Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi

5 Eylül 2023
Okuyucu

Dün (4 Eylül 2023) dünya Soçi’deki Erdoğan ile Putin arasındaki zirveye kitlendi. Burada asıl konu Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi’nde gelişme olup olmayacağı idi. Liderler bu konuyu uzunca görüştüler. Putin bazı şartlarının olduğunu ifade etti. Şimdilik bu konu askıda görünüyor.

Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi başlangıç tarihi 22 Temmuz 2022’dir. Nihayetinde Rusya, 18 Temmuz 2023’te anlaşma kapsamında uzatmayı kabul etmedi ve bu girişim sonuçlandı. Arada, Kasım 2022’de Kremlin’in Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan caymak istemesinin ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan nüfuzunu kullandı ve Rusya bir müddet daha anlaşmada kaldı. Soçi zirvesi öncesinde BM ve diğer aktörlerle istişareler yapıldı. Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Rusya’nın taleplerini karşıladıklarını, Rus Ziraat Bankası ve tahılla ilgili ticarette yaptımın olmadığını, gerekli swift işlemlerinin yapılmasında sorun olmayacağını açıkladı. Bu açıklamalar sahaya ne denli yansır, bilinmez. Ama asıl sorun Karadeniz’de tarafların birbirlerine güvenmemeleri ve bu bağlamda askeri saldırıları yoğunlaşmalarıydı. Hal böyleyken Türkiye ve Rusya arasında geniş çerçeveli görüşmeler yapılabilecek ve bu arada Karadeniz’den tahılın sevkiyatı konusu da konuşulabilecekti. Putin, Erdoğanı davet etti, görüşme 4 Eylül 2023’te Soçi’de yapıldı. Soçi görüşmesini bir beklentiye dönüştürmek isteyenler oldu, ama şartlar Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’na kolay dönülemeyeceğini işaret etmekteydi. Putin bu konuda ilerlemenin olabilmesi için bazı şartlar ileri sürdü. Şimdi BM ve diğer taraflar bu şartlar üzerine çalışacaklar.

Sn. Erdoğan’a uçakta gazeteciler Soçi görüşmesiyle ilgili bazı sorular sordular ve buradaki açıklama şöyle oldu: “Rusya’nın iki tane özel isteği var. Birisi Rusların Ziraat Bankası’nın swift sistemine bağlanması. Şu anda yaptırımlardan dolayı Rus bankaları swift sisteminden çıkmış durumda. Biliyorsunuz bu ülke, senede 120-130 milyon ton tahıl ihracatı yapıyor. Sayın Putin’de basın toplantısında söyledi, 62 yıldır satıyorlar. Satışın devamı için iki şeyin hayata geçmesi lazım. Birincisi satış sonucu parayı alması gerekiyor, ikincisi de taşımada kullanılan gemilerin sigortalanması gerekiyor. Gemilerin Avrupa veya başka limanlara mal taşıyabilmesi için sigorta edilmesi şart. Yaptırımlardan dolayı İngiliz merkezli sigorta şirketi, gemilerin sigortasını yapmıyor. Rus bankalarının swift sisteminden çıkartılması nedeniyle de para transferi olmuyor, bunun ikisinin mümkün olmasını Ruslar şart koşuyorlar. Şimdi BM biraz geriden başlayan bir pozisyonla Türkiye’nin de sürekli katkısıyla süreci bir noktaya getirdi. En son 28 Ağustos’ta BM Genel Sekreteri Gutteres, gönderdiği mektupta, Rusların istediği gibi direkt swift değil ama swift işleminden kaynaklanacak bir aracılık mekanizması teklif etti. Sigorta meselesi için de çalışmaları olduğunu söylediler. Sayın Putin’in Soçi’ye hareketinden önce Amerika Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı. ‘ABD ve Birleşmiş Milletler, hayat kurtaran tahıl girişimine aracılık çalışmaları nedeniyle Türkiye’ye minnettardır,’ diye bir açıklaması var. Ancak gerek swift olayı gerekse sigorta konusunda, Batı, Rusya’ya çok değişik bir bakış sergiliyor. Değişik bakış sergileyişi sebebiyle de şu anda Sayın Putin ‘bana karşı bunlar edimlerini yerine getirmiyor, getirmediği için de ben bu konuda bunlarla müşterek bir çalışmanın içine girmem,’ diyor. Bir de tahılın yüzde 44’ü Avrupa’ya gidiyor. Afrika’ya ise yüzde 14’ü gidiyor. Sayın Putin, ‘Avrupa zaten bana düşman. Avrupa verdiği sözleri yerine getirmeden bende bu konu da adım atmayacağım,’ diyor. Ama şimdilik 1 milyon ton tahılı 6 ülkeye göndermeyi düşündüğünü söyledi. ‘Katar ile beraber bunu bir görüşelim,’ dedi.

Soçi’de Türkiye-Rusya görüşmeleri çok konuyu kapsadı. Fakat öyle görülüyor ki, Putin bu zirveyle dünyaya kendi düşünceleri bağlamında mesajlarını da verebilmiş oldu. Belki de bu itibarla dünya bir kez daha anlamış oldu, Ukrayna ve Rusya, ama esasında Rusya ve Batı Bloku arasındaki uçurum giderek derinleşmekte, anlaşma zeminleri bir bir tükenmekte.

Şimdi burada liderlerin basın toplantısında açıkladıkları bazı hususlara yer vereyim: Putin, Soçi’deki basın toplantısında, Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi konusundaki açıklamalarında ‘bizi aldattılar’ dedi, Ukrayna’nın bu girişimi askeri amaçlarla karıştırdığını söyledi. Bir yıllık süre zarfında Ukrayna yaklaşık 32,9 milyon ton tahıl gönderdi. Türkiye ve BM’nin aracılık ettiği bu önemli anlaşmayla, Ukrayna tahılının savaş zamanında ihraç edilmesini sağladı. Putin bu yıl Rusya’nın tahıl rekoltesinin yüksek olacağını ve bunun 130 milyon ton civarına yükseleceğini, 60 milyon tonluk bölümünün ise ihraç edilmesini planlandığını açıkladı. Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi kapsamında Ukrayna’nın payını Putin rakamlarla ifade etti. Şöyle, Ukrayna’nın dünya tahıl ihracatındaki payı yüzde 5, bunun yüzde 70’lik bölümü gelişmiş ülkelere, yüzde 3’lük bölümü yoksul ülkelere gitti. Erdoğan konuşması içinde aynı konuda verdiği rakamlarla şunu ifade etti: Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi içinden yüzde 44’ü Avrupa’ya, yüzde 14’ü Türkiye’ye, ancak yüzde 6’sı Afrika’ya ulaştı. Putin’in St. Petersburg’da 6 Afrika ülkesine insani yardım için vaat ettiği gıda yardımı yine gündeme geldi. Bu kapsamda 1 milyon tonluk buğdayın Türkiye’de un haline getirilmesi sonrasında bedelsiz sevk edilecek. Masraflarını Katar üstlenecek. Bu Rusya, Katar ve Türkiye ortak girişimidir, Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması kapsamı dışındadır.

Rusya, Ukrayna’nın Karadeniz limanlarına gidiş-çıkış yapan sivil gemilere abluka uyguluyor. Rusya, Ukrayna’nın tahıl sevkiyatlarını engellemek amacıyla belli limanlara, tahıl depolama tesislerine ve Tuna Nehri boyunca uzanan diğer tesislere saldırılar yaptı. Her iki tarafın birbirlerine yönelik saldırıları küresel gıda fiyatlarını etkilemektedir. Rusya, Karadeniz güzergahı dışında sattığı yüklü miktarlardaki tahıl ürünlerinden azami gelir elde etmeyi öngörüyor olabilir. Rusya, tahıl anlaşmasından çekilerek salt kârın ötesinde başka amaçlar peşinde koşuyor da olabilir. Örneğin, Ukrayna savaşını baskılamak ve Moskova’nın enerjide olduğu gibi gıdada da küresel aktör olduğu dününcesini pekiştirmek diğer amaçlardan olabilir.

Ukrayna tahılı konusu bir hayli tartışmalıdır. Çünkü işin içinde Batıllı büyük şirketler de vardır. 12 Ağustos’ta, Gıda Güvenliği Vurguncuları başlığıyla bazı detayları yazdım. Ukrayna savaşının ilk aşamalarında (özellikle Mart ve Haziran 2022 arasında), dört büyük tahıl tüccarı, Archer-Daniels-Midland, Bunge, Cargill ve Louis Dreyfus rekor kazanç elde etti. Örneğin, Cargill’in yıllık geliri yüzde 23 artışla 165 milyar dolara ulaştı. Louis Dreyfus’un kârı yüzde 80 arttı. Bu kazançlar dünyadaki gerçek arz-talep dinamikleriyle uyumlu değildi. Ayrıca, Nisan ve Haziran 2022 arasında, tahıl vadeli işlem piyasaları hareketlilik yaşadı. Emeklilik fonları da dahil olmak üzere, finansal yatırımcılar, Paris buğday vadeli işlem piyasasındaki uzun pozisyon paylarını (Mayıs 2018 ila Nisan 2022 arası itibariyle) yüzde 23’ten yüzde 72’ye çıkardı. Fon sahiplerinin kârları milyar dolarları buldu. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği bu süre içinde sadece seyretti dense yanlış olmaz. Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması süresi içinde ihraç edilen Ukrayna tahılının (32,9 milyon ton) büyük kısmı İspanya, İtalya ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerine gitti.

Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi/Anlaşması’na geri dönülecek mi? Bu durumda ihtimal giderek azaldı. Rusya’nın Karadeniz’deki askeri baskısı sürecek mi? Öyle olacağı görülüyor. Ukrayna kendine göre hem askeri hem ticari tedbirlerini almak isteyecek mi? Cevap olarak, mümkün olduğunca, diyelim. Karadeniz’deki tansiyonun düşürülmesi herkes için yararlı gözükmesine rağmen, bu beklentiye katılmayanlar olabilir mi? Örneğin ABD ve Britanya gibi ülkeler, Karadeniz’deki Rus donanmasının yıpratılmasını isteyebileceğinden dolayı, bu gayet kritik bir konudur. Şu anda bile Karadeniz’de Rus askeri varlığı kendini sert güç ile gösterdiği sürece, ABD ve NATO’nun istihbarat, keşif ve gözetleme (ISR) ile lojistik faaliyetleri azımsanmayacak derecededir, ki bu başka sürtüşmelerin kapısını da açık tutan ciddi bir konudur. Örneğin bugüne dek iki kez görüldü, Karadeniz’in uluslararası hava sahasında Rus uçakları ABD ISR donlarına müdahale etti.

Bu şartlarda dünya bekleyecek, bir anlaşma olabilir mi diye. Konum gereği yinelemem gerekiyor, Karadeniz Tahıl Koridoru Girişimi insani ve ekonomik bir konu olduğu kadar aynı zamanda güvenlik boyutuyla da çok önemlidir.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

ÖNCEKİ YAZI

Kremlinoloji

DİĞER YAZI

Refah Stratejisi

Politika 'ın son yazıları

25 views

Amerika’da Gazze Protestoları

Gazze'deki yaşanan zalimce olayların gerçekliği ve Batılı politikacıların ikiyüzlü uygulamaları bugün Amerika'da tartışılıyor ve protesto ediliyor. Yarın bu protestolar Avrupa'da da yaygınlaşabilir. Öyleyse diyebiliriz: Gazze sınırlarını aştı!
36 views

Irak’ta Aydınlık Dönemin Başlangıcı

Türkiye, Bağdat'ta Irak ile tarihi bir süreci başlattı, atılan imzalar var, geliştirilen yeni stratejiyle birlikte yapılacak işler var. Bunlar ekonomiden, kültürden, güvenliğe uzanan işler. En önemlisi, inanmışlık, güven ve umut ışığı!..
49 views

Filistin-İsrail Politikası Hakkında

Ortadoğu'da, ABD'nin "kontrol bende" dediği bir ortamda, İsrail'in şımarıklıkları ve İran'ın anlamsız çabaları sürerken, Filistin konusunda nasıl ilerleme sağlanabilir? Bu dramatik konuyu aktörleri belirterek gözden geçirelim.
54 views

Stratejik Algı Yönetimi

Strateji ile algı yönetimi bahislerini, canlı örnek olduğu nedenle, Ortadoğu, ABD ve İsrail ile açıklayacağım. Buradaki amacım yaşamda ve çıkarları elde etmede dilin ve yaratılan algının kullanılmasının ne kadar etkili olduğunu göstermektir. Evet, temel olarak bu bir iletişim konusu olsa da görüldüğü üzere, ülkelerin mücadeleleri ve savaşların nedeni dahi olabilmektedir.
82 views

Yapay ve Doğal

Size analitik bir yöntemle, halen Ortadoğu'daki onca yapaylığa ve yürütülen negatif amaçlı algıya rağmen, Türkiye'nin ne denli doğallık içinde ve istikrar amaçlı politika yürüttüğünü açıklayacağım. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin yanısıra, bölgede İran ve İsrail arasında yaşananları kavramsal boyutta irdeleyeceğim. Analizin her bir basamağında belirginleşen kuralları açıklayacağım.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme