Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde) askerlerin haline ve yapmak istediklerine tepki olarak yazıldı. FETÖ veya başka türlü konuyu din temelinde tutarak kendine bir vazife çıkarıp terörist olanları düşünerek okuyalım lütfen. Olanlar ve iddialar şaka değil, tam bir
DevamıDüşüncelerin uzamından geride bir noktada durup büyük resme baktığımda ilk dikkatimi çeken şu vızıldayan sinek olmuştu. Zincirinin halkalarını tamamen göremediğimden olsa gerek, sinek var olmasa da bir şey kaçırmayacağımızı düşünmüştü ilk. Sonra kendime baktım ve insan olarak ne işe yarayıp yaramadığımızdan tam emin olamadığımı anladım bir süreliğine. Neticede evrende esamesi dahi okunmayacak bir gezegenin içinde çok kısa ömrü olan bir yaratık değil miydik! Ne de olsa, ne tür başarıları elde edersek edelim, kaçınılmaz bir şekilde ölümle yüzleşiyoruz. Örneğin benim neyim önemli olabilir ki? Böyle bir ikilemle baktım durdum aynaya bir süreliğine. Ama sanırım anladım asıl olanı! Anlatayım…
DevamıDavid Eagleman’ın Beyin, Senin Hikayen, isimli kitabını okuyorum. Bakın Eagleman ne diyor? “İnsanınkine benzer bir zeka yaratmaya her kalkıştığımızda, nörobilimin merkezi ve çözülmemiş bir sorunuyla karşı karşıya buluruz kendimizi: “Ben” olma duygusu kadar zengin ve öznel bir olgu –acının yakıcılığı, kırmızının kırmızılığı, greyfurtun tadı- nasıl olur da işlemlerini yürütüp duran milyarlarca basit beyin hücresinden doğar?.. Milyarlarca hücre ne yapar da “ben” olmakla tanımlanan öznel deneyimi ortaya çıkarır?” (s. 229) İnsanın karmaşık beyin yapısı ile ilgili meraklı ve heyecanlı araştırmalar devam ederken ve yapay zeka (Artificial Intelligence – AI) imalatı için belli adımlar atılmışken ben de bu tezi ortaya atıyorum: 1
DevamıSize hikaye anlatmayacağım. Hikayelerle aramızdaki ilişkiyi açıklayacağım. Gayet iyi biliyorsunuz ya, yine de ortak düşüncelerimizi paylaşalım, çünkü bu bizim en değerli hikayemiz. İnsan kendi hikayesini yazar. Ama nasıl, nerede? Başka hikayelerin arasında, ortamında, etkisinde, atmosferinde ve belli bir şekilde… Nerede sorusunun cevabını, yani atmosfer bahsi tanımlanabiliyor, ki ben buna daha önceleri bilinç atmosferi de demiş idim. Buna karşılık nasıl sorusunun cevabı açık şekilde tanımlanabilen bir karşılık bulamadı, öyle değil mi; belli bir şekilde dedik. Nasıl? İnsan kendi hikayesini başka hikayelerin ortamında ve etkisinde, bildikleriyle, gördükleriyle, bazen hayalinde, bazen gerçek, bazen zorlayarak, ihtirasla, bazen armağan kazanmışçasına kolay şekilde yazar. Bana II.
DevamıSizlere son yarım asırda yaşadıklarımızı çok basit formülle açıklayacağım. Buna kısaca “AKSİ” dedim, yazının ilerleyen safhalarında açılımını göreceksiniz. Temel olarak kapitalizm ile ahlaklı olmak arasında süren kıyasıya mücadeleyi anlatmaya çalışacağım. Yaşamda neler değişebilir, neler daha az değişmek zorundadır? Belki bu soruya bu bakış açısıyla daha doğru cevaplar bulma şansını bulabileceğiz. En basit şekliyle kapitalizm, kapitali artıracak her ne varsa, onu kendi içinde normallikle kabul eden, onunla var olan ve sürekli beslenen bir sistemdir. Eğer konu kapitalizm ise bazı sınırlamaları öne çıkarmak mümkün değildir, bu kapitalizmin dışında, tamamen başka bir konuda konuşmak anlamına gelir. Sınırlamalar çok kapsamlıdır. Sosyal ve siyasal olabileceği
DevamıBugünlerde çokça dile getirilen “İslamcılık” fikrinin temellerine inerek bir inceleme yapmanın yararına inanmaktayım. Buradan hareketle “münafıklık” kavramına daha yakından bakma imkanı bulacağım.
DevamıGiriş Bu herkese kolay gelen konuyu işlemek için olgunlaşmam gerektiğini düşünmüşümdür. Çünkü Kur’an, insan ve yaşam bağlamında en önemli vurgusunu “ahlak” kavramına dayandırmıştır. Hz. Muhammed (SAS) de bunun paralelinde, güzel ahlakı geliştirmeye çaba sarf etmiştir. Benim bunu yeterince anlamadan açıklamam elbette büyük bir sorumsuzluk olurdu. Ayrıca bu tür kavramları çok kolay bilebilseydik, daha az hata yapardık herhalde… Bugün Müslümanlar içinde ahlak tanımı “helal-haram” kolaycılığıyla açıklanmaktadır. Bu yaklaşım kesinlikle ahlakı ve dahi dini, İslam’ı, Hz. Peygamber’in (SAS) yaşamını yanlış okumakla özdeştir. Eğer ahlak konusu belli bir doğru ile açıklanamıyor ise Kur’an ahlakı ve Müslüman’ı yaşama dahil olamıyor, konu bu denli önemlidir.
DevamıSorular Tam olarak dinden anlaşılması gerekenler nelerdir? Dinin zararı var mıdır, gereksiz bir şey midir? Sorunların sebepleri nelerdir? Tespitler Öncelikle bir tespit yapılmalıdır. Din sosyolojik basitlikte görülecek salt inanç konusu değildir. Dar düşünülürse elbette tartışmalı sonuçlar doğar. Yararı ve gereği hakkında çeşitli fikirler çıkar. Din insanlığın bilebileceği bütün olasılıkları kapsar. Din bu dünya yaşamının tüm ihtiyaçlarını karşılar. Din başka alemlerin ve varlıkların habercisidir. Din anlatımında zamanın, mekanın ve başka boyutların konu edilmesinden çok amacın ve hedefin öne çıkması gerekir. Din insanın sınavını vurgulayan bir anlatımı öncelikli görür. Din önü kapalı gelecek tartışmalarının konusu değildir. Bu yaşamdan sonrasına dair anlatımları da
DevamıOkullarda öğrendiklerimiz bilmemiz gerekenler değil mi? Çok basit ve geçerli olanlar anlamamız gerekenler değil de nedir? Günlük yaşamın başarısını inkar edebilir miyiz? Yaşamla gerçek arasında büyük bir kopukluk mu var? Kültürümüzde neden farklı bir anlatım ve dil var? Farklılık neden bir istismar konusu olabiliyor? Size farklı düşünceleri bütünleştirecek bir anlatımla çok kapsamlı ve derin bir konuyu aktaracağım. Okuduktan sonra, kimliği, kisvesi veya sundukları ne olursa olsun, “Beni farklı bir algıya sürükleyenlerden kurtulmalıyım,” deyin doğrusu budur.
DevamıYalanım yok! Bu aforizmaları aklımın köşesinde beliren resimli ögeleri düşünerek yazıyorum, saf camın aklıyla, iç ve dışbükeysiz. Böyle yansıyor kağıda sözcükler; belki maksatlı, belki saklı… Düşünceme göre bu aforizmalar insan yaşamı için bir kan damarı! Nedendir bilmem, böyle demek geçti içimden. Ancak bir tıkanıklık durdurur akışı. Daha canlı ironiler var elbette, ama “an” için bunlardan söz etmek gerekli. Bu an için elzem, yalnız al kanla ilgili olandır; kanla, damarla, kalple… Bu dünya ve hatta yaşam kurgusu öyle bir döngü içinde ki her şey bir diğerine bir şekilde dokunmakta. Yıldızlar yıldızlara, insanlar insanlara… Yalıtılmak, dışarıda durmak veya kaçmak mümkün değil. Bu
Devamıİnsanın ne yaptığını bilmesi… Kendi kendime soruyorum, örneğin Hitler ne yaptığını biliyor muydu? Eğer O sadece “kötü” bir örnekse, ya diğerleri için ne diyeceğiz? Benzer adımları atan veya atmak için çabalayan figürlere “iyidir” demek, geniş bir pencereden bakışa veya uzun bir vadede ne anlam taşır? Küresel sistemde hemen her şey herkesi ilgilendirir. Tersini düşünmek budalalık olur. Belki ilgi alanlarının vazgeçilmezlerini yönetmekle ilgili konuları ayrı tutmalı ve üzerlerinde özenle durmalıyız, ne dersiniz? Kanaatler hep vardır, iyi veya kötü… Bir küresel köydeysek eğer, sistemler bu denli iç içe girdiyse, sizce kimin kanaati daha doğru? Güvenilir insan kim, kimin arkasından gidilir? Farklı toplumların
Devamı