asabiyye
Asabiyye

Asabiyye

21 Aralık 2013
Okuyucu

Asabiyyeyi şiar, kazanç kapısı, yaşam şekli edinenlerin, ardına düşüp medeniyetle özdeşleştirenler giderek kainatın dinine ihtiyacı kalmaz oldu, kendince icat ettiği dinin müridi yaptı, biliyorum; ama buralara nasıl gelindi, hatırlatmakta yarar var; belki yararı olur.

Asabiyye nedir? Bilinir, söylenir ve birilerince güvenilir; döner, dolaşır ve sonuçta gelir takvanın karşısına oturur; masumdur ama değiştirir, akla hitap eder ama savaştırır, ilişkilidir ama ayrıştırır…

Bir de bakarsınız doğalmış gibi olan asabiyye, keskin duvarlar örer insanoğlunun nefsine. Son raddede düşmanlık, şeytanın içtihadı, sapkınlık olur; zaman içinde ve uygulamada böler, parçalar, kardeşi kardeşe düşman eder…

Konu dinle ilgilidir, sosyal ve siyasal bağlamlarından çok önce. Evvela din, herkes içindir, biliyorum; iyi, kötü, sakat, sağlam, siyah, beyaz, oralı, buralı…

“Bana din gereksiz” diyenin de dini vardır; o bilse de, bilmese de… Çünkü din kainatındır, yıldızlar da vardır dinin şemsiyesinde, o atomun çekirdeğinde de…

Din sadece insanların dahi değildir. Öyleyse bu ne kibir, telaş ve düşmanlık; kardeşim?

Bu dinin adı İslam’dır, kainatının dinidir; böyle bilinsin.

İslam, bir tek bölme işine izin verir. O da; yaratılana iradeliye nerede takva, diye sorar? Muttaki misin, değil mi? Bölme işi bu kadarda kalır, ileri gitmez. Haliyle diğer kompartımanlar işlemez bu dinde. İnsanı kompartımanlara yerleştirenler ise İslam dışındaki bir dinden bahsediyordu, haliyle!

Adem baba, Havva annedir; gerisi ins soyudur, cin soyu, şeytan soyu gibi; cindir, şeytandır, bunlar dahi gaiptir. Gördüğümüz insandır, öyle kalsa bunda ne mahzur vardır? Asıl din ne soyla bölmek ister, ne de mükteseple.

Evvela nesebi ve müktesebatı; sonra medeni deyip, siyaseti, ekonomiyi ve sosyal kimliklemeyi sahiplenen, medeni midir? Bu tür medeniyete ben dahil değilim! Ama şunu kabul ederim; insan ırkının kardeşliğine dayanan bir medeniyet sistemi kurduysak, ne mutlu bize!

Adem’in oğulları kavgaya tutuşmuş, yeryüzünde asabiyyeyi ilk böyle tanımlamış; “dinin söylediği böyledir, insanın istediği böyledir” diye; “seninki, benimki” diye; “anadan doğma, sonradan olma” diye…

İnsan çoğalmış, sonra renk düşmüş güneşten, buzuldan yansıyan, ağaçtan süzülen; dil düşmüş yandan yönden; isim doğmuş her bir kalpten; su gerekmiş, içilmiş, acıkan ava gitmiş; yürüyüş böyle başlamış.

İnsan gezdikçe öğrenmiş, yerleştikçe kökleşmiş, kökleştikçe toplumlaşmış; asabiyyeyi resmileştirmiş, asabiyye tabiye doğru kaymış…

Toplumlar kendi amaçlarına göre; başlangıçta tek olanı, kendi fikirlerince çoklaştırarak başkaymış gibi yazmış, saptırmış; senin-benim ondan sonra çok olmuş, asabiyye akılda kökleşmiş.

Toplumlara peygamberler gelmiş, Hz. Nuh, İbrahim, Musa, İsa… Hepsi aynı şeyi söylemişler; “din İslam’dır, siz kardeşsiniz, düşmanınız şeytandır, bölünmeyin…” Dinlememişler!

Hz. Muhammed (SAS) tamamlayıcı, doğrulayıcı, bütününe dair bir hatırlatıcı olarak gelmiş, “İslam hepsidir” demiş, “Siz kardeşsiniz” demiş, “Arap, Acem yok” demiş; “Asabiyye size şeytanın fitnesidir” demiş…

İnsan tümel olanı inkar etmiş, güya aydınlanmış güneşin alnında tekrar, içinde tuttuğu şeytanın kararttığı perdeyi kaldırınca; “ben insanım, doğalım, farklıyım, asabiyyim” demiş ha bire… Hatta daha nesebe ve müktesebe dahilken bile…

“Asabi nefsine ruh” demiş, köreltmiş ruhunu; ruh ismini verdiği nefsiyle şeytana tabi özgürleşme kitabını yazmış kendince. İyi mi?

Asabiyyeden söz edilecekse; gerçek farklı olan insan ve şeytan bölünme için yeterken, Ademoğlu birbirine düşmüş bu vesileyle ve kendi eliyle. İyi mi?

Olan oldu bir kere; esastan ayrılan nasın şeytani bölünmesi politik asabiyyeyi keşfetmiş görüş farklarını tasnifle, sözde özgürlükle meşrulaştırmış sözde farklılıkların ekonomik eşitliğini yalan yanlış sözlerle…

Alın size suni, sanal, soyut bir asabiyye!

Düşmandır kardeş kardeşine. İyi mi?

Anne bir, baba birken, insan kainatın genişliğinde süzülecekken, uçacak, melekler gibi, bak şimdi çamurda, kindar ve asabi! İyi mi?

Dönüş var mı? Var! Hem de Ahiret yolunda, bireysel iradeyle…

Ahiretten sonra esas bölünme olacak: Yine muttaki ve diğeri diye.

Kültür 'ın son yazıları

329 views

Eleştiriler

Sizlere günümüzün iyi algılanması gerektiği bağlamında, özellikle bizi ilgilendiren yönleriyle, sosyal bilimler ve dış politikaya dair bazı eleştirilerimi aktaracağım. Dünya hızla değişiyor, güç dengeleri bildiğimiz biçimden oldukça farklılaştı, eğer bunlara ait kavramlara ve anlayışlara vakıf olamıyorsak, konuşuruz ama aslında başka bir şey anlatırız.
330 views

Devrim

Bize devrimin ne tarafı kaldı? Diyeceksiniz ki hangi devrimin? Açıklayacağım. En başta şöyle sloganik işaret edeyim: Devrimden değil, sapkınlardan ve geç kalmışlıktan kork!
501 views

Generalist

Ülkeler ve dünyamız için iyi bilinmesi gereken bir konuyu işleyeceğim, generalist olmak. Buna karşılık gelen bir sözcük aradım bulamadım, yine de ben genele yetkin diyeceğim. Genele yetkin kimseler kimler, örnekleri neler? Uluslararası İlişkiler, Ekonomi ve Askerlik sahalarında örnekler vereceğim, neden gerekli, bunu açıklayacağım.
471 views

ENTELEKTÜEL SORUNSALI

Temelde insanın doğası, zamanın getirdikleri ve sürekli gelişen küresel zorluklar var. Bunun üzerine her alanda tereddüt uyandıran değişik adımlar ve gerçek bir hedef. Sözü edilen şu, kalkınmak! Eğer artık kalkınmışlar sınıfında olmak istiyorsanız!.. Gerçekten istiyor musunuz? İşe bu emelin ne denli büyük bir mücadeleyi gerektirdiğinin farkında olmakla başlanmalı. İşte tam da bu noktada, düşünsel içerikli bir açıklamam olacak. 
2K views

Sıradan ve Mükemmel

Bu makalede sizlere insan zihni içerisindeki tarif veya algı ile gerçeğe ilişkin olanın farkını açıklayacağım. Ele alacağım temalar sıradancılık, mükemmelcilik ve gerçeklik ötesi hakkındadır. Başta soralım, karşılaştığınız şey gerçek mi, yoksa gerçek ötesi mi?
DÖNBAŞA

Okumadan Geçme