libya-ve-vekalet-savasi
Libya ve Vekalet Savaşı

Libya ve Vekalet Savaşı

11 Aralık 2019
Okuyucu

Türkiye’nin Libya ile 27 Kasım 2019 tarihinde gerçekleştirdiği “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırmasına Dair Mutabakat Muhtırası” ile “Askeri ve Güvenlik Mutabakat Muhtırası” başka bir tabirle, Akdeniz’de Hakimiyet Alanlarının Belirlenmesi ve Güvenlik Antlaşması sonrasında yaşanan gelişmeler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Libya’ya asker gönderebiliriz” yönündeki açıklaması üzerine gündem büyük ölçüde Libya’ya kaydı. Peki, bu zamanda Libya neden önemli, Türk askerine ihtiyaç duyuluyor mu, burada çatışan güçler kimler? Libya’da 15 Şubat 2011 tarihinde başlayan, her ne kadar 23 Ekim 2011’de bitti dense de aslında bugün bile sürmekte olan çatışma tıpkı Suriye’deki gibi bir İç Savaş değil, Vekalet Savaşı şeklinde anlaşılmalıdır. Bu bakımdan Libya Vekalet Savaşı kapsamında neler söylenebilir, temel olarak bunu inceleyelim.

Türkiye-Libya anlaşmasının yankısı:

İki ülke uluslararası anlaşmalardan doğan haklarına göre bir anlaşma yapıyor ve bunun bir çok ülke ve güç için yankısı oluyor. Sıralayalım, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), diğer AB ülkeleri (özellikle ilgili olanlar Fransa, Almanya, İtalya), Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, İsrail, içinde Filistin, Lübnan, Suriye, Rusya, Birleşmiş Milletler, Avrupa Parlamentosu (AP), Kuzey Atlantik Taktı (NATO), petrol ve gaz şirketleri (ExxsonMobil, BP, Eni, Total…), bazı güvenlik şirketleri (paralı askerler, örneğin Wagner Grup, Blackwater…), Petrol Üreten Ülkeler Teşkilatı (OPEC) ve başkaları.

Libya’daki savaş:

Arap Baharı 2010’da başladı. 2011’de Suriye ve Libya’da çatışma biçimi Vekalet Savaşı şeklinde sürdü ve her ikisi de bugün devam etmekte, hatta tarafları ile destekçileri de benzerlikler göstermektedir. Libya’da “Kaddafi’nin sivilleri öldürdüğü” işaret edilerek BM tarafından uluslararası deniz ve hava gücü ile müdahale çağrısı oldu. NATO 23 Mart 2011’de “Unified Protector” Operasyonu’nu başlattı. Operasyon kapsamında taarruzlar gerçekleştirildi, Uçuşa Yasak Bölge (UYB, NFZ) ilan edildi, denizde önlemler alındı. BM ambargo ilan etti ve Libya’ya silah satışı yasaklandı. Kaddafi 20 Ekim 2011’de öldürüldü.

Libya’da Ulusal Geçiş Konseyi (UGK, NTC)  kuruldu. 2012’de bu Konsey, seçilen bir parlamentoya, Milli Mutabakat Hükümeti’ne (MMH, GNC) yetki verdi. Temmuz 2014’te Trablus ve Bingazi’de çıkan çatışmadan sonra Temsilciler Meclisi (TM, HoR) denen yapı doğudaki Tobruk’a taşındı. Ekim 2015’te BM, Libya Siyasi Anlaşması (LSA, LPA) olarak bilinen çok sayıda Libyalı siyasi parti ve sosyal grup arasında bir anlaşma imzaladı. MMH üyeleri Aralık 2015’te LSA’yı imzaladılar. Bu yapı BM Güvenlik Konseyi Kararı 2259 tarafından onaylandı. Mart 2016’da, MMH Başkanlık Konseyi başkent Trablus’ta idareyi ele aldı.

Libya’nın istikrara kavuşmamasını isteyen dış güçler darbeci Halife Hafter’i desteklemeye başladı. Tobruk’taki TM, Hafter ile birlikte muhalif grup olmakla kalmadı kendine ordu kurdu, petrol gelirlerinin bir kısmını almaya başladı, fiilen ülkeyi ikiye böldü. İç çatışma büyüdü.

Eylül 2017’de, BM Özel Temsilcisi Ghassan Salame, “ulusal siyasi uzlaşma” için yeni bir yol haritası açıkladı. 2018 Kasım’ında, uluslararası ortaklar Salame’nin eylem planını, “Libya’da 2019’da siyasi geçiş için zaman çizelgesi” planı üzerinde anlaşma için bir Ulusal Konferans düzenlenmesini istedi. Ulusal Konferans, 27 Şubat’ta Abu Dabi’de Salame’nin aracılık ettiği bir anlaşmayı yerine getirememeleri üzerine ertelendi. İşte bu ertelemenin asıl aktörü Hafter oldu. Hafter 3 Nisan’da Trablus’taki meşru MMH kuvvetlerine karşı Libya Ulusal Ordusu (LUO, LNA) ile tekrar saldırmaya başladı.

Halife Hafter:

LUO Komutanı Hafter Libya’nın İtalya sömürgesi olduğu dönemde, 1943 yılında Bingazi’nin güneyindeki Ecdebiye kasabasında doğdu. El-Farjani’ye kabilesindendir. Bingazi’deki Kraliyet Askeri Koleji’ne gitti. o dönemde Libya, Sovyetler Birliği’nin (SSCB) etkisi altındaydı. Hafter SSCB’de topçu ihtisas eğitimi aldı, Harp Akademisi’ni bitirdi, kurmay oldu. Mısır Askeri Ataşeliği’ne atandı. 1969’da Kral İdris yönetiminin devrilmesi için Albay Muammer Kaddafi’nin darbesine destek verdi. Darbe başarılı olunca Kaddafi yönetiminde ordu içerisinde hızla yükseldi. Hafter bu dönemde kendisini “Laik ve Nasırcı” olarak tanımlıyordu. Libya Devrim Komuta Konseyi’ne seçildi ve Kaddafi’nin Genelkurmay Başkanı oldu. 1980’de Çad savaşı başladı. Hafter, 700 kadar askeriyle birlikte Çad ordusunun eline geçti. Çad ile ateşkes anlaşması imzalandı. Çad ateşkese uymayan Hafter’in geri verilmesini istemedi. Bu sürede Hafter’in Kaddafi ile arası açıldı. İşte bu muhalefet sonrasında Hafter artık Batı’nın desteklediği biri oldu.

Hafter ABD’nin organize ettiği bir operasyon ile Zaire’ye geçip Kaddafi’ye karşı muhalefet hareketini başlattı. ABD Hafter’e Libya’nın Özgürlüğü İçin Ulusal Cephe’yi kurdurdu. 1990’da beraberindeki 300 askeriyle birlikte ABD’ye iltica talebinde bulundu. CIA tarafından uzun yıllar korundu ve desteklendi. Nihayet, 1999’da Kaddafi’ye karşı CIA destekli bir darbe girişiminde bulundu. 2007’de ABD’ye döndü ve Washington’ın dış mahallelerinden bir eve yerleşti. Uzun süre burada yaşadı. 2011’de Kaddafi iç savaş sırasında öldürülünceye kadar burada kaldı. Kaddafi’nin ölümünden hemen sonra Libya’da UGK’ya katılmak üzere Bingazi’ye geldi. Hükümet onu Kara Kuvvetleri Komutanı olarak görevlendirdi. Ancak Libya’nın yeni bölücü ajanı olduğunu bilen yoktu. O dönem hükümet lideri Abdülfettah Yunus’un bir suikast sonucu öldürülmesinden hemen sonra ABD’ye kaçtı. Ülkeyi görevi icabı korumaktan sorumlu Hafter’in bu tutumu aslında ne yapmak istediğinin de kanıtıydı. Bu arada kargaşa içindeki Libyalıların bir bölümü, ki Bingazi ve Tobruk bölgelerindeki kesim, ABD tarafından desteklendi ve ayrılıkçı grup oluşturuldu. 2012 yılında bu gruptan bazı üst düzey askerler Hafter’in tekrar Genelkurmay Başkanlığı olarak ülkeye dönmesini ifade ettiler. Ancak siyasiler, Hafter’in ülkede yeni bir diktatörlük kurma hevesi içinde olduğunu işaret ettiler. Hafter, 2014’te televizyondan bir bildiri okudu, Libya’nın siyasi geleceğine ilişkin “yeni bir yol haritası” metnini açıkladı ve “askeri vesayet” kurulmasını önerdi. Öneri kabul edilmeyince Tobruk’ta kendi hükümetini ve meclisini kurdu ve Trablus’taki BM tarafından tanınmış MMH’ne karşı savaş başlattı. Yaklaşık 60 bin kadar askerle Fizan bölgesini ele geçirdi.

Hafter’in destekçileri:

Hafter, ABD’nin planı gereği, ki benzerini Suriye’de görmüştük, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın desteğini aldı. Bu sürede Mısır Devlet Başkanı darbeci Sisi özellikle Hafter’i destekledi. Barack Obama dönemi, CIA ve Pentagon projesi başka bir yerde dursun, ABD Başkanı Donald Trump, Hafter’i DAEŞ ile mücadele ettiği nedenle destekledi. Bakın, tıpkı terör örgütü YPG’nin DAEŞ ile savaştığı yalanı burada da geçerlidir.

Rusya ise hem Avrupa’yı çevrelemek hem de kozları ABD’nin elinden alabilmek için Hafter’e destek verdi. Özellikle Libya’da eski SSCB silahları kullanılmaktaydı. Hafter, Libya deniz ve hava gücünün büyük kısmını ele geçirdi. Bu savaş makinelerinin lojistik tedariği için Ruslar Hafter’i ve onun petrol politikalarını kontrol etmek istedi. Rusya Vekalet Savaşı’nı burada uyguladı.

Hatırlayın, Suriye’de rejim Rusları davet ettiği için oradaydı. ABD ise DAEŞ nedeniyle kendine Suriye’de bir meşruiyet kazandırmıştı YPG vekaletçiydi ama bir de ABD Suriye’de Blackwater gibi kendi paralı asker şirketlerini devrede tuttu. Libya’da ise tam tersi durum söz konusu oldu. Rusya vekalet savaşçısı Wagner Grup olarak bilinen Rus paralı askerilerini buraya gönderdi ve buna karşılık ABD Hafter’i bölgedeki işbirliği yaptığı ülkelerle ve CIA operasyonlarıyla desteklemekteydi. Wagner Grup’un Libya’daki gücü 600-800 paralı askerden oluşmaktadır. MMH bunların Suriye üzerinden Mısır’a ve Ürdün’ü de kullanarak Bingazi’ye geldiklerini açıkladı.

Fransa, Hafter’in Libya’nın geleceğini inşa etmede önemli bir rol üstleneceğini savunmaktadır ve desteklemektedir. Amaç elbette hem terörle mücadele hem de petroldür.

Petrol ve gaz:

Libya’nın rezervi 48.36 milyar varil. (OPEC içinde Libya’nın payı %4, OPEC’in 1,217 milyar varil, dünyadaki payı %81.5) Libya’nın petrolü kalitelidir ve çıkarma maliyeti düşüktür. (Kaynak: OPEC’in 2017 bilgilerinden.)

Doğalgaz rezervi, 54.6 trilyon metreküp kanıtlanmış olandır. Libya’nın deniz sahasında petrol ve gaz arama çalışmaları gerçekçi bir biçimde yapılmamıştır. Bu cepheden bakılırsa yeni hidrokarbon yataklarının bulunması halinde durum değişecektir.

Bölücülük:

Yukarıdaki harita 2009 yılına ait hazırlanmış, petrol tesisleri ve sahaları burada işaretlidir. Bu harita bize Hafter’in elinde tuttuğu zenginliği de gözler önüne sürmektedir. Bu zenginlik Libya halkının olmalıyken gayrimeşru bir bölücü kişi kendi gücüne göre kullanmaktadır, ordusunu güçlenmektedir ve bu orduyla Libya halkını öldürmektedir, başkalarını değil.

Yine bu harita tıpkı Suriye’de bölünmüş bir ülke (Fıratın doğusu ve batısı gibi) yaratmışsa, şimdiden doğu ve batı Libya olarak bölmüş durumdadır. eğer mutasavver bir bölünmüş Libya olacaksa da şimdiden tarifler bu yöndedir; Sireneyka (Sirenetta), Fizan ve Trablus diye.

Libya’daki taraflar:

MMH meşru yapıdır ve başında Fayez el-Sarraj bulunmaktadır. MMH, Libya’nın başkenti Trablus ve genel olarak Libya’da kontrolü elinde tutar. Batı basınında “Selefiler ve muhafazakarlar bu grubun içinde” şeklinde tarif edilir. Elbette Selefiler denen türden bir yaklaşım tıpkı Suriye’deki gibi Libya’da da toplumu bölmekle alakalı bir açıklamadır. Türkiye için Libya ve Libya halkı vardır.

Libya’daki meşru yapıyla işbirliği yapmayı ilke edinen kesimler, BM, Türkiye, Katar, İtalya’dır. İtalya halen Mıstara’da insani yardım için bir hastane işletmektedir ve bu hastaneyi az bir askeriyle korumaktadır.

Gayrimeşru bölücü lider Hafter BM’nin kararlarına karşıdır. Ancak maalesef açıkça ABD, Rusya, Fransa, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, her ne kadar sesi çıkmasa da İsrail, örtülü olarak Yunanistan ve GKRY tarafından desteklenmektedir. Libya üzerinde emeli olan kesimler BM’nin tanımadığı gayrimeşru tarafı desteklemektedir, buna şirketler ve diğer güçler de eklenebilir.

Almanya 2020 yılında bir Libya Konferansı düzenlenmesi için BM’ye başvurdu.

Libya’da bilinen terör grupları, el-Kaide’nin Mağrip kolu, Ensar el-Şeria, DAEŞ.

Değerlendirme:

Libya’nın hidrokarbon yatakları ve kaynak arzı bakımından önemi büyüktür. Halen bir savaş halindeki ülkede istikrarsızlığın, tıpkı Suriye’deki gibi, uzunca süre devam etmesinden yana olanlar vardır. Barış ve istikrar yerine savaş isteyenler; Akdeniz’i oldubittilerle kapatmak isteyenler, hidrokarbon ürünü satanlar, piyasayı kontrol etmek isteyenler, Afrika’yı yönetmek isteyenler, teröristler, kişisel çıkarı için çaba içindekiler, gibi çeşitli biçimlerde açıklanabilir. Daha geniş açıdan bakılırsa, “böl ve hükmet” aklıyla hareket edenler bu bölgelerde bölünmüş ve kontrolü kolay ülkeler veya bölgeler yaratmak istemektedirler.

Doğu Akdeniz’de hidrokarbon yataklarının paylaşımı için sınırlar henüz belirlenmiş değildir. Türkiye ve (meşru) Libya’nın anlaşması aslında Libya halkı kadar, Mısır ve Lübnan başta, Akdeniz’e kıyıdaş bazı ülkeler için örnektir. Münhasır Ekonomik Bölge (MEB, EEZ) anlaşmaları, yani ülkelerin deniz sınırlarının belirlenmesi halinde kaynaklar barış içinde paylaşılabilecektir. Bahse konu ülkelerdeki insanların daha fazla zulm görmemeleri için, tam tersine refahı kendileri kullanabilmeleri için bu şarttır. İç savaş ve kargaşalar için tıpkı Suriye gibi, işte Libya da örnektir. Bu alanda Arap Baharı sonrasında başlayan süreçte belli ülkelerde Vekalet Savaşı çok can yakmaktadır.

Eğer Libya halkı ve meşru yönetimi Türkiye’den asker talep ederse, Türkiye bu talebe duyarsız kalamaz. Üstelik Libya’nın tarihsel bağı ve insanlık açısından konu görmezlikten gelinecek de değildir. Önemli olan bölgeye barışın ve istikrarın gelmesidir. Ayrıca gayrimeşru darbeci Hafter ülke yönetimini ele geçirirse ortaya başka diplomatik ve hukuki sorunlar çıkacaktır, bu da açıktır. Bunu bilen bölge ülkeleri, Yunanistan, İsrail, GKRY başta, Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Fransa elinden ne tür yanlış çaba geliyorsa, bunu yapmaktan geri kalmayacaktır. Bu karşı ve olumsuz çabalar Libya kadar Türkiye aleyhine de sonuç verecektir. Ayrıca küresel petrol arzını kontrol etme yarışı içindeki ABD ve Rusya (burada Çin’i incelemedik başka bir durumda bu da ele alınabilecektir,) Libya üzerinde yine işbaşı yapmış durumdadır.

Genel 'ın son yazıları

220 views

NATO, ABD, Türkiye ve Yunanistan

ABD, 40 adet F-16 Block 70 savaş uçağı ve 79 mevcut F-16 uçağına ait modernizasyon kitlerinin Türkiye'nin talep ettiği V-Konfigürasyonuna 23 milyar dolar karşılığında olası satışını onayladı. Aynı zamanda Yunanistan'ın 8,6 milyar dolara 40 adet F-35A uçağı satılacak. ABD kendi hesabına göre bir "denge" mekanizmasını işletmeye devam ediyor. NATO ise memnun. NATO'nun düşmanları bu durumdan pek memnun olmayabilirler.
1K views

Politik Merkez Podcast Yayını

Okuyucu Analiz edilen konularda güncel gelişmelerin üzerinde durulmakta ve yorumlara yer verilmektedir. Konuların hangi alanlarda kapsandığı da işaret edilmektedir. Politik konularda daha çok incelenmiş düşünceler ve öneriler yer alır.
suriyede-hareket-tarzi 2.2K views

Suriye’de Hareket Tarzı

TSK ileri yığınaklanma ile harekat üssünü tesis etmiştir. Bölgede caydırıcılık adına çok önemli bir faaliyet sürdürmektedir. Bu caydırıcılığın hareket tarzı operasyoneldir, zorlayıcıdır ve sonuç alıcıdır. Öne çıkan esneklik, dinamiklik, emniyet, teksif ve taarruz harp prensipleriyle sahada önemli bir ders vermektedir. Korkusuzca temeli insani olan bir harekatı sürdürmekte ve bu yönüyle harp tarihine bir sayfa eklemektedir.
gerilmeler 2K views

Gerilmeler

Soğuk Savaş ile yeni küreselci-ulusalcı veya Çin'i kontrol altında tutma dönemi mukayesesiyle ilgili bir analiz yaptık. Parametreleri ortaya koyduk ve örnekler verdik. Bekli daha uzun uzadıya tartışmamız da gerekecek. Belki denecektir ki; "Bütün bunlar normal, dünya hali!" Ama kayıplar göz önüne alınırsa beklenti şöyle, biri dur diyemeyeceğine göre, hakim güç veya güçler her kimlerse, kendileri akıl edip yavaşlatacaklar tempoyu, bu baskıyı, gerilim konusunu.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme