firatin-dogusuna-harekat
Fırat'ın Doğusuna Harekat

Fırat’ın Doğusuna Harekat

30 Ekim 2018
Okuyucu

Bugün (30 Ekim) Cumhurbaşkanı Erdoğan Fırat’ın Doğusu kapsamında planların tamamlandığını vurguladı. Bu ne anlama geliyor? Türkiye Fırat’ın Doğusuna harekat yaparsa hareket tarzı ne olacaktır? Askeri ve politik bakışla bölgedeki durum nasıl okunmalıdır?

Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasını da çökerteceğiz. Bu konuyla ilgili hazırlıklarımızı, planlarımızı, programlarımızı tamamladık. Hatta geçtiğimiz günlerde terör örgütüne yönelik fiili müdahalelerimizi de başlattık. Yakında daha kapsamlı ve etkili operasyonlarla terör örgütünün tepesine tepesine bineceğiz. Bir gece ansızın gelebiliriz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bunları söyledi. Ayrıca, “Suriye meselesini çözmeden geleceğimize güvenle bakamayız,” dedi. Bu vurgu önemliydi.

İzninizle bir hatırlatma yapayım. Sekizinci Cumhurbaşkanımız (merhum) Turgut Özal Baba Bush zamanında, o dönem ortaya çıkan fiili durumda, Kuveyt’in Saddam güçlerinden kurtulmasına dönük koalisyona katılarak Irak’a girme planlarını yapmıştı. Irak’a girip Kuzey Irak’ta mevcut sınırımızda gerekli değişikliklerini yapmak adına bu istekliliği göstermişti. Baba Bush bu durumun farkındaydı ve bazı kesimleri ki en başta TSK içindekileri etkileyerek Türkiye’nin bu tarihi fırsattan yararlanmasının önüne geçmişti. Biz yıllarca Irak’tan gelen PKK saldırılarıyla uğraştık. Bugün bile askerimiz sınırdaki engebelerin olumsuzluklarından dolayı saldırılara maruz kalmaktalar. Kim engelledi bu tarihi fırsatı, hangi irade? Unutmayalım ki ülkeler milli güç unsurlarını zamanında ve etkili bir biçimde kullanamazlar ise bunun bedelini sonraki nesillerine ödetirler. Bu hiç de istenen bir durum değildir.

Yakın zamanda yazmıştım, İsrail’in savaş istediğini veya aslında savaş kozunu oynayarak etrafındakilere istediğini yaptırdığını ifade etmiştim. Ülkeler ordusunu bu zorlamalar için kullanırlar. Türk tarihi byunca biz de bunu devlet yönetiminde kullandık. Ama gelinen noktada Turgut Özal zamanındaki Genelkurmay Başkanları gibi askerler veya politikacılar, eğer emperyalist iradenin güdümünde hareket ederlerse ve bulundukları mevkiyi temsil edemezlerse olacak bellidir, başkaları kazanır, biz kaybeden oluruz.

Başka bir yazıda liderlik yapısının güçlendirilmesi hakkında yine işaret etmiştim. Gücün bileşenlerinde neler vardır? Mevcut kapasitenin ortaya koyabildiği politika, hukuk, sosyal yapılar, medya, askeri güç, coğrafya, bilim ve teknoloji, iletişim ve network gücü… Bir yol mu arıyorsunuz? O yol kendi aklınızla, birikiminizle, kapasitenizle en iyi buluşan olmalıdır, ısmarlama değil.

Fırat’ın Doğusu kavramını da açıklamıştım. Fırat’ın Doğusu neresi? Fırat’ın doğusu Dicle’nin batısına kadarki bölgedir. Eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan Fırat’ın Doğusunda bir harekat yapılacağı sinyali veriyor ise bunun karşılığı olan konu sadece bugün haritalarda boyalı Suriye sahası değildir, aynı zamanda Dicle’ye kadar uzanan Irak topraklarını da kapsar. Musul’un batısından başlar, Telafer kentini, Sincar Dağını içine alır. Irak’ta kalan “Fırat’ın doğusu bölgesi” Suriye ve Irak petrol bölgelerinin arasında ve PKK teröristleri ile bunlara imkan sağlayan güçlerin önemsediği, bir tür iletişim sağlayan bir coğrafyadır. Bu bölge bir dönem DAEŞ’in eline kontrol etsin diye verilmişti. Şimdi DAEŞ Irak’tan temizlendi ve Suriye’de de önemli ölçüde temizlendikten sonra bu bölgelere PKK, PYD/YPG, diğer unsurlarla birlikte adı devşirilip SDG yerleştirildi.

Mevcut durum nedir? 28 Ekim’de TSK Ayn El Arab’da obüs toplarıyla Zor Mağar hedef bölgesini vurdu. YPG’nin kendine mevzi kazmasına, siper almasına ve buradan Türkiye hakkında istihbarat ve hedef çalışması yapmasına izin vermedi. Bu tür operasyonlar meşru müdafaa amaçlıdır, devamı da gelecektir. Derinlikteki hedefler de kabiliyetler ölçüsünde bir süre TSK’nın hedefi olacaktır.

Menbiç’te ABD ile ortak devriyeler başlıyor. Eğitimler tamamlandı. CENTCOM bilmeli, eğer ABD bu konuda Türkiye’yi bir aldatmaca içine sokmaya kalkarsa yanılacaktır. Zira TSK şimdilik sınırları içinden tespit ettiği terör hedeflerini vuracaktır.

ABD ve İsrail plancıları Dair ez Zor bölgesinde sıkışmaya başlamıştır. Burada DAEŞ’i kışkırtarak bazı sebepler yaratmanın peşinde ve uluslararası kamuoyunun dikkatini buraya çekmek istemektedir. Burada yapılmak istenen bellidir.

Genel olarak açıklayabiliriz. Eğer Suriye’de İdlib’den sonra Rusya, rejim güçleri, İran yönünü Deir ez-Zor’a çevirecek olursa, bu koalisyona Türkiye derinlikteki Suriye sahasından doğrudan iştirak etmeyecektir. Yapacağı şey daha çok kendi sınırına yakın ve Irak’taki operasyonlar olacaktır. Dair ez Zor için geri bölge emniyetini alacaktır. Ancak kendi kontrolüyle hareket edebilen ÖSO’nun bu koalisyonun muhtemel bir operasyonuna dahil olmasına göz yumabilecektir. Halen Dair ez Zor güneyinde ÖSO birlikleri vardır, bunların içinde az sayıda Türk özel birlikleri de vardır. Esasen Türkiye harekata desteğini, olası kaçışları önlemek ve iletişimi kesmek amaçlı olarak Suriye-Irak sınırı boyunca yol güzergahındaki Sincar bölgesini kontrol ederek sağlayabilir.

Bu durumda Cumhurbaşkanı tarafında verilen sinyali askeri lisanla bir hareket tarzı olarak ifade edelim: İdlib’de hedeflenen sonuçlar alınır alınmaz, yakın zaman içinde gelişecek biçimde; 1) Fırat’ın Doğusundaki Suriye kesimindeki tespit edilen YPG/PKK hedeflerine TSK tarafından top, İHA ve uçaklarıyla ateş altına almak, 2) Dair ez Zor’a ait Rusya, ÖSO, rejim güçleri, İran unsurları müştereken bir operasyon yapacak olurlarsa geri bölge emniyetini almak, 3) Fırat’ın Doğusundaki Irak kesiminde, Sincar’da PKK hedeflerini yok etmek ve Suriye’den olası kaçışları önlemek amaçlı kapsamlı bir operasyon başlatmak.

Bu plan dışında hareket tarzları yok mu? Elbette olabilir. TSK’nın ve politik alanın gerektirdiği biçimde, inisiyatifle ve fırsatlar değerlendirilerek değişik elastiki planlar devreye sokulabilir.

Benim üzerinde durmak istediğim askerin ne yapacağını tarif etmek değildir, daha çok siyasi iradenin tarihte yapıldığı gibi yanlışlara düşmediğini kararlı biçimde ifade etmesinin geçerli ve yerinde olduğunu vurgulamaktır. Başkaları gerekeni yapıyor ve biz çeşitli bahaneler ileri sürerek evimizde oturuyorsak, kazanan elbette o başkaları olur. Kimse kusura bakmasın! Devlet idaresi güç kullanmakla olur ve güç mücadelesi boşluk tanımaz, sizin yapmadığınızı mutlaka bir başlası yapar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

israilin-aradigi-savas-mi
ÖNCEKİ YAZI

İsrail’in Aradığı Savaş mı?

DİĞER YAZI

Mısır’da Arap NATO’su Tatbikatı

Güvenlik 'ın son yazıları

57 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
117 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
170 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
181 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
146 views

Küresel Stratejik Savunma 

Bu makalede, küresel savunma ve küresel strateji, savunma sanayiine olan ihtiyaç, bununla refah ve güvenlik yönleriyle kazanılacak avantaj, stratejik plan ve proje konuları ve KAAN projesinin değeri ortaya konacaktır. ABD, Rusya, Birleşik Krallık ve Türkiye örnekleri üzerinde duracağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme