Sorumluluk - Page 3

faiz-haram-da-vergi-helal-mi 5.2K views
27 Kasım 2015

Faiz Haram da Vergi Helal mi?

Türkiye’de vergi yanlış fikirler ile kaplı bir alandır. Bu tartışma aynı zamanda kamuya bakış hakkında da bir başka pencere açacak konudur. Ben burada bireyden-devlete olan ilişkiyi belirgin anlayışlarla ilişkilendirerek anlatmak isterim. Vergiyi incelerken faiz konusuyla da karşılaştırmalı bir anlatım yapacağım. Hem buradan vatandaşın bilgisi
onurlu-olmak 5.1K views
6 Mayıs 2014

Onurlu Olmak

Bu yazı FETÖ’cülerin mesihçi aklına karşı, hatta bu doğrultuda giderek mankurtlaşan (sözde)
merkezcilik 4.6K views
1 Ekim 2013

Merkezcilik

İnsanlık için yönlerin önemi sürekli bir anlam taşımaktadır. Ayrıca dünyanın yuvarlak olması
liderlik-sanati 2.2K views

Liderlik Sanatı

10 Mart 2014
2.2K views
10 mins read
Temel Liderlik Küresel, bölgesel liderlik, ülkenin lideri, şirketlerin liderliği, CEO’lar, kumandanlar… Politika konuşurken gerekli olan liderlik sanatı vurguları… Sokakta, sosyal medyada, evde liderlik… Ne kadar da içli dışlıyız bu kavramla? Bazen aklımdan şöyle geçiyor: Bir ülkede bir komutana binlerce uçak, gemi, tank, top, asker veriliyor, savaşmadan kazansın isteniyor, savaş bir şekilde oluyor ve komutan yeniliyor, ülke insanı ve değerleri çöküyor. Buna karşılık sıfırdan bir CEO ortaya çıkıyor, on yıl gibi bir sürede şirketini öyle bir büyütüyor ki, ekonomik hacmi savaş kaybeden ülkenin birkaçını satın alabilecek güce erişiyor. Yan yana gelen veya gelmeyen şeyler ne ki liderlik burada bu kadar önemli
bana-necilik-uzerine 2K views

Adamsendecilik Üzerine

24 Şubat 2014
2K views
6 mins read
Kolay bir söylemden yola çıkalım; adamsendecilik ne demek, ona bakalım. Muttakilik anlayışını bu söylemle açıklayalım. İnsanımızın adamsendeci olmamasına bir katlım olsun istiyorum. Çünkü, uzaktakiler neyse de, etrafımdaki insanların “bana ne” demelerini pek kabullenemiyorum. Bu söyleme bir im koymayı amaçlıyorum. Tereddütsüz “bana ne” demeyen Yaratan’ın idrakiyle başlayalım düşünmeye. Yaşamı boyunca, peygamberlik öncesi ve sonrası, son nefesine kadar hiç “bana ne” demeyen insanlık önderi Hz. Muhammed’in (s.a.s.) örneğine bakalım. Buradan hareketle benim öğretim der ki; Muttakinin en belirgin işaretidir “bana ne” dememek! İlk bakışta adamsendeciliğe bir ahlak konusu bağlamında da yaklaşabiliriz. Ahlak konusunda en önemli söz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) ait: “Ben güzel
sosyalitede-zannetmeli-dunya-kurgusu 1.1K views

Sosyalitede Zannetmeli Dünya Kurgusu

6 Şubat 2014
1.1K views
8 mins read
Sosyalleşiyoruz! Zannettiğimiz bir kurgu içinde şımararak kayboluyoruz! Boşa zaman geçirmenin sistemleştirilmesine değer veriyoruz. İlgi duyduğumuz dünya çok yararlı ama bir o kadar da karanlık!… Basit bir yaklaşımla anlatmaya çalışacağım ve özellikle yeni nesil bunları benden daha iyi biliyor!  Sanal dünya Bir tasnife göre dünyaları gerçek ve sanal olarak ayırıyoruz. Gerçek, her zaman gerçektir, anlayabilene… Sanal dünya yansımalıdır; dört farklı şekilde meydana gelebilir. Bunlar; 1) Bilinen sanal dünya, 2) Bilindiği zannedilen sanal dünya, 3) Bilinmeyen sanal dünya ve 4) Karma sanal dünya. Bilinen sanal dünyada konuya dahil bilgi kümelerinin referansla ve ispatla ilgili gerçekliği üst seviye bir algı oluşturur. Daha çok
karanligin-paradoksu 1.1K views

Karanlığın Paradoksu

3 Şubat 2014
1.1K views
5 mins read
Karanlık sanki koşturuyor ama ulaştığı bir yer yok! Aydınlık tek yanlı, gölgede ve batıl kalmış karanlığa, anlasa da anlamasa da durumunu hatırlatmak istiyor. Sendeki karanlığın paradoksundur diyor? Doğal yaşamın bilince yansıyan hakları vardır. Bu hakların farkında olmamak da bir inkardır ve karanlıktır. Tıpkı hakkı doğrudan inkarın karanlığı gibi. Bütün güzellik, iletişimin çok geniş spektrumdaki haklarına vakıf olmakla başlıyor. Alınanların  karşılığı, vergilerin ödenmesinde, eşsiz bir denge ve uyumun gözetilmesindedir. Bir insana verilebilecek en değerli kılavuz nedir? Üzülerek söylemeliyim ki bu değer verildiği halde, hakkın yansımasından büyük bir şüphe duyuluyor. Dolayısıyla şüphenin bir uzanımı, bir aksı meydana geliyor. Aksın bir ucu biraz
stratejik-sabirlilik 1.4K views

Stratejik Sabırlılık

28 Aralık 2013
1.4K views
10 mins read
Sabretmek üzerine kültürel yaklaşımları ifade ettikten sonra, yönetsel erklerin düzlemindeki işlevlerini tartışacağız. Stratejik hataların analizini temel dokusal eksiklikleri işaret ederek yapacağız. Kargaşanın sahibi insancılar “İnsanlar ve İnsancılar” isimli kitabımda ifade ettiğim tanımla, “insancılar”ın inşa ettiği ve daha çok Batı kültürüne ait olan bir sistemin baskın etkisi altındayız. Değişik kültürlerin mensuplarınca, onun gibi ve ona karşı olmanın çelişkisini yaşayanların ortaya koyduğu yaşam tablosu, sadece kendilerine değil, aynı zamanda çevresine de zarar vermektedir. “Muttaki” isimli kitabımda yer alan aşağıdaki görsel (Tablo-1), esas olarak Batı kültürüne mensup insancıların ve onun etkisiyle kendi kültürlerini şekillendirmeye çalışanların yapısal durumunu ifade eder niteliktedir.  Tablo-1: Batı kültürünün
yeni-yil-yazisi 746 views

Yeni Yıl Yazısı

18 Aralık 2013
746 views
1 min read
Linkedin’de takip ettiklerimin 2014 için temennilerini okudum. Richard Branson, 2014’ün yatırım yılı olmasını istiyor. Deepak Chopra, kendi biyolojinizi kendiniz tayin edin diyor, zor bir iş öneriyor ve genetik mutasyonla huzurlu insan yaratılabileceğini düşünüyor. Tim Williams, ekonomik bir yaklaşımla, satmayı durdur, pazarla demiş; biraz teknik… Aynı yaklaşımla, Andrew Zolli, bankaların yapılandırılmasını arzu ediyor, sanırım Türkiye’den ders almalılar. Dünya Bankası Başkanı Jim Kim, toplum-insan için yatırım yapılmasını öneriyor, bu iyi! Birleşmiş Milletler’den Ban Ki Moon, iklim değişikliğinden bir hayli endişeli, ben de öyle düşünüyorum ve hatta hepimiz için çok önemli bir sorumluluk konusu! Jeff Selingro, ne kadar çok harcadığımızla değil, ne kadar
bir-muttaki-ogrencisi-olarak-merkezden-okuyorum 1.2K views

Bir Muttaki Öğrencisi Olarak Merkezden Okuyorum

10 Aralık 2013
1.2K views
7 mins read
Merkezde duran bir muttaki öğrencisiyim. Etrafımı okuyorum; yazılanları, konuşulanları, verilen dersleri, programları… İki kutuptan yaptığım “okuma” arasındaki benzerliğe şaşırmamak elde değildi. Bunları sizlerle paylaşmak istedim. Önce verdiğim iki örnek anlatımımı somutlaştırmak içindir. Asıl söylemek istediğim, bizleri “son okumaya” götüren asıl gerçeklerdir. Zor olan da budur! Kolay okumaları bu insanlık binlerce yıldır duymaktadır. İlk Okuma: Cuma Vaazı Mimberden gelen bilgiler şunlardı: “Ey insan, sizin iradeniz var; Meleklerin yok; siz ondan dolayı üstünsünüz…” Cuma günü binlerce kişiye doğrudan, yine binlerce kişiye net üzerinden böyle bilgi veriliyordu. Asıl konu ise “bilim” idi. Allah’ın (cc), Meleklerin ve insanın ilmi farklarını izah etmeye kalkışmış bir
akilcilik-ve-dindarlik 1.3K views

Akılcılık ve Dindarlık

9 Aralık 2013
1.3K views
6 mins read
Bir dindar olan Hermann Hesse’nin felsefesini “Öldürmeyeceksin” isimli kitabında görmekteyiz. Onun düşüncelerini baz alarak bir okuma yapalım. Hesse temelde akılcı ile dindarı mukayese ederek kendi dini görüşünü ortaya koymaya çalışmaktadır. Romanlarında da bu açı yakalanabilmektedir. Öte yandan inançlı kesim dediği, onun mensubu olduğu toplumun değerlerine göre bir toplumdur. Benim okumamda kısa da olsa bir “saf dindar” yaklaşımı ilave edilmiştir. Buradan hareketle şu sonuca ulaşmaktayım: Herkes kendi konumunu önemsedikleriyle ortaya koymaktadır; önemsenenler bir irade gösterme eylemidir; bu dünyanın şahitliğinde irade eylemleri en önemli göstergedir.  Akılcı (Rasyonel) Tipin Özellikleri İnsan kendi aklını en değerli yetisi olarak görür ve ona inanır. Gerek dünyanın
kent-yasami-ve-biz 2.4K views

Kent Yaşamı ve Biz

2 Aralık 2013
2.4K views
10 mins read
Bizler liberal kapitalist demokratik bir sistemle, başka toplumlarla entegre, daha çok kentlerde yaşam süren insanlarız. Baskın küresel yapının gereklerini yerine getirebiliyoruz. Giderek nüfus artıyor, kentler kalabalıklaşıyor, paranın her şeyin önünde koşmasını isteyenlerin sayısı artıyor… Kentler bizi boğmadan, birer savaş alanı olmadan, yeterince zaman önce gerekli tedbirleri alabilecek miyiz? Bir adım daha ileri gidip sormak istiyorum: Bu sinir, kibir, vurdumduymazlık, çıkarcılık, biraz da düşüncesizlik daha da artarsa, çok mu mutlu olacağız? Yaşıyorsak başka çaresi yok! Eğer gidişat kentlere yığılmaya yöneldiyse, sorunlar daha da karmaşık hale gelecekse, tedbirlerimiz, projelerimiz yeterli mi? Haletiruhiyemiz nasıl? Şu ankinden başka seçeneklerimiz ve hayallerimiz varsa, neden işe

Yazı Arşivi

DÖNBAŞA