Cemal Kaşıkçı Olayı

16 Ekim 2018
Okuyucu

Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı davası dünyada ilk yaşanan bir olaydır. Bugün itibarı ile olayın nereye doğru yöneldiği ve tarafların neler yaptıklarına hususuna bakalım.

Olayın başlangıcı 2 Ekim’dir. Yabancı bir ülkede Viyana Anlaşması hükümlerinin bu tarz uygulaması bir ilktir. Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki Başkonsolosluğu’na “muhalif” diye bilinen gazeteci Kaşıkçı, nişanlısı Hatice Cengiz’e telefonlarını verdi ve içeriye girdi. Sonra Suudi Arabistan’dan gelen dikkat çekici teknik ekiplerin (2 uçakla 15 resmi kişi gelip aynı gün döndü,) bir biçimde kendilerince çalışmaları söz konusu oldu. Aradan 13 gün geçti ve Kaşıkçı’nın akıbeti hakkında netleşen bir konu yok. Çok hipotez ve spekülasyon var, ancak resmi çalışmalar henüz tamamlanmadı.

ABD ve Türkiye en üst seviyede konuya müdahil. Türkiye çok yoğun çalışıyor. Avrupa da konuya dahil oldu. Uluslararası basın ve STK’lar takipte. İş çevreleri Suudilere cephe aldı…

Suudi Cemal Kaşıkçı ve Türk nişanlısı Hatice Cengiz kendi uyrukları yanı sıra Amerikan vatandaşıdır. Cemal Kaşıkçı The Washington Post gazetesinde yazarlık yapmaktaydı. Daha önceki safahatında Suudi Arabistan’da, istihbarat dahil, çok üst düzeyde görevler almış, birkaç kez Arabistan’da medya şirketi kurma girişimi olmuş, yine birkaç kez yazılarından dolayı ülkeden çıkmak zorunda kalmış, dünyaca bilinen bir kişidir. Kaşıkçı, Suudilerin özellikle serveti, yatırımları ve politik ilişkileri hakkında en mahrem bilgilere sahip biridir. İstanbul ve Londra’da da yaşamıştır. (Bu olayla ilgisi yok ama bir bilgi, Kaşıkçı ailesi Türk kökenlidir.)

Türk tarafı neler yaptı? Türk basını Batı basınının spekülasyonlarını engeller mahiyette konu ile ilgili bilgilendirmeyi yaptı. Bu sayede uluslararası basın, buna bağlı kamuoyları ve politikacılar doğru yönlendirilmiş oldu. Kaşıkçı’nın nişanlısı, ona, “Buradan çıkmazsam şu kişilere ulaş,” dediği Türk dostları ve devlet kademelerindeki her bir şahıs konunun hassasiyetine uygun davrandı. Kimin, hangi konuyu, ne zaman konuşacağından bilgileri ilgililere teslime varana dek bir sorumluluk hali olduğu görüldü.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili açıklama yaptı. Erdoğan Başkonsolosluk yetkililerinin Kaşıkçı’nın binadan ayrıldığını görüntülerle ispat etmek zorunda olduğunu söyledi. Türk yetkililer serinkanlı ve itidalli davrandı. Gelişmeleri izledi ve kaydetti. İşbirliğine açık oldu. Çok gizli bilgileri elinde tuttu. Uluslararası anlaşmalara ve diplomatik teamüllere göre davrandı. Suudi yetkililerin araştırma işbirliğini kabulü ile çalışmalar yürütüldü. Baştan itibaren geri planda istihbarat mensupları bilgi ve belge topladılar, analiz ve değerlendirme yaptılar. Bunların da katkısıyla İstanbul Başsavcılığında şimdi geniş bir rapor hazırlanacak. Bu savcılık belgesi öncelikle tabiatına uygun şekilde hukuki anlam taşıyacaktır, bunun yanısıra politik çalışmalara da resmiyet kazandıracaktır. Bu konu politik bakış açısından ayrı görülmemelidir, çünkü hassas bir durum söz konusudur.

15 Ekim’de Başsavcılık ve ekibi Suudi yetkililerle beraber 9 saat Başkonsolosluk incelemesini tamamladı. 16 Ekim’de (bugün) ikinci bir araştırmanın Konsolosun konutunda yapılacağı duyuruldu. Buradan da bazı sonuçlar elde edilebilir. Kral Selman bin Abdülaziz Al Suud, Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye giden ekipleri sorgulattığına dair bilgiler geldi. Demek ki Kraliyet içinde çalışmalar var. Donald Trump, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’yu önce Suudi Arabistan’a gönderdi. Pompeo daha sonra Türkiye’ye gelecek. Uluslararası basında (CNN International, Fox News ve Al Jazeera English) Suudilerin “sorgu esnasında Kaşıkçıyı öldürdüklerini kabul edecekleri” doğrultusunda bilgiler çıkmaya başladı. Oklar 32 yaşındaki Başbakan ve aynı zamanda Savunma Bakanı olan Veliaht Prens Selman’a döndü. Bir şekilde bu konu en üst düzeyde çok tartışılacak. Ya Suudi Arabistan’da “bir çete var, onlar yaptı,” ya da Veliaht Prens için usulen “buraya kadar,” denecek. The Washington Post, Trump’ın, “Belki bu işi Kraliyetteki çeteler yapmıştır,” yorumunu eleştirdi ve “Suudileri aklama yönünde bir açıklama,” olarak değerlendirdi. BM’den Suudilere yapılan teklif; Konsolosluk görevlilerinin dokunulmazlıklarını kaldırın. Demek ki uluslararası kurumlar konuya ilgisini devam ettiriyor.

Sonuca yaklaştık sayılır. Elbette bu özel konu örneklik teşkil edecektir. ABD kendi nüfuz alanı olarak gördüğü Arap coğrafyasından işlerin kendi lehine sonuçlanması temin etmeye gayret edecektir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Doğu Akdeniz Meselesi, Mısır-GKRY Anlaşması ve Türkiye

kasikcidan-pompeoya
DİĞER YAZI

Kaşıkçı’dan Pompeo’ya

Politika 'ın son yazıları

22 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
34 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
45 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
48 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
80 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme