Yeni-Rönesans

8 Eylül 2021
Okuyucu

Küresel çapta önemli bir bariyeri aşmak üzereyken güçler arasındaki sürtüşmeleri çok doğru bir yere koyarak tartışmamız gerekiyor. Yeni-Kolonyal sistemin çıkar çatışmasını ve Küresel Eğilimleri biliyorsunuz, benim burada dikkatinizi çekmek istediğim yeni konular; yeni-Rönesans fikri, küreselleşmenin tamamlanması ve güç mücadelesi içindeki karar noktası ifadesidir.

Tanıdığım entelektüel çevrelerden bir kısım uzman Brexit’e anlam veremediler. Asıl meseleyi tarif edemediler. Değişen olay neydi, bir türlü açıklayamadılar. Halbuki değişen geleceği, vizyonu ve gerçek bir savaşı açıklıyordu. Hatta olaylar bir kısmıyla bugünü tarif eder mahiyetteydi. 

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nü eleştirmesi (NATO’nun beyin ölümü) ve Avrupa Ordusu fikrindeki titizlenmeyi açıklamakta güçlük çekenler oldu. Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün, mesela 100. Yıldönümü değildi; ancak 2020 Ocak ayı başında, 70. Yıl denerek, Londra’da Kraliçe II. Elizabeth’in iştirakiyle Atlantik Paktı’nın ara gösterisi yapıldı, zamanın gerilimin karşılığında bir vurguda bulunuldu. Toplu fotoğraflar bir başka değerdeydi. ABD (eski) Başkanı Cumhuriyetçi Donald Trump’ın, bir önceki kariyer macerasında işvereni Rothschild ailesinin şirketleri olan şimdinin Fransa lideri Macron’un omzuna, elini koyduğu o resmin rövanşı alınıyor gibiydi. Bu kez Macron’un diğer Avrupalı meslektaşlarıyla Trump’ın dedikodusunu yaparken o gülüşmeleri ifade eden fotoğraf kareleri yayımlandı. Çok üst seviyede sanki bir tiyatro sahnelenmekteydi. 

ABD’de 2020 Aralık’ında tarihi bir Başkanlık seçimi yapıldı. Başkan seçilen Demokrat Joe Biden (78), 6 Ocak 2021’de olaylı Kongre Binası baskınıyla birlikte Beyaz Saray’a geçti. Dünyaya başka bir tiyatro sahnesi daha sundular. 

Yine uzmanların bir bölümü Birleşik Krallık’ın Ağustos-Eylül 2021’de uçak gemisi Queen Elizabeth II ve refakat destroyerleriyle Güney Çin Denizi ve Hint Okyanusu bölgelerinde boy göstermesini değerlendiremedi. Bu süre zarfında Karadeniz’de, NATO ve Avrupa Birliği’ne girmeye aday Ukrayna kıyılarına yakın bölgede, iki Birleşik Krallık savaş gemisinin Rusya ile sürtüşme yaşaması olayını diğerleriyle birlikte okuyamadılar. 

En son şunu da hatırlatayım, ABD Başkanı Biden’ın ilk seyahatini G-7, Avrupa Birliği, Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü ile yapması, bir tarafa karşı yeni bir blok kurması demekti. Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün NATO 2030 vizyonu ortaya kondu. NATO 2030 vizyon metninde bir ayrıntı vardı, “derin ortaklar”(deeper partnership) tarif edilmişti. Bu bloku arkasına alarak Joe Biden 16 Haziran 2021’de Cenevre’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in karşısına oturdu ve dört buçuk saat konuştular. Burada temsil ettikleri politikaların tezahürüyle çizilen çıkar haritaları üzerinden müzakerelerde bulundular. Anlaştılar veya anlaşamadılar, neticede amaçlarını ve ellerindeki kartları masaya sürdüler. 

Sonuçta bütün bunlar birlikte açıklanması gereken tarihi bir durumu işaret etmekteydi. Ayrım noktaları vardı ki bunlar meydana geliyordu.

Yeni küresel sistemde taraflar kimlerdi? Örneğin Macron kime karşıydı veya kiminle yan yanaydı? Fransa’daki Sarı Yelekliler olayında kendi ülkesinde zayıf bir liderlik örneği gösteren Macron, küresel meselelerde kimin sözcülüğünü yapıyordu? Eğer bu karşıtlık ABD’ye yönelikse hangi ABD’ye? Macron’un Avrupa Ordusu dediği oluşumda Brexit’ten sonra Birleşik Krallık var olmayacağına göre, hangi Amerika ve hangi Birleşik Krallık birleşmiş görünüyordu? Bakıldığında ABD ve Birleşik Krallık için Rusya ve Çin asıl hedef ülkelerdi. ABD ve Birleşik Krallık’ın birlikte karşı duruşu sadece Rusya ve Çin’e miydi? NATO 2030’da Rusya ve Çin’e karşı bir plan öngörüldü ise sözü edilen Avrupa Ordusu ne işe yarayacaktı? Sorular çoğaltılabilir.

ABD, Kraliçe’nin bizatihi temsili dahilindeki güç içinde ve Başbakan Boris Johnson Hükümetiyle tarif edilen Birleşik Krallık ile birlikte, içinde Rusya, Çin, ekonomi, Batı tipi demokrasi, siber-uzay, Arktik bölge, vs. konuları olan küresel politikada, kendine tabi olacak türden bir Avrupa istemektedir. Bunun anlamı, Fransa ve Almanya gibi Avrupa’nın başat güçleri (bunlarla ilişkili Hollanda, İtalya, İspanya, vb.), vizyon, strateji veya politika yönleriyle Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık’a tam bağlanacaklar, bir çıkar ayrılığı içinde olmayacaklar. Peki, burada fikir ayrılığını yaratan kim? Macron’un kendisi veya Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in şahsı olmayacağına göre, kim, neye, nasıl bakıyor ve bakış açısındaki asıl fark nedir? Daha çok bakılan yerler ve konular belli: Asya kıtası, ekonomi, siber-uzay, Arktik bölge, yeşil enerji, vs. Buralarda iş ortaklıkları olan güçler ve ülkeler için bir çıkar farklılığı veya karşıtlığı olması mümkün müdür? Evet. 

Düşünülürse, kadim kıta Asya’nın en önemli coğrafyaları asırlarca Batılı ülkelerce ve şirketlerce sömürüldü. Buna kolonyal dönem dedik. Ama bugün yeni-Kolonyal (neocolonialism) düzenden söz edildiğinden, küresel perspektifte bu çıkar paylaşımında kim, nerede duruyor, tarif etmek gerekmez mi? Kimler Çin veya Asya’daki başka ülkelerle ortaklık içinde hareket etmek istiyor?

Çin Komünist Partisi ile Batı tipi demokrasi karşı karşıyadır. Küresel zenginlik olgusu, Ali Baba’nın sahibi Jack Ma ve TikTok’un da içinde olduğu ByteDance’ın sahipleri örneklerindeki gibi, Çin içinde de dikkat çekici ve sosyal farklılıkları aşırı gösterir türden, büyük sermaye şirketlerini ortaya çıkardı. Ancak bu durumdan başta Xi Jinping rahatsız oldu ve ilgili Çinli küresel şirketlere hemen birer ceza kesildi. Mesaj şuydu: Küresel-Batı tipi kapitalist olamazsın, zenginliğini Çin halkı için paylaşmasını da bilmelisin! Demek ki Çin Komünist Partisi Batı sisteminden farklı noktalarda ama işbirliğini sürdürür şekilde yürümek istiyor. ABD ve İngiltere bunu bilmiyor mu? Komünizmin tekrar büyümesine imkan mı verecek? Politik ve ideolojik boyutta bu net durum var.

İyi de Çin’in bu çizgisi 1979’dan, Deng Xiaoping zamanından bu yana evrilerek bu noktaya gelmedi mi? Çin sermayesi ABD, İngiliz, Avrupa ve Küresel sermaye değil miydi? Öyleyse Çin içinde de hangi Çin diye soracağımız gruplar var. Biri Komünistler, diğeri ise Küresel sermayedarlar.

Çin’in Kuşak Yol İnisiyatifi (BRI) önemli bir araçtır ve birçok yönden önemlidir: Bir yönüyle Çin Komünist Partisi ve milliyetçi Çin için, diğer yönüyle de küreselleşmiş Çin için önemlidir. Bir yönüyle Çin’in kasasında biriken ABD dolarlarının küresel yatırımlar için harcanması için, diğer yönüyle yeni bir rezerv para sisteminin uygulamaya konması için önemlidir. Çin Devleti mi, onunla ortaklık yapan şirketler mi, neo-kolonyal yapılar mı büyüsün, her şeyden önemlisi, süreç içinde ipler kimin elinde olsun?

Küresel Devrim oluyor. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin etkilerini yaşamaktayız. Uluslararası Sistem’den Küresel Sisteme doğru dönüşüm gerçekleşiyor. Küresel çapta; iklim krizi (UNEP 2000 Outlook) artarak devam ediyor; ekonomik kriz (2008, Morgage & Lehman Brodhers) etkileri sürüyor; küresel-pandemi (2019, COVID) varyantları var, yaşamı ve kültürü değiştirdi, hatta değişimi hızlandırdı; küresel terör (11 Eylül 2001) bir manivela oldu; göç krizi iklim krizi ile yeni bir boyut kazandı; medya baskısı konvansiyonel ve sosyal medya ile etkisini artırıyor; olanlara “Yeni normalleşme” (Afganistan/Kabil çekilme görüntüleri ibretlik) demek mümkündür.

Bakmayın siz bazılarının umursamaz tavırda görünmesine, bugün küresel ısınma her şeyin önüne geçti. Jeostratejik çevrenin çatışma unsurları neler? Bundan böyle güçlü ve kırılgan bölgelerle çevreyi tarif ediyor olmamız gerekecek.  Kriz hesaplamalarında gelecek incelemeye alınacak her konuda jeostratejik çevre bir kriz çarpanıdır. ABD gibi ülkeler bu konuları kendilerine ait her türlü planlarında işlemektedirler. Joe Biden bu konuyla ilgili sağlam plan yapma dönemine geçişte mihenk taşıdır. Yeşil enerji politikalarında Avrupa büyük oyuncudur. Bu konuda bugün küresel çapta önemli bir çıkar çatışması oluyor.

Bugün en önemli bir “küreselleşmenin tamamlanması” konusu var. Küreselleşmeyi konuşanlar her nedense tamamlanmasından bahsetmiyorlar! Sizce eksik kalan yerler, paylaşılması gereken noktalar yok mu?

Amerika Birleşik Devletleri Küresel Eğilimler-2040 ile açıkladı, dört senaryo sundu. Bunlar: 

  • Senaryo-1, Demokrasilerin Rönesansı: ABD ve müttefikleri tarafından yönetilen açık demokrasilerin yeniden dirilişi. 
  • Senaryo-2, Dünyanın Sürüklenmesi: Uluslararası kurallar ve kurumlar olduğu gibi, uluslararası sistem yönsüz, kaotik ve istikrarsız. 
  • Senaryo-3, Rekabetçi Birlikte Yaşam: ABD ve Çin ekonomik büyümeye öncelik verirler ve sağlam bir ticaret ilişkisini yeniden kurarlar, ancak bu karşılıklı ekonomik bağımlılık, siyasi etki, yönetişim modelleri, teknolojik hakimiyet ve stratejik avantaj üzerindeki rekabetin yanında mevcuttur. 
  • Senaryo-4, Ayrı Yaşamlar: Dünya çeşitli büyüklük ve güçlere sahip çeşitli ekonomik ve güvenlik bloklarına bölünmüştür. 

Başkan Joe Biden veya liberal-demokrat bir partiyle temsil edilen güç odakları birliği tarafından, muhataplara ne denmek isteniyor olabilir? Seç birini: Örneğin, ayrılıkçı olursan bak dünya böyle olacak!.. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık demokrasisi merkezli güç birliği yaparsak bu yeni-Rönesans olacak!..

Strateji, savaş, güç mücadelesi, vs. tanımları yaparız. Gerçekleşmeler bu kapsamlı mücadelenin veya rekabetin getirip bıraktığı bir “karar noktası”na göre tezahür eder. Her bir karar noktası bir sonraki adımın referans noktasıdır. Ancak mücadele asla bitmez, politika ve politikacılar, yürütmeden sorumlu olmaları hasebiyle, zamanın gereği olan faaliyetleri düzenlerler ve yürütürler. Eğer entelektüel kesim esas gücü tarif edemiyor ise yürütmenin takipçiliğinde kalarak, bu noktada bir adım ileri gidemezler; bunun da anlamı şudur, bu kimseler ancak gücün sözcüsü olurlar.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

23 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
36 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
48 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
50 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
80 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme