kureselcilerin-tarihsel-kurnazligi
Küreselcilerin Tarihsel Kurnazlığı

Küreselcilerin Tarihsel Kurnazlığı

20 Şubat 2019
Okuyucu

Eski İsrail Dışişleri Bakanlarından Shlomo Ben-Ami’nin Project Syndicate’deki 19 Şubat 2019 tarihli “İdeoloji Tuzağı” başlıklı makalesini okuduktan sonra, yaklaşık üç bin yıldır insanlık üzerinde oynanan bir oyunu hatırladım. Böylesine derin bir mevzu olunca duramadım, düşüncelerimi sizinle paylaştım.

Örneklik olması bakımından Shlomo’nun makalesi okunmalıdır. Benim işaret edeceğim küreselci kurnazların tarihsel yaklaşımları hakkında çok temel bir konu olacak. Shlomo şöyle diyor: “İdeoloji geniş bir siyasi gündemi paketlemek, kamuoyunu sallamak ve alternatif hedefleri değerlendirmek için güçlü bir araçtır. Ancak, inanca dayalı tespitler neredeyse her zaman, özellikle hızlı ekonomik değişim ve derin jeopolitik belirsizlik dönemlerinde kötü politikalara yol açmaktadır. Amerikalı psikolog Abraham Maslow’un söylediği şu: Sahip olduğun tek alet bir çekiç ise her şeyi bir çiviye benziyormuş gibi davranmak cazip gelir! Bu, Trump’ın doğrudan gösterdiği gibi, duvarların nasıl inşa edildiği bahsidir.” Doğru değil mi? Ama bu kadar mı?

Küreselci kurnazlar kimler? Örneğin Meksika sınırına duvar örmeye çalışan ABD Başkanı Donald Trump değil; ama onun veya onun gibilerin seçilmesinden neler kazanabileceğini önceden sinsice planlamış birileri küreselci kurnazlardır. Saddam’a Haçlı seferi düzenleyeceğim diyen George Bush değil, ona bunu söyleten akıldır. Küreselleşme olgusunu olması gerektiği gibi tartışan değil, “herkes sonunda aynı olacak, aynı düşünecek,” diyen düşüncedir. Bu aynı düşünme formatı elbette küreselcilerin yazdığı ideolojidir. Esasında inançları ve ideolojileri olması gerektiği gibi anlatan değil, bu tür konulardan bir çatışma ortamı yaratanlar ve sonunda buradan bir çıkar elde edenler küreselci kurnazlardır.

Küreselci kurnazların vaaz ettikleri ülke yönetim şekilleriyle, değer ölçütleriyle, hukukla ve yaşam standartlarıyla ilgili belirgin tasarıları vardır ve bugünden bazı konuları hedef toplumların üzerinde sınamaktadırlar. Öyleyse bu “küreselcilik” bir ideolojik bakış açısı demektir. Bu bir ideoloji olabilir, ama kurnazlık neden? İşte bunu tartıştırmak istemezler, zira yöntemlerinde burası gizemli alandır.

Bunların tartışmaktan kaçtıkları konular neler? Örneğin küreselci kurnazların yöntemleri, ideolojileri. Küreselci kurnazlar (sakladıkları) inançlarına göre (tartıştırmadıkları) ideolojilerini paketleyip, sıraya koydukları hedef toplumlarına, politik amaçla nasıl işliyorlar, insanlık bunu açıkça tartışmıyor. Bir ABD Başkanını seçen irade nasıl oluşuyor, geri plandaki güçlerin çalışma yöntemleri nelerdir? Bunu kamuoyunda tartışanlar kimler, küreselci kurnazlar değil herhalde.

Küreselci kurnazlar amaçlarına varabilmek için her fırsatta geniş çaplı doğal ortamları hazırlamaktadırlar. Soğuk Savaş’ın hemen sonrasından başlayarak, küresel çapta siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturmanın gayreti içine girdiler. Küresel fay hatları gibi ifadeler kullandılar. Ülkelerin ekonomik büyüklüklerini belirlediler. Küresel sermayenin akması gereken yolları düzenlediler. Üretim ve tüketim sistemini değiştirerek kendi çıkarları doğrultusunda geliştirdiler. Dünyada kolay yönetilebilir devlet modellerini tarif ettiler. Küresel fikri üniversitelerde, medyada ve çeşitli platformlarda elitlere tartıştırdılar, yaygınlaşmasını sağladılar ki her şeyin doğal geliştiği düşünülsün. Kendilerine göre bir ideolojiyi ve inanç değerini inşa etmek maksadıyla mevcut ideolojileri ve değerleri sulandırdılar, tahrip ettiler.

Küreselci kurnazlar uygulamada jeopolitik belirsizlikleri bizzat derinleştirmekteler, en azından bu tarz fırsatlarla ilgilenmekteler. Bu manadaki bir meselede taraflara dolaylı etkide bulunmaktalar. Sonra çıkıp (örneğin) “Trump şu kadar kötü,” diyerek belirsizliği derinleştiren hamleler yapmaktalar. Bu kesimler tarafından Trump’a “olması gerektiği gibi” bir eleştiride bulunmazlar ama ilginçtir, en az 3 bin yıldır şahit olunan biçimde, her defasında, insanlığa ilişkin kapsayıcı kavramsal tartışmaları öne sürerek, temel değerlere çekidüzen vermenin peşinde koşarlar. Bu yöntem onları daha belirleyici kılar.

İnançlar ve temel düşünce akımları toplumların yaşadığı dönemlere, önceliklere, coğrafyaya ve yaşam şekillerine uygun kendi etkileşimleriyle kabullenilen değer sistemlerini tarif eder. Değerler bakımından üzerlerine doğallıkla nakşolmuş haldeki toplumlara sonradan gelip usta bir terzi edasıyla elbise uydurmak, sonra yakıştığı konusunda ısrar etmek ne kadar kabul edilebilir? Eğer derin politik tartışmalar ısmarlama platformlara çekilirse işte o zaman Almanya’dan Hitler veya İspanya’dan Franco doğar. Birinci Dünya Savaşı sonrasında doğru düzgün bir anlaşmaya varılabilseydi Hitler gibi canileri hiç tanımazdı bu dünya. Belli ki Suudi Arabistan Kralı da böyle çıkmıştır ortaya. Ancak Bush’un Saddam’a ilan ettiği “Haçlı saldırısı” her ne kadar jeopolitik yaraları derinleştirdiyse de esasen bu konudan çıkarımla küreselci kurnazların kazandıklarına da bakılması gerekmez mi?

Küreselci kurnazların öncelikli hedefleri uygun ortamı yaratmaktır, başlangıçta belli bir olay veya isim üzerinde durmak o kadar önemli değildir. Yaratılan veya oluşan uygun ortamda bir krizin veya sorunun meydana gelmesi beklenir. Sonra bu çıkarcı kesim düzenleyici ve yol gösterici halinde ortaya çıkacaktır. Küreselci kurnazlar, jeopolitik derin yaralar açılsın ki bir şeyler önerilebilsin, beklentisi içindedirler.

“Cambaza bak!” alegorisi bilinmektedir. Bu olayda kanıp cambaza bakanların ceplerinden cüzdanlar çalınır. İşte bu açıklanan türdeki durumlarda küreselci kurnazlar tarihsel misyonlarını yerine getirmektedirler, insanlığa daha derinden hitap etme imkânı bulmaktadırlar ve hedeflerindekilere uygun bir elbise dikme peşinde koşmaktadırlar. Ortaya çıkan sonuçlar, her nedense ve her defasında, bu kurnazların çıkarlarının olduğu bir yerde durmaktadır. Bu dolambaçlı durumu açıkça ifade etseler daha değerli ve gerçekçi ideolojik bir tartışma yapma imkânı bulunabilecektir. Ama bu durum onları açığa çıkartır. Belli bir gizemin var olması da bu nedenle aradıkları bir şeydir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

suriyede-son-tango
ÖNCEKİ YAZI

Suriye’de Son Tango

abd-ve-iran-40-yilda-neyi-degistirdi
DİĞER YAZI

ABD ve İran 40 Yılda Neyi Değiştirdi

Politika 'ın son yazıları

63 views

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
60 views

İsrail Gazze’de Ne Yapmak İstiyor? 

Hamas-İsrail çatışmasında 7 Ekim’den bu yana 212 gün geçti, Gazze konusunda ne noktadayız? Şurası net, 12 bini çocuk 35 bin Gazzeli öldürüldü, 1,5 milyon insan şu anda çok zor şartlarda yaşıyor, en son noktada Refah’a saldırı oldu olacak türü bir İsrail baskısı da sürüyor.
81 views

İkinci One Minute

Eğer dünya büyük bir krize doğru giriyorsa, Türkiye yaşadıklarının yaralarını büyük ölçüde sardı, geleceğe hazır gibi, ekonomik sorunlarla ilgilenmeyi bir yana koyuyorum, ama İsrail yeni ve kaotik dünya dönemine daha büyük bir sorunlarla gireceğe benziyor. Gazze konusu travmatik! Bu stratejik analizi, Türkiye merkezinde gerçekleşen olaylarla açıkladıktan sonra, 2024 itibariyle gelecekte bizi neler bekliyor, diye sorarak ele alıyorum.
72 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
85 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme