politik-kutup-tespiti
Politik Kutup Tespiti

Politik Kutup Tespiti

7 Nisan 2015
Okuyucu

 

Berlin Duvarı yıkıldı ve ardından, tek kutuplu bir dünya nasıl olur, soruları gündeme geldi. Peki, halen tek kutuplu bir dünyada yaşadığımızın farkında mıyız?

Tek kutuplu bir dünyada yaşadığımız hakkındaki görüşe karşıt yaklaşımı olan birçok yazar vardır. Bunların başında küresel güçleri ayrı bir kutup gibi görenler ve tam da ABD’nin karşısına koyanlar gelmektedir. Hatta kutupluluk fikrinin eskide kaldığını savunanlar dahi mevcuttur. Diğer bazı görüşleri savunanlar AB, Rusya, Çin vb yerleri canlandırmakla ilgili konulara eğilmekteler.

Sözü edilen yerlerle ilgili olarak uygulamada görüldü ki, AB zor şartların altında kendine ait bir çıkış yolu arar olmuş, Rusya özellikle Ukrayna konusundan sonra önemli bir ekonomik savaşa dahil edilmiş, Çin ise ucuz işgücüyle ve elindeki banknotlarla dünya için sadece üretici olmanın ötesine nasıl geçebilirim, acaba belirleyici olabilir miyim, diye düşünür olmuştur.

Hatta daha radikaller yanlış okudukları İslam’ı bir güç odağı gibi öne çıkarmaya gayret etmekteler. Aslında radikalliği ve mezhepçiliği bir terör sistemi haline dönüştürme çabası “Uzun Savaş” düşüncesini ortaya atan ABD’ye aittir. Ve maalesef terörle İslam sözcüğünü birlikte telaffuz etmekteler, işin garibi, Müslümanlar da dahil olmak üzere dünyanın diğer tarafları da aynı şekilde bu durumu kabul etmiş bir görüntü vermektedirler. Bu nedenle bu belki görece bir düşmanlık veya rakip konumu yaratmaktadır ama kutup olup olmama konusu halen tartışılır bir konudur.

Bakın bugün ABD güncel kronik sorunlarında kullandığı yöntemler birçok kesime ilginç gelebiliyor. ABD, tehdit konumunda kabul görülmesini istediklerini terörle ilişkilendiriyor, birkaçını kaşınabilir çıban halinde tutabiliyor ve daha önceleri kesinlikle bir çatışma sebebi olan benzer meseleleri ise bugün diyalogla ve barışçı yöntemlerle çözme yolunu seçebiliyor. Bütün bunlar inisiyatifin kendinde olduğuna işaret eden emarelerdir.

Dünyada politik bir kutup olabilmenin yeter şartları nelerdir? İnsanlık son birkaç asırda şunu öğrendi: Bir gücün kutup olabilmesi için tüm dünyaya ilişkin belirgin bir anlayışı, altyapısı, gücü, sürdürülebilir sisteminin varlığı, belirleyici ve baskın karakterde olması aranmaktadır. Bu sorunun tamamı ile ilgili cevap evet ise bir kutup mevcudiyeti söz konusudur.

Örneğin Batı’nın politik, ekonomik, endüstriyel, teknolojik, vb tüm yapısı nasıl bir kutup oluşumu için yeterli ise tam karşıtı olarak Doğu’nun aynı değerlerde yaklaşık tersi yapılanması başka bir kutup idi. Daha sonra sürdürülebilirlik ilkesinde zafiyet görülünce Doğu bir kutup olma özelliğini kaybetti ve Berlin Duvarı çöktü.

Gelelim bu güne: Bu bakış açısıyla kutup olma kabiliyetine sahip ne var elimizde?

ABD halen tek bir kutup odağıdır ve (Fukuyama’nın söylediği gibi) tarihin de sonu değildir. Batı değerleri, demokrasi, serbest piyasa ekonomisi, kapitalist yapı gibi sayabileceklerimiz pek çok rağbet gören konu başlığıdır. Bilim ve teknolojide ABD’nin ileri altyapısı her geçen gün insanlığa yeni bir açılım ekleyebilmektedir. Bugün sözünü ettiğimiz teknolojik çalışmaların somut uygulamaları da ABD’de gerçekleştirme sürecinde ilerlemektedir. Altyapı sadece fiziksel değil, aynı zamanda gerekli ilerleme iklimi var edebilecek türden anlayışlarla oluşturulmuş görülmektedir.

Güç unsurları sürekli gelişme içerisindedir. Politikada, ekonomide ve savunmada kendi düşmanını yaratabilmekte ve dünyanın çeşitli yerlerine medya gibi organlarla her türlü düşünce kolaylıkla yerleştirilebilmektedir. Bu üç unsurun birlikte çalışması uygulamada çok şey ifade eder. Örneğin bir çatışma başlatmak, harcamaları için yeni kaynaklar yaratmak ve bütün bunları bir programla uluslararası sisteme dahil ettirmek hassas çalışmaları gerektirmektedir. Bir de buna günümüzde ilgilileri ikna edici tarzda “yumuşak güç” kullanımı yöntemleri geliştirildi. Bütün bunlara istihbarat sistemi sürekli şekilde uygun altyapı ve ortam oluşturur. İstihbarat için insan ve teknik yöntemler çalıştırılır. Yoğun medya ortamları seferber edilir. Belki bugün için en önemsenecek olan siber güç yapısının en fazla ABD’de kurumsallaşmış ve işlerliğidir.

ABD’de vizyon belirleyiciliği başlıca bir önderlik sisteminin varlığını göstermektedir ve stratejik perspektifler asırlık periyotlarla isabetlilik sağlayabilmektedir. Bu tür vizyon değerleri başı çekme adına önemli görülmektedir.

Sanki ABD’de insanlık adına gerçekleştirilen ilerlemeler diğer toplumların da alacakları pozisyonu açıklar görülmektedir. Daha baskın bir karakterle belirleyicilik ilkesi öne çıkmış görülmektedir.

ABD diğer ilkelere ilave ettiği bu belirleyicilik ilkesini koruyabilecek midir? Şurası herkesi ikna edebilecek bir endişe açıklaması olabilir; her sistem kendi içinde belirli bir doygunluğa ulaşır ve içten içe çürüme sürecine dönüşür. Bu bakış açısı ile ileri sürülen konular; yaşlılık, ırk-renk farklılıklarının yaratacağı çatışmalar, yeni tür hastalıklar, tatminsizlikler, atalet vb olmaktadır.

Bu nedenle küresel güç odakları hakkında kendisine atfedilen yüksek değerin ortaya çıkması söz konusudur. ABD içinden daha fazla olmak kaydı ile çok sayıda küresel güç odağı bugün dahi istediği yerde ve istediği imkanı kullanarak kendini sürdürülebilir kılabilmektedir. Bu durum ülke sınırlarını, devlet yapılarını vs konuları tartışılır yapsa da önemli değildir.

Geleceğin daha çıkarcı insanlarla belirlendiği bir dünyadayız. Bu keyfi fakat sistemli yapı aynı zamanda ABD gibi olgunlaşmış bir kutbun sonraki doğal halinin de belirleyicisidir. Dolayısıyla sistem, kendini sürdürebilir açılımları bulabilir görülmektedir. Bu fikre karşılık çeşitli spekülasyonlar ve eleştiriler öne sürülecektir. Bu yöndeki her türlü etki, keyfiyetin kendi sistemi içinde daha güvenli olmasını sağlaması için doğal bir çevrim oluşturacak mahiyette olmasıyla güçlenir.

Bütün bunların sonunda şunu söyleyebiliriz, insanın karşısına yine kendisi çıkıyor. Politika sadece bir yönelim, karar, tavır ve araç görünümünde sistemleştirilen insana özgü bir yöntemdir.

Bazı çevrelerce tercih edilmiyor şeklinde bir görüntü ortaya çıksa da esas olan insanın tercihlerinin giderek daha bencil yapıda yaşam alanı bulabilmesidir. Buna bağlı olarak bazı kesimlerin kazanımlarının diğerlerine göre ayrışmasıdır. Hatta insanlar, toplumlar ve yaşam alanları arasındaki uçurumlar böylelikle derinleşmektedir.

Ne önerilebilir? Bilinen ve alışılagelen politik kutuplardan değil, insanı daha az istismar eden ama dünya değerlerini en az biçimde aşındıran bir sisteminin doğal şekliyle oluşturulup olgunlaşmasını tartışma konusu haline getirmemiz gerekmektedir.

Bu anlayış küreselleşme karşıtlığı gibi bilinen açıklamalara mı karşılık gelir? ABD’nin karşı kutbu küreselleşme karşıtlığı mıdır? Yok, olamaz! Çünkü yukarıda sıraladığımız gerekli ilkeleri bütüncül biçimde karşılayamıyor.

Tüm insanlık için sorun olan bazı hastalıkları doğru biçimde teşhis etmek ve buna göre baskın karakterlerin dikkatini çekmek başka bir şeydir, kutup olabilmek çok başka… Bu arada kendilerini gündeme taşıyacak fiilleri üreten çeşitli odaklar aslen kendileri mi önemsetmeye çalışıyorlar, yoksa baskın odağın yaratmak istediği fırsata mı cevap veriyorlar, tablo iyi okunmalıdır.

Bütün bunların sonucunda ABD’nin (belirsiz) bir süre daha küresel sistemde belirleyici olacağını ve politikada tek kutupluluğun klasik anlamda değil ama güncellenmiş biçimde kendini göstermeye devam edeceğini söylememiz gerekmektedir. Amerika her türlü değişikliğin katılım ortamı ve değişmeye en uygun iklimin geliştirilebildiği ortam olarak tarif edilmiyor mu? Evrim gösterebilir ve geleceğe ilişkin yapısal organları yaratabilir, değil mi?

Politika işiyle ilgilenenlerin uygulamadaki görüntüleri ve retorikleri farklı olabiliyor. Politik alanda bile olsa belirtilen türdeki düşüncelere göre pozisyon almalarını beklemek hiç de abes değildir. Ancak asıl aranan gerçek bir karşı kutup değil mi? Durup baktığımızda şunu görüyoruz: İnsanlığın tümüne hitap edebilen yeni bir düşünce akımı, imkan sunan köklü bir altyapı, kontrol sağlayan güç, sürdürülebilir bir sistem ve baskın-belirleyici model oluşuncaya kadar alternatif bir politik kutup arayışı devam edeceğe benziyor.

Şimdi kendi toplumsal sorunlarımıza dönelim. Ortada başka politik inisiyatif sahiplerine alan açan, inisiyatif ve güç veren bir potansiyel var. Kabul edilse de edilmese de Türkiye bu sistemin içinde meşguliyet içindedir. O halde tavrını belirginleştirirken herkesten daha fazla dikkatli olması gerekmektedir. Coğrafyanın dikte ettikleriyle Müslüman toplumlarda işaret edilen kronik sorunlar gündemde başta gelen sorunlar için önceliklidir.

Müslüman toplumların coğrafyalarında örneğin neler var? Teröre alet olanlar, yataklık yapanlar, bağnazlık içinde olanlar, radikalizmi bir yöntem olarak seçenler, ekonomik ve sosyal kalkınma politikalarını belirginleştiremeyenler, bilim ve teknolojide ileri adım atamayanlar, mutlaki yönetimi ve diktayı bir gereklilik gibi görenler, mezhep çatışmalarını körükleyenler, farklı görüştekileri çabucak hain ve düşman ilan edenler, eline silahtan başka bir şey almayanlar, kan dökmeyi ibadet halinde tanımlayanlar ve çaresizliği kader gibi görenler, ellerindeki serveti değerlendiremeyenler… Bu tip toplumlar biçare, mazlum, yardıma ve desteğe muhtaç haldeler. Bazı küçük değişiklikler olsa da bu tablo yaklaşık XVI. asırdan günümüze pek değişmedi. Oysa Müslümanlık bunu hiç, ama hiç hakketmedi!

Bu somut atmosferde gündemdeki çoğu politik konu belirli coğrafyalarda ve belirli kesimler üzerine sürüyorken, olup biteni ve sebeplerini görmezden gelmek mümkün olamaz. Bütün bunlara rağmen güncel gerçeklikleri ret etmeyi veya başka şekillerde açıklamayı bir politik tavır halinde görenler çok elbette. Bu sınavı insana hiç yakışmayacak usullerle tanımlamak ne derece bir kazanç olabilir ki? Yapılması gereken meşru, uygun, doğru, gerçekçi, kabul edilebilir gibi sıfatlarla tanımlanabilecek sosyo-ekonomik ve bilimsel-teknolojik politikalar olmalıdır.

Türkiye bu bilgiler ışığında politik bir kutup tespiti içindedir. Durum tespiti ilişkin önceliklere, önemsenenlere, gündemde tutulanlara, tekrarlananlara, algıya dair verilen emarelere bakılır. Unutmayalım, eğer kafamız karışıksa işlerimizi rayına koyamayız.

Kültür 'ın son yazıları

371 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
368 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
563 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
514 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2.1K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme