Cumhuriyet ve Yeni-Muhafazakarlık

2 Kasım 2020
Okuyucu

Geçtiğimiz günlerde Türkiye, cumhuriyetinin 97. yılını kutladı. Türkiye üniter bir cumhuriyettir. Avrupa’da başat devlet (örneğin) Federal Almanya da cumhuriyet ile yönetilmektedir. Geçmişte Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB, USSR) vardı. Marksist-Leninist rejim olan SSCB veya bugün devamcısı olan liberal Rusya Federasyonu cumhuriyetlerden müteşekkildir. Yarın Amerikan demokrasisi bir seçim gerçekleştirecek. Halen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) federal cumhuriyetlerden müteşekkil bir rejimdir (ABD Anayasası Article-V). Ben özellikle yarınki ABD seçimlerini önemsiyorum, öteden beri yazdığım gibi, ”küreselci” yönetim anlayışı bu temel ”cumhuriyet” kavramınını değiştirmekle ilgilendiğinden, bu noktada Yeni-Muhafazakar (Neo-Conservative) kavramını ileri sürüyorum. Bana göre ABD halkı bu kez istese de istemese de, bilse de bilmese de, Yeni-Muhafazakarlık ve Neo-Liberal Küreselci rejimin (buna ”yenilikçi” diyelim,) seçimini yapacak. Bakalım…

ABD demokrasisinde iktidarı belirleyen iki parti var; Cumhuriyetçi Parti ve Demokrat Parti. Cumhuriyetçi Parti; muhafazakar, ulus kavramına dayalı, uluslararası sistemin önderliğini yaparak dünya yönetimini sürdürmek isteyen bir anlayışa sahiptir.

ABD’de ekonomi kurulduğundan bu yana liberal anlayışla işler, bu konu partiler üstüdür. Ancak liberalizmin güncellenerek uygulanması ve neo-liberal anlayış bugün postmodern dünya kurgusunu zorlayan bir evrededir. Bu kurgu bahsettiğim ”yenilikçi” yaklaşımı temsil eder. Buradan amaçlanan şudur: Küresel sermaye, tüm dünyayı yönetecek politikalarını, kurguladığı yeni-rejim anlayışını yavaş yavaş dünyaya yerleştirecek.

Bunun için bu yenilikçiler, yani bugünkü Joe Biden’ın başını çektiği ABD Demokratları, sermayeyi genişletecek (katlayacak) biçimde yeni bir küresel yönetim ağı kurmak ve bu sayede ”insanlığı” daha geliştirmek istemektedir. Yenilikçiler bu ilerlemeyi kaçınılmaz olarak görmektedirler. Demokratlar, ”Din, ırk ve hatta cins ayrımı yok!” demektedirler. Yeni insanlık kurgusunda gördükleri anlayış bu tarzda takdim edilmektedir. ABD’deki genç nesil, etnik sorun yaşayan Siyahiler ve Hispaniklerin önemli bir kısmı bu anlayışa yakın durmaktadır.

Cumhuriyetçiler tekrar Donald Trump ile yürümekte ısrarcıdır. Demokratlar muhafazakar kanadı, yani Cumhuriyetçileri ”gerici” göstermektedirler. Cumhuriyetçiler, ”İnsana ait tarihten gelen değerleri korumak gerekir, kişisel olarak katılmasak da gerçek olan budur, Demokratların vaatleri sizi daha da köleleştirecek, oyuna gelmeyin!” demektedir.

Vaat edilen yeni dünya düzeni pek alışık olmadığımız türden; bizlere karmaşık geliyor. Ama IV. Sanayi Devrimi sonrası ”gerekli” olan bir rejimin esasları bugün için kurgulanmış halde, yarın için uygulanmayı bekliyor gibi.

Antik Atinalılar ”politeia” demekteydi, Romalılar ”respublica”, günümüz İngilizcesine ”republic” olarak girdi. Cumhuriyet (republic); politika, halk, halk yönetimi, hükümet sistemi, demokratik sistem gibi kendi içinde bütünleşen bir yönetimi tarif eder.

Dünya MÖ 509’da Roma Cumhuriyetini gördü. Bu klasik dönemde yönetenlerin bir meclisi veya senatosu vardı, ama burada temsil elitlerin elindeydi. Meclisi veya idarecilerini doğrudan halk seçmiyordu. Üstelik kölecilik meşruydu ve yaygındı.

Dünya bu Fransız Devrimi’ne (1789) kadarki dönemde Klasik Cumhuriyetten sonra; Merkantalist Cumhuriyet (Orta Çağ, Rönesansa giden yol), Calvinist Cumhuriyet (John Calvin, Protestan Reformları, Monarklık), Liberal Cumhuriyet (Aydınlanmacılar, Volter, J.J. Rousso, Montesque…) rejimlerini gördü. Batı’da modern yaşama esas olan ulusçuluk ve vatandaşlık gibi kavramlar belirginleşti. Bu dönemden sonra kolonizisleşme (decolonization) başladı ve 1915-1945 arasında Dünya Savaşları yaşandı. Dünyada ”ulus” temelli ”uluslararası sistem” yine Batı ama aslen ABD hegemonyasına dayalı kuruldu, bugünkü bildiğimiz kurumlarla (BM, NATO, WTO, IMF…) bu sistem belirginleştirildi. Batı’da Modern Cumhuriyetlerin (1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti de bu anlayışla kurulmuştur) yanı sıra Sosyalist Cumhuriyetler (SSCB gibi) veya İslam Cumhuriyetleri (İran gibi) ortaya çıkmıştır.

Cumhuriyet rejiminde çok temel ilkeler ve yapısal kurumlar var; kanun gücü, meclis, güçler ayrımı, seçim, parti, demokrasi gibi. Her bir ülke için hedef; tam bağımsızlık ve ulus egemenliğidir. Bu temel istekler aynı zamanda bir rekabet doğurmaktadır. Tam bağımsız olabilmek adına; ekonomide, savunmada, politikada ve kültürde mücadele verilmelidir. Bu mücadele asla bitmez, zira rekabet vardır, bir ülke diğerinin haklarından bir miktarını kendi çıkarına kullanmak ister.

Bu hususları insanlık denediği için bilmektedir. Eğer yeni bir dünya düzeni vaat ediliyorsa, öncelikle bu bir belirsizliktir, sonra bugünkü cumhuriyet kavramının uygulanması için de tehlikeli içerikler görülmektedir. Kendilerine yenilikçi diyenleri eleştirilerin en belirgin argümanı, ”Yeni küresel elitler düzeni geliyor!” şeklindedir. ”Burada belki yine cumhuriyet kavramı kullanılacak, ama içi boşaltılmış hale dönüştürülecek,” deniyor.

İşte Yeni-Muhafzakarlık, bu ”insanlığa yenilikçiliği vaat eden küreselci demokrat politikalara karşı” politik bir savunma içerisindedir. Bugün Donald Trump liderliğinde seçime giren Yeni Muhafazakarlar, ”büyük kırılma” anlamı taşıyan bu tarihi oylamada tüm dünyadaki cumhuriyetleri korumak için politik tercihte bulunacaklardır.

Ama maalesef bu denli önemli bir seçimde ABD halkı düşük yüzdeyle sandığa gitmekte, (ırkçılık, COVID-19, işsizlik, vergi yükü gibi) değişik yaşanmış etkilerin baskısı altında kalmakta , insanlık adına bir tercihte bulunduğunun farkında değildir.

Donald Trump yarınki seçimleri kazanırsa Yeni-Muhafazakarlar bütünüyle galip mi gelecek? Hayır! Bu yeni mücadele alanı dünyayı daha da gerebilir. Ancak en azından Trump ile iyi diyalog içinde olan ve Cumhuriyet rejimiyle yönetilen ülkelerin liderleri güç birliğini artıran türden politikalarını sürdürebilirler.

İşte size tekraren bir insanlık sorunu!

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Joe Biden Kazanırsa…

DİĞER YAZI

Trump Kaybetti mi?

Politika 'ın son yazıları

31 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
42 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
46 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
124 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme