“Ayna” metaforu Jacques Lacan’a aittir. O, psikanalizdeki çok önemli tezini “ayna evresi” diye açıkladı, ben de “ayna etkisi” şeklinde bir benzetmeyle size temel bazı ikilemleri açıklayacağım. Ben aynayı Lacan’dan ödünç alıyorum. Kullanım alanım başka olmakla birlikte ben açıklamalarımı Lacan’ın alanından bize doğru yaklaşarak yapmaya
DevamıSöylemenin de bir yolu yordamı var, değil mi? Neden ters söylenir ki bardağın dolu tarafını tarif etmek varken? Neden sözlerin süslüleri, bilinenleri, aldatacak olanları seçilir ki yalın hali duruyorken?.. Yalın derken henüz söz kısmındayım ben, ifadede elbet eksiksiz bir tarif olmalı. Ne söylenecekse söylensin, üstelik kimse düşünceye engel koymuyor. Sadece sözlere değil yapılanlara, dolaylı kaymalara, etkileşimlere ve maruz kalınanlara da bakıyor insan. Yeter ki suça davet eden, tuzak kuran sözler sarf edilmesin, iş üresin ve adalet yerini bulsun. Yeter ki söylemeden düşünülsün, söylendiyse de söz senet olsun. Görülüyor ki olup bitenin farkında olanlar daha da sert bir dille konuşmayı yeğliyorlar.
DevamıNasıl teknoloji insanlığa aitse terörizm de öyledir; birincisi çoğu kere yararlı, ikincisi ise tamamen kötü bir konu. Ama bu kötülüğün sahibi insanlık ise, kesim çözüm bulması mümkün olmadığına göre en aza indirmenin yollarını bulmalıdır. Bu ancak ortak iradeyle olur. İyi de öncelikle sebepleri iyi belirginleştirmek gerekir. İşte tam bu noktada insanın yarattığı bu kötü olgunun psikolojik yönlerini doğru kavramak gerekiyor. Önce çok başka bir konudan başlayalım: Kanibalizm, yani yamyamlık. Bu da insanlığın bir konusu, değil mi? Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran Sigmund Freud yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki faaliyet olduğunu iddia etmektedir. Freud, cinsel eylemin gerisinde bir başkasının
Devamıİnsan geliştikçe soruları artıyor, gelişiyor ve değişiyor. Öyleyse insan için bilmek, yaşandıkça artan tatmini mümkün olamayacak değerde bir ihtiyaçtır. İnsan kendi durumuna dair karar vermek istiyor ve buna göre sürekli soru soruyor; fakat bu süreç asla tükenmeyecek ve tatmin noktasına ulaşılamayacak görülüyor. Sorular içinde neler var? İnsan doğayı, kendini ve bir gizem gücü sürekli soruyor. Aslında sorular aynı yere çıkıyor, çünkü cevap arayan insan. İnsanı kendisinden söküp alacak bir sorunun olması mümkün değil. Soru zihinde ve varlığın bütününde gelişiyor. İnsan, doğayı ve evreni incelediğinde nesnel nitelikler aramak ve bulmak yerine, fizikçi Werner Heisenberg’in ifade ettiği gibi, kendisiyle karşılaşıyor.[1] İnsan zamanı
Devamı“Eksiksiz, ileri, tam bir demokrasi için olmayan nedir?” diye soralım kendimize. Eksik olan çok şey var, ama bir sistem ölçüsünde eksiği işaret etmemiz gerekiyor. Toplumsal açıdan bir karakter ve buna bağlı bir davranış ve iş görme şeklimiz vardır, bu basit bir dille “kültür” diye açıklanabilir bir konudur. Karakter, toplumsal tarlalarda bireylerin bilinçaltını sulayan birçok şeyle ilgilidir. Kültür ortamı bizlere bilinçaltına değin dikkate değer bir inceleme alanı sunar. Tutumlarımızı etkileyen bilinçaltı kuşağını aklımızdan çıkarmayalım. Eksiksiz bir demokrasi için sistem toplumsal bilinci, beceriyi ve ideali muhatap alır. Sistemin çok ögesi vardır. Ancak iki ögeyi, bizim için daha önemli görülebilecekleri işaret ederek asıl meseleyi
DevamıTarihin gösterdikleri ve yaşanmışlıklar elbette yok sayılamaz; dekorlar, insanlıkla ilgili olan konular, medeniyet ve kazanılmış değerler… Tarihten dersler çıkartılır ve bu dersler ileriye gitmenin çabası içinde kullanılmalıdır. İnsanlar dününü ve bugününü bir bütünlük içinde görüyor. Ama daha ilerilere aldığı derslerle bakıyor. Düşünceler “İleri demokrasinin gerekçeleri” için Türkiye özelinde dikkate alınması gereken; din istismarı; ülke, devlet, millet istismarı; politika, ileri demokrasi ve küresel değerler; bütünsellik hakkındaki düşüncelerimi aşağıya listeledim. Ele aldığım konulara göre bu düşüncelerimi uygun bir akışla yazı içinde doğrulamaya çalışacağım, dolayısıyla gerekçelerimi daha ayrıntılı bir şekilde açıklamış olacağım.
DevamıSosyalleşiyoruz! Zannettiğimiz bir kurgu içinde şımararak kayboluyoruz! Boşa zaman geçirmenin sistemleştirilmesine değer veriyoruz. İlgi duyduğumuz dünya çok yararlı ama bir o kadar da karanlık!… Basit bir yaklaşımla anlatmaya çalışacağım ve özellikle yeni nesil bunları benden daha iyi biliyor! Sanal dünya Bir tasnife göre dünyaları gerçek ve sanal olarak ayırıyoruz. Gerçek, her zaman gerçektir, anlayabilene… Sanal dünya yansımalıdır; dört farklı şekilde meydana gelebilir. Bunlar; 1) Bilinen sanal dünya, 2) Bilindiği zannedilen sanal dünya, 3) Bilinmeyen sanal dünya ve 4) Karma sanal dünya. Bilinen sanal dünyada konuya dahil bilgi kümelerinin referansla ve ispatla ilgili gerçekliği üst seviye bir algı oluşturur. Daha çok
Devamı