ABD’nin Türk SİHA’larını Şikâyet Mektubu

11 Ağustos 2021
Okuyucu

Bu bir ilk! ABD Kongre üyelerinden Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a bir şikâyet mektubu iletildi ve bu suretle Türkiye’nin İHA/SİHA programından duyulan rahatsızlık dile getirildi. Demek ki Savunma Sanayii konularında ciddi bir adım attıysanız, ABD bile rakip olabiliyor ve politik açıdan önleyici bazı girişimleri başlatabiliyor.

Mektubu inceledim, pek de özenli değil. Yanlış ve eksik hususlar var. Ancak amaç, bir biçimde Türkiye aleyhine işlem başlatmak olmuş, nasıl olsa bu mektuptan sonra ABD bürokrasisi çalışacaktır, diye düşünülmüş. Mektuba size de bakabilirsiniz (imzacıların hepsini buraya koymadım).

Defaten işaret ettim, Türk SİHA’ları esasında Rus silah sistemlerine etkili oldu ve Rus savaş doktrinini yerle bir etti. Suriye rejim güçlerine karşı gerçekleştirilen Bahar Kalkanı operasyonunda rejimin envanterindeki Rus yapımı silah sistemlerinin üçte birini, yine Azerbaycan tarafından Karabağ’ı işgalden kurtarmak için Ermenilere karşı girişilen savaşta envanterlerindeki Rus yapımı silah sistemlerinin yarısını imha etti. Bu bir NATO üyesi ülkesinin silah kapasitesi ve başarısı açısından önemlidir. İlgili Kongre üyeleri bu konuyu atlamışlar. 

Metne 27 üye imzası atılmış, bu üyeler değişik alanları metne yazmışlar, ancak Ukrayna’yı unutmuşlar. NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye’nin, Rusya’ya karşı olan gücünü artıracak türden Ukrayna’ya satış yapmasını neden görmezden gelmişler?

Hatta metinde ifade edilen Polonya’ya SİHA satışı konusu var. Bu bile Polonya’nın Rus tehdidine karşı savunulmasında bir güç unsurudur. Ancak ABD Kongre üyeleri bu konuyu rekabet piyasası konusu olarak görüyor olmalılar. NATO’nun, Baltık ve Doğu Avrupa bölgelerinin savunulması kapsamında görmüyorlar. Haritaya bakmalarını tavsiye ederim, Karadeniz’den Baltık’a kadar bir NATO üyesi olan Türkiye’nin teknolojik sistemleri savunma yapıyor, bu kimi rahatsız ediyor?

Bütün bunlar dururken mektupta “ABD müttefiklerinin ve çıkarlarının” zarar gördüğü ifade edilmiş! Buradaki tutarsızlığı görebiliyor muyuz? Türkiye bir NATO müttefikidir ve NATO’nun değişik alanlarında teknolojisiyle savunmaya destek vermektedir.

Sanırım bu imzacı Kongre üyeleri bölgemizde ABD politikası çerçevesinde gelişen ve desteklenen; Kıbrıs-Rum kesimi ile Yunanistan, Ermeni meselesi ve Suriye’de PKK/YPG’nin desteklenmesi (onlar DAEŞ terörüyle mücadeleyi yazmışlar) konularına özellikle değinmişler. Yanlı politikaların olduğu anlaşılabiliyor. Aslında müttefiklik ruhuna uyulmadan böylesi politikalar geliştirmek yanlıştır! Ümit ederim kendisine şikâyet mektubu iletilen Dışişleri Bakanı Blinken bu hassas noktayı anlar ve gerekli değerlendirmeyi yapar.

Metinde Savunma Sanayii konularında Pakistan ile görüşme yapılmasına yer verilmişken, Türkiye karşıtı bir anlayış içinde durmak suretiyle, Libya’da barışın ve demokrasinin getirilmesi için Türkiye’nin Birleşmiş Milletler nezdinde de iştirak edilen özverili çabaları görmezden gelinmiştir. Çalakalem yazılan, terörle mücadele, sivillerin zarar görmesi gibi konular var, ben burada irdelemeye değer görmüyorum, çünkü tamamen mesnetsiz konular bunlar.

Bütün bunlar tutarsızlık ve yanlı ifadelerle dolu mütalaalardır. Ancak şurası gerçek, birilerinin ayağına basılınca demek ki böyle olacak! 

Şöyle bilinsin, Kıbrıs Geçitkale’ye Türk SİHA’ları konuşlandırılacak, PKK terör örgütü dahil her türlü terör örgütüne karşı SİHA’larla görev yapılacak, isteyen ülkelerle satış anlaşmaları yapılacak, bütün bunlardan geri adım atılmayacak! Metinde ifade edilmeye çalışıldığından ifade ediyorum, yeni bir CAATSA tehdidi olması hali Baykar ve Savunma Sanayii yöneticilerini engellemez, daha çok motivasyonlarını yükseltir. Türkiye’ye neden Predator İHA ve Patriot Hava Savunma Silahı satılmadı diye mektup yazan bir Amerikalı Kongre üyesi olmayacak mı?

(Umarım bizim politikacılarımız ve bürokratlarımız da ABD’li Kongre üyelerinin emekli asker Mike Nagata’nın ifadesini mektupta referans verdiği gibi, bizlerin de açıklamalarını biryerlere yazıp referans verirler. Bu her yönden rekabet ve savaşın sürdürüldüğü yeni dünya düzeninde bir anahtar argümandır, yapan yapıyor. İlgililerimizin kullanmadığı bir konu üzerine yazıyı bitirirken burada dikkat çekmek istedim.)

1 Comment

  1. Türkiye bu silahlar ile süper güç oldu Allah’ın izni ile. Ama düşman çatlıyor ve kuduruyor. Kudursunlar bakalım batılılar. Ama Kudurmak ve kıskanmak ile korkmanın ecele faydası yoktur. Er-geç Türkiye Süper güç olma yolunda ilerliyor ve dünya adaletini sağlayacak inşaAllah. Çünkü dünya, Birleş-İmiş Devletleri işgal eden ve Güvenlik Konseyini işgal eden adaletsiz ve zalim 5’li çeteden çok çekti ve Türkiye’nin sayesinde inşaAllah bu çeteden kurtulacak ve adaletli Türkiye’nin içinde olduğu bir BM Güvenlik Konseyi teşkil edilecektir. Az kaldı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Afganistan’da İç Savaş Potansiyeli

DİĞER YAZI

Sonu Gelmeyen Savaş Sürerken

Güvenlik 'ın son yazıları

42 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
82 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
134 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
186 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
206 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme