Ukrayna ve Yeni-Ortaçağ 

19 Haziran 2022
Okuyucu

Ukrayna-Rusya Savaşı ne zaman ve nasıl bitecek? Dünyada şartlar ne yöne doğru seyrediyor ve neler değişiyor? Bu değişim nasıl bir sonuç verir, iyi mi kötü mü? Kendi cevaplarınızı vermeden hemen önce Yeni-Ortaçağ, Post-Ukrayna, yeni-normaller, yeni stratejiler gibi düşündüklerime bir bakın isterim. Böylelikle her şeyi daha iyi açıklayabilceğiz, çünkü değişim büyük ve acımasız! Ukrayna meselesinde neredeyse belli bir noktaya gelindi. Taraflar neleri alabileceklerini az çok belirlediler. Ancak şimdiden söylemeliyim, asıl savaş yeni başladı ve bu uzun sürecek…

YENİ-ORTAÇAĞ DÜZENİ

Ukrayna-Rusya Savaşı nasıl bitecek? Yeni-Ortaçağ’da savaşlar bitmez.

Savaşın bitmesi mi gerekiyor? Rusya işgal ettiği topraklardan çıkmaz, fiili bir süreç yaşanır, kriz devam eder, çatışma dursa bile bu topraklarda ideal bir barış beklemeyin. 

Ancak bu durumun kapsadığı alan sadece Ukrayna coğrafyasına bağlı değil. Bundan böyle dünyanın çok yerinde görülecek olan düzen, parçalı, istikrarsız, fiili bölünmeleri içeren bir dünya düzenidir. 

Buna alışılması zor olacak. Haklı olarak, bu çoğu kişi ve toplum tarafından kabul dahi edilmeyecek bir sonuçtur. Diğer yandan uluslararası sistem de yetersiz kalacaktır. Şimdiden sorgulamıyor muyuz, Birleşmiş Milletler’i, Uluslararası Hukukun vaziyetini?.. 

İşte bu yeni düzenin adı Yeni-Ortaçağ (Neomedieval). (Bu ifadeyi yazar Umberto Eco’dan aldığımı işaret etmeliyim.)

Avrupa’nın bu bölgesindeki bir Ukrayna, bu Yeni-Ortaçağ düzeninin ülkelerindendir.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

“Rus emperyalizmi” bahsinden söz edildiğinde tepkiniz nedir? Nedir bu Rus Çarlığı veya İmparatorluğu iddiası? Peki, Ukrayna’da bütün bu olanları kanıksar gibi bakıyor olabilir misiniz? Rusya’nın işgal ettiği topraklar için Zelensky’nin Putin ile bir pazarlığa girmesini bekliyor musunuz? Eğer bu tür bir pazarlık olmayacak ise işgal devam edecek ve siz bu duruma zamanla alışacaksınız, öyle mi?

Ancak gelişmelere bakın, trafik bir hayli arttı. Ukrayna ordusuna birtakım silahlar veriliyor ama, bu savaşı bitirmiyor. Ukrayna’nın Rus menşeili silahları yerine NATO’nun silahları yerini alıyor. Şu an Ukraynalıların maaşları Batı’dan gelen paralarla ödeniyor. İşin kötüsü bu daha nereye kadar sürecek, bilinmiyor.

Savaş alanının durumu açık. Gelinen noktada Ukrayna giderek yoruldu. Ukrayna ordusunun ateş gücü tükeniyor ve bunu Batı dünyası ikmal ediyor. Ancak ve ancak, taktik ve operatif seviyelerde, mevcut temas hatlarında bir denge kurulabiliyor. Sonuç itibariyle Rusya’nın stratejik hedefinden geri atması söz konusu olmuyor.

Daha dün Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı ayaküstü bir açıklamasında, “Yaklaşık yüzde 50 kaybettik. Bu yaklaşık 1.300 piyade savaş aracı, 400 tank, 700 topçu sistemi,” dedi. 

Yeni gelen NATO silahları neler? Amerika M777, M142, Stinger, Javelin, Phoenix Ghost; İngiltere Starstreak, M270, Harpoon; Fransa Caesar gönderdi. NATO’nun C4ISR sistemleri kullanılıyor. Bu yöndeki altyapı değiştirildi.

Cephede olanları takip edenler yok değil. Ancak liderler arasında bile artık farklı görüşülüyor. Bir kere dikkatler dağıldı. Enerji, açlık ve göç konuşuluyor… Hatta ekonomik krizler büyüyerek küresel etki yaratıyor. Gelir dengesizlikleri dünyanın hemen her yerinde artıyor.

Bu savaş bugün bitti dense bile, küresel dengelerin yerli yerine oturtulabilmesi için, tıpkı Dünya Savaşı sonrası gibi, yarından başlayarak uzun uzadıya konferanslar dönemini görmemiz gerekiyor.

Peki dünya bu Yeni-Ortaçağ düzene Ukrayna-Rusya Savaşı nedeniyle mi geçmiş oldu? Hayır, öncesi vardı. Ancak, “zemin bu çatışmanın olma şeklini kolaylaştırdı” denebilir. Bu savaşın sonucunu da kendi seyrindeki gelişmeler çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Rusya savaşın başında Ukrayna tarafına, “NATO bana tehdit, sakın aldanmayın, sınırlarıma da yaklaştırmayın,” dedi. Ancak görülüyor ki, Batı silahları ve NATO usulleri giderek Ukrayna ordusunun dokularına işledi. Başka ifadeyle, Ukrayna ordusunun mevcut Rus menşeili her neyi var ise tükendi veya tükenmek üzere, yerine Batı menşeili sistemler geçti veya geçiyor. Bu yetmedi, hemen her hafta bir Batı konferansı veya toplantısı yapılıyor ve Ukraynalı yöneticiler burada politik manada Batı siteminin bir uzantısı halinde tavır sergiliyor. Bu durumda bir bölgesel işbirliği ve komşuluk anlayışı çoktan kan kaybetmiş görünüyor. 

Artık Ukrayna’ya gelen silah, para, politika, mevzuat gibi temel girdiler Batı menşeilidir. Daha dün Ursula von der Leyen, Ukrayna’nın Avrupa Birliği’ne girmesi hakkındaki ev ödevlerini verdi. Bunları üstünkörü inceleyin, haliyle Avrupa standartları, yapılması gereken Batı tarzı reformlar, Avrupa görsel-işitsel mevzuatı.

Bu durumda, savaşın çatışma bölümü bitse bile, Rusya’nın beklentisi farklılaşmış oldu; “yeniden Rus sistemi”denebilecek şekildeki tavır hâkim olabilir. Bu Batı için tehlikeli bir durum, hemen önlenmesi gerekir. İşte zaman, bu zamandır! Tabii bu ifade ettiğim konu, Rusya’nın iç yapısı mevcut haliyle kalmaya devam ederse ve kendileri de bir değişim yaşamazlarsa.

POST-UKRAYNA VE YENİ NORMALLER

Görüldüğü gibi savaş Post-Ukrayna düzenini gerekli kılıyor ki, bu da ileri sürdüğüm özgün konulardan birisidir. Post-Ukrayna farklılıkları kendi içinde barındırıyor. Başlangıçta olası görülenleri unutun. Savaşın veya çatışmalar zincirinin sonrasında olacaklar tümüyle farklı cereyan edecektir. Bütün bunlar dünya sahnesinde “alışılması gereken şartlar” veya “yeni-normaller” şeklinde tarif edilebilir. 

İşte reel politik bu! Birtakım uzmanlar bu reel durumu ifade etmekte zorluk çektiklerinden dolayı benim Yeni-Ortaçağ içerikli öngörümü, Ukrayna-Rusya Savaşı’nın geleceği için yaptığım tarifi görmezden geliyor.

Cepheye odaklananların yana yakıla “daha çok ateş gücü” demeleri çok normaldir. Ancak bu çatışmayı dengelemeye yeterlidir, bütün savaşı bitirecek bir yol değildir. Savaş devam eder ve hatta daha da uzar ise Çin’in 2027-2035 arası döneminde Hint-Pasifik bölgesini de içine alır. 

Peki bunu ben mi söylüyorum? Hayır. Şimdiki ABD Başkanı Joe Biden’ın “Uzun Savaş” tanımı işte böyle bir şeydir. Peki bu savaş uzar ve yayılır ise cepheleri nereleri olabilir? Çok yer var aday… Ancak sonuç itibariyle her biri Ukrayna’daki gibi parçalı, istikrarsız ve Batı’nın imkanları ile sistemlerini daha fazla talep eden coğrafyaların tarifini içerir. Ben bütün bunlara bakarak Yeni-Ortaçağ diyorum. Demek ki gelecekte bu Yeni-Ortaçağ anlayışının küreselleşmesi biçimini göreceğiz demektir. 

Bu Yeni-Ortaçağ düzeninde yoğun Enformasyon Savaşı konusu var. Şimdi bunun âlâsını görüyoruz, hem siber-uzay ve gerçeklik-ötesi (post-truth) araçlarının kullanıldığı şekliyle. Ne bekleyecektiniz? ABD bu yöntemlerle saldıracak ve Rusya cevapsız mı kalacak? Bu söylediğim konu haklı/haksız muhasebesi için değildir, reel durumu tarif etmek içindir. 

REALİZM

Ancak Batılı uzmanlar (ve onların ülkemdeki izdüşümleri), hem bunlar bir hayli tanınmış isimlerdir, ortak özellikleri şeklinde ifade edebileceğim fikren yanlı olmaları konusu bir yana, eksik bilgilerle karşımdalar. Beni bırakın, kamuoyunu yanlış yönlendiriyorlar; asıl tehlikenin üstünü örtüyorlar ve bu asla kabul edilebilir bir şey değildir. 

Kamuoylarına (örneğin) “üç topçu bataryası ve mühimmatı” için muhasebe yaptıran bu önemli isimleri tarih önünde kınıyorum. Bu tarz kimselere bazı çevrelerce yüksek meblağlar ödenerek makaleler yazdırıyorlar, kürsülerde konuşturuyorlar, küresel medya platformlarında haberlerini tekrarlıyorlar… Peki bu duruma siz ne diyorsunuz?

Nasıl kazanacak Ukrayna? Cephelerden bahsetmiyorum, savaşı soruyorum. Cevap veriyormuş gibi yapmayın, vaktimi almayın. Zaten bültenlerde verilen o haberleri tekrar etmeyin bana, realist olun ve cevap verin, gerçek uzman gibi konuşun.

Şubat 2022’de Putin, Kiev bölgesinde aradığını bulamadı, kendi generallerinin hatasına ve askerlerinin eksikliğini değerlendirdi. Sonra, döndü başka bir hedefe yöneldi. 

Bugün Zelensky söylüyor, Ukrayna’nın topraklarının yüzde 20’lik kısmı Rus işgali altındadır. Bu yaklaşık 150 bin kilometrekare yapar. Peki, Güney Kore’nin yüzölçümü 100 bin kilometrekare, bunun ne anlama geldiğini düşünebiliyor musunuz? 

Başka konular var, doğalgaz, petrol, kritik madenler ve önemlisi gıda meselelerini ekleyin bu küresel krize… Hatta bu sene hasadı istediği gibi alamayan ve önümüzdeki yılın ekimini yapamayacak olan Ukrayna’yı düşünün… Bu durumda Afrika birkaç sene aç mı kalacak?

İşte size Yeni-Ortaçağ ve Post-Ukrayna düzeninin meseleleri… Demek ki konumuz üç topçu bataryası meselesinin çok ötesinde bir noktadadır.

Realizmi bir palto gibi duvara asmış görünen Batılı uzmanların bir kısmı, Mayıs’ta Davos’ta konuşan veya konuşması istenen duayen isim Henry Kissinger’ı hiç anlamamış veya anlamak istemiyor gibi… Kissinger,Zelensky’nin, bir barış karşılığında Rusya’ya toprak vermesi gerektiğini açıkça ifade etti. Bir tartışma başladı, başlangıç noktası neydi, Şubat 2022 mi, 2014 mü, diye.

Bu tartışma beni ilgilendirmiyor, Kissinger’in konuşmasını isteyenler çok yere aynı anda mesaj verdi. Anlaşılması gereken şekliyle, “Ukrayna bölünsün, bir kısmı Ruslara verilsin, kalan kısmı Batı sistemine hem NATO hem de AB olarak geçirilsin,” dendi. Tabii anlayana…

Papa Francis, bu savaşla ilgili ne dedi? Belki duymamış olanlarınız vardır, bakın öyleyse: “Bu Ukrayna’nın savaşı değil, bu Rusya’nın savaşı. Hitler’i savaşa başlaması için kimin kışkırttığını merak ediyorum, muhtemelen Yahudiler… Ukrayna Savaşı birilerinin provokasyonu…”

Sözün doğruluğunu/yanlışlığını bir tarafa bırakıyorum, Yeni-Ortaçağ yaklaşımla alın size bir “Dinler Savaşı” tarifi. Katolik Vatikan, savaşın kışkırtıcılığı bakımından Yahudileri suçluyor. Papa’nın kafasının içinde bunun daha fazlası vardır… Ama demek ki bu durumlarda “kışkırtıcılık” mevzubahis olabiliyor, dini propaganda araçları devreye konabiliyor. 

Bugün bu oluyorsa, yarın başka içeriktekiler de olur. Bugün bir adet ise yarın yüz adet de olabilir… En azında şüpheli bir durumdan söz ediliyor; bir dini kesim, diğeri hakkında şüphesini ifade ediyor, hem de savaşın bu safhasındayken, daha fazla silah tedariki hesapları yapılıyorken, cephede günde yaklaşık 500-800 asker ölüyorken…

DİPLOMASİ

Savaşın “olmaması” için ileri sürülen ifadelere ve çabalara aldanmayın. Kim kaç adet diplomatik öneri sundu, daha barışçı göründü, diye bakmayın. Biri çok barışçı bir işlem yapıyormuşçasına görünebilir, medya bunları yaygın şekilde yazabilir, ancak diğer taraf ona güvenmeyebilir. Garantiler neydi, ne kadarı verildi, ne kadarı verilmediği halde kışkırtıcı oldu, bilen var mı? O halde sadece Rusların barış istemediğini iddia etmek demek, sadece taraf tutmak demek olur. Beni yanlış anlamayın, benim için tam tersi de doğru bir tez; Amerikalıların barış istemediği yönündeki bilgilere de tevessül etmem. Benim işaret ettiğim, dünyaya verilen bilgilerin yanıltıcı olabileceği ihtimalidir, bu nedenle de bir diplomatik suçlu aramak doğru değildir. Bir hata varsa, az veya çok iki taraf da hatalı olduğundan dolayı bu tür bir savaş çıkmıştır veya tarafların ileri gelenlerini bir hataya sürükleyenler bunu hesap etmişlerdir.

VEKİL (PROXY)

Bizler, başka ülkelerdekiler, Amerikalı, İngiliz veya Rus uzmanlar gibi düşünmek zorunda değiliz. Ama sorarız: SSCB zamanında Ruslar, 11 Eylül sonrasında Amerikalılar, Afganistan’da uzunca süre kaldıkları halde, neyi değiştirdiler, sonuç ne oldu? Bugün bakıyorum da Amerikalıların, İngilizlerin ve Rusların, Ukrayna’dan beklentileri ne? Savaş başladı, Ukraynalılar kendileri söylediler, “biz asla böyle bir saldırı beklemiyorduk”dediler. Ama saldırı oldu… Şimdi sorun Ukraynalılara, çoğunluğu Slav kökenli bu halklar, tarihleri bir… Ama ortaya çıkan sonuca göre, Kiev’de doğan Slavlar ile Moskova’da doğanlar arasında bir uçurum oluştu. Bu bile yeterlidir Yeni-Ortaçağ düzeninin tarifi için. Bölünmüş Ukrayna haritaları çiziyorlar, görmeyenleriniz için bir bilgi vermiş olayım. Slav Bölgesi, Moskova Yanlıları Bölgesi, Yahudi Bölgesi, Germen Bölgesi, Faşistlerin Bölgesi, Karışık Bölge…

Örneğin, “Kherson’da Ruslar vekil bir yönetim kurdu” deniyor, doğrudur. Diğer bölgelerde de benzeri olacaktır. Bu vekil yönetimlerin sayısı artacaktır. Ukrayna’dan alın şimdi örneği, 2035’lere bakın ve Doğu Avrupa’dan Hint-Pasifik’e uzanan güzergahta kaç bölgede vekil yönetim devreye konacak? 

ABD, dünyanın her yerinde vekil yönetimlerle nüfuzunu sürdürüyor.

Bu vekil konusunu anlatabilmek için şu tarifime bakın, burada “bir başat gücün emir kulu haline dönüşen bir yönetim” demek istiyorum. Bu bazen ortaya çıkan Kherson örneği gibi olmayabilir; bildiğimiz türden meşru bir devletin, bir başat gücün emrinde olması şeklinde de gerçekleşebilir. Peki bugün görmüyor muyuz bu tür hükümetleri? Kolaylıkla yönetimler el değiştirmiyor mu? Nüfuz alanı konuları içinde iç politikaya müdahaleler söz konusu değil mi? Bu etkili iç politika planlarında “gerçeklik ötesi” usulleri kullanılmıyor mu?

KAVRAMLAR VE KURUMLAR

Bugün konuşulanlar neler? Neo-Nazi, diktatör, faşist, emperyalist… Bunlar nereye kadar Ukraynalıların evlerine dönmelerine yarayacak kavramlar? Ne zamana kadar çiftçiler tarlalarını ekecekler? Açlık tehlikesi altındaki Afrika ülkelerine tahıl ihracatı gerçekleşmesinin garantisini kim verecek? Burada Birleşmiş Milletler’in fonksiyonu ne? “Üç topçu bataryası daha gönderirsek bütün işler düzelir” veya “üç Rus oligarka daha yaptırım ilan edilsin” diye mi bakılıyor bu mevzulara?.. 

Tek çözüm ABD Başkanı Joe Biden’ın savaş öncesinde çizdiği o yol haritasına göre mi ortaya çıkacak? Mart 2020’de Cenevre’de Biden ve Putin dört saatten fazla süre tartıştılar ve anlaşamadılar. Biden burada Putin’e ne dedi, ondan ne istedi, bileniniz var mı?

Ukraynalıların düşüncesi neydi, soran oldu mu bu işlerin en başında? Başlangıç döneminde bir halkoylamasını neden ileriye sürmediler? Amaç neydi acaba?

Bir savaşta sadece insanlar ölmüyor, kültür mirası eserler, değerler veya insanların umutları da ölüyor. Bu durum özellikle de Ukrayna için geçerlidir ve sonuçlar itibarıyla yıkım bu ülke topraklarında oluyor. Şu an Moskova’da veya başka Rus kentlerinde yaşam normale yakın devam ediyor.

EGEMENLİK

Şu bir gerçek, toprak egemenliği olmadan gerçek egemenlik anlayışı hiç başlamaz. Bu sağlandıktan sonra derece derece egemenlik konusu tartışılır hal alır. 

Örneğin nüfuz alanı kime ait ise egemenlik kıskacı ona göre daralır. Hatta silahı kim veriyor, rezerv para kimin parası, ekonomi hangi atmosferde gelişiyor, bunlar bile birer sorudur egemenlik konusunu tartışmak için.

Egemenlik konusu gibi bir başka ülkeye verilen imtiyazlar da bu şekilde tartışmalıdır. Örneğin, kiminle ne tür vergi muafiyetleri çerçevesinde ticaret yapılacak, gibi sorular önem kazanır. Dolayısıyla bu bir ortaklık meselesidir. Ortaklık kurduğunuz bir yerin zamana dair beklenen bir hesabı vardır. Ancak ortaklıklar bağlamında konu bir hesaba dayalı ise başka imtiyazlar da devreye girer. Örneğin politik destek bir iktidarı ilerletebilir veya destek çekilirse zayıf düşürebilir. Günümüzde bu dışarıdan gelen politik etkiler daha belirgin biçimde planlı-programlı gerçekleşen hadiselerdendir.

KARAR VERENLER

İşte bunlar şu anda sıradan bir Ukraynalıdan çok birinci derecede Zelensky’nin tercihlerine bağlıdır, ikinci olarak onun çevresindekilerle ilgilidir. 

Benzer biçimde bir Rus vatandaşına sorun, Putin’i takip ederler ama bu çok önemli değildir. Ancak “savaş veya barış” seçeneğinde yetki Putin’dedir ve öncelikle onun tercihleri önemlidir. 

Benzer sorunun tartışması ABD için biraz daha farklıdır. Nasıl? Bir önceki Başkan Donald Trump dönemini hatırlayın. ABD dış politikasında etkili olan “müesses nizam” denen etkili yapı, Trump ile dört yılı bir biçimde çelişkilerle geçirdi. Joe Biden gelirken uygulayacağı plan belliydi ve şimdi Başkan, önceki Demokrat Başkan Barack Obama’dan kalan politikaları devam ettirmekten sorumludur. Ancak ABD vatandaşı bununla neredeyse hiç ilgilenir gibi değildir. 

Verilen bu örneklerden ortaya çıkan bir “iç dinamiklerin hiyerarşisi” konusunu değerlendirebildik mi? En azından şunu söyleyebiliriz, Zelensky’nin destekçisi ABD’dir, bugün uygulayıcı Biden’dır, Rusya’nın muhatabı ise Zelensky değil, ABD’nin içindeki bu güçlü yapıdır, işte bu şartlarda savaş ve barış kararı için hâkim olan Biden ve Putin’dir. Bu denklemlere sırasıyla başka aktörleri ekleyebilirsiniz. Örneğin Avrupa Birliği, İngiltere, diğer G7 ülkeleri…

Bu şartlarda örneğin topun ağzındaki Moldova, neyi tercih edebileceğini nasıl belirleyecek, düşünsenize! Bu egemenlik konusu bu tür bir hiyerarşi açıklamasına tabi olması gereken bir konudur.

STRATEJİDEKİ GELİŞME

Genç akademisyenler yeni keşfetmişçesine klasik stratejistlerin ismini geçirerek açıklamalarda bulunuyorlar. Buna gerek yok ki! Yeni-Ortaçağ düzeni klasik olanları da içerir, ancak müzik eserlerindeki gibi bestelere “cover” yapar. 

“Kalpgâh” (hardland) veya etrafındaki “kenar-kuşak” (rimland) meselesi sadece bir klasiktir. Kara teorisi, deniz teorisi, gibi açıklamalar vardır elbette. Bu anlatımlar yanlış değil, ama şöyle düşünsün genç strateji meraklıları: Einstein’a kadar Newton Fiziği geçerliydi. Einstein Fiziği herkesçe anlaşıldı, Newton Fiziğinin ötesine geçti. Ancak Newton Fiziği ortadan kalkmadı, o duruyor. Bu aşamalı gelişmeler birbirlerini tamamladılar.

Stratejide de klasikler kaybolmadı, hem neden kaybolsun? ABD’nin küresel çapta her köşede asker bulundurmasını görüyorken bazı hususları yok saymak doğru olmaz, bunlar stratejiyle olan fiiller. Ancak, örneğin, siber-uzay keşfedileli insanlığın stratejileri de çağ atladı. Bu gelişmeleri görmezden gelmek de olmaz.

Her neyse, günümüz stratejileri hem karmaşık olmak zorundadır hem de çok boyutlu. Fikirleri iç içe geçen ve kaotik şartları yönetebilen kapasiteleri içermelidir. Mekân uzaya ve sanal dünyaya çıktı, bunu ifade ettim. Zaman da çok hızlı akar oldu, nano saniyeler bile çok basit kaldı. Akıllı Güç kullanılıyor artık, bunun stratejik etkisi çok fazla.

STRATEJİDE KAZANAN

Putin’e sorarsanız “Özel Operasyon içinde şu hedefe ulaştık” der, buna karşılık “savaşı kazandık” demez! 

Eğer Zelensky tüm Rus askerlerini topraklarından atabilir ise o şartlarda bu savaştan bir zafer sözcüğü duyabilirsiniz. Aradaki farkı işaret etmek istedim…

Neomedieval şartlarda kazanan kim biliyor musunuz? Ortamı en fazla istikrarsızlaştıran!

Siz neyi bekliyordunuz? Ukrayna kazanır diye bekliyorsanız bu olmaz, Ukrayna için taktiksel veya operasyonel zaferler olabilir. Ancak stratejik zafer mümkün değil.

Bir de bugünlerde Çin gibi olup bitene uzaklardan kazanarak bakanlar vardır, “ama o savaşan taraf değil”demeyin sakın. Zira küresel düşünmeden bugünün denklemini çözemezsiniz. 

Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği arasında kazanan kim? İngiltere’yi bu soruda ayrı tuttum, fark etmişsinizdir. Ben bu konuşmaları Brexit zamanında yaptım. Anglosphere birliği başkadır, Almanya, Fransa ve İtalya birliği daha başka. Sorulara ve cevaplara işte böyle bakmak gerekir. Şu an Avrupa Birliği’nin başat aktörleri, Anglosphere gücünün kendilerine verdiği problemi en iyi biçimde çözmekle uğraşıyorlar. Ama unutmayalım, onlar da bu tür problemleri çözmek için gayet tecrübeliler. 

Afrika veya başka coğrafyalarda olanların hesabı daha farklıdır. Bu tip coğrafyalarda kimin nüfuzu varsa orada bazı değişimleri inceleyerek bazı kararlar vermek gerekir.

HER DAİM FELSEFE

Avrupa’nın Ortaçağ zamanı şartları irdeleyemeyenler bugün Yeni-Ortaçağ’ın ortamına dair fikir ileri süremezler, olup bitenin anlamını tam açıklayamazlar. Aynı cümleyi şöyle kurayım, Avrupa’nın Akıl Çağı’nı irdeleyemeyenlerin bugün Yeni-Ortaçağ’ı yorumlamaları mümkün değildir. Örneğin o günlerde John Locke neden öyle demiş, ama bugünün John Locke’i ne diyor şeklinde hiç düşündünüz mü? Siyaset Bilimciler için felsefeye dönüş zamanı geldi geçti bile!

UKRAYNA İÇİN DEĞİŞEN ŞARTLAR

Şartlar değişti. Zelensky’nin ülkesini işgalden kurtarması, uzak ihtimal. Artık Putin’in Donbas ve Kırım’ı bırakmayacağı aşikâr. Batı’nın çıkarlarının Ukrayna’da yeniden belirlendiği de aşikâr. Bölünmüş Ukrayna şimdilik yeterli görülmektedir. Bugünlerde Zelensky’nin ve değişik çevrelerin iknası için çaba sarf edilmektedir. Zelensky’nin Putin ile bir toprak pazarlığına girmesinin şartları oluşturulmaktadır. Şartlar kendiliğinden oluşuyormuş gibi gösterilirse daha kolay sonuç alınır. Davos’ta duayen diplomat, akil adam, Henry Kissinger bunun için rol almıştır. 

Kissinger’dan sonra, Zelensky’ye bakarak, ABD ve Ortakları artık ağız değiştirebilirler. Bugünlerde Batılılardan Kiev ziyaretlerinin sıklaşması acaba böyle bir amaç için mi? Zelensk’ye, Ukrayna’nın bir Avrupa Birliği ülkesi olmasına destek verdiklerini mi söylüyorlar. 

