Karadeniz Tablosu

14 Ağustos 2023
Okuyucu

Ukrayna’daki savaşın Karadeniz’deki gelişimine bakılırsa Türkiye giderek daha hassas bir duruma gelmektedir, buna dair yaşanabilecekler, öncelikle bizi ilgilendirir mahiyet taşımaktadır. Nasıl mı? Bakın size bir tablo çizeceğim, kararı siz verin.

KARADENİZ’DE GERGİNLİĞİN RESMİ

Ünlü Rus ressam Ivan Aivazovsky’nin tablolarına bakın, deniz, kükreyen deniz, dalgalı deniz, savaşın yarasını alan gemi, ay ışığı, gün batımı, bazen sıcak, bazen soğuk… Bugün Karadeniz’in gerilim içindeki tablosuna bakıyorum, savaşı görüyorum.

Kırım işgal altında. Ukrayna abluka altında. Yılan Adası’nda el değiştirmeye sebep olan operasyonları gördük. Rus savaş gemileri ve denizaltıları hemen her gün kent merkezlerine doğru hipersonik füzeleri fırlatıyorlar. Odesa’ya atılan füzelere karşı hava savunma sistemlerinin cevap veriyor. Diğer taraftan abluka demek mayın demek olduğuna göre haliyle savaşan taraflar sahayı kendi planlarıyla mayınlıyorlar. Bazen dalga etkisiyle boşalan sersem mayınların tehdit oluşturması söz konusu oluyor. Ukrayna arada bir asimetrik saldırılar düzenliyor, Kerch köprüsüne, Novorossiysk limanına, denizdeki ticari ve askeri gemilere.

Bakın, Ağustos ayındayız ve bir kuru yük gemisine Ruslar askeri operasyon yaptılar. Bunun öncesinde, Ukrayna ve Rusya olarak her iki taraf da ticari gemileri potansiyel tehdit göreceklerini açıkladılar. Konu askeri olan yönünden ileri geçti ve bugün dünya ticareti açısından da önem arz eder oldu.

Hemen her gün NATO’nun İstihbarat Keşif Gözetleme (ISR) Karadeniz’in uluslararası sahasında görev yaptığını görüyoruz. Britanya ve Amerika, Ukrayna’ya ve Karadeniz’de özellikle Odesa’nın savunulmasına destek verdiğini düşünüyoruz, neredeyse eminiz, istihbarat desteği uzaydan ve havadan sürüyor. Hatta Batı dünyası Ukrayna’ya teknolojisi yüksek İHA, İDA, roket ve özel mühimmat vermeyi sürdürüyor.

KARADENİZ’DE GENEL VE JEOPOLİTİK GÖRÜNÜM

Karadeniz’de kıyıdaş ülkeler; Rusya, Ukrayna, Bulgaristan, Romanya, Türkiye, Gürcistan. Bunlardan Bulgaristan, Romanya, Türkiye NATO üyesi ülkedir. Gürcistan ise NATO ve AB’ye yakın durmaktadır. Ukrayna’nın da büyük oranda NATO ve AB yanında olduğu söylenir ise geriye kıyıdaş tek Rusya, bu ittifak dışında (aslında hasım konumunda) kalıyor. NATO’nun Karadeniz’de güçlü güvenlik çıkarları bulunuyor. NATO, Karadeniz’deki dengeyi, kendi perspektifi içine 1997 yılından itibaren alma çabası içindedir. 

Diğer önemli konu Montrö Boğazlar Sözleşmesi. Türkiye, Şubat 2022’den bu yana Montrö’yü adil biçimde ve titizlikle uyguladı. Türkiye Boğazları sadece Rus değil, tüm savaş gemilerine kapattı. Böylece Karadeniz’deki deniz kuvvetleri dengesi o zamandan beri korunuyor. Bu uygulaması ile savaşın yayılmasının da teminatı oldu. NATO ülkeleri, Britanya ve ABD gibi güçler her ne kadar savaş gemilerini Karadeniz’e sokmak istese de Türkiye buna izin vermiyor. Ticari gemilerin geçişinde sorun yok.

Ukrayna’daki savaş başladığından bu yana Türkiye, Karadeniz’de bir dengeleyici rol üstlenmektedir. Halen savaşan taraflar olan Ukrayna ve Rusya ile görüşebilen bir tek NATO üyesi ülke olarak Türkiye vardır.

Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi, tamam, insani yönüyle ve gıda güvenliğiyle çok önemli ancak her şeyden önce bir “Karadeniz’de güvenlik ve istikrar rejimi” olarak da görülmelidir. Bu tezi destekleyen en iyi kanıt, Temmuz 2023’te anlaşma sonlanır sonlanmaz Karadeniz’de güvenlik ve istikrarın bozulmuş olmasıdır. 

Odesa, Ukrayna’nın dünyaya açılan penceresidir. Ticaretinin yüzde 50’si buradan gerçekleşir. Savaş patlak vermeden önce Rusya ve Ukrayna birlikte dünya ayçiçek yağı ihracatının yüzde 60’ına, buğdayın yaklaşık yüzde 24’üne ve arpanın da yüzde 19’una sahipti. Ukrayna tahılının sadece yüzde 40’ı Karadeniz üzerinden, geri kalanı Avrupa Birliği üzerinden kara yoluyla ihraç edilmektedir.

Ruslar 1793’ten bu yana Sivastopol’da Rus Karadeniz Donanması’nı kurmaktalar. Rusya, 2008’de Gürcistan’a müdahale ederek Karadeniz’in doğu kıyısında Abhazya da dahil olmak üzere kendisine bağlı ancak uluslararası alanda tanınmayan iki cumhuriyet kurdu; 2014’te Kırım yarımadasını ilhak etti ve 2022’de Ukrayna’ya saldırmasının ardından Karadeniz’de yer alan Güney Ukrayna’nın büyük bölümünü ele geçirdi ve işgal etti.

Rusya gibi büyük bir güç Kırım’ı, Azak girişini, Sivastopol’u, dahası Karadeniz’deki gücünü asla bırakmaz, zayıflamasına müsaade etmez, bunu kendisi için “varoluşsal” görür. Rusya bu varoluşsal Karadeniz’deki pozisyonunu korumak için gücü yettiğince her türlü riski alır. Rusya’nın Karadeniz’de ticari ve askeri imkanları, stratejik pozisyonu, Akdeniz, Afrika, Orta Doğu gibi coğrafyalara en kısa yoldan ulaşımı, Suriye gibi askeri üslere ve limanlara bağlantısını Karadeniz’den sürdürmesi, enerji boru hatlarıyla olan imkanları, Hazar ve Orta Asya’dan gelen enerji hatlarını Karadeniz’e bağlamış olması hayati konulardır.

ABD bu Ukrayna savaşını da fırsat bilerek Ege Denizi’nden kuzeye doğru Yunanistan, Bulgaristan’a büyük bir askeri lojistik ve savunma hattı oluşturdu. ABD’nin kendi çıkarları için amacı; Rusları, Akdeniz’e sokmamak, Karadeniz’de durdurmak, savaş sürdüğü müddetçe gücünü zayıflatmak. Bu durumda ABD, İstanbul ve Çanakkale Boğazları gibi dar olan Ege’deki adaların birer doğal savunma alanı olduğunu düşünerek buraya (Türkiye’ye rağmen, Lozan ve Paris Anlaşmalarına ters bir politikayla) askeri tesis kurmak istemektedir. ABD, Dedeağaç’a liman kolaylığı ile çeşitli tedbirlerden oluşan büyük bir lojistik üs kurmuş durumdadır. (Hatta ABD, Doğu Akdeniz’e açık noktada Suriye’deki Tartus Deniz Üssünü kontrol etmek için Kıbrıs’ta da üslenmek istemektedir.) Ukrayna’daki savaş başladığından bu yana, ABD’nin bu yöndeki stratejik yaklaşımını ve planlarını aynıyla Avrupa da kabul etmektedir, ABD ve Avrupa işbirliği halindedir.

Rusya ve Ukrayna kuzey-güney hattındaki ticaret yolları için mücadele içindedir. Bunun yanında doğu-batı güzergâhı da Avrupa Birliği için önemlidir. AB’nin Karadeniz’de iki ülkesi var, Romanya ve Bulgaristan. Ayrıca AB, Gürcistan ve Ukrayna ile ortaklık anlaşmaları imzaladı. Avrupa için Karadeniz, Asya-Avrupa arasında mal ve enerji taşımacılığı için önemli bir koridordur. Savaş çıkınca Avrupa, Rus petrol ve doğal gazından giderek daha bağımsız hale gelmek ister oldu. Bu durum ise başta Azerbaycan olmak üzere Kafkasya’daki üretici ülkeleri giderek cazip kıldı. Bakü, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya petrol ve doğal gaz ihraç ediyor.

Batı dünyası Rusya ve İran’a yaptırım uyguluyor. Batı şöyle görüyor, petrol ve gaz için yeni güzergahlar tesis edilebilsin ki bu iki ülkeye olan bağdan kurulunsun. Buna karşılık Rusya, enerjide Türkiye’yi HUB yapmak istemektedir. Bu husus bir stratejik çakışma alanıdır.

OLASI SENARYOLAR

Tahıl Koridoru Girişimi’ne geri dönülebilir, bu en iyi olan senaryodur. Türkiye’nin çabası desteklenmelidir. Ama eğer anlaşma olmayacaksa, bunun da bir manası olacaktır!

Rusya kendini emniyete almak için Karadeniz’de daha agresif tedbirlere yönelirse, savaşa taraf olan ABD ve ortakları Türkiye’ye bazı baskıları uygulamak isteyebilir. Bu Türkiye açısından en kötü senaryodur.

Provokatif senaryolardan da söz edilmesi gerekebilir. Her iki taraf, Türkiye’yi kendine çekmek veya bazı konularda mecbur halde kalmasını sağlamak için çeşitli yollara tevessül edebilir. Bunlara serin kanlılıkla yaklaşmak doğru olur.

SONUÇ

Savaş beklenmeyen sürede uzayabilir. Ben buna “Üçüncü Otuz Yıl Savaşı” demekteyim. Böyle olur veya olmaz! Ama en azından mevcut potansiyel bunu gösteriyor. Eğer şimdiden alınacak önlemler var ise bu perspektifte düşünmek gerektiği açıktır. Ukrayna’daki savaş Baltık’ta, Doğu Avrupa’da ve Karadeniz’de bir hat halinde gerginlik yaratmaktadır. Bu üç kritik jeopolitik alandan Karadeniz çok önemli bir duruma çıkmış görünmektedir. ABD ve Britanya başta Batı dünyası Karadeniz’de Rusya’yı sıkıştıracak her türlü adımı atmak isteyebilir, en azından bu durumu İkinci Otuz Yıl Savaşı’nda (Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sürecinde) gördük, tecrübemiz oldu.

Dolayısıyla ben bugünkü gelişmelere bu gözle bakıyorum: Karadeniz’de istikrar demek Türkiye demektir, bu stratejik yaklaşıma göre titiz politikaların sürdürülmesi gerekmektedir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Gıda Güvenliği Vurguncuları

DİĞER YAZI

Stratejik Daralma

Güvenlik 'ın son yazıları

6 views

Otonom Orduların Tartışması

Teknoloji geliştikçe otonom sistemler cephede yerlerini alıyorlar. Kara, hava, siber-uzay, deniz, derin ve geniş cepheler... Bu konu başka ülkelerde hem askeri hem sivil, çeşitli uzmanlarca tartışılıyorken, Türkiye'de henüz o noktaya gelinemedi. Savaşın bilim ve sanatı yönüyle ben size özgün bir tartışma başlatmak isterim.
62 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
92 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
149 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
194 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme