Yakın zamanda “Yeni Küresel Devrim” konusunu işlemiştim[1]. Bu devrim sürecinin içinde olduğumuzu işaret etmiştim. Şimdi de post-kapitalizm ve buna bağlı yönetim erkinin yapısını sistemsel olarak ortaya koyacağım.
Ülkeler için sihirli kelimeler refah ve güvenlik, öyle değil mi? Peki 2030’lardan sonrasına bakın, dünyadaki gelişmeler ve Türkiye özelinde cevap arayın, vizyonumuz ve stratejimiz ne, refah ve güvenlik için neler düşünülmeli? Bu stratejik-vizyona esas olacak şekilde, politik anlayışımız, sosyo-politik ve sosyo-ekonomik etkileşimlerimiz ne durumda, neredeyiz, ne tarafa doğru gidiyoruz, riskler neler?
Bugünün anlayışı, küresel imkanlar içinde sahip olunan alanları artırmak ve güçlenmek, değer üretimi rekabetinde gerilerde kalmamak fikri üzerinedir. Ruslar gibi sürekli “kahrolsun emperyalizm” diyeceğinize, “ben hangi değeri üretebiliyorum, hangi büyük pazarda kaça satıyorum,” diye bakın isterim. Bugün ülkeler bazında ABD, İngiltere, Çin, Japonya, Güney Kore, birlik bazında Avrupa Birliği, küresel şirketler bazında sürekli sayısı artan ve yenilik üretenler, esasen bunlar değerleri zorluyorlar ve muhatap alınıyorlar. Daha fazla muhatap alınabilmek için yapılması gerekenler belli! Olan şu: Muhatap alınanların ve değer üreticilerinin daha fazla yayılması fikri!..
Keşifler, sanayi devrimleri, Aydınlanma, Rönesans ve Reform Hareketleri, Fransız İhtilali, ulus devletler ve derken hızla bugünlere gelen insanın serüvenine çok farklı yaklaşımlarda bulunanlar var. Bugünden Sömürgeciliği, Emperyalizmi ve Orta Çağı yeniden hatırlatan yazarlar var. Her şey bir yana, her yaşanan gün, hatta saniye, 8 milyarlık dünya için çok değerli!
Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
Türkiye yerel yönetimlerle ilgili seçim sürecine girdi, partilerin adaylar hakkında çalışmaları devam ediyor. Ben size bu makalede ülkeleri ve medeniyetleri geliştiren kentler perspektifinde gayet somut açıklamalar yapacağım ve Batı medeniyetinin gelişmesini bile bununla ilişkilendirerek açıklayacağım. Sonra kararı sizler vereceksiniz, buradan nereye gidebiliriz diye.
Ulus Devlet, Modern Devlet, Kapitalist, Mali Büyüme, Tehdit, Kapitalist Strateji, Ekonomi Politiği ve Kapitalizmin Katmanları. Ekonomiyi biliyor olabilirsiniz, kapitalizme karşı durabilirsiniz, ülkeniz için her türlü fedakarlığı yapmak isteyebilirsiniz, işte size çok özgün bir makale, her şeyin özünü göreceksiniz ve neyin değer neyin değersiz olduğuna karar vereceksiniz.
Grilikler içinde yeni güçleri, uluslararası sistem içindeki aktörlerin rekabetini, ikisi arasında gelişen küresel güçlerin ne tür bir etki yarattığını kapsamlı bir biçimde analiz edeceğiz. Analizimizde bugünün temel güçlerin gruplaşma biçimlerini netleştireceğiz ve bunlara ilişkin belirgin özelliklerin tespitini yapacağız. Araştırdığımız konu geleceğe nasıl gideceğimizle ilgili olacaktır. İşte bu rekabetçi yapı içinde ilgili aktörler tarafından tercihler nasıl yapılacacak ve küresel gelişim kontrol edilebilecek mi?
Burada sadece 19. YY ila 20 YY. arası dönemi bir tarihsel örnekleme olması açısından ana hatlarıyla masaya yatırmaktayım. Bu dönemde yaşananları ve tespit edilenler çerçevesinde belirtebileceğim öne çıkan konuları size bir mantık çerçevesinde sundum. Hepsini sonuçları itibariyle değerlendirdim. Ortaya çıkan şu oldu, insanoğlunun durumsal farkındalığına dair daha fazla yatırım yapmak gerekmektedir.