Ukrayna’ya birtakım silahlar veriliyor, ancak bundan üç sonuç çıkarın: Birincisi, Ukrayna’da Batı’nın askeri doktrinine, silah envanterine ve eğitim sistemine geçiliyor, Rus sistemi savaşırken peyderpey terk ediliyor. İkincisi, savaşın karar noktasının belirlenmesi için yeteri kadar ateş gücü desteği sağlanıyor. Üçüncüsü, bu maliyetin daha sonra ödenmesi söz konusu olduğunda Ukrayna’nın önüne uzunca bir listeyi içeren faturanın bırakılması sağlanacaktır.

Bu arada elbette verilen silahlar Rusya’yı Ukrayna’dan tamamen çıkarmaya yetmeyecektir, ancak Zelensk’ye sürekli, “zafer sizin olacak” denmelidir. Putin ve Zelensky anlaşana kadar bu “zafer” konusu tekrarlanacaktır.

Bundan böyle Ukrayna “fiilen bir NATO üyesi ülke” konumundadır. Rusya bastırdı, “NATO’yu istemiyorum”dedi, ama silahıyla, doktriniyle, politikasıyla, hedefleriyle artık Ukrayna, NATO üyesi bir Batı ülkesidir. Bu kadar da değil, Ukrayna Avrupa Birliği yolunda bir ülke konumuna yükselmiştir. 

Putin’e, Donbas ve Kırım’ı verirler bu Batılılar. Karşılığında Ukrayna’nın kalan yüzde 80’inini NATO ve AB’ye de bağlarlar. Bu oldubittiye razı olurlar. 

NATO ne için çabalıyor? “AB ile NATO sınırları eşitlenir ise Avrupa’nın güvenliği tesis edilebilir,” diyor. 

Böyle yapılırsa NATO genişler mi? Rusya bunu engelleyebildi mi? Putin’in Özel Operasyon dediği işgal sonuç verecek mi? Sanki herkes alacağını alıyor gibi… Bir şartla, Ukraynalıların bu durumu bu atmosfer içinde hazmetmesi gerekecek.

SONUÇ

Siz benden Kiev, Kharkiv, Kherson, Luhansk, Donetsk gibi çatışma yerlerinden bilgi vereceğimi beklediniz, öyle değil mi? Ben cepheyi iyi bilirim… Cepheler sınırlıdır.

Askerler savaşmaktan korkmazlar. Savaşma emrini verirsiniz, onlar savaşırlar. Halen bu tip savaş emirlerininsesleri yükselirken siz bekleyin, henüz bir zaferden söz edemeyeceğiniz kadar uzaktasınız, ama zaten Yeni-Ortaçağ düzeninde bir zafere de ihtiyaç yok! 

Yeni-Ortaçağ düzeninde, istikrarsızlaştırdığınız ve kendinize müzahir kıldığınız alanların toplamının genişliği bir kazanç elde edilmesini gösterir ve buna bir zafer gözüyle bakılamaz. 

ABD’nin hedefi nerede? Hint-Pasifik’te. ABD’nin “büyük stratejisi” (Grand Strategy) bu konu için geçerlidir. Zaman 2027-2035 arasındaki “büyük gerilime” bağlıdır. Bugünden itibaren (2022-2027 arasında) mevcut şartlarda Putin ve Zelensky, hatta başka istikrarsızlaştıracak cephelerdeki liderler, sürekli Anglospere’nin ve onun koltuğunun altına girenlerin beklentileri için çırpınıyorlar, biri az, diğeri çok koşturuyor olabilir.

Demek ki daha sürecin başlarındayız!..

NOT: Fikri mülkiyet hakları gereği bu bilgileri referans vererek kullanabilirsiniz.

Gürsel Tokmakoğlu

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Alexander’s Knot

DİĞER YAZI

The Ukrainian-Russian War and Aftermath with a Conceptual Perspective

Politika 'ın son yazıları

31 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
42 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
45 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
79 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
124 views

İsrail, İran ve Gazze

Genel bir değerlendirme yapalım, çünkü İsrail, 7 Ekim saldırısından 6 ay geçti ve "bugün Gazze'de üçüncü aşamaya geçtik" dedi. Bu ne demektir, bölgede başka ne gibi gelişebilir olabilir, hepsini inceleyelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme