkan olmuştu. Bu ayrı bir konu. Şimdiki durumda da eski CHP’liler endişeli. “Durum nedir? Yeterli delege oyu toplanır mı, Sn. Kılıçdaroğlu yerine Sn. İnce seçilebilir mi?” diye soruyorsunuz. Cevap ilginç: “Bunu CHP’de iki kişiye soracaksın, biri Gürsel Tekin, diğeri ise Sezgin Tanrıkulu.” Konuşma sürer. “Önde başkaları var, ancak bu söylediğiniz isimler yok,” deyince, “Olmazlar, ama sonucu onlar belirlerler.” Hayrete düşersiniz. “Neden bu denli önemli bu isimler?” Cevaba bakın: “Onu da sen düşüneceksin!”

Neler oluyor? Bu tür konularda çıkıp açıklama yapacak yoktur herhalde!.. Neler oluyor bilmiyorum. Çıkıp ilgililerin milletin karşısına, açık açık olanı söylemesi şart. Şeffaflık ve demokrasi bu değil mi? Birilerinin komplo teorisi üretmesine imkan verilmemeli.

Neler oluyor? Ama belli ki Ağustos ayında CHP için olağanüstü kurultay olabilir. Bombanın pimi çekildi deniyor. Komplocular diyorlar ki, “Bu CHP’nin meselesi de değil, Türkiye’de ileriki aylarda ekonomi gibi başka konular da sorun teşkil edecek ve partilerin belli başlıları üzerinden Ağustos-Eylül aylarında gerginlikler yaratılacak, işte bu ortamdan yararlanmak isteyenlerin planı…” Hoppala!..

Hani biz demokrasi diyorduk, istikrar, normalleşme, adalet?.. Böyle olmaz! devlet bu gibi ihtimalleri düşünür elbette ve gerekli önlemleri alır. Partiler ise kendi kongrelerini yaparlar, ekonomi kendi dinamikleriyle işler. Türkiye 2019 yerel seçimlere böylece gider. Kimse boş yere avucunu ovuşturmasın!

AK Parti 18 Ağustos’ta kongre yapacak, durumu belli. CHP’nin durumu bu hafta belli olur. İYİ parti de kongreye giderse Ağustos’ta yapacak. Diğerleri henüz belli değil. Ülkede sistem değişince partilerde de rüzgarlar esmeye başladı anlaşılan.

Dönelim komplodan partilere. Dönelim de komplo değilse bile bazı gelişmeler oluyor, insan soramadan edemiyor. Neden CHP içinden birileri HDP’ye oy verdi? Görünen nedenleri biliyoruz. Başka açıklama var mı? Neden 11. Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül çatı adayı gösterilmek istendi? Bu da aynı konu.

CHP böyle derken İYİ Parti karıştı. Sn. Meral Akşener twit attı, “Aday değilim,” dedi. Buna karşılık parti sözcüsü Aytun Çıray, “Olağanüstü kongre var ve bizim adayımız Akşener,” şeklinde açıkladı. İyi de geri planda neler oldu? “Çok kızdım, küstüm!..” denmiyor herhalde.

Bilindiği gibi işler İYİ Parti’nin Afyon kampı ile karıştı. Ama öncesi de var. Seçimlerde aday listelerine giremeyen kurucu Sn. Yusuf Halaçoğlu gibi isimler burada Sn. Akşener’e “Biz neyiz?” diye sordular. Ardından seçimler oldu. İddialar ve hedef çıtası bir hayli yüksekti. Altı-yedi aylık bir parti hem “Cumhurbaşkanı ben olacağım,” hem de “İktidar olacağım,” derse buna kimler inanır? Seçimlerde CHP ile görüşmesinde Sn. Akşener “İkinci turda beni destekleyin,” dedi. Neye güvenip bunu dedi? Neden CHP veya başka bir parti adayı değil de Akşener?

Biraz daha derinleştirelim şu konuyu. Bu partinin kurulması ile ilgili Sn. Akşener seçim sürecinde televizyonda mealen şöyle demişti: “Merkez sağdan ve soldan teklif geldi. Merkezde bir boşluk olduğu ifade edildi. Ben buna inandım. Türk siyasi yelpazesinin merkezinde olan bu boşluğu değerlendirdim. Bu partiyi özveriyle kurduk…” Parti seçimde aslında beklenenden çok oy aldı, bu da bir gerçek. “Bir proje miydi?” diye çok sorular soruldu doğrusu. Cevap bulunamadı. Ama hatırlanacaktır, Akşener vaktiyle, “Ülkücü iradeyi hakim kılacağız,” da demişti. Sonra giderek liberal eksene kaydı. Bu partinin nerede durduğu ve kime ait olduğu pek anlaşılamadı.

Seçim oldu Meclis’te bir İYİ Parti milletvekili gidip MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini öptü. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın uzun uzun Sn. Bahçeli ile görüşme yaptı. Başka temaslar da var. Bütün bunlar nedir? Üstelik bugün Sn. Bahçeli çıktı ve ustaca, “Hanımefendiyi ikna edin,” dedi. Ya Ağustos ayında kongre olur ve parti içinden önemli isimler MHP’ye ve diğer partilere geçerse ne olacak? Millet demez mi, “Kardeşim bu nasıl bir siyasi yaklaşım,” diye?

Milletçe olağanüstü kurultay veya kongreleri anlamış bulunmaktayız. Peki, iç siyasette “olağan” olan ne var? Çıkıp biri itiraf etsin, “Şu da iyi,” desin. Milletin bu tür itiraflara hakkı yok mu?

Benim bir partim yok. Dolayısıyla rahat yazıyorum. Partilerin analizini yapabiliyorum. İYİ Parti’den ümitsizim, ilk kurulduğu gün bile bunu dile getirdim. Buna “Türk tipi parti kurma,” demiştim. Ama CHP bize Atatürk’ten miras. Kimseye kalmaz, mirası herkes sahiplenir. Konu sadece siyaset veya muhalefet olmak da değil, miras. Dolayısıyla herkes kendine gelsin! Eğer varsa bir yanlış (!) bu millet açıklama ister. CHP için işler düzelsin mi deniyor, ben bunu da açıkladım, belki bir yararım olur diye. Millet toplumsal barış ve siyasal uzlaşma istiyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Milletin Toplumsal Barış ve Siyasal Uzlaşma Talebi

brunson-davasi
DİĞER YAZI

Brunson Davası

Politika 'ın son yazıları

25 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
39 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
43 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
76 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
121 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme