tahran-zirvesi-oncesi
Tahran Zirvesi Öncesi

Türkiye Esed’e Müdahale Eder mi?

13 Haziran 2019
Okuyucu

Bugün Savunma Bakanlığı, “Suriye rejim güçlerinin İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesinde kontrol ettiği, As Shariah bölgesinden, 3 kilometre mesafedeki Zawiyah Dağı bölgesinde yer alan 10 numaralı Gözlem Noktamıza kasıtlı olduğu değerlendirilen 35 havan atışı ile bir saldırı gerçekleştirilmiştir. Yapılan havan saldırısında üç kahraman silah arkadaşımız hafif şekilde yaralanmış; üs bölgemizde yer alan, tesis, teçhizat ve malzemelerden bir kısmı kısmi hasar görmüştür…”

Yine bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Dışişleri Bakanlığı’ndaki ikili ve heyetler arası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler. Çavuşoğlu, Fransa ile Suriye konusunda bir konu hariç görüşlerinin tamamen örtüştüğünü belirterek, sahadaki durum, siyasi süreçle ilgili konular, rejimin saldırganlığı ve Suriye’nin toprak bütünlüğü dahil tüm konularda Fransa ile ortak hareket ettiklerini kaydetti. Çavuşoğlu, İdlib Muhtırası’nın tam olarak uygulanması konusunda üzerlerine düşeni yaptıklarını belirterek, öte yandan rejimin siyasi değil askeri çözüme inandığına işaret etti. Son zamanlarda rejimin İdlib’e yönelik saldırılarının arttığına dikkati çeken Çavuşoğlu, özellikle okullar ve hastanelerle sivillerin hedef alındığını söyledi. Çavuşoğlu, çatışmaların durması için Rusya ile yoğun çaba sarf ettiklerini belirterek, “Şu anda tam olarak ateşkes sağlandı demek mümkün değil ama bu konuda Rusya ile beraber ciddi, samimi gayretlerimizin olduğunu da söylemek isterim” diye konuştu. Bakan Çavuşoğlu Türkiye’nin 10. gözlem noktasına yönelik saldırı üzerine, “Bunun biz kasıtlı olduğunu düşünüyoruz. Rusya ile de bu konuda görüşüyoruz. Eğer rejim buna yönelik saldırıları devam ettirirse, gereğini de yaparız. Bundan da hiç kimsenin tereddüdü olmasın,” dedi. Öte yandan Çavuşoğlu, rejime de bu saldırıların durması için Rusya’nın ve İran’ın garantör olarak gerekli baskıyı kurması gerektiğinin altını çizdi.

1 Haziran 2019 günü, “Esed’e Kim Dur Diyecek?” diye yazmıştım. Esed’e kimlerin arka çıktığını sormuştum. Türkiye’nin ortaklarından ve Birleşmiş Milletler’den (BM) samimiyet beklediğini hatırlatmıştım. Bugün alınan bu haber de gösteriyor ki Esed ve onun güçleri hakikaten bir müdahaleyi hak ediyor.

Ne olabilir? Bu yapılanlara cevaben TSK unsurları bölgedeki Esed güçlerini ateş altına alacaktır. Bölgede bulunmasının sebebi anlaşmalarla sabittir ve esasen BM’in yapmadığı bir işi yapmaktadır. Bu durumda görülen şu, Rusya dahil hemen herkes Esed’e karşı net bir tavır almıyor ise yine iş Türkiye’ye düşecektir. En azından saldırıya karşılık verilecektir. Esed’in daha da cesaretlenmesinin ve Suriye halkını Türkiye’ye sürmek istemesinin önüne geçilecektir.

Esed kendi topraklarındaki ABD’ye neden bir şey söylemiyor? Esed Fırat’ın doğusundaki PKK/YPG gibi terör örgütlerine neden müdahale etmiyor? Asıl yapacakları varken neden huzur ve barış için İdlib’de bulunan Türk askerine saldırma cüreti gösterebiliyor?

İnsan kendine, Astana sürecine, bölgedeki Türk-Rus işbirliğinin bazı güçlerin yapmak istediklerine engel olmasına, Türkiye’nin S-400 satın almasına karşı acaba birileri rahatsızlık mı duyuyor diye düşünmekten alamıyor.

Golan Tepeleri’nin İsrail tarafından ilhakını ABD’nin onaylaması üzerine Esed ne tepki verdi? Vermedi! O zaman ihtiyaten sormuştum, acaba Esed ABD ve İsrail’e, “Siz benim koltuğuma karışmayın, hatta destek verin, ben de size karışmayacağım mı dedi,” diye.

Şimdi bu endişelerim devam etmiyor değil!.. İlk akla gelen ne? Esed’in liderliğinin arkasında duran, rejim güçlerine silah, yedek parça, mühimmat ve teknik akıl veren Rusya mı ikili oynuyor? Bunun tam tersine, hazır Rusya böyle bir pozisyondayken, ABD ve İsrail durumdan faydalanmak amacıyla Esed’e gizliden gizliye, git ortalığı karıştır mı diyor? Eğer bunca yıl ve bunca çabaya rağmen Suriye’de iç savaş denen ama aslında bir paylaşım savaşı olan bu kanlı sürece bir son verilemedi ise bu tür soruları sormak hakkımızdır.

Başka bir endişem daha var: Türkiye’nin odaklandığı nokta Fırat’ın doğusundaki teröristler mi olmalı, yoksa Esed’in rejim güçleri mi? Sanki birileri, “Sen Esed’e bak, ülkene girmesi söz konusu göçle ilgilen…” demek isteyenler var.

Türkiye hepsine bakacak güçtedir. Suriye’nin masum halkına bakar, barış için elinden ne gelirse yapar, terörle savaşır, ki Suriye’de IŞİD ile gerçekten mücadele eden Türkiye’dir, başka bir terör örgütü değil, bunu da hatırlatalım, eğer isteniyorsa Esed’e de dur der, ama Fırat’ın doğusu davasından vazgeçmez!

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

savunma-sanayii-ve-milli-muharip-ucak
ÖNCEKİ YAZI

Savunma Sanayii ve Milli Muharip Uçak

turkiyenin-hava-savunma-ihtiyaci
DİĞER YAZI

Türkiye’nin Hava Savunma İhtiyacı

Güvenlik 'ın son yazıları

54 views

İsrail’in İran Saldırısı ve Polemolojik Analizi

19 Nisan gecesi İsrail, İran-İsfahan'daki bir askeri hedefi vurdu. Önce alınan bilgiler ve geliş yöntemleri doğru mu yanlış mı tartışıldı. Ancak, olağanüstü denebilecek türden yeni bir süreçle ilgilendiğimiz gayet açıktı. Ben sizlere bir askeri analiz yaparak, eldeki bilgileri de kullanmak suretiyle, bazı poüemolojik sonuçlar çıkarıp sunmak istiyorum.
88 views

İran Yine İsrail’e mi Çalıştı?

1 Nisan'da İsrail, İran'ın Şam elçiliğine saldırdı. 13 Nisan'da İran, İsrail'e günü-saati belli bir misilleme operasyonu yaptı, adı: Operation True Promise! 15 Nisan itibariyle durumu gözden geçirelim.
145 views

Birisi

Moskova’daki Crocus City Hall terör saldırısı konusunu analiz edelim. Ama önce bugünlere nasıl geldik, bir bakalım. Sonuçta aradığımız birisi var! Kim bu birisi? Hani öndekileri görüyoruz, yakalandılar da. Ama bu tür küresel etkisi olan ciddi konularda, Rusya gibi bir ülkeye terör saldırısı yapılarak, asıl ne amaç güdülüyor olabilir, bunu anlamaya çalışalım.
190 views

Küresel Silahlanma Tartışmaları

Her ülke silahlanıyor? Bu silahlanmanın caydırıcılık amacıyla yapılıyor olması bize neyi açıklar? Asıl konu egemenlik mi, küresel mücadele içinde daha fazla güçlü olabilmek mi? Bilinmedik şeylerden mi bahsediliyor? Bu soruları cevaplandıracağız. Ayrıca Macron ve Putin neler söyledi, değerlendireceğiz. Bu şekilde, asıl ilgilendiğimiz olgular ve temel düşünceler olacaktır.
215 views

Milli Güvenlik Siyaseti

Türkiye daima kazanan ve gelişen olmak zorundadır, başka türlü düşünülemez! Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (Kırmızı Kitap) gibi dokümanların kendi gücü için geri planda çok çalışılmalı, fikri altyapısı ve anlayışı özgün ve tutarlı olmalıdır. Ama önemlisi; bunun uygulanmasında herkesin, her kurumun, her şirketin, inanarak, gösterilen hedefleri elde etmek amacıyla, bütünlük halinde ve bu bağlamda tek yolda yürümesi gerekmektedir. Bu, "devlet disiplini" konu ve kapsamını aşan bir yaklaşımdır, ülkece disiplinli olmayı gerektirmektedir. Eğer ülkece disiplinliysek hak edilen gelişmenin yolunda oluruz! Siyasetin kendisi, entelektüel yaklaşımlar veya iş dünyası bizi yolumuzdan alıkoymamalıdır. Bu çok hassas bir konudur.
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme