Evergreen’in Çağrıştırdıkları

30 Mart 2021
Okuyucu

Geçtiğimiz günlerde (23 Mart, Salı) Süveyş Kanalı’nda ilginç bir olay meydana geldi. Evergreen şirketine ait, ki küresel bir şirkettir, dünyanın en büyük gemilerinden Altın Sınıfı Ever Given isimli mega konteyner taşıma gemisi Malezya’dan yola çıktı, varış noktası Rotterdam, Hollanda idi, tam da Süveyş Kanalı’nı kapatacak biçimde arızalandı, kuma oturdu, neredeyse dünya ticaretini durdurdu. Tayvanlı yetkililer kaza için aşırı rüzgâr sebep olmuş olabilir dediler. Benzetme yapalım, 400 metre uzunluktaki 20 bin adet konteyner taşıyan Ever Given gemisi şişe mantarı gibi bir hafta boyunca dünya ticaretinde gündemde kaldı. Bu olay durup dururken mi oldu, yoksa gerçekten küresel yeni bir savaşın göstergesi mi?

Bu süre içinde konu o denli tartışıldı ki Evergreen ile Hillary Clinton arasında bile bağ kuranlar oldu. Konuyla ilgilenenler Bayan Clinton’un kod adının Evergreen olması ile ilgilendiler. Süveyş’ten geçen bahse konu geminin çağrı adı H3RC olunca, işte Hillary Rodham Clinton, HRC, dediler.

Evergreen Marine şirketi Tayvan menşeilidir. Ever Given Panama’ya kayıtlı bir gemidir. Geminin teknik yönetimi Alman, BSM (Bernhard Schulte Shipmanagement) tarafından yapılmaktadır. Ayrıca Evergreen isimli bir havayolu şirketi de var.

Dünyanın ilk 10’a giren konteyner (TEU) taşıma firmaları şunlardır: 1. P. Moller, Maersk, Hollanda (4.1 m) 2. Mediterranean Shipping Company, İsveç, İtalyan (3.8 m) 3. COSCO Shipping Lines, Çin (3.1 m) 4. CMA CGM Group, Fransa (2.7 m) 5. Hapag-Lloyd, Almanya (1.7 m) 6. Ocean Network Express, Japonya, Singapur (1.5 m) 7. Evergreen Line, Tayvan, İtalya, İngiltere, Hong Kong, Singapur (1.2 m) 8. Orient Overseas Container Line, Hong Kong (733,580) 9. HMM, G.Kore (728,416) 10. Yang Ming, Tayvan (616,000).

Dünyada kargo gemilerinin kontrolü çok sıkı bir şekilde yapılır, yükleri, seyrüseferleri, gibi yönleriyle. Eğer küresel bir faaliyetten bahsediyorsak ve dünya ticaretinin yüzde 90’ı deniz yoluyla yapılıyorsa, bu alanın boş bırakılması mümkün olamaz. Liman işletmeciliği, taşınan yük, uydu seyrüsefer sistemleri, vs. ile gemi ticareti kontrol edilmektedir.

Küreselleşme anlamında ele alınması gereken yenilikler de var. İşte ABD tarafından 2010’da CargoMetrics bu amaçla kurulmuş bir şirkettir. Şirketin çalışmaları (yükleme, izleme…) yapay zekâ ile de desteklenmek istenmektedir. Dolayısıyla bu şirketin ortaklarından biri de Google’dır. 

Oliver Dassault 7 Mart 2021’de elim bir helikopter kazasında öldü. Oliver, Dassault Aviation’un sahibi. Hani şu dünyaca ünlü Yunanistan’a verilen Rafale uçaklarını yapan Fransız havacılık ve silah şirketi. Oliver ölmeden önce yine kendine ait OVH şirketi ile Avrupa’nın en büyük “bulut” teknolojisi yatırımını yapmaktaydı. OVH’de yangın çıktı ve proje şu an rafta bekliyor. Şimdi diyorlar ki belli çevreler Oliver’in intikamını alıyor.

İntikam, rekabet, başka nedenler ileri sürülebilir. Bunları net bir biçimde açıklamak mümkün olmayacaktır. Bu hususları ileri sürenler benzer noktaları birleştirmektedirler. 

Ancak uluslararası ilişkiler yönüyle ortada bir ticari çatışmanın ve rekabetin olduğu konusu gayet açık gözükmektedir. Trump döneminin Ticaret Savaşı sonrasında Biden döneminde olaylar nasıl gelişecek, merak edilen konu budur.

ABD ve Çin Rekabeti

Çin’in küresel ticaretini ve deniz yollarındaki ilerlemesini durdurabilmek için ABD veya ABD ve Avrupa kökenli küresel şirketler bir karşı engelleme operasyonu yapmış olabilirler mi?

Çin’in COSCO şirketi Akdeniz’e ve hatta ABD’nin eyaleti Florida’ya yatırımlarını yaptı. ABD’nin Çin’i düşman ilan ettiği bir noktada bunun anlamı nedir öyleyse? Çin, Venezuela’ya 10 milyarlarca ABD doları tutarında kredi açtı. Bir Çinli firma Florida’daki Palm Beach’in 145 mil doğusundaki Freeport’a 3 milyar dolarlık bir konteyner limanı inşa ediyor. Kim yapıyor bütün bunlar, çelişkiler mi var, yoksa rekabet ülkelerin dışında küresel güçlerle mi ilgili?

Çin, Bir Kuşak ve Bir Yol İnisiyatifi çerçevesinde yatırımlar yapmaktadır. Bu yolla ekonomik alanda varlık göstermektedir. Kayda değer birleşmeler ve devirler ile teknoloji alanındaki sektörel çalışmaları incelenmektedir. Bu tür yatırımların önemi, ana ulaştırma noktalarına (örneğin Süveyş Kanalı) yakınlığı veya büyük ticaret yolları üzerindeki kapasiteleri dikkate alınır. 

Çin’in Akdeniz’deki ana yatırımları, ulaşım ve enerji altyapı ile teknoloji sektörleri bakımından yoğunlaşır. Pek çok yatırım (güneş enerjisi, enerji santralleri, liman işletmeleri ve konteyner terminalleri) ABD için endişe verici konu başlıklarıdır. Bunlar, ana erişim noktalarında ve ticaret yolları boyunca bulunan varlıkları içerir. Örneğin, tamamlandığında Cezayir’deki El Hamdania limanı (yüzde 49 Çin mülkiyetindedir,) Kuzey Afrika’daki en büyük ikinci liman olacak, Avrupa ve Güney Doğu Asya nakliye rotalarına bağlanacaktır. Ayrıca Çin’in önümüzdeki 25 yıl boyunca İsrail’deki stratejik Hayfa limanını işletmek için bir anlaşması vardır. 

Çin bölgedeki keşif ve gözetleme faaliyetleri ile gerçekleştirdiği tatbikatlar ve liman ziyaretleri, ABD Donanması için bir güvenlik riskidir. NATO müttefiki Yunanistan’da, Pire limanında, Çin’in COSCO devlet şirketi işletmesi var. NATO tarafından düzenli olarak kullanılan Pire limanının yüzde 51’ine Çinliler ortak. Bu yatırım, Yunanistan’ın Güney Çin Denizi’ndeki eylemlerine ve Çin’in insan haklarına ait meselelerine ilişkin AB içinde yanlı açıklamaları engellemektedir. 

Rusya ve Çin’in etkisi Akdeniz’de önemli ölçüde artmıştır. ABD bu konuyu çok doğal olarak kendi çıkarı çerçevesinde ele almak isteyecektir. Demokrasi, istikrar, vs. sözcüklerinin hemen yanında esasen ABD çıkarları gereği politik sözler olacaktır. Dolayısıyla ABD ülkelere belli şekillerde etki etme yolunu seçecektir ki hesap ettiği çıkarlar gerçekleşsin. Ama değişik ülkeler içinde ve ülkelere yönelik doğrudan veya dolaylı gerçekleştirdiği hamlelerini özellikle diplomaside açıkça işaret etmeyecektir. Açık dokümanlara bakılırsa ABD, “iç istikrarsızlığın olduğu ülkelerde dış etkilerin olacağını,” işaret etmesi hiç de şaşırtıcı değildir. Bunun tersine, görece istikrarın olduğu ülkelerde dış etkiler az da olsa olumsuz etkide bulunabilir. Bu gibi hallerde ABD hemen ülkelerin Rusya veya Çin ile ilişkilerine bakacaktır. 

Çin’in bölgedeki etkisi büyük ölçüde ekonomik alandadır. Çin’in yatırımları, gelecekte ekonomik ilişkiyi büyütme potansiyeli yaratan tarzdaki altyapıya, limanlara ve iletişim ağlarına yönelmektedir, stratejik-ekonomik varlıkları elde etmeye odaklanmaktadır. En iyi yöntem bu mudur? Kalıcı etki olarak Çin’in bu “sinsi” ilerlemesi en iyi stratejidir. ABD ise ekonomik konuların yanı sıra askeri konulara da dahil olmaktadır. Bu ise tehdit açıklamalarında çeşitli platformlarda önemsenmektedir ve sakınılması gereken hususları bünyesinde tutmaktadır.  

ABD’nin Akdeniz bölgesinde kendine göre aradığı istikrar ve bununla gelen her bir meseleye bütünlük içinde bakmaya başlaması, bundan sonraki politikalarının ne şekilde seyredeceğinin de işaretlerini göstermektedir. ABD, Akdeniz’i “canlanan tehdit alanı” olarak görmektedir. Eğer tehdit alanı canlanıyorsa, gerilim yeni başladı dense yeridir.

ABD’nin konumuzla bağlantılı Akdeniz’de ilgilendiği konular nelerdir? Akdeniz ve çevresinde askeri üslerde ve misyonlardaki kuvvetin korunması; kritik kurulumlara, deniz yollarına ve tıkanma noktalarına erişim ve seyrüsefer serbestisinin kaybedilmemesi; Çin veya başkalarının hakimiyetini önlemek için pazar erişimi ve standart belirleme hususlarına dikkat sarf edilmesidir.

ABD ve Rusya Rekabeti

Rusya’nın deniz yollarını kontrol edecek girişimlerde bulunmasının önüne geçmek için ABD ve Avrupa bir karşı engelleme operasyonu yapmış olabilirler mi?

Rusya ile ABD’nin Akdeniz’deki rekabetini biliyoruz. ABD, Biden yönetimiyle birlikte, Ukrayna sorunu ile ilgili Rusya’yı sıkıştırmaya başladı. Bununla ilgili olarak NATO tatbikatı da yapıyor: Defender Europe-21. Bu tatbikat Baltık, Doğu Avrupa ve Balkanlar’ı kapsıyor. ABD her alana asker yığıyor, hatta Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesine de geldiler, üs kuruyorlar. 

Önceki gün Rusya Kuzey Buz Denizi’nde üç nükleer denizaltısı ile dünyaya ama özellikle ABD ve Avrupa’ya önemli bir mesaj verdi, küresel ısınma vesilesiyle yeni açılacak olan Arktik su yolu ve bu bölgedeki yeraltı kaynaklarının kontrolü Rusya’nındır, dedi. Putin dünyanın dikkatini bu bölgeye çekmek için özenle propaganda yaptı.

Kuzey Deniz Rotası yeni bir konudur. 2018 ve 2020 mukayese edildiğinde bu bölgeden deniz trafiği yüzde 63,5 artış göstermiştir. Çin’den Avrupa’ya yapılan deniz ticareti düşünülürse bu yol Süveyş Kanalı’nı geçenlere göre 10 günlük avantaj sunmaktadır. Nerdeyse demiryolunun hızıyla ticaret yapma imkânı kazanılmaktadır. Ancak henüz güçlükler açılmadı. Konteyner gemileri için henüz bazı tahditler vardır.

Rothschield ve Koch Rekabeti

Küreselcilerin bir hamlesi olabilir mi?

Biden için “Yeni Dünya Düzeni!” sloganı atıldı ise buradan ne anlaşılmalı, çözebilmek gerekir. Öyle görünüyor ki Biden ile yapılmak istenen Almanya (Berlin) ile Washington arasında yeni bir ilişki kuruluyor. Bunu sağlayan kişi ise Charles Koch deniyor.

Şöyle hatırlayalım, Rothschieldler esasen 1913 yılında başlayarak, kurdukları Londra, New York hattındaki girişimleriyle ABD’yi ve aynı zamanda kendileri de ihya ettiler. Halen Rothschieldler devrede mi? Evet. Küreselcilik demek Rothschield demek olur, burası kesin. Olaylar neler? Rothschieldler Çin, Hamburg ve Londra hattını ihya edeceği iddiasıyla ortaya çıkan İpek Yolu Projesi’ni (Çin’in Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi) hayata geçirerek var olan Londra, Washington hattı ile de birleştirmek istiyor. 

Hatta son Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Antlaşması (RCEP) ile Rothschieldler hamlelerini yaptılar, Çin’i de içine alan, hamisi oldukları Avustralya ve Yeni Zelanda’yı kapsayan, merkezde konumlu ASEAN Birliği olan bir ekonomik hamleyi hayata geçirdiler. Burası çok önemli bir coğrafya, Güney Çin Denizi, ABD ve Çin menfaatlerinin çatıştığı yer, küresel ticaretin can damarı bölge…

Peki Koch tarafının ilk hamlesi ne oldu dersiniz? Finans Teknolojisi (Fintech) ile ilgili önemli bir hamle var, gözden kaçırılmamalıdır. Dikkatle bakalım, ABD’de yeni Diem adında bir Fintech şirketi kuruldu, içinde teknoloji ve finans devleri, ABD’nin önde parakete markaları, Fed’in kurucukları var, tam bir konsorsiyum! Hatta ABD’nin küresel ortaklığı içinde başka ülkelerdeki yatırımlarından da katkı var. Şöyle ki: Apple, Google, Amazon, Goldman Sachs, Bank of America, Lockheed Martin, ExxonMobil, ebat, Mastercard, PayPal, Visa Inc., Coca Cola, Samsung, IBM, SAP, Intel, Oracle, World Banking, Ribbit Capital, Thrive Capital, Union Square, Ventures, PayU, Facebook ve yan kuruluğu Novi Financial, Farfetch, Spotify, Uber, Booking Holding…

Şimdi karşı küresel Fintech hamlesini Rothschieldler’den mi beklemeliyiz? Demek ki küresel çatışma ve oyun alanı finans sistemine doğru odaklanıyor.

Küreselleşme sistemi nasıl kurulacak? Çin’den nasıl istifade edilecek? Aynı zamanda Çin en etkin şekilde kontrol edilebilecek mi? Bugüne dek dünyayı yönetmekte çok başarılı olan ABD’deki devasa yatırım, sistem ve kapasite bundan böyle ne şekilde yönetilecek ve hakimiyeti sürdürülebilecek?

Şimdi ABD, Almanya, İngiltere ortadan ayrılmış durumdadır. Bir tarafta klasik güç halini her daim siyaseti sevmiş olan Rothschieldler var, diğer tarafta ise Charles Koch, Rockefeller (ve diğer) Anglo-Sakson aileleri var. 

Koch desteğini alan Biden Almanya (Berlin) ile birlikte olacak, Hannover menşeili Windsor Hanedanı Kraliçe Elizabeth II de Koch ile birliktedir. ABD’de İrlanda, Kelt, Katolik kökenli siyasetçiler (Hillary Clinton, John Carry, Nancy Pelosi, vs.) Biden ile hareket eder.

Biden’ın politikaları nasıl olacak? NATO görevi gelişmiş şekilde (Çin, Arktik bölge, Uzay, siber konular kapsam içinde) tartışmasız Atlantik çıkarlarını koruyacak. Foster Cooperation gibi oluşumlarla AB ilişkileri sürdürülecek. Çin ile rekabette Asyalı demokrasilerle işbirliği yapılacak…

Rothschield diyor ki: Asla paylaşmam, sadece hüküm bende olacak, herkes bunu kabul etmelidir. ABD, Londra, Avrupa (Frankfurt, Paris, Milano, Amsterdam,) Çin, Hong Kong, Güney Kore, Singapur, Avustralya, Yeni Zelanda, Endonezya, Filipinler, Tayvan, Brezilya, İran, Suudi Arabistan, BAE, Afrika benden sorulur… Uluslar sistemini ben kurdum, şimdi gerekli gördüm ve değiştiriyorum. Dünya bu ulus yapılarını yeterince kullandı, zenginlik bu sistemle artmayacak doyuma ulaştı, öncelikle sosyo-ekonomik sistem değişecek. Yeni dünya düzenine geçiyoruz! Yahudi asıllı Rothschield ailesi diyor ki, İsrail beni dinler, İsrail devletini ben kurdurdum. Amerikan Yahudi Lobileri bana çalışır. Hatta Ortodoks Yahudilik fikri de benim… 

Koch diyor ki: O kadar değil, bu düşünceden kurtulman için sana İkinci Dünya Savaşı bittiğinden bu yana zaman tanıdık, anlamadın! Ben de Almanım, Avrupalıyım, Amerika’nın güçlenmesinde doğru yerde durdum. Ama şimdi dünyayı bir küresel köy yaptırtmayacağım. Biden’ı destekledim (ki diğer saygın Amerikalı ailelerle bunu birlikte yaptık,) dünyanın her noktası kendi yolunda olacak; her bir güç ve ülke küresel yapıda kendisi olarak (Amerika, Avrupa, demokrasileri olarak ve dünyadaki diğer demokrasilerle ortaklıklarla) yerini alacak, bu özgürce yerine getirilecek. 

Rothschieldlere kalsaydı, ki kalmıştır, “Önce Amerika!” diyen bu sorunlu Trump’ın tekrar seçilmesi gerekirdi. Nasıl olsa Trump güvenilmezliği kanıtlanmış bir lider! Biraz daha işbaşında olsaydı Rothschieldlerin kaybedeceği çok şey olmazdı. Hatta Çin ile her tür zıtlaşmanın körüklenmesinde sonuçta yine Küresel Rothschield Hanedanlığı Projesi güçlenirdi. Çünkü dünyayı ve uluslar sistemini, uluslararası yapıyı yönetilemez kılan ve ABD dahil Avrupa’yı, Çin ve diğer coğrafyaları aslen Rothschield Hanedanlığı’nın küresel düzenine teslim eden olduğu nedenle desteklenirdi.

Sonuç

Joe Biden döneminde küresel ölçekte gerginliklerin artarak yaşanacağını ve yöntemlerinin bilinenlerden farklı olacağını söyledik durduk. Ancak Süveyş Kanalı’nı 7 gün tıkayan Ever Given konteyner gemisine bakarak şimdiden çok şey söylemeye kalkmayalım. Şuna katılıyorum, büyük güçlerin arasındaki rekabet belli sürtüşmelere sebep olabilir. Ancak, “bu kesin şundandır…” diyebileceğimiz bir sonucu asla ifade edemeyiz. 

O halde bizi ilgilendiren konu nedir, Kuzey Buz Denizi küresel ticarette yeni bir deniz yolu ise hem klasik yol olan ve Türkiye’yi de kapsayan hatta hem de Süveyş-Akdeniz hattında ileriki günlerde başka tür sorunlu konuları görmemiz mümkündür. Ancak bu yazıda fazlaca açıklamadığımız, kısaca değindiğimiz o küresel deniz ticaretini yapay zekâ, bulut teknolojisi ve uzayı da içine alan yeni ve ileri teknolojik yöntemlerle kontrol etme vizyonu bağlamında eğer bir sürtüşme yaşanacaksa şimdiden bunun da emarelerini gördük demektir.

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Yeni Jeopolitik Senaryoların Kapsamı

DİĞER YAZI

Ukrayna Krizi’ne Stratejik Bakış

Politika 'ın son yazıları

31 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
42 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
44 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
124 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme