Meta Kapitalizmi ve Politika İlişkisi

19 Ekim 2021
Okuyucu

Politika derslerine devam edelim. Burada sizlere strateji, meta kapitalizmi, uzmanlar iktidarı, paylaşılan egemenlik, gibi kavramları birlikte açıklayacağım. Pratikte ise bu kavramların karşılığındaki ABD, Çin, Yunanistan, Türkiye, vs. ülkelerin ilişkilerini örnekleyeceğim. Uluslararası İlişkiler öğrencileri bu kapsamlı konuya bu boyutta bakabilirler. Anlatım tekniği olarak bir III. Dünya Savaşı tartışmasını yaparak bu yazıyı size daha kolay sunacağım. Teorik, felsefi ve köklü yönü olan bu kapsamlı konuyu böyle yazarsam daha anlaşılır hale gelecektir.

En azında bu yüzyılda, o bildiğimiz türden bombaların patladığı, tankların yürüdüğü bir ABD-Çin Savaşı veya III. Dünya Savaşı olmayacağını dikkate almalıyız. Başat güçler tarafından uygulanan yöntem ne? Savaş olacakmış gibi büyük bir rekabet ortamı yaratmaktır. O bombaların patladığı, tankların yürüdüğü türden savaşları kimler yapar? İşte Ukrayna, Libya, Suriye… Böyle olur savaşlar. Hatta terörle mücadele var. Artarak devam eder bu terörizm…

Bizim bakmamız gereken yer başat güçlerin diğerlerini nerelerde meşgul ettikleridir. Eğer Türkiye simetrik yönden Yunanistan ile asimetrik olarak terörle meşgul ise bu bir plan üzerine yürüyen hadisedir. Hatta Yunanistan silahlandırılıyorsa buradan anlaşılması gereken, başat güçlerin bu bölgeye daha fazla odaklanmasının tezahürüdür. Burada başat gücün amacı Yunanistan’ın karşısındakini yani Türkiye’yi bir şekilde ikna etmektir. Neye? Küresel sisteme. Bunu biraz sonra açıklayacağım. Burada manevra yapılması gereken nokta, sahada örneğin Doğu Akdeniz’de oluyor ise bu stratejik manevra değil, taktik veya operatif türden gerçekleştirilen manevradır. Stratejik manevra ise başat güçlerle ilgili olmalıdır. Bu manevra ortaklıklarla ve ittifaklarla, yürütülen büyük projelerle kendini gösterir. Yunanistan, Fransa ve ABD ile ortaklığını tazeledi. Bu Türkiye’ye karşı Yunanistan’ın stratejik manevrasıdır.

Küresel rekabet gri alanlarda alabildiğine acımasız kendini gösterir ve bunun bir vicdan muhasebesi olmaz. Romantik beklentilerle sadece kendinizi kandırırsınız, ama başat güçlerin adımlarında bir fark meydana gelmez. Başat güçler ancak bir III. Dünya Savaşı yapar ve ortaya mevcut uluslararası statükoyu değiştirecek ağırlıkta sonuç çıkarırsa, böylesi şartlarda olan büyük değişiklik belki sizin istediğiniz yönleri de kapsıyordur…

Başat güçlerin stratejik gelişimi ve küresel rekabeti nasıl gerçekleşir? Burada meta kapitalizmi esaslı bir anlatım yapmak isterim. 

Başat güçler çok karmaşık işlerle ilgilenmezler, üstten bakarlar. İşlev olarak finans kapitalizmini ve teknolojiyi ellerinde tutarlar, bunu yönetirler. Bir de uyumlu olanlarla alternatifler hakkında politika üretenlere zemin hazırlarlar. Başat güçlerin temel politikası ortaklılarla alakalıdır.

Sonuçta ileri sürülen, alınıp satılan, rekabeti somutlaştıran meta ortaya çıkar. Bu noktada toplumu teknikleştirmek gerekir. Örneğin herkesin elinde bir akıllı telefon veya dizinde bilgisayar varsa toplum teknikleşmiş demektir artık. Elektrikli araçlar, uzaya gönderilen roketler, vs. hep ilerici projelerdir. Strateji vizyonla tamamen birliktedir. 

İşi kolaylaştırmak için gerekirse herkese tüketici kredisi verilir ve süreç işletilir. Kreditörlerin bir piramidi olduğunu da unutmayalım. Elinizdeki kartın asıl sahibi size mektup gönderen değildir ve muhatap bankanızın bir komisyoncu olduğunu asla unutmayın. 

Aslında erişimi gerçekleşen toplumlarda bir bağımlılık söz konusu olmaktadır. Sonuçta bu bir dekolonizasyon olarak yorumlanmalıdır. Devlet belli ölçülerde devreden çıkmış, küresel veya başat güç tahakkümü söz konusu olmuştur. Ülke ve devlet politikalarında küresel şebekeye bağlanmaktan başka çare yoktur. Zira meta ve bununla gerçekleşen küresel rekabette kazanç ve kayıp hanesine yazmaya başlamıştır bile. Politikacılar, medya, akademiler, satıcılar, hepsi bize bir uzmanlar iktidarını tarif eder. Uzmanlar çalıştığı iktidarı derli toplu sürdürüyorsa meta kapitalizmi ile barışık ve istikrarlı büyüme imkânı bulunur. Meta kapitalizmi kendi içinde dengelidir ve kendi kültürünü geliştirir. Bu denge ve kültüre uyumlu olanların politikaları kolay gelişir.

Küresel düzen veya dekolonizasyon ortaklarına bir uyum ve sistem sunar. Buna paylaşılan egemenlik denir. Ancak düzenin dışında olanları da kendiliğinden ötekileştirir ve ayrıştırır. Bunun için çaba dahi sarf etmez, ayrışmak isteyenler zaten rızalarıyla hareket ederler. 

Ayrışmayı açıklayalım. Küresel düzende diğer uzmanların başını çektiği alternatif iktidarlar oluşur. Buna örnek Rusya, Çin, İran’ı düşünebilirsiniz. 

ABD’nin politikası gereği İsrail öne çıkarılmak istenmiş, Türkiye’nin ise bir alternatif olması öngörülmüştür. Bu kararı Türkiye değil, küresel sistem vermiştir. Türkiye bu noktadan itibaren (iç ve dış) politikasında başka bir kulvara geçmiştir.

Denge ve kültüre uyumlu örnekler bakımından Avrupa Birliği projesini, Brexit’in açıklamasını, Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’i düşünün, küresel sistem ve kültür, uzamanlar iktidarı ve egemenlik, gibi kavramları yan yana koyarak bakın.

Bu durumda küresel düzen ortaklıklar ve ittifaklarla ilgilenir. Güç ilişkilerini yönetir, ekonomik rekabetin şartlarını belirler, yenilikçi senaryolara bakar. 

Şimdi bu meta kapitalizmi anlayışına göre bir daha bakın, ABD Başkanı Demokrat Joe Biden neleri savunuyor? Başat güçlerden ABD, Çin veya Avrupa neyin alternatifi? Biden Yönetimi Yunanistan ile neyin anlaşmasını yapıyor?

Başa dönelim, bu düzen böyle kendi mekaniği içinde evrimleşirken bir III. Dünya Savaşı çıkar mı? Bunlar bizlerin işleri değildir. Bizler çok çalışmakla ve gücümüzü artırmakla ilgilenmeliyiz. Sağlam ortaklıklarla stratejik manevra yapma kabiliyetimizin olması gerekir.

Eğer “kat’i alternatif” düşüncesi savunuluyorsa bu da bir politikadır. Ancak elimizde küresel finans şartları, meta kapitalizm teknolojileri ve her defasında yenilenen ürünler varken ne tür bir uzmanlığın savunucusuyuz, bunu iyi bilmemiz gerekir.

Meta kapitalizmi insanlığa yapay zekâ, otomat, iletişim ve şebekeler sunmaktadır. Örneğin birkaç yıl sonra ABD ve Çin küresel internet ağlarını uzay ve yer sistemlerine yerleştirmiş, tam işletiyor olacak. Reel ve sanal, medde ve mana iç içe geçmiş durumda, yeni bir yaşam biçimi gelişmektedir. Bunun asıl patronları finansı ve teknolojiyi aynı anda planlı olarak küresel çapta yönetenlerdir. 

Uyumlu veya alternatif olsun, politikanın görevi nedir? Üç madde: Kontrol et, yeni mekanlar yarat ve yönetişim kur.

Küresel güçlerin kontrol, mekân ve yönetişim bakımlarından oluşturdukları stratejiler ve vizyonlar ile bölgesel güçlerinki kategorik olarak farklı seyreder. Örneğin üç küresel zenginin aynı anda uzay mekânına yatırım yapmaları bir üst-güç sonucu gelişir. Bu tür üst-güç baskısı ile üst-modernite gelişim gösterir. Başka örnekte bir küresel şirket, Starlink projesi ile size bedava internet sunmayı planladı, buna karşılık sizden neler alacak veya neyin bağımlısı olacaksınız, tahakkümü altına gireceksiniz, bunu biliyor musunuz? Belki siz kat’i alternatif savunucusuyken, onun piyasasının canlanmasını temin edeceksiniz; ama siz bunu bilmiyorken, o bütün piyasayı kontrol edebilecek.

İşte bu noktada teknolojiyi ve finansı kullanmamak yönünden daha derinden bir oluşum gelişmektedir. Bu potansiyel güç alternatif politikadan tamamen farklıdır. Eğer bir III. Dünya Savaşı olacaksa işte bu güçler arasında, meta kapitalizmi ile karşıtları arasında olacaktır. Meta kapitalizmi her şartta alternatifi kontrol eder ve aslında onu üretir. Unutulmasın, bugünkü Çin ekonomisini ABD üretti. 

Size bu sözlerin gayet ütopik gelmiş olabilir. Ancak temel ayrımı görebilirseniz bugün olanların anlamını daha iyi açıklayabilirsiniz. Her şeyden önce taşları yerli yerine koymak gerekir. Politikadan önce gücü bilmek gerekir.

NOT: 

  1. Kişisel düşüncelerimi yansıtır. Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.
  2. Georges Balandier’in Sahnelenen İktidar isimli eserini okumanızı tavsiye ederim. İş Bankası Kültür Yayınları, Cevap. Öznur Karakaş, İstanbul, 2021.

Gürsel Tokmakoğlu

Politika 'ın son yazıları

51 views

Politik Vizyona Göre Konumlanma Stratejisi

Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
45 views

İsrail Gazze’de Ne Yapmak İstiyor? 

Hamas-İsrail çatışmasında 7 Ekim’den bu yana 212 gün geçti, Gazze konusunda ne noktadayız? Şurası net, 12 bini çocuk 35 bin Gazzeli öldürüldü, 1,5 milyon insan şu anda çok zor şartlarda yaşıyor, en son noktada Refah’a saldırı oldu olacak türü bir İsrail baskısı da sürüyor.
71 views

İkinci One Minute

Eğer dünya büyük bir krize doğru giriyorsa, Türkiye yaşadıklarının yaralarını büyük ölçüde sardı, geleceğe hazır gibi, ekonomik sorunlarla ilgilenmeyi bir yana koyuyorum, ama İsrail yeni ve kaotik dünya dönemine daha büyük bir sorunlarla gireceğe benziyor. Gazze konusu travmatik! Bu stratejik analizi, Türkiye merkezinde gerçekleşen olaylarla açıkladıktan sonra, 2024 itibariyle gelecekte bizi neler bekliyor, diye sorarak ele alıyorum.
62 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
75 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme