Medya - Page 8

insanligin-stratejileri
29 Nisan 2014

İnsanlığın Stratejileri

Serüvene kara, deniz ve hava stratejileri ile başlayacağız. Bu konularda öne çıkan stratejistleri hatırlayacağız. Yeni egemenlik stratejisine geçiş aşamasındaki karmaşayı tartışacağız. 2030’ların stratejisini açıklayacağız. Stratejist Yaklaşımı Asıl kara stratejistleri Türkler idi. Neredeyse Pasifikten Atlantik’e kadar at sürdüler. Ancak belirgin bir kara stratejisi yazıp bırakmadılar,
demokratik-sistem-insasi
8 Eylül 2015

Demokratik Sistem İnşası

Uluslararası düzen devletler sistemiyle idare edilmeye devam ediyor. Devletler içinde yasama, yürütme
ciddiyetin-olcusu
28 Nisan 2015

Ciddiyetin Ölçüsü

Uzun soluklu düşünelim, ortamda bir ciddiyetsizlik mi var? Kim ciddiyetsiz, diye sormayın,
kent-yasami-ve-biz
2 Aralık 2013

Kent Yaşamı ve Biz

Bizler liberal kapitalist demokratik bir sistemle, başka toplumlarla entegre, daha çok kentlerde
son-raddeye-gelmeden-cozmek

Son Raddeye Gelmeden Çözmek

16 Aralık 2015
868 views
5 mins read
İçte ve dışta önemli gelişmeler oluyor. Jeopolitik, iç politik, güvenlik, çatışmacı, sosyal ve ekonomik açılardan ardı sıra gelen sorunlara bakılırsa, bunlar Türkiye için zor günlerdir. Sanki Türkiye bir sırat köprüsünden daha geçiyor. Ahvale bakıp öncesinde yapılan hataları sıralayanlar ve çözüm sunanlardan çok eleştirenler çoğalır. Genel tepki kuralları böyle işler. Eğer süreç böylesi bir zorluklar tüneline girdiyse eleştiriciler her fırsatı değerlendireceklerdir. Doğaldır. Ancak kritikler ve dozları arttıkça gerginlikler de artar, bu kez yeni sorunlarla karşılaşılır.
tarihin-dogru-tarafi

Tarihin Doğru Tarafı

9 Aralık 2015
989 views
12 mins read
Güncel konuları irdeleyeceğiz. Konumuz küresel kurallarla bugünün Ortadoğusu olacak. Başka bir pencereden, tarih perspektifinden yaklaşarak konumuzu işleme imkanı bulacağız. Nedenleri daha belirginleştirerek tarihe dahil olacaklara küçük hatırlatmalarımız olacak. Önceki dönemlerde tarih, temas edilenlerin ve ilgili olanların ölçüsünde yazılıyordu. Bizlerin bugün örneğin Türk tarihi diye okuduklarımız genellikle bu ölçüyle sınırlandırılmış ve biraz da kendimizi ortaya çıkaracak sonuçlarla ilgilidir. “Başka bir toplumun tarihi de yaklaşık öyledir,” diye düşünenler olabilir. Ancak özellikle Batı tarihi çok boyutlu ve askeri olduğu kadar, bilim, kültür, ekonomik gibi çeşitli konuları içerecek türden yazılıdır. Zaman her şeyi değiştirdi. Küreselleşme olgusu tarih yazımında da değişiklik yarattı. Bilinen sınırlar bu
turkiye-bir-tunelde-mi

Türkiye Bir Tünelde mi?

8 Aralık 2015
1.1K views
8 mins read
“Bir tünel var mı, yok mu?” Bu sadece bir arayış… İlk soru şu: Asıl baskı altına alınmak istenen proje ülke yoksa Türkiye mi? “Hayır!” Bu cevap bir bilgiye mi dayanıyor, yoksa temenniye mi? Cevabı kimse bilmiyor. Belirgin bir cevap olmadığı için, “Acaba Türkiye, çıkışında ne olduğunu bilemeyeceği türden bir tünele mi sokuldu?” diye arayışa giriliyor. Peki, herhangi biri kayboldu ise bunun ilk alması gereken tedbir ne olmalıdır? Kaybolduğunu kabul etmek mi? Soru şu: Türkiye kayboldu mu, yoksa bu işlerin doğası gereği, “zaten böyle” midir? Zaman ilerliyor… Hep birlikte olup biteni anlamaya çalışıyoruz.
218

Kent Yaşamı ve Biz

3 Ekim 2015
28 views
10 mins read
Bizler kapitalist-demokratik bir sistemle, başka toplumlarla her yönüyle entegre, daha çok kentlerde yaşam süren toplumlarız. Ancak baskın küresel yapının gereklerini yerine getirebiliyoruz. Giderek nüfus artıyor, kentler kalabalıklaşıyor, sanal değerlerin her şeyin önünde koşmasını isteyenlere dönüşüyoruz. Kentler bizi boğmadan, birer savaş alanı olmadan, yeterince zaman önce gerekli tedbirleri alabilecek miyiz? Bir adım daha ileri gidip sormak istiyorum: Bu sinir, kibir, vurdumduymazlık, çıkarcılık, biraz da düşüncesizlik daha da artarsa, mutlu olabilece miyiz?
kulturel-melezleme

Kültürel Melezleme

2 Ekim 2015
1.8K views
9 mins read
Artık kültür genetik bir bağlamla açıklanabiliyor. Bireyin beyin ve sinir sistemi gibi organlarının yapılanması safhasında önemli gelişmelerin olduğu açıktır. Sistem şöyle çalışır: Özgün tasarım şüphesiz DNA kalıtımıyla aktarılır. Çevre koşullarındaki kültürü alabilecek bir yapılanma doğal olarak gelişir. Çünkü genler koşulların kombinasyonlarından etkilenir. Bu bir tür yaşam mücadelesi verebilmenin doğal sonucu olarak yaratılış kurallarına bağlı gelişir. Dış dünyadan alınan kültürün yansımalarına bağlı şekilde, gerektiğinde, gelişmekte olan şartlara göre düzenlenmekte olan vücut nöro-transmiterler salgılamaktadır ve böylelikle hücre içi yapılanmalarda bir takım kolaylıklar meydana gelir. Beyin bu ortam uyarılarına hazırlıklı olarak gelişir. Bu bir çeşit canlı için kültürleme şeklidir.
grilik

Grilik

27 Ağustos 2015
1.2K views
18 mins read
Irak Şam İslam Devleti (DAİŞ/ISIS/İŞİD) terör örgütü hakkında yayımlanmış çeşitli raporların, bildirgelerin ve görüşlerin bir irdelemesi yapılacaktır. Burada daha çok DAİŞ gibi örgütleri yaratan mantık üzerinde durulacaktır, rapor ve bildirgeleri hazırlayanların akıllarının arka planı üzerine yoğunlaşmaya gayret edilecektir. Amaç, aynaya bakıldığında ne görülüyor, bu gerçeği belirginleştirmektir. İslam’ın savunmaya ihtiyacı var mı? İslam’ı savunurken asıl yapılan kendimizi savunmak mı oluyor? DAİŞ’e veya bir başkasına bakarak mı İslam’ı savunma ihtiyacı duyacağız? İslam’ın kendiyle sorunu yok, sorunu olan belli dönemlerin içindekiler, ortamın ve şartların akışında sürüklenenler, sorunu olan bizleriz!.. Düşünüyorum ki, ortada bir bataklık var, sivrisinekler türeyebiliyor, tarihsel verilerin ışığında örneklemek mümkün, bazen
kavramlarin-hazmi

Kültürde Değişim

13 Temmuz 2015
1.7K views
10 mins read
Dilin Önemi Eğer kavramlar akılda bir yer bulduktan ve buradan başka kavramlarla ilişki kurabildikten sonra dışa açılıp kullanılabiliyorsa anlam kazanırlar. Kavramlar zihinde işleme tabi tutulmalı, sözle veya yazıyla kullanılmalıdır. Konuşulan dil bu amaçla önemli bir işlev görür. Kullandıkça dil kavramları, kavramlar da dili beslerler. Bütünüyle birey için bu bir sürekli gelişme demektir. Farklı bir sonuç daha gerçekleşebilir; bu işin olumsuz gelişmesi ile ilgilidir. Dil sürekli aynı şeyleri kullanıyorsa, hatta eskileri tekrarlıyorsa ve artık soru olmaktan öte geçmiş konuları gereksiz yere açıklıyorsa körleşir. Bu durumda değişmeyen veya gelişmeyen bir kültüre dayalı kör kavramlar akılda kökleşir, yani bir sabitlik hali mevzubahistir. Toprağın
keyfi-sansur-uygulamalari

Keyfi Sansür Uygulamaları

22 Haziran 2015
1.4K views
6 mins read
Sansür en basit anlamıyla bilginin veya bir bölümünün kısıtlanması, bilginin kontrolüdür. Sansür resmi iştir, en üst makamlar, devletler ve hükümetler uygular biliriz, değil mi? Peki, keyfi sansür olur mu? Biri çıkıp diğerine, ben sana sansür uyguluyorum, diyebilir mi? Diyebiliyorsa ne yapılmalı? Tarihe baktığımızda sansür konusunu en çok askeri alanda gördük. O zaman savaşlar meydanlarda yapılmaktaydı, sonraları kaleler, şehirler kuşatılır oldu ve ardından dünya savaşları oldu, bütün bunların içinde sansür uygulandı. Arada bir yerlerde anarşizm ve terörizm bir çatışma şekli olarak zorlamalara dahil oldu, sansür yine vardı. Psikolojik savaş adında bir tür mücadele daha sahneye kondu, sansür iki taraflı uygulama konusu
yenilikler-uretim-sistemimizi-zorluyor

Yenilikler Üretim Sistemimizi Zorluyor

22 Haziran 2015
1.1K views
10 mins read
Ülkemizde üretim konusu ne seviyededir? Neler yapılmalıdır? İdeale yakın bir üretim modeli nasıl olur? Küresel pazarda yer almanın bedeli nedir? Kısmen de olsa bu soruları cevaplamaya çalışacağım. Değişik dönemlerde değişik teknoloji üreticilerinden alınmış üretim sistemlerini kullanmaktayız. Bu üretim sistemleri bugün yoğun şekilde dijital değişimin etkisi altındadır. Küresel sistemde değişimi öne çıkaran gelişmelerin başında Büyük Bilgi (Big Data) düşüncesi gelmektedir. Hesaplamalarda kullanılan veri miktarı çok ileri seviyelere çıkmıştır. Bunun dışında yapılan hesap yöntemleri belliyse de daha fazla bilgi kullanımı dikkate değer görülmektedir. Analitik düşünce her üretim alanına girmiş durumdadır, iş yönetimi akıllı sistemlerle desteklenmektedir. İnsan ve makine arasındaki işbirliğini artırıcı değişik arayüzler devreye
din-ve-ibadet-istismari

Din ve İbadet İstismarı

20 Haziran 2015
1.3K views
6 mins read
Yaratan’ın zatı bir muhabbet konusu değildir. O’nun zatı ve sıfatları dahil, emirleri, kainatın düzeni ve kanunları üzerine bilimsel çalışmalar yapılabilir, bu tür yararlı işler inceleme ve araştırma konusu olabilir; hatta astronomi, fizik, jeoloji, kimya, matematik vb dallarda konu irdelenebilir. Ama sanki (haşa) O’nun yanındaymış gibi garip anlatımlarla bir tür kişisel ayrıcalık elde etme işine tevessül edilemez. Hatta Peygamberimiz için de bu kaide geçerlidir. İbadet ederken dahi sürçü lisan eylemek kabul edilir bir hal değildir. Örneğin bir program yaparken, “O onu dedi, bu da böyle yaptı…” türünden açıklamalar hiç değildir. Alemlerin (bu belki sayısız evren demek, belki bu evrende başka başka

Yazı Arşivi

DÖNBAŞA