isid-ve-yeni-cephe
IŞİD ve Yeni Cephe

IŞİD ve Yeni Cephe

2 Mayıs 2019
Okuyucu

El Bağdadi’nin videosunun yayımlanması ve Sri Lanka terör eylemi sonrasında tartışmalar büyüdü. Yeni cephe Güney Asya ve Güney Çin Denizi’ne komşu ülkeler mi?

Dünya karmaşık bir çatışma dönemine daha girmiş durumdadır. Gün geçmiyor ki bir kaostan söz edilmesin. ABD ve Çin büyük bir meydan okumanın içindeler. Bugünün şartları, hedefleri, yöntemleri, kavramları ve anlayışları düne göre oldukça değişik. Halen tartışılan ve çözüm bekleyen çok temel konular var. Bilişsel alandaki bunca ilerlemeye rağmen olup biteni anlama ve kabullenme süreçleri farklı cereyan ediyor. Bir tarafta Sri Lanka’da patlayan bombalar, diğer tarafta hortlatılan El Bağdadi’nin videosu; sanki aktör IŞİD imiş gibi! Dünya yine “küresel İslami terör” diyor. IŞİD ile bu yeni çatışma konularının ne ilgisi olabilir ki?

IŞİD, ABD savaşından sonra ortaya çıktı. (Söylentilere göre konu hakkında ilk çalışmalar 2009 yılında, örgütün ortaya çıkışı 2014, Obama doktrinine göre bölgeden asker çekme kararı da aynı yıl.) Irak’ın kanlı sokaklarından ve hapishanelerinden çıkma bir örgüt olduğu halde, sebebi belli olan şekliyle; elebaşları ortadan kaldırılabilecek, travmalı gençler ve çocuklar rehabilite edilebilecek, bu kişilerin Saddam’dan sonra sayılarak teslim alınmış silah depolarını soymaları önlenebilecek, internet kolaylıklarıyla propaganda yapmaları önlenebilecek, Irak ve Suriye’de petrol bölgeleri kurşun atmadan ele geçirmeleri önlenebilecek, finans yolları kapatılabilecek ve daha birçok akıllı uslu tedbir alınabilecekken, her nedense; büyütülmesi, önce adının “İslami Terör” ve “Uzun Savaş” ile irtibatlandırılarak sunulması, hatta “Irak Şam/Levant İslam Devleti” dendikten sonra, bakıldı ki verilebilecek görevler bölgesel değil küresel, o halde adının “İslam Devleti” olarak yazılıp çizilmesi, hiç de akla yatkın değildir! Esasında bir dinin adının (İslam, barış anlamında bir kelimedir,) terörle yan yana getirilmesi bile insanlık adına ters bir konudur.

IŞİD nerede şimdi? Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da görmeye alışıkken bir de baktık ki Güney Asya’da ve Güney Çin Denizi’ne komşu ülkelerde. Hatta yıllardır ortalıkta görülmeyen, bizim ABD saldırısı ile yaralandı diye bildiğimiz elebaşı, takma bir isimle dünyaya tanıtılmış olan, Ebu Bekir El Bağdadi geçenlerde bir video ile yine öne sürüldü. Batı medyasında manşet oldu. Video reklamı ile yapılan vurgu şöyleydi: “El Kaide ve diğer radikaller, gelin bizle birleşin küresel çapta, ABD-Çin çıkar çatışması alanları dahilinde, verilen görevleri yapalım…”

Videodaki görüntülere baktınız mı? Avcı yeleği giymiş El Bağdadi’nin sakalı Usame Bin Laden’inki gibi uzamış, odada mobilya olduğu halde onun gibi yere oturmuş ve yanına Kalaşnikof tüfek dayanmış, eline de dosya dosya işler verilmiş, üzerlerinde büyük puntolarla hedefler yazılı. Düpedüz mesaj veriliyor. Küresel medyada şimdiden söylenen ne biliyor musunuz? “El Kaide’den boşalan yere İslam Devleti girecek ve daha da genişleyecek!” Yani Afganistan en başta, çevresi, bu da yetmedi, Libya’dan, Yemen’den, Türkiye-Suriye hattından tutunuz, Pakistan’dan, Sri Lanka’ya, (ne ilgisi var diyeceksiniz ama,) Filipinler’e kadar, sözüm ona “İslam Devleti” terör saçacak imiş!

2015 yıllarından itibaren Fransa’da ve Belçika’da (buna Almanya ve İngiltere’deki saldırılar da eklenebilir) IŞİD eylemleri olduğunda ve bunun üzerine Fransa’nın açıkça IŞİD’e savaş ilan ettiğinde belli ki birileri Avrupa’yı sıcak tutmak istiyordu. Şimdi bu sıcak tutma işi Güney Asya ve Güney Çin Denizi coğrafyalarında olmaya başladı. Aynı yıllarda Avrupa’nın Suriye konusunda oyuna dahil edilmesi süreci özenle yürütülüyordu, bu bir taraftan Avrupalıların da işine geliyordu. Doğu Akdeniz’de tarihi çıkarları vardı. Sonra, 2018’den itibaren Suriye konusu bir noktaya geldi. ABD, (Suriye’de az bir kuvvet bırakılsa da) asker çekeceğini açıkladı. Nereye gidecek?

Bugünlerde küresel basın ne diyor biliyor musunuz? “2011’de Bin Ladin öldürülünce Batı ülkeleri İslam terörü ortadan kalktı zannetti, rehavete kapıldı!” Bu şu demek mi acaba? “Bakın El Bağdadi ortaya çıktı, Sri Lanka’da Paskalya bombaları patladı, Batı karşıtı cihat devam ediyor, haydi ayağa kalkın!”

Pentagon’un en son strateji belgeleri ABD ordusunun en büyük önceliğinin terörle mücadele (burada İran’ın adı bariz gösteriliyor,) olması yanı sıra, ama biraz daha öne çıkar şekilde, Çin ve Rusya ile yürütülen stratejik rekabette geri kalmamak, hatta ileri geçmek var.

Emekli General ve eski CIA Direktörü David Petraeus’un düşüncesi çatışma teorisi anlamında önemliydi.  Petraeus’un yaklaşımı ile ABD ordusu sonunda Irak’ta yalnızca taktiksel operasyonları değil, aynı zamanda “stratejik hedefleri dönüştüren” yeni bir önleyici müdahale yaklaşımını benimsedi. Nüfus-merkezli karşı koyma (COIN olarak biliniyor) yöntemiyle tüm askeri operasyonlarda ağırlık merkezi olarak düşman savaşçıları yerine yerel nüfusu hedef aldı. CIA ve Pentagon bu yeni düşünce ile başta Irak ve Suriye’de olmak üzere, bölgede neler yapmadı ki!..

COIN konusunda açıklananlar şunlar: Savaşa kadar yapılacaklar ortamı düzenlemek şeklinde olacak. Savaş yeni usuller ve silahlarla olacak. Savaş sonrasında, tahrip olan yerler ve hizmetler onarılacak, sosyal yapılar yeniden kurulacak, yerellere bu konuda yardım edilecek, yeni projeler desteklenecek… Savaşı kazanmak için halkın bağlılığı temin edilecek. İyi yönetişim ve meşruiyet esas alınacak. Savaş öncesi ve savaşta yapılanlar ile düşmanda verilen zayiat bir yana, bu tür hususlarda yerel nüfusa destek sağlanırsa bölge ele geçirilir…

ABD için “zafer” sözcüğünün yeni tanımı Petraeus tarafından böyle yapılmıştı. 2000’lerde geleneksel olmayan savaş ve asimetrik savaş olarak bilinen yöntemlerle çeşitli küçük savaşlar daha çok tercih edildi. 2006’dan sonra Petraeus ve onun işaret ettiği şekilde çatışma içinde olanların “yeni doktrin” dedikleri yöntemle, “asker ve ahlak” kavramı tartışılmaya başlandı.

Ortadoğu’da işle böyleydi, ya şimdiki harekât alanında durum nedir? Yeni ve önemli düşman Çin. Bir kere daha önce beslenip büyütülen ve kontrolü mümkün olan küresel radikal terör örgütleri devreye sokuluyor. İkincisi, Petraeus’ın COIN’i, plan bir kısmıyla tadil edilerek, bu alana uyumlanabilir mi, düşünülüyor. Henüz ortada Irak’takine benzer bir savaş yok ki sonrasında yapılabilecekler devreye konsun! Hem Çin’in alanı çok geniş ve güç unsurları çok farklı… Bu dudumda COIN’in tadilatında şu plan uygulanıyor: “Önce terör, sonra tedbir almak. Tedbirleri alırken hem terörle mücadeleyi müşterek sürdürmek, bu konuda yerellere tam destek vermek, hem de Çin’e karşı bölgesel halk desteğini tesis etmek.”

Acaba Çin tehdidi için bu yaklaşımlarla başarılı olunması mümkün mü? Örneğin Çin’i çevreleyen alanlarda ve Çin toprakları içinde kullanılabilecek radikalleşmesi mümkün halkların yaşadığı bölgelerde gerçekleştirilecek örtülü operasyonlarla (ABD adına) ilerleme sağlanabilir mi? Halen tartışılan konu budur. Ama diğer taraftan CIA ve Pentagon ile bölgenin radikalleştirilmesi çalışmaları sürdürülmektedir.

Çelişkiymiş gibi, bir tarafta Çin tehdidi, diğer tarafta El Bağdadi adında biri… Hatta doktrinler tartışılıyor, ahlak bir yana konmuş halde, vekaletçiler ise devrede… El Bağdadi’nin videosu ise orta yerde. Çin bunları görmüyor mu? Görüyor: Silahlanıyor, radikallere karşı sert tedbirler alıyor, Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi ile bölgede ortak projeler yürütüyor, ABD’ye Ticaret Savaşı ve Siber Savaş ile karşılık veriyor… Ama arada olan kavramlar neler? İslam ve terör!..

Görünürde IŞİD ile bir mücadele sahneleniyor. Hatta tam şekliyle söylenirsek; “İslam Devletine (IS) karşı savaş veriliyor.” Nerede bu devlet diyen çıkıyor mu acaba? Diyelim küresel çapta radikal teröre karşı bir savaş veriliyor. Benim burada işaret etmek istediğim, bu savaşta bile derin sorunlar var. Terör üzerinde elde edilebilecek kazanımlar kimseye yarar getirmez. Terörün bu denli araç (aparat) halinde kullanımından medet ummak yanlıştır. Avrupa bu yanlışa dahil oldu. Şimdi diliyorum ki Çin aynı türden bir hataya düşmesin!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ekonomik-ve-teknolojik-savasin-odaginda-huawei
ÖNCEKİ YAZI

Ekonomik ve Teknolojik Savaşın Odağında Huawei

pkk-teror-orgutu-ile-mucadele
DİĞER YAZI

PKK Terör Örgütü ile Mücadele

Güvenlik 'ın son yazıları

163 views

Etki Ajanlığı Yasası

Bu çağda, etki ajanlarına karşı önlem almak ve ülke yararına çalışanların eline mücadele etmek adına imkan vermek gibi konularda aksi düşünülebilir mi? Bu gerekli, ülke güvenliği açısından yerinde bir hamle. En azında caydırıcılık çok önemli. Ajanlar ve etki ajanları öyle cirit atmasınlar... Gerekli önlemleri ve bu kapsamda belli yasal düzenleme imkanlarını yaratalım. Her türlü tehdit var. Onları caydıralım, caydırıcı nitelikte ülkenin somut eylemleri olsun. Türkiye'de istihbarat hizmetleri 2014'dan itibaren iyi bir seyirle gelişiyor. İlk olarak operasyon yapma imkanı oldu. Kötü mü? Operasyonel İstihbarat gayet başarılı. Teröristler ve bölgemizdeki hasım ülkeler bunu görüyorlar, dikkatleri çekildi. Şimdi de bu tür ilave yasalar olsun isterim. Doğru adım! Elbette ben bu konuyu istihbarat açısından ele alacağım, uzmanlığım bu yönde. Hukuk konusu ayrı.
76 views

Yeni Üstünlük Mücadelesi ve Savunma Anlayışı

Temel konumuz silahlanma ve polemoloji olacak. Bu alanda yeni anlayışları irdeleyeceğiz. Genel savunma ve silahlanma politikalarına, büyük güçlerin aldıkları pozisyonlara, örnek olarak ABD'nin savunma yöntemine ve son olarak yeni üstünlük mücadelesi kavramlarına değineceğim. Bahsedeceğim yeni üstünlük mücadelesi terimleri neler? Oyun değiştiricilik, sistemlerin sistemi mimarisi, otonom kor sistemler, tam baskılama veya üstünlük kurma (dominasyon), bütün yönleriyle nüfuz etme (penetrasyon), istihbaratın penetrasyonu ve caydırıcılık için silahlanmak, olacak. Bunları neyle yapabilirsiniz? Bu makalede size ipuçlarını vermiş olacağım.
70 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
105 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
147 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme