Yeni küresel değişimin beraberinde ekonomik stratejiler jeopolitik yönden gelişim gösterdi. Başat güçlerin ortaklıklarla geliştirdiği bu jeopolitik küresel ekonomik stratejilere dikkatlice bakıldığında geleceğin de nasıl şekilleneceğini görmek mümkün olabilmektedir. Bu makalede Amerika Birleşik Devletleri’nin Felaketsiz ve Uyumlu Rekabet Stratejisi, Birleşik Krallık’ın İmparatorluk Stratejisi, Avrupa Birliği’nin Açık Otonomi Stratejisi ve Çin’in İkili Dolaşım Stratejisi ile beklentiler ne, bunları işleyeceğiz.
Konu her ne kadar terörizm olsa da sonuçta ABD ile rakipleri Çin ve Rusya’nın kendi aralarındaki ilişkiye ve muhtemel anlaşma durumlarına bakmamız gerekiyor. Ana konular bellidir, küresel ekonomi, iklim krizi ve küresel terördür. Terörizme alan açmak adına neler yapılacak, öncelikle bunlara bakacağız. Afganistan’dan çekildikten sonra ABD açısından Sıfır Kayıplı Savaş ve Siber-Uzay, buna karşılık Asya-Pasifik bölgesinde ise (o iyi bildiğimiz) Vekalet Savaşı daha öne çıkmış görülmektedir. Bu durumda dünya terörle yaşamaya mahkûm ediliyor!
Hayati nedenler ortada, küresel ısınmanın temposunu azaltmak zaten insanlığın en temel görevi. Ama bu arada dünyada her konu bu hususun etkisiyle değişim göstermektedir. Bu hükümetler ve uluslararası kurumlar için ilave bir yönetme alanıdır. Kim bu alanda ön alır ve doğru adımlar atarsa güç mücadelesinde de konumunu belirleyecektir. Mevcut hızıyla iklim değişikliği 2050 yılına kadar manzarayı çarpıcı biçimde yeniden şekillendirmektedir. Değişimden yoğun etkilenen bölgelerde bir milyardan fazla insanın kaynaklar için rekabet etmesini zorunlu kılmaktadır. Kuzey Kutbu buzullarının erimesi yeni deniz rotaları açarak küresel deniz taşımacılığını daha az güvenli bölgelere kaydıracaktır. Kırılgan bölgeler istikrarsız hale geldikçe ve iklim değişikliği çatışma faktörleri şiddetlenecektir. Ülkeler stratejik manada esnek planlar yapmalıdır. Ancak şimdiden ön alınacak konular bellidir: Arktik buz kaybı, göç ve nadir toprak elementleri. Ülkeler iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve ekonomik rekabet gücünü sürdürmek, temiz ve yenilenebilir enerji hedeflerine ulaşmak ve nadir toprak elementi tedarik zincirlerini güvence altına almak için plan yapmak zorundadır. Büyük risk alanı şimdiden söyleyelim, iklimdir! Jeoekonomik şartla tamamen değişmektedir. İklim değişikliğinin neden olduğu ve krizlerin çoğaldığı bir ortamda tüm alanlarda (hava, kara, deniz, uzay ve siber-uzay) rekabet edebilmek için liderlerin yapacağı önemli işler vardır.
Bir yandan büyük değişimlerin yaşandığı, diğer yandan ise küresel felaketlerin artış gösterdiği bir evredeyiz. Şartlar çok zorlaştı ve bunlara karşı küresel çözüm yolları arttı. Joe Biden yönetimiyle ABD’nin küresel ve özelde Çin’e ve Rusya’ya karşı hamlelerini merak konusu oldu. Bu makalede bir bütün halinde bütün sorulara cevap bulmuş olduk. Böylelikle Batı Kapitalizmi ve Batı Demokrasisi savunucusu ve lideri ABD’nin ve onunla birlikte hareket edenlerin yeni büyük stratejisi olan ittifak stratejisini tanımlamış olduk. Buradan çıkarımla her ülke pozisyonunu alacaktır.
ABD ve karşısında dünya, Türkiye, politikalar ve ekonomiler, daha ne varsa, hepsi bir senkronizasyona tabiler. Rusya ve Çin gibi güçler ABD’nin bu senkronize etme politikalarına karşı olan taraftalar. "Eğer bu bir ayarlama ise neden ABD, Biden, Amerikan elitleri bunu yapıyor ki?" diyen bir başka dünya var. Gerilim artıyor... Bunu fark edebiliyoruz? Güç mücadelesinde tarafların niyetleri gözden geçirilir, ama önemli adım sahaya aktarılabilen kapasitesi ve performansıdır asıl belirleyici olan. Bu durumda ilişkileri sadece Türkiye bağlamında düşünmezsek, küresel çapta bu merkezden bakarak, sahada olacaklar açısından görmek gerekir. Bundan dolayı her adımda değerlendirmeler yapılır. Ama değerlendirmeleri yapanlara ben buradan bir hatırlatma yapmak istedim, bugün olanın adı, küresel senkron sorunudur.
Argümanlarım şunlar: Bölgemizde tehdit olarak PKK terör örgütünün yanı sıra ABD de (ve ilaveten Avrupa da, bölgedeki ülkeler de) güç mücadelesinde Türkiye’nin hasmıdır. Bir güç mücadelesinde taktik ve operatif kazanımla stratejik kazanımı karıştırmamak gerekir. Yorumcular terörün anlamını bilerek konuşma yapmalıdırlar. Yeni asimetriyi kapsayan adımların atılması gerekmektedir. Şimdi bu çerçevede bir analiz okuyacaksınız.
Cari konuları jeopolitik bakımdan incelersek, stratejik çapta bir küresel tırmanmanın olduğunu görmemiz gerekir. Acaba bu yeni bir Soğuk Savaş mı, diye soranlar oluyor. Her neyse, ama ortadaki sorunların çözümünden ziyade bir küresel gerginliğin olduğu görülebilir. Özellikle askeri stratejik hareketlenmeler dikkat çekici gelişiyor.
Geçtiğimiz gün Gizli Savaş ve Gölge Savaşı konusunu açıkladım. ABD, Rusya ve Çin arasında kıyasıya bir rekabet ve bir tür savaş oluyor. Gri bölgelerde diğer ülkeler de etki altında kalıyor. Örneğin Türkiye ABD güvenlik dokümanlarında "sağlam, orta riskli NATO üyesi ülke" olarak tanımlanıyor, "çıpa, tam ortak ülke" kategorisinde değil. Bugün ülkemizde, acaba FETÖ yeniden mi tehdit, bir plan mı uygulanıyor, gibi sorular soruluyor. Ben de bu bağlamda güncel konuları teorik yaklaşımla nasıl açıklıyoruz, size açıklamak istedim. Eğer yazıyı ABD ülkemize hangi bakış açılarıyla, neler yapabilir, şeklinde düşünürek okursanız daha doğru olur kanısındayım. Buradan kendinize göre sonuçlar çıkarmanız mümkün olacaktır.
Dün (26 Nisan) Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan Ermeni sözde soykırımı yasa tasarısını onaylayan ABD Başkanı Joe Biden'a cevap niteliğinde yaptığı açıklamada ''24 Nisan'dan sonra Amerika ile yeni seviye'' ifadesi geçti, bu önemlidir. Her iki lider önümüzdeki günlerde Brüksel'de bir araya gelecekler. Erdoğan Brüksel'de muhatabına yaptığı yanlıştan dönmesi için son bir kez daha bilgilendirme yapacak ve hatta bahse konu Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceği hakkında bir konuşma gececektir.
ABD Başkanı Joe Biden'ın Rusya ile ilişkileri nasıl gelişecek diye sorunun cevaplanmasını beklerken dün bir televizyon programına çıktı ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 'katil' olduğunu söyledi. Başka sorulara verdiği cevapta Rusya'nın ABD seçimlerine dezenformasyon ile müdahale ettiğini de ekledi. Bu bir gerginlik midir?