rusyanin-genisleme-stratejisi-ve-suriye
Rusya'nın Genişleme Stratejisi ve Suriye

Rusya’nın Genişleme Stratejisi ve Suriye

17 Şubat 2020
Okuyucu

Rusya ile İdlib konusunda diplomatik görüşmeler devam ediyor. Masaya Dışişleri, Savunma ve İstihbarat temsilcileri oturuyor. Bu görüşmelerden acaba bir sonuç çıkar mı, Suriye’de barış ve istikrar adına ileri adımlar atılabilir mi, diye soruyoruz. Peki, Rus tarafı bu gibi süreçlerde hangi tür adımları atıyor, konuyu nasıl yönlendiriyor?

En baştan söylemeliyim, dünyaya tam da orta noktadan bakınca; NATO, Avrupa ve Amerika Rusya’ya, Rusya da NATO, Amerika ve Avrupa’ya karşı alanı daraltacak stratejileri yürütmektedir demem gerekiyor. Bu çok doğaldır. Şunu da gerçek, Türkiye bir NATO üyesi ülkedir, tarihsel sebeplerimiz var. Benim özellikle bugün kırmızı hat olarak işaret edeceğim Suriye-İdlib konusu olacağına göre, her şey bir yana, Moskova’dan barış ve istikrar adına iyi bir sonuç çıkmasını beklemem de doğaldır ve gerçektir.

Rusya General Gerasimov’un Doktrini ile hareket etmektedir. Elbette nihai karar yine bir istihbaratçı olan Devlet Başkanı Vladimir Putin’e aittir. Ancak bu doktrin ile Rusya belirgin bir saha-masa çalışmasını tamamlamadan nihai karara gitmemeyi yöntem olarak kullanan bir ülkedir.

Diğer yandan Rusya’nın sürdürdüğü bir Gri Bölge uygulamaları var. Buna göre küresel çapta Rusya’nın her türlü faaliyetini sisli ortamlarda, örtülü bir şekilde sürdürdüğü açıktır. Başka ifadeyle Putin’in veya Rus politikacılarıyla bürokratlarının, yüzleri ve söyledikleri başka olabilir ama, asıl amaçları için birçok farklı ve karşı operasyonu muhataplarına hissettirmeden sürdürdükleri artık bilinmeyen bir konu değildir.

Rusya’nın Güvenlik Stratejisi bizlere bölgede çok sayıda genişleme hadisesinin gerçekleştiğini işaret etmektedir. NATO dokümanlarında bazı örnekler yer alır. Bunları hatırlayalım: 2005-2010 Kırgızistan politik çalkantıları, 2007’de Estonya’dan Bronz Askerler Hareketi, 2014’de Kırım’ın ilhakı ve Ukrayna krizi, 2017’de Karadağ’da Yeni Sırp Demokrasisi hadisesi, 2015’de Suriye’ye yerleşme, 2018’de Gürcistan olayları belirli bir plan üzerine sürdürülmüş genişleme faaliyetleri olarak gösterilir. 

2012 yılından itibaren Rusya, Suriye rejimini ve esasen Esad yönetimini korumak için bölgeye konuşlanması tesadüf değildir. Bu stratejik hamleyle Rusya bugün dahi konumunu muhafaza etmek adına faaliyetlerini yoğunlaştırıyorsa, bunun bir tek açıklaması vardır: Bu karşımızda genişleme stratejisinin devamı olarak bugün Türkiye’ye rağmen operasyonlarını sürdürmek niyetiyle hareket eden bir Rusya var. Rusya’nın sahada ve masada atacağı adımda bu stratejik bakış açısını mutlaka hesaba katmamız gerekmektedir.

Hatta Rusya’nın Karadeniz, Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da, İran, Irak, Suriye, Libya, Ukrayna başta birçok ülke ile doğrudan ilgilenmesi ve kırmızı hattı sürekli ileriye taşımak istemesi bu stratejik bakış açısıyla açıklanabilecek bir konu olarak görülmelidir. Genişleme stratejisini sürdürürken Rusya hem Siber Savaş uygulamalarını hem de nükleer silah ve atma vasıtalarını yenileme faaliyetlerini birlikte geliştirmektedir. Rusya, Çin ile Şangay İşbirliği Örgütü olarak stratejik güvenlik ilişkisi içindedir. NATO bütün bunları, “Rusya’nın kırmızı hatta çoklu oyun kurma kabiliyeti,” olarak tanımlamaktadır.

Özellikle kinetik olmayan alandaki faaliyetlerini geliştiren bir Rusya görmekteyiz ki, halen bu yöntemi az masrafla çok etki yaratma prensibiyle sürdürmektedir. Bugün karşımıza 2016 Başkanlık Seçimleri vesilesiyle Amerikan Demokrasisine bile sonucu değiştirecek güçte saldırıda bulunma kabiliyetinde olan bir ülke ortaya çıkmıştır. Amerika bu saldırıyı Ulusal Tehdit konusu olarak ele almıştır ve Kasım 2020 seçimlerinde gerekli tedbirleri uygulamak için çalışmaktadır. 

Önce Rusya’nın uluslararası çatışmalarda askeri ve askeri olmayan yöntemlerin rolünü nasıl açıklandığına bir göz atalım. Bu bakışla İdlib konusunu analiz edelim. Suriye ve içinde de İdlib’i bir kriz konusu ile ele alalım. 

Bu krize ilişkin Rusya tarafından doğrudan askeri tedbirler uygulanırken krize karşılık gelecek cinsten askeri olmayan ne tür tedbirler devreye sokuluyor? Önce askeri olmayan tedbirler; politik ve diplomatik baskı uygulanıyor, ekonomik bazı önlemler devreye sokuluyor ve karşı güçlerin faaliyetleri düzenleniyor. Diğer yandan ise askerî açıdan, stratejik savunma tedbirleri belirginleştiriliyor, bazı caydırıcı ve gerekli stratejik intikaller, kaydırmalar gerçekleştiriliyor ve muharebe şartlarına yönelik ikaz tedbirleri devreye konuyor. Bu adımdan sonra çatışmanın önlenmesine dönük hangi tedbirlerin olabileceği detaylıca araştırılıyor. Ekonomik açıdan Rusya hem kendisi hem de karşı taraf açısından öne çıkan önlemleri hemen devreye konuyor. Askeri-politik liderlikte değişiklikler gerçekleştiriliyor, yetki devirleriyle karar süreçleri belirginleştiriliyor. Bütün bu safhalarda Bilgi Harbi usulleri uygulanıyor.

Rusya’nın bu yöntemini az çok biliyoruz. Rusya Türkiye ile ilişkilerinde politik ve diplomatik kanallarını sürekli açık tutuyor. Telefonla ve yüz yüze görüşmeler, samimi el sıkışmalar ve kibar cümlelerle temaslar gerçekleştiriliyor. Bugün Moskova’da heyetimiz bu şekilde karşılandılar. Sözlerinde Türk-Rus Stratejik İşbirliği konularının ne denli önemli olduğu işaret edilerek sözlere başlanıyor. Somut olarak Akkuyu Nükleer Güç Santrali, TürkAkım doğalgaz boru hattı çalışmalarını ve S-400 Hava Savunma Sistemi hazırlık seviyelerini dile getiriyorlar ve ilave olarak, gelinen noktadaki ticari ve turizm gelirleri açısından net rakamları dile getiriyorlar. Bu çalışmaları zaten sürdürmekteler, buna mukabil Suriye (ve Libya da örnek gösterilebilir,) sahasında Vekalet Savaşçısı olarak kullandıkları unsurları dizayn ediyorlar. Suriye’de Esad rejimine bağlı her kademede işbirliği ve kontrol usullerini gözden geçiriyorlar. Esad rejim güçleri ile vekil savaşçıları taktik ve operatif kararlarına göre sahada kullanıyorlar. Sahada olanları asla kesmiyorlar, hatta bu askeri organların temposunu ve baskısını artırıyorlar. Gerekirse yeni birtakım silah sistemlerini intikal ettirerek geri bölgeden devreye koyabileceği güçlü imkanlarının var olduğu konusunu hem sahaya hem de masaya yansıtıyorlar.

Belki bizim şu an doğrudan göremediğimiz sanal alemle ilintili bir konu var, askeri lisanla Bilgi Harbi denen konu. Bugün çok boyutlu olarak dezenformasyon, siber ataklar, post-truth saldırılar, yalan haber yayma ve propaganda gibi bildiğimiz yöntemlerle hem kamuoyu hem de politik sahnedekiler üzerinde etki sağlanmaktadır. Bunları başkaları da yapıyor ama Rusya bu konuda yabana atılır bir ülke değildir.,Amerika’ya kök söktürmektedir.

Bakın bugün itibarıyla Moskova’da görüşmeler yapılıyor, ama aynı zamanda Rus ve İran destekli rejim güçleri “terörle mücadele” adı altında Halep batısına doğru M5 karayolunu geçmek ve Türk sınırına doğru ilerlemek için zalimce operasyonuna devam ediyor. Bu arada Türkiye’ye yansıyan olayların içinde Suriyeli sığınmacı göçü de dikkat çekiyor. Bütün bunlar sahada baskı yaratan konular oluyor ki, her bir unsur masaya yansıtılarak, burada kendi görüşlerini, en azından çok az taviz vermek suretiyle, ele geçirmenin gayreti içinde oluyorlar.

Elbette Türkiye komşusu Rusya ile stratejik bir ortaklık sürecinin henüz başlarındadır. Hatta Suriye’de aktif olarak Astana ve Soçi mutabakatlarıyla önemli ilişkiler içinde barışın gelmesi, Cenevre’de belli ilerlemelerin sağlanması söz konusu olmaktadır. İki ülke ilişkilerinin daha da ilerleme kaydetmesi hiç de abes değildir. Ancak Suriye’de Rusya Esad’a sırtını dayayarak Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da kendi çıkarını garantilemek, ABD’ye karşı bir pozisyon almak istemesi ve denge oluşturmaya çalışması, ama bu arada Türkiye’yi de kazanım konusu olarak görmesi, açıkça söylenebilecek bölgesel bir stratejidir. Yetmiş yıldır NATO müttefiki olan Türkiye bunun farkındadır. Hatta son dönemlerde Gerasimov Doktrini’de yakın bir biçimde Türkiye “Sahada ve masada olmak” yöntemiyle kendi çıkarlarını gözeten politik ve diplomatik çabaları sürdürmekte, aynı zamanda askeri adımlar atmakta, bunu her şekilde karşı tarafa aksettirebilecek karalılığı göstermektedir. İşte bu noktada Türkiye ABD ve NATO gibi güçlerin etkisini sahaya ve masaya yansıtabilmektedir. Stratejik bakışla bugün Suriye için NATO konusu Türkiye için en sağlam karttır. Fiili halde bugün Türkiye ABD ve Rusya’nın komşusu konumundadır. Taraflar bu durumu hazmetmeye çalışmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

munih-guvenlik-konferansi
ÖNCEKİ YAZI

Münih Güvenlik Konferansı

hafterin-provokasyonu
DİĞER YAZI

Hafter’in Provokasyonu

Güvenlik 'ın son yazıları

54 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
215 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